Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAM VE AİLE
İslamda aile hayatı
İslamda gençlik dönemi
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="vaveyla" data-source="post: 57718" data-attributes="member: 12"><p><strong>TATLI VE HAYAT DOLU GENÇLİK DÖNEMİNDEN FAYDALANMA</strong></p><p></p><p>Evliliğin baharı Gençlik Dönemidir. Bu dönemde özel bir canlılık ve heyecan insana hâkimdir. Bu dönemden gerektiği gibi faydalanılmazsa, sonbahar mevsimi çok çabuk başlayıp canlılığını insandan alacaktır. Veyahut bu heyecanı azaltacak ve insan evlilikten en güzel şekilde faydalanamayacaktır.</p><p></p><p>Dopdolu aşk, gençlik ve heyecan hayata sefa ve canlılık kazandırır. Ölmüş bir aşkın, ihtiyarlığın ve solgunluğun hayata kazandırabileceği sefası ve canlılığı olmaz.!</p><p></p><p>Goncaya bakın! Bizimle canlı ve heyecanlı bir şekilde sohbet ediyor. Bizlere yapıcılık, ümit ve arzu mesajı veriyor. Fakat solmuş gül ise, üzgün, ümitsiz, tembel ve cansız bir şekilde bizimle konuşuyor. Gençler gonca güller gibidir. Gençlik elden çıkmadan, gençlerin bu dönemden faydalanmaları ve ortak hayatlarını sağlam temeller üzerine kurmaları gerekir.</p><p></p><p>Peygamber efendimiz (s.a.) bu konu hakkında buyurmuş olduğu bir hadisinde hücceti herkes için tamamlamıştır. Öyle ki ama, fakat, çünkü, acaba vb. bahaneler getirmenin bütün yollarını kapatmıştır:</p><p></p><p>Ey insanlar! Cebrail, âlim ve şefkatli Allah tarafından yanıma geldi ve bana şöyle dedi: Genç bakire kızlar ağaç meyveleri gibidirler. (Toplama zamanı geldiğinde toplanmaları gerekir) Eğer yetiştikleri zaman toplanmazlarsa güneş onları bozar ve sonbahar rüzgârları dağıtır! Genç ve bakire kızlar da aynıdır. Onların, kadınların konumunu anladıkları ve ergenliğe ulaştıkları zaman evlenmelerinden başka çareleri yoktur. Eğer evlenmezlerse fesada düşmeyeceklerine dair garanti yoktur. Çünkü onlar beşerdir (Beşerin cinsel ve içgüdüsel istekleri vardır, evlilik ile bu isteklerin doyurulması gerekir.) (Genç erkekler de aynı şekildedir.)</p><p></p><p>Resul-u Ekrem (s.a.a) akl-ı küllidir. Açıkladığı hükümler, kanunlar ve emirler Allah tarafından bildirilmiştir. Allah emirleri karşısında beyan edilen her istek ve görüş yanlıştır. Allahın kanunlarına muhalif olan her adet, görüş ve gelenek batıldır ve bunların hiçbir değeri yoktur.</p><p></p><p>Her ne sebepten olursa olsun, evliliği gençlik döneminden sonraya atıp geciktiren kimseler zarar ederler ve yanlışlıklarının bedelini öderler. Eğer dikkatlice topluma bakacak olursak, birçok kimsenin evliliği geciktirdiklerinden dolayı çektikleri zorlukları göreceğiz. Her ne kadar da kendileri nerede yanlış yaptıklarını ve hangi yanlışlarının bedelini ödediklerini bilmez ve anlamazlar.