- Katılım
- 26 Şubat 2011
- Mesajlar
- 503
- Tepkime puanı
- 10
EŞ SEÇİMİNDEKİ ÖLÇÜLER - EŞ OLARAK KİMİ SEÇMELİYİZ? NASIL BİR EŞ SEÇMELİYİZ?
Şimdi konumuzun en önemli bölümüne ulaşmış bulunmaktayız. Şu ana kadar açıkladığımız her şey bu bölüm için ön hazırlık konumundaydı. Yani konumuzun aslı; “Birlikte mutlu bir hayat yaşayabilmemiz ve birbirimizin olgunlaşmasına katkıda bulunabilmemiz için hangi ölçülerle, hangi özelliklerle, hangi kriterlerle ve hangi kıstaslarla eş olarak kimi seçmeliyiz?” konusu hakkındadır. Bizim, önceki konuları açıklamamızdaki asıl hedef işte bu idi. Bütün telaşımız bu konu hakkındadır.
Yani, kız ve erkek bütün gençler; birbirlerine uygun olan, birbirlerine benzer ölçülere sahip olan ve birbirlerine yakışan eşler seçmelidirler. Eğer bu şartlar gerçekleşir ve bu uyumluluk sağlanırsa, öteki sorunlar kolayca halledilebilecektir. Eğer bu aşamalarda yanlış yapmazlarsa, öteki aşamaları geçmek daha da kolaylaşacaktır.
Cesaretle şöyle söylemek mümkündür:
“Ailevi yaşam” içinde gerçekleşen sorunların en önemlileri, kız ve erkeğin seçim konusunda yanlış yapmalarından ve kendileri için uygun olan eşi seçemediklerinden kaynaklanmaktadır. Uyumsuzluk ve denksizlikten dolayı birçok ailenin yıkıldığını görmüşüzdür. Ortak yaşam içinde meydana gelen sorunların birçoğu “yanlış eş seçiminden” kaynaklanmıştır.
Dikkat!
(Kız ve erkek) Kardeşim! Bir ömür boyunca birlikte yaşamak istediğin bir kimseyi seçmek istiyorsun. Dolayısıyla kimi seçtiğine çok iyi bak. İnsan yaşamındaki hiçbir seçim (din ve mezhep seçimi hariç) eş seçimi kadar önemli değildir. Bu seçim, senin mutluluğun ve mutsuzluğun konusunda çok önemli bir role sahiptir. Yapabildiğin kadar titiz ol. İnsanlara danış. Araştırma yap. Yanlış yapmamak için dikkat et. İçgüdüsel duyguların etkisi altında kalarak karar verme. Yanlış etkenlerin tesiri altında kalmamaya dikkat et. Sana uygun ve layık olmayan bir kimseyle evlenirsen işin çok zor olacaktır.
Sakın kendi kendine şöyle söyleme: “Şimdilik evlenelim. Eğer gelecekte birlikte yaşayamazsak boşanırız.” Buna benzer düşünceleri aklından çıkarmalısın. Boşanmak; çok zor bir iştir. Hatta bazı durumlarda olanaksızdır. Özellikle işin içinde bir de çocuk varsa kesinlikle mümkün değildir. Şu düşünceyi benimseyip güçlendirmelisin:
“Ben, bir ömür boyunca birlikte mutlu olarak yaşayacağım bir eş seçmek istiyorum.”
Şimdiden “boşanma köprüsünü” arkada bırakarak yıkıp gitmelisin. Ömrünün sonuna kadar birlikte yaşayacağın bir eş seçmek için bütün dikkatini toplamalısın. Çok ölçülü davranmalısın.
Önceki açