Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
KÜLTÜR,EDEBİYAT MİZAH
Serbest kürsü
İslamcılar nerede ve ne durumda
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Gönül sızım" data-source="post: 66997" data-attributes="member: 1049"><p><span style="color: Black">İslamcılık, kimine göre: İslam’ın hayat bulması, hükümlerinin uygulanması, dünyanın her tarihsel ve toplumsal durumunda yeniden kurulması ideali.</span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">Kimine göre: Belli bir yoruma indirgenmiş, siyaset ve siyasallaştırma biçimi.</span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">Kimine göre: Liberalizm, Sosyalizm ve Milliyetçilik gibi bir ideoloji.</span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">Kimine göre: Hiçbir zaman yitip gitmeyen bir ütopya. </span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">Kimine göre: Bir cümleyle dinin siyasette istismarı.</span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">Daha ılıman, daha nesnel bir tanımlamaya göre İslamcılık: 19. yüzyıl ortalarında ortaya çıkan dini ve siyasi bir düşünce akımı. Bir tecdid (yenileme), ıslah (düzeltme), ihya (canlandırma) hareketi.</span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">Siyasi hedef açısından; İslam birliği (İttihad-ı İslam, Panislamizm) İslam’ı algılayış ve yorumlayışları açısından “modern İslam” veya “reformist İslam” olarak değerlendirilebilir.</span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">Bazı temsilcileri: Mısır’da, Afgani, Abduh, Reşit Rıza ve Seyyid Kutup. Hindistan’da, Seyyid Ahmet Han, Seyyid Emir Ali ve Muhammed İkbal. Türkiye’de, Mehmet Akif, Said Halim Paşa, Filibeli Ahmet Hilmi, Said Nursi, Necip Fazıl, Nurettin Topçu. İran’da Ali Şeriati.</span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">Amaçları kabaca şöyle özetlenebilir: İslam’ın ilk dönemindeki heybet ve şevketi 20. Yüzyıl başlarına taşıyarak İslam toplumunu içinde bulunduğu bunalımdan kurtarmak.</span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">Daha anlaşılır bir tabirle; Müslüman toplumların makus talihini küresel ölçekli siyasal bir inkılabın zafer tacı ile değiştirmek. </span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">Eğer amaç buysa itiraf etmekten niye çekinelim: “İslamcılık, siyasal bir ideoloji olarak çoktan çöktü. Omuzlarındaki ağır iktidar yükü onu çökertti.”</span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">“Doğulu-batılı tüm sistemlerin ört pas edilemez iflası, laikliğin ortaçağ sakat din anlayışına dayanan temellerinin İslam karşısında gümbür gümbür yıkılışı, insanlığın kurtarıcıyı çağıran imdat sesleri… Ve tartışılmaz gerçeğin ifadesi: İstikbal İslam’ındır.”</span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">Her kelimesi buram buram manifesto kokan bu satırlar, İslamcı akımın belki de en sevimli ve en samimi siması olan merhum Seyyid Kutub’a ait. Aradan bunca yıl geçmesine rağmen, bu temennilerden hangisi gerçekleşti?</span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">Batılı hangi sitem iflas etti?</span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">Laikliğin hangi temeli İslam karşısında gümbür gümbür yıkıldı? </span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">Hangi istikbal İslam’ın oldu? (çok yerde istikbal Müslümanların oldu ama İslam’ın hiçbir zaman olmadı)</span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">Aslında dürüst olarak konuşmak gerekirse bu temennilerin tam tersi gerçekleşti. </span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">İslamcıların hiçbir rüyası veya hülyası reel hayat tarafından doğrulanmadı daha doğrusu onaylanmadı. Onlar, çevrelerinde olup biten can yakıcı hiçbir sorunla direkt olarak yüzleşmediler, yüzleşemediler.