</p><p>Üzücü Bir Örnek</p><p></p><p>Arif, insanın kendi evi, arabası ve çok parası olmadan evlenmemesi gerektiğine inanan birsiydi. Nasihatleri ve uyarıları da dinlemiyordu. Kendi inancı doğrultusunda hareket etti. Gece gündüz demeden çalıştı. Sonunda ev, araba ve para kazanmayı başardı. Sonra evlilik peşine düştü. Ama ne yazık ki çok geç kalmıştı. Çünkü yaşı otuzu bulmuştu. Ruhu, cismi, sinirleri ve cinsel dürtüleri yıpranmış; yalnız yaşamı, çok çalışması ve iş hayatının baskıları onu iyice allak bullak etmiş, soldurmuş, yorgun ve hasta duruma düşürmüştü. Yüzü cansızlaşmış, ihtiyarlamış ve saçının bir kısmı dökülmüştü Velhasıl bu Arif, bundan on yıl önceki Arif değildi. Canlılığı, sefası, temizliği, heyecanı gitmiş yerini cansızlık, stres ve sabırsızlık almıştı. İyi bir eş bulma peşine düştü. Fakat hiçbir genç kız onunla evlenmeye hazır değildi. Arifin eş hakkındaki ölçü ve istekleri günden güne azalıyor ve aşağıya geliyordu. Eş hakkındaki yüksekten uçmaları, katı kuralları ve arzularının hepsini kenara bıraktı... Sonunda yorucu ve zorlu bir aramadan sonra kendisi gibi yaşı geçmiş bir eş buldu. Bu kız da tahsili, yanlış idealleri ve ölçüleri uğruna yıllarca bekâr ve yalnız kalmıştı. Bazı etkenlerden dolayı da (Arifi yıpratan nedenler gibi) sinirleri iyice yıpranmış ve psikolojik açıdan sorunlu bir hale gelmişti. Kız da ortalama otuz yaşlarında idi.</p><p></p><p>Bu genç erkek ve genç kız (gerçekten genç kız ve erkek demek pek doğru değil) çaresizlikten dolayı birbirleri ile evlendiler. Sonuç belli! Ortak yaşam için sabrı ve canlılıklarını kaybetmiş insanlar nasıl güzel, yapıcı ve dopdolu bir hayat yaşayabilirler ki?</p><p></p><p>Evliliğin başından itibaren anlaşmazlıklar, kavgalar, birbirlerine bahane bulmalar başladı Şimdi tam bir cehennem hayatları var! Sinir ve çekişme savaşı evin her yerini toz duman etmiş. Birkaç tane de çocukları var. Zavallı çocuklar! Hayat dolu o güzelim çiçekler ne yazık ki güzel bir eğitimden mahrum kalmakla birlikte her gün anne ve babalarının kavgalarına şahit olmak zorundalar. Gerçekten böyle çocuklara acımak gerekir.</p><p></p><p>Şimdi ev, araba ve para hiç birisi sorunu çözemiyor</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="vaveyla, post: 57718, member: 12"] [B]TATLI VE HAYAT DOLU GENÇLİK DÖNEMİNDEN FAYDALANMA[/B] Evliliğin baharı Gençlik Dönemidir. Bu dönemde özel bir canlılık ve heyecan insana hâkimdir. Bu dönemden gerektiği gibi faydalanılmazsa, sonbahar mevsimi çok çabuk başlayıp canlılığını insandan alacaktır. Veyahut bu heyecanı azaltacak ve insan evlilikten en güzel şekilde faydalanamayacaktır. Dopdolu aşk, gençlik ve heyecan hayata sefa ve canlılık kazandırır. Ölmüş bir aşkın, ihtiyarlığın ve solgunluğun hayata kazandırabileceği sefası ve canlılığı olmaz.! Goncaya bakın! Bizimle canlı ve heyecanlı bir şekilde sohbet ediyor. Bizlere yapıcılık, ümit ve arzu mesajı veriyor. Fakat solmuş gül ise, üzgün, ümitsiz, tembel ve cansız bir şekilde bizimle konuşuyor. Gençler gonca güller gibidir. Gençlik elden çıkmadan, gençlerin bu dönemden faydalanmaları ve ortak hayatlarını sağlam temeller üzerine kurmaları gerekir. Peygamber efendimiz (s.a.) bu konu hakkında buyurmuş olduğu bir hadisinde hücceti herkes için tamamlamıştır. Öyle ki ama, fakat, çünkü, acaba vb. bahaneler getirmenin bütün yollarını kapatmıştır: Ey insanlar! Cebrail, âlim ve şefkatli Allah tarafından yanıma geldi ve bana şöyle dedi: Genç bakire kızlar ağaç meyveleri gibidirler. (Toplama zamanı geldiğinde toplanmaları gerekir) Eğer yetiştikleri zaman toplanmazlarsa güneş onları bozar ve sonbahar rüzgârları dağıtır! Genç ve bakire kızlar da aynıdır. Onların, kadınların konumunu