İslami olmayan evlilikler hüsrandır

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,111
Tepkime puanı
81
6b6e60160f470e03cb280a0a.jpg

Dünyalık elde etmek düşüncesiyle evlenenler, isteklerini elde ediyorlar; ancak isteklerine kavuştuktan sonra, dünyevi ihtiras ve tatminleri bitmediği için, rezil olmaktan da kurtulamıyorlar. Bakara, 85. ayeti kerimesi Allah 'ın ayetlerinin bir kısmını alıp bir kısmını bırakanların dünyada rezil olduklarını bildiriyordu. Bu ayeti celilenin açık delillerini günümüzde çokça görmekteyiz. Mahkemelere müracaat edip boşanmak isteyenler, aynı dine, aynı inanca sahip, tevhidi düşünen Müslümanlar değillerdir. Mahkeme salonlarında rezil olanlar; daha önce güzellik, yakışıklılık, zenginlik gibi unsurlar için, binbir umutla evlenenlerdir. Belli bir müddet birbirlerinden yararlandıktan sonra, bu unsurların verdiği kibir, gurur ve kendini beğenmişlik sonucunda istenmeyen durumlar ortaya çıkınca, mahkeme koridorlarında soluk almaktadırlar. Bunlardan kimileri güzelliğini ve yakışıklığını kullanarak zinaya, kimileri de mallarıyla kudurmaya başlayınca ya da malları tükenince mahkeme koridorlarını doldurmaya başlamışlardır.

Evlilikten maksat nefisleri tatmin etmek olunca, sonuç işte böyle oluyor. Halbuki evlenmekten maksat, yüce Allah 'ı razı etmek olmalıdır. Ancak bu tür evlilikler sürekli, kalıcı, mutlu ve huzurlu olur.

Kadın ve erkek bir elmanın iki parçası gibidirier, birbirlerini bütünlerler. Birbirlerinin can yoldaşı, hayat arkadaşı, sırdaşı, evlerinin direği, çocuklarının velisi, koruyucusu ve terbiyecisi olan eşler, biribirlerine yardımcı oldukları sürece Rab`lerini razı edebilirler.

Müslüman olduğunu iddia eden, Kur'an ve Sünnet'e teslim olan, tevhidi düşünen herkes, dindarlık unsurunu öne alarak evlilikler gerçekleştirmelidir. Böyle evlilikleri gerçekleştirenleri desteklemek, inandığını söyleyen kimseler üzerine bir borçtur. Çünkü bunlar, aslında bu evliliği değil, bu evlilik sayesinde oluşacak Müslüman bir aileyi, Müslüman bir toplumu ve Müslüman bir devleti , desteklemektedirler. Yüce Allah (cc) güzel bir işe destek olanlara, o işten kendilerine de bir pay olduğunu, Nisa, 85. ayetinde bildirmektedir. Bu desteklemeler şu şekilde olmaktadır.

1-Tevhidi düşünen Müslümanları tesbit etmek.

2- Bunların tanışmalarını sağlamak.

3- Evlenmelerine yardımcı olmak.

4- Nikahı kolaylaştırmak. (Özellikle eşya konusunda)

5- Gerekirse maddi yardımda bulunmak.

6- İslami çalışmalarına destek olmak.

7- Eşler arasında çıkabilecek anlaşmazlıklarda, Kur'an ve Sünnet'e müracaat etmelerini sağlamak.

İslami evliliklerde, üzücü noktaların ortaya çıkmamasına dikkat etmek, her mû'minin en önemli görevleri arasındadır. Bu görev ihmal edilmemeli, savsaklanmamalıdır.

Çeyiz konusunda Müslümanlar hesabını veremeyecekleri eşyaları almamalı, israf ve gösterişten kaçınmalıdırlar. Zütevazi olmak, her mü'minin-Kur'ani bir özelliğidir. Müminlerin üstünlüğünün eşyada değil, takvada olduğu çok iyi bilinmelidir. Eşyada (maddede) üstünlük aramak, kapitalistlerin, münafıkların, fasıkların, materyalist demokratların vasfıdır. Mü'minler böyle bir vasıftan beridirler. Kur'an doğrultusunda hareket etmek mü'minlerin şiarıdır.