</span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">Mesela Türkiye’deki İslamcılar en sahici bir gerçek olan Kürt sorunu ile hala dolayımsız bir yüzleşmeyi göze alamıyorlar. Ya erteliyorlar ya atlıyorlar. Bütün ideolojilerin manevrasıdır bu. </span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">Yakıcı gerçekler karşısında ya geçmişe sıçrarlar, ya da geleceğe atlarlar. Her iki durumda da rahatlar çünkü vakıadan yani şimdi’den kaçmıştır. Reelden, hayattan, yalınkat gerçeklikten hep kaçtılar. Gözlerini kapadılar. Sonuçta realite baskın çıktı. </span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">Altan Tan: “İslamcı düşünürlerin bilinçaltlarında ümmetçilikten çok milliyetçilik var” diyor, haklı olarak.</span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">Afgani, milliyetçi reflekslerle verilen direniş hareketlerini açıkça destekler. Türkiyeli İslamcı aydınlar, anadilde eğitim ve eşit yurttaşlık konusunda amasız, fakatsız, lakinsiz bir cümle kurabilmiş değiller hala. Anlayacağınız İslamcılık ile milliyetçilik arasında öteden beri süregelen görünür bir dirsek teması var.</span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">Söyleme bakarsan katışıksız bir ümmetçi fakat eyleme bakıyorsun halis bir milliyetçi. Dünün alnı ak İslamcıları bugünün iflah olmaz milliyetçileri. Ahmet Hakan daha güzel söylüyor: “Dünün mücahitleri günümüzün müteahhitleri oldu.”</span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">İslamcıların Kuran ile kurdukları ilişki ise özsel-deruni değil, yüzeysel. Amaç, fert değil toplum, uhrevi-müteal olmaktan çok dünyevi yani seküler. </span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">İslam’ı bir kimlik olarak benimsemek ve öylece deklare etmek, Abdulkerim Suruş’unda bir yerde belirttiği gibi, mazinin tanımadığı, modern zamanlara özgü bir hilkat garibesi. İnancını, bir nevi madalya gibi taşımak veya gösterişli bir rozet gibi yakasına takmak.</span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">Hulasa: “İslamcılık bugün devletin meşruiyetine bütün varlığını adayarak, bambaşka bir kalıba, bir iktidar gücüne dönüştü.”</span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">Daha açık konuşalım: İslamcılık öldü.</span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">Yazarı : ŞAHİN DOĞAN </span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Gönül sızım, post: 66997, member: 1049"] [COLOR="Black"]İslamcılık, kimine göre: İslam’ın hayat bulması, hükümlerinin uygulanması, dünyanın her tarihsel ve toplumsal durumunda yeniden kurulması ideali. Kimine göre: Belli bir yoruma indirgenmiş, siyaset ve siyasallaştırma biçimi. Kimine göre: Liberalizm, Sosyalizm ve Milliyetçilik gibi bir ideoloji. Kimine göre: Hiçbir zaman yitip gitmeyen bir ütopya. Kimine göre: Bir cümleyle dinin siyasette istismarı. Daha ılıman, daha nesnel bir tanımlamaya göre İslamcılık: 19. yüzyıl ortalarında ortaya çıkan dini ve siyasi bir düşünce akımı. Bir tecdid (yenileme), ıslah (düzeltme), ihya (canlandırma) hareketi. Siyasi hedef açısından; İslam birliği (İttihad-ı İslam, Panislamizm) İslam’ı algılayış ve yorumlayışları açısından “modern İslam” veya “reformist İslam” olarak değerlendirilebilir. Bazı temsilcileri: Mısır’da, Afgani, Abduh, Reşit Rıza ve Seyyid Kutup. Hindistan’da, Seyyid Ahmet Han, Seyyid Emir Ali ve Muhammed İkbal. Türkiye’de, Mehmet Akif, Said Halim Paşa, Filibeli Ahmet Hilmi, Said Nursi, Necip Fazıl, Nurettin Topçu. İran’da Ali Şeriati. Amaçları kabaca şöyle özetlenebilir: İslam’ın ilk dönemindeki heybet ve şevketi 20. Yüzyıl başlarına taşıyarak İslam toplumunu içinde bulunduğu bunalımdan kurtarmak. Daha anlaşılır bir tabirle; Müslüman toplumların makus talihini küresel ölçekli siyasal bir inkılabın zafer tacı ile değiştirmek. Eğer amaç buysa itiraf etmekten niye çekinelim: “İslamcılık, siyasal bir ideoloji olarak çoktan çöktü. Omuzlarındaki ağır iktidar yükü onu çökertti.” “Doğulu-batılı tüm sistemlerin ört pas edilemez iflası, laikliğin ortaçağ sakat din anlayışına dayanan temellerinin İslam karşısında gümbür gümbür yıkılışı, insanlığın kurtarıcıyı çağıran imdat sesleri… Ve tartışılmaz gerçeğin ifadesi: İstikbal İslam’ındır.” Her kelimesi buram buram manifesto kokan bu satırlar, İslamcı akımın belki de en sevimli ve en samimi siması olan merhum Seyyid Kutub’a ait. Aradan bunca yıl geçmesine rağmen, bu temennilerden hangisi gerçekleşti? Batılı hangi sitem iflas etti? Laikliğin hangi temeli İslam karşısında gümbür gümbür yıkıldı? Hangi istikbal İslam’ın oldu? (çok yerde istikbal Müslümanların oldu ama İslam’ın hiçbir zaman olmadı) Aslında dürüst olarak konuşmak gerekirse bu temennilerin tam tersi gerçekleşti. İslamcıların hiçbir rüyası veya hülyası reel hayat tarafından doğrulanmadı daha doğrusu onaylanmadı. Onlar, çevrelerinde olup biten can yakıcı hiçbir sorunla direkt olarak yüzleşmediler, yüzleşemediler. Mesela Türkiye’deki İslamcılar en sahici bir gerçek olan Kürt sorunu ile hala dolayımsız bir yüzleşmeyi göze alamıyorlar. Ya erteliyorlar ya atlıyorlar. Bütün ideolojilerin manevrasıdır bu. Yakıcı gerçekler karşısında ya geçmişe sıçrarlar, ya da geleceğe atlarlar. Her iki durumda da rahatlar çünkü vakıadan yani şimdi’den kaçmıştır. Reelden, hayattan, yalınkat gerçeklikten hep kaçtılar. Gözlerini kapadılar. Sonuçta realite baskın çıktı. Altan Tan: “İslamcı düşünürlerin bilinçaltlarında ümmetçilikten çok milliyetçilik var” diyor, haklı olarak. Afgani, milliyetçi reflekslerle verilen direniş hareketlerini açıkça destekler. Türkiyeli İslamcı aydınlar, anadilde eğitim ve eşit yurttaşlık konusunda amasız, fakatsız, lakinsiz bir cümle kurabilmiş değiller hala. Anlayacağınız İslamcılık ile milliyetçilik arasında öteden beri süregelen görünür bir dirsek teması var. Söyleme bakarsan katışıksız bir ümmetçi fakat eyleme bakıyorsun halis bir milliyetçi. Dünün alnı ak İslamcıları bugünün iflah olmaz milliyetçileri. Ahmet Hakan daha güzel söylüyor: “Dünün mücahitleri günümüzün müteahhitleri oldu.” İslamcıların Kuran ile kurdukları ilişki ise özsel-deruni değil, yüzeysel. Amaç, fert değil toplum, uhrevi-müteal olmaktan çok dünyevi yani seküler. İslam’ı bir kimlik olarak benimsemek ve öylece deklare etmek, Abdulkerim Suruş’unda bir yerde belirttiği gibi, mazinin tanımadığı, modern zamanlara özgü bir hilkat garibesi. İnancını, bir nevi madalya gibi taşımak veya gösterişli bir rozet gibi yakasına takmak. Hulasa: “İslamcılık bugün devletin meşruiyetine bütün varlığını adayarak, bambaşka bir kalıba, bir iktidar gücüne dönüştü.” Daha açık konuşalım: İslamcılık öldü. Yazarı : ŞAHİN DOĞAN [/COLOR] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
KÜLTÜR,EDEBİYAT MİZAH
Serbest kürsü
İslamcılar nerede ve ne durumda
Üst
Alt