anladıkları ve ergenliğe ulaştıkları zaman evlenmelerinden başka çareleri yoktur. Eğer evlenmezlerse fesada düşmeyeceklerine dair garanti yoktur. Çünkü onlar beşerdir (Beşerin cinsel ve içgüdüsel istekleri vardır, evlilik ile bu isteklerin doyurulması gerekir.) (Genç erkekler de aynı şekildedir.) Resul-u Ekrem (s.a.a) akl-ı küllidir. Açıkladığı hükümler, kanunlar ve emirler Allah tarafından bildirilmiştir. Allah emirleri karşısında beyan edilen her istek ve görüş yanlıştır. Allahın kanunlarına muhalif olan her adet, görüş ve gelenek batıldır ve bunların hiçbir değeri yoktur. Her ne sebepten olursa olsun, evliliği gençlik döneminden sonraya atıp geciktiren kimseler zarar ederler ve yanlışlıklarının bedelini öderler. Eğer dikkatlice topluma bakacak olursak, birçok kimsenin evliliği geciktirdiklerinden dolayı çektikleri zorlukları göreceğiz. Her ne kadar da kendileri nerede yanlış yaptıklarını ve hangi yanlışlarının bedelini ödediklerini bilmez ve anlamazlar. Üzücü Bir Örnek Arif, insanın kendi evi, arabası ve çok parası olmadan evlenmemesi gerektiğine inanan birsiydi. Nasihatleri ve uyarıları da dinlemiyordu. Kendi inancı doğrultusunda hareket etti. Gece gündüz demeden çalıştı. Sonunda ev, araba ve para kazanmayı başardı. Sonra evlilik peşine düştü. Ama ne yazık ki çok geç kalmıştı. Çünkü yaşı otuzu bulmuştu. Ruhu, cismi, sinirleri ve cinsel dürtüleri yıpranmış; yalnız yaşamı, çok çalışması ve iş hayatının baskıları onu iyice allak bullak etmiş, soldurmuş, yorgun ve hasta duruma düşürmüştü. Yüzü cansızlaşmış, ihtiyarlamış ve saçının bir kısmı dökülmüştü Velhasıl bu Arif, bundan on yıl önceki Arif değildi. Canlılığı, sefası, temizliği, heyecanı gitmiş yerini cansızlık, stres ve sabırsızlık almıştı. İyi bir eş bulma peşine düştü. Fakat hiçbir genç kız onunla evlenmeye hazır değildi. Arifin eş hakkındaki ölçü ve istekleri günden güne azalıyor ve aşağıya geliyordu. Eş hakkındaki yüksekten uçmaları, katı kuralları ve arzularının hepsini kenara bıraktı... Sonunda yorucu ve zorlu bir aramadan sonra kendisi gibi yaşı geçmiş bir eş buldu. Bu kız da tahsili, yanlış idealleri ve ölçüleri uğruna yıllarca bekâr ve yalnız kalmıştı. Bazı etkenlerden dolayı da (Arifi yıpratan nedenler gibi) sinirleri iyice yıpranmış ve psikolojik açıdan sorunlu bir hale gelmişti. Kız da ortalama otuz yaşlarında idi. Bu genç erkek ve genç kız (gerçekten genç kız ve erkek demek pek doğru değil) çaresizlikten dolayı birbirleri ile evlendiler. Sonuç belli! Ortak yaşam için sabrı ve canlılıklarını kaybetmiş insanlar nasıl güzel, yapıcı ve dopdolu bir hayat yaşayabilirler ki? Evliliğin başından itibaren anlaşmazlıklar, kavgalar, birbirlerine bahane bulmalar başladı Şimdi tam bir cehennem hayatları var! Sinir ve çekişme savaşı evin her yerini toz duman etmiş. Birkaç tane de çocukları var. Zavallı çocuklar! Hayat dolu o güzelim çiçekler ne yazık ki güzel bir eğitimden mahrum kalmakla birlikte her gün anne ve babalarının kavgalarına şahit olmak zorundalar. Gerçekten böyle çocuklara acımak gerekir. Şimdi ev, araba ve para hiç birisi sorunu çözemiyor [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAM VE AİLE
İslamda aile hayatı
İslamda gençlik dönemi
Üst
Alt