İslamda sapkınlıktan korunmak

vaveyla

Çalışkan Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
26 Şubat 2011
Mesajlar
503
Tepkime puanı
10
SAPIKLIKTAN KORUNMAK

Fesat ve cinsel sapıklıklar ölçüsünde gençlere ağır zarar veren faktör pek azdır. Cinsel sapıklıklar (ister erkek olsun ister kız) onların hayatını karartmakta ve yaşamları boyunca acısını çekecekleri ağır darbeler bırakmaktadır. Cinsel sapıklıklar -ki en bilinen örneği istimnadır- insandaki canlılık, heyecan, iman, yetenek ve bütün kişiliği yok etmektedir.

Toplumsal sorunlara vakıf olan ve gençler ile devamlı diyalog içinde bulunan kimseler bu facianın derinliklerini çok iyi bilirler. Bu insanlar, sapıklıkların ve çirkin cinsel davranışların; genç kız ve erkekler arasındaki meşru olmayan ilişkilerin toplumsal dokuya, ailelere ve gençlere telafisi mümkün olmayan ne kadar derin zararlar verdiğini çok iyi bilirler. Bu yolla fesat ve çirkin işlere sürüklenen genç kızların durumları içler acısıdır. Onların ruhları temiz olduğundan, ömürlerinin sonuna kadar vicdan azabı ve günah hissi ile acı çekmektedirler.

Evliliğin en iyi ve en değerli faydalarından birisi, insanın çirkin işlerden, fesattan ve sapıklıktan kendisini korumasıdır.

İmam Sadık’ın (a.s) önceden duyup da hayretle üzerinde düşündüğüm hadisini sizlere naklediyorum:

“Kızının, evinde hayız olmaması bir erkeğin (babanın) saadetindendir. (kızın baba evinde hayız olmadan önce evlenmesi.)

Kendi kendime; bir kız çocuğu nasıl olur da bu yaşta evlenebilir?! dedim. Ama sonra toplumsal meseleler, sapıklıklar ve fesatlar hakkında bilgim arttıkça bu hadisin hikmetini daha iyi anladım.

Elbette hadis kızın bu yaşta evlenmesi gerektiğini anlatmak istemiyor. Evliliğin çabuk yapılması ve geciktirilmemesi gerektiğini açıklıyor. Genç kızların, kadınların durumuna geldikleri halde kocasız kalmamaları gerekir.

Ben diğer ülkelerde, özelikle Avrupa toplumlarında yaşanan fesadın istatistiklerini burada vermek istemiyorum. Çünkü kalem o acı gerçekleri yazmaktan ve dil anlatmaktan utanıyor. Gençler için de böyle bir kitapta bunları anlatmak uygun değildir. Öyle ki bu fesatlar insanlığın yüz karası olmuştur. Fakat kendi yaşadığımız toplumda bunlardan haberdar olmamız ve bu konuya ciddi bir şekilde yaklaşmamız gerekir.

Şu acı gerçeği itiraf etmeliyiz: Kendi toplumumuzda da gençlerin fesat konusunda bulaştıkları birçok acı gerçekler vardır. Eğer anneler ve babalar bilmiyorlarsa bilsinler. Eğer sorumlular, okul, üniversite müdürleri ve öğretmenleri bilmiyorlarsa bilsinler. (Her ne kadar normalde onların bu gerçekleri bilmeleri gerekir) Sorun büyük sorundur. Herkesin bu sorunu çözmek için üzerine düşeni yapması gerekir.

Kardeşim ve bacım! Aziz gençler! Ömrünüzün bu hassas döneminde, kendinizi temiz olarak koruyun. İffet ve temizliğinizi bu kadar ucuza elden vermeyin. Bu değerli cevherleri korumanız insanî, ahlakî ve dini vaciplerindendir. Evliliğiniz gecikmiş olsa bile bu vacip henüz sizin için geçerlidir.

Kesin olarak şunu iyi biliniz ki: Bu cevheri kaybetmeniz veya lekeletmeniz, size pişmanlık ve hasretten başka bir şey kazandırmaz. Birçok insanı gördük ve sizler de görmüşsünüz ki, bu cevheri kaybettikleri için veya lekelettiklerinden dolayı pişmanlık, hüsran ve sıkıntı içine girmiş, per perişan olmuşlardır. Özellikle de kızlar; çünkü kızlar hassas bir ruha ve daha temiz bir kalbe sahiptirler. Onların hayâ ve iffetleri daha fazladır. Lekelenmeleri veya bu cevheri kaybetmeleri onlar için daha büyük bir hüsrandır. Daha çok sıkıntı, pişmanlık ve perişanlık içine girerler. Daha çok zarar gördüklerine inanırlar ve dolayısıyla daha çok acı çekerler. Hatta evlenip çocuk sahibi olduktan sonra bile daha önceleri bir genç ile birlikte olmaları, mektuplaşmaları, arkadaşlıkları onlara acı verir… Suçluluk duygusu ve vicdanlarının sesi onlara eziyet eder. (Elbette iffet ve hayâlarını tamamen kaybetmiş kimseler konumuz dışındadırlar. Onlar böyle şeylerden hiç etkilenmezler.)

Kardeşim ve bacım! Temizlik, iffet ve asillik cevherini bu tür pisliklerle kirletmeye acımıyor musun?!

Ey anneler ve babalar! Hayat bahçenizin gülleri olan gençlerinizin fesat bataklığına saplanmalarına, kötü yollara sürüklenmelerine ve solmalarına, kanatlarının kırılmasına, acı çekmelerine acımıyor musunuz? Bu çocuklar Allah’ın size emaneti değil mi? Niçin sudan bahanelerle evliliği geciktiriyorsunuz? Niçin kendinizi kendi ellerinizle tehlikeye ve ölüme atıyorsunuz? Biraz olsun kendimize gelelim, gerçekleri göz önünde bulunduralım. Gençlerin cinsel istekleri ve çaresiz durumları karşısında durarak onlarla savaşamazsınız. Çözüm yolu bulunmalıdır. En güzel ve en iyi çözüm yolu uygun biriyle ve normal yaşta yapılan “Evlilik” tir.
 
Üst Alt