've kendilerine Rab'lerinin ayetleri hatırlatıldığı zaman onlara karşı sağır ve kör davranmazlar. Ve 'Rabb'imiz, bize gözler sevinci eşler ve çocuklar lutfeyle ve bizi muttakilere önder yap' derler." (25 FURKAN, 73-74)
 

kalbimin_sesinden

Kurallara Uymadı
Üyemiz
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
102
Tepkime puanı
0
Peygamberimiz dönemindeki ev esyalari ile bugünküleri "israf" anlaminda o döneme kiyaslarsak kendimizi de bir anlamda zor durumda birakmis oluruz.
Elbette hic bir müslüman dünyalik icin evlenmez ve evlenmemelidir de. Lakin iyi kötü bir yurt disi ayagim oldu evlilikte "samimiyeti, dürüstlügü, sadakati, sevgiyi ve saygiyi" öne almayanlarin var oldugunu da gördüm. Yaptigim sohbetlerde bunlara hic prim vermedim ve bu sekildeki evliliklerin "yalan" üzerine evliliklerini bina etmenin bir ifadesi oldugunu da söyledim.
Evlilikler Mevla Teala'nin rizasi icin yapilir ve Islam toplumunu olusturmak icin ikmal edilir. Elbette evlilik arefesinde kadinin ve erkegin birbirlerine karsi sevgi, ask ve saygi ve muhabbet temayülü olmalidir bu da olmaz sa evlilikler olusmaz. Olusmamalidir.
Cünkü evlilik, nikahlanmak bir anlamda Mevla'nin bir emri, bir tavsiyesidir. Dolayisiyla ibadet cinsindendir.
Ibadeti hayata gecirmek isteyen hic bir müslüman muhatabinin sömürücüsü olamaz...!!!
Aile hayatini Islam'in emrine göre sekillendirenlere selam olsun...

NOT: Aslinda ilk cümleme vurgu yapacaktim ama maal esef yapamamisim. Su kadarini ifade edeyim. Mesela Istanbul'da oturuyoruz diyelim. Öyle bir an geliyor ki, evimize uzaklardan, memleketlerimizden, annemiz, babamiz, kardeslerimiz ve akrabalarimiz ayni anda gelebilmekte. Insan bazen misafirlerine yer tesis etmede zorlaniyor. Buna havi cok odalar, yataklar ya da kullanilacak mutfak esyalari israf kabilinden sayilmaz.

okisareti.gif
 

Turab

Teknik Ekip
Yönetici
Admin
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
7,015
Tepkime puanı
423
Nikahta keramet varmıdır?
nikahta keramet vardır, islamda nikah, evlilikten beklediğimiz, sağlam evlilik, islami evlilik, dinen evlilik, göz gördü gönül sevdi
Yuva, çileli hayatın sıkıntılarından, ıstıraplarından bizi çekip kurtaran, şefkatli kollarında tatlı nağmeleri ile avutan, yüreğimizdeki keder tortusunu mahir elleriyle arıtan ve bizi yepyeni ümit ve cesaretlerle hayat mücadelesinin içine gönderen huzur ve diriliş ocağı değil midir?

Aslında yuvadan beklediğimiz şeyler sadece bunlardan ibaret de değildir. Hayal ettiğimiz nice uzun yıllara dallar ve kollar salacak çınar ağacımızın köklerinin tutacağı mübarek topraklardır bizim yuvamız.

Öyleyse yuvamızın sağlam bir temel üzerine bina edilmesi gerekir. Umulmadık bir zamanda bizim yuvamızı sarsabilecek muhtelif kaynaklı depremlere karşı dayanıklı olmamız geleceğimiz açısından büyük önem taşımaktadır.


GÖZ GÖRDÜ GÖNÜL SEVDİ!

Sağlam ve sağlıklı yuva kurma konusunda bizim örnek ve önderimiz olan Peygamberimiz’in öğüdünü, konunun başında andık. İnsanın bir ömür boyu birlikte yaşayacağı müstakbel eşini görüp tanıması, onda bulunmasını istediği veya istemediği özellikleri tesbite çalışması son derece önemlidir. Çünkü yuvayı sıcak ve yaşanabilir hale getirecek sevginin filizlenmesi büyük ölçüde buna bağlıdır. Göz görüp gönül severse, yuva daha sağlam temellere oturmuş olur.

Vardığımız bu neticenin dayanağı hayal ve tahmin değil, Peygamber Efendimizin bir hadis-i şerifidir. Mugire b. Şu’be’ye, evleneceği kadını görmesini tavsiye ederken: “Aranızda bir ülfet ve anlayışın doğması için eşini görmende fayda vardır” buyurur.


NE ZAMAN GÖRMELİ?

“Müstakbel eş ne zaman ve nasıl görülmelidir?” sorusunu tartışan bilginlerimiz, insan kalbinin inceliğini dikkate alarak, bu işin talip olunmadan önce yapılması gerektiğini tavsiye ederler. Öyle ya, sizin kendisine talip olduğunuzu duyan, gördükten sonra da beğenilmediğini öğrenen bir kızın veya erkeğin kalbi kırılmaz mı? “Acaba niçin beğenmedi? Kusurum neymiş?” diye üzülmez mi?

Bu yüzden, herhangi bir üzüntüye yer vermemek için, evlenecek kimseler birbirlerini İslâm’ın ruhuna uygun bir biçimde görmeye çalışmalı, söz gelimi, çarşıda, pazarda, bir toplantıda veya kurgulanmış bir rastlantı ile birbirlerini görmeli ve mümkünse konuşmalıdır.

Bu arada kızın haberi olmadan erkeğin onu görmesi dini bakımdan mahzurlu değildir. Fakat evinin mahremiyetine sığınmış bir hanımı görmeye çalışmak ise, İmam Malik’e göre, görülmesi hoş olmayacak bir biçimde karşılaşılacağı ihtimali dolayısıyla mekruh sayılmıştır. Bununla beraber samimi olarak evlenmek isteyen birinin, bu durumdaki bir hanıma bakmasında sakınca görmeyenler de az değildir.


KIZ İSTEMİYORSA!

Özellikle bir genç kız için çok önemli olan hayat arkadaşını seçme konusunda onun fikri alınmayacak mı? Elbette alınacaktır. Çünkü kalıcı, sağlam ve mutlu bir yuva başka türlü kurulamaz. Tarafların duygu ve düşünceleri çok önemlidir.

Evlilik konusu hiç şakaya gelmediği gibi laubaliliği de kaldırmaz. Evlilik ciddiyet ister ve bu konuda ilkeli olmak gerekir. Mutlu bir yuva kurmak için de bu ilkeler çerçevesinde hareket edilmesi lâzımdır. Bu anlamda, dinimizin kadına verdiği hakları Peygamber Efendimizin dilinden dinleyelim:
Hizam kızı Hansa’nın anlattığına göre, babası onu razı olmadığı biriyle nikâhlamıştı. O da kalkıp Hz. Peygamber’e gitti, babasının istediği kimseyle evlenmek istemediğini söyledi. Hz. Peygamber de onun bu sözü üzerine derhal nikâhı bozdu ve böyle bir evliliğin olamayacağını bildirdi.

İstemediği erkekle evlenmeme hürriyeti, sadece başından nikâh geçmiş hanımlara özgü değildir. Kızların da elbette eşlerini seçme özgürlükleri vardır. İbn Abbas’ın anlattığına göre bir kız Resulullah Efendimize gelerek, babasının kendisini istemediği biriyle evlendirdiğini söyledi. Hz. Peygamber de, bu kıza evliliği devam ettirip ettirmeme konusunda tamamen serbest olduğunu söyledi.

“Önce yoldaş, sonra yol” diyenler ne güzel söylemişler. Ömür boyu sürecek bir yolculuğun sıkıntısı, yorgunluğu, ıstırabı ve hüznü seven ve sevilen birine sahip olmadan çekilebilir mi? Arzu edilen şartlara sahip olmadan bu yolculuğu sürdürenlerin bulunduğu da bir gerçektir. Ama siz gelin de bunun ne çetin, ne zor bir yolculuk olduğunu ona katlananlara sorun.

“Nikâhta keramet vardır” sözü gerçekten doğru ve güzel bir söz. Arzu edilen şartlar mevcutsa, keramet de görülür; nikâhı kerametleştiren şartlar mevcut değilse keramet değil, ancak kerahet görülebilir.
 
Üst Alt