İslamda Sabır

süreyya58

Süper Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
30 Temmuz 2011
Mesajlar
1,199
Tepkime puanı
16
islamda sabır, sabır nedemek, sabırlı olmak, dini yönden sabır, dinde sabır, dinde sabırlı olmak, islamda sabırlı olmak


Sabır, lügat yönünden, sıkıntıda tutmak, alıkoymak anlamına gelen, şümulü geniş bir kelimedir. Arap dilinde bu genel ve aslî anlam ile kullanıldığı ibare ve tabirleri lügat kitapları sıralıyorlar. İşte bu anlamdan alınarak yaşayışımız esnasında, kendimize hakim olduğumuz, dişimizi sıkıp katlandığımız birçok konu ve olay karşısındaki rûhî direnme ve dayanmamıza da sabır adı verilmiş.

Sabretmenin İslâm dininde çok büyük yeri ve önemi vardır. Gerçek dindarlığa ulaşabilmek için sabır melekesine sahip bulunmak şarttır. Sabrın önemi hakkında sevgili Peygamberimiz (sas.) şunları söylüyor:

İmanın bir yarısı şükür, diğer yarısı sabırdır.126

Vücutta başın yeri ne kadar önemli ise imanda sabrın yeri de o kadar önemlidir.127

İmanın en üstünü, sabretmek ve hoşgörü sahibi olmaktır.128

Başa bir musibet geldiğinde feraha kavuşuncaya kadar sabretmek, değerli bir ibadettir.129

Sabretmek bize Kurân-ı Kerîmin emridir. Allah celle celâlüh sabredenleri sevdiğini, Kuranda bize bildirmektedir. Bu çok önemli bir noktadır.

Diğer kayda değer bir nokta ise Allahın, sabredenlerin yanında ve onlarla beraber olduğunu belirtmesidir. Onunla beraber olmak, ne kadar büyük bir şeref ve mazhariyet!

Sabır çeşitli konularda olabilir. Hz. Ali radıyallâhu anhden rivayet edilen bir hadiste, sabrın üç türlü olduğu beyan buyurulmuş:

1. Musibetlere sabır: Her kim başına gelen bir derde, felakete sabreder ve güzel bir tahammül ile onu geçiştirebilirse Allahu Teâlâ ona her biri arası yer ile gök arası kadar olan üç yüz derece yazar, onu mânevî yönden bu kadar yükseltir.

2. İbadetlere sabır: Her kim Allaha ibadet ve taatte sabır ve sebat gösterirse, ihmal ve tembelliğe düşmezse Allah onu altı yüz derece yükseltir. Her derece arası ise yeryüzünün çekirdeği ile en son tabakasının arası kadardır.

3. Günahlara sabır: Her kim bir günah işleme durumu ile karşılaştığında kendini tutar, nefse şeytana uymaz ve o kötülüğü işlemezse Allah ona dokuz yüz derece yazar ki buradaki iki derece arası yer çekirdeği ile arşın sonu arasının iki mislidir.130

Bu hadîs-i şerîften, en güzel sabrın nefse hakim olup günahlardan el çekebilmek olduğu anlaşılıyor.

Kıyamet günü herkes hesap verirken sabredenlerin hesapsız mükâfât alacakları, Kurân-ı Kerîmde şöylece yazılıdır:

Ey Resûlüm! Onlara de ki: Ey iman eden kullarım! Rabbinizden korkun! Bu dünyada iyi işler yapanlara, bir mükâfât verilecektir. Allahın ülkesi geniştir. (Kendi öz yurdunuzda sıkıştırılırsanız başka diyarlara göç edebilirsiniz, üzülmeyin.) Sadece sabredenler için mükâfâtları hesapsız olarak verilecektir.131

Hz. Enes radıyallâhu anhden nakledilen bir hadîs-i şerîfte ise şöyle buyuruluyor:

Allahu Teâlâ der ki: Kullarımdan bir kulu, vücudunda veya çoluk çocuğunda veyahut da mal-mülkünde bir sıkıntıya, derde uğratırsam o da bu derdi, güzel bir sabırla karşılayıp tahammül ederse kıyamet günü onun amellerini tartmaya, defterini açıp günah ve sevaplarını hesaplamaya hayâ ederiz. (Onu hesapla üzmeyi, ulûhiyetimin şanına uygun bulmam, mükâfâtını hesapsız veririm.)132

Sabrın bir çeşidi de savaşlardaki sebat ve direnmedir. Zafer ancak sabredenlere vaadolunmuştur. Nitekim Kurân-ı Kerîmde şöyle buyuruluyor:

O kinci kâfirler, size bir iyilik ulaşsa kederlenir ama felakete uğrarsanız sevinirler. Eğer siz sabırlı olur, Allahtan çekinerek Allah korkusuyla hareket ederseniz onların hileleri size zarar veremez. Çünkü Allah onların işlediklerini kuşatmıştır.133

Ey iman edenler! Eziyetlere sabredin, savaşlarda direnin, sınırlarda cihad için nöbet bekleşin ve Allahtan korkun ki felah bulasınız.134

Allaha ve Onun Resûlüne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin. Sonra perişan olursunuz, mânevî gücünüz elden gider. Sabrediniz, muhakkak ki Allah sabredenlerle beraberdir, onların yanındadır.135

Oruç ve Ramazanın, sabırla büyük ilişkisi vardır. Hatta Tefsîr-i Kurtubîde, Ramazana sabır ayı adı verildiği yazılıyor.136 Bakara sûresinin 45. ve 143. âyetlerinde geçen sabır kelimesi, Mücâhid radıyallâhu anh tarafından, doğrudan doğruya oruç olarak tefsir edilmiştir.137 Bir hadîs-i şerîfte de Oruç, sabrın yarısıdır. deniyor.138

O halde sevgili okuyucular! Allahın bizimle, bizim yanımızda olmasını ve bizi sevmesini sağlayacak olan sabra itina edelim, sabrı öğrenmeye çalışalım. Sabırlı olursak her türlü güçlüğü yenecek, düşmanlara galebe çalacak, dünya ve âhirette izzet ve şerefe ereceğiz, Allahın sevgili kulu olacağız.
M.ESAD COŞAN.İDEAL YOL İSİMLİ KİTABINDAN
.
 
Üst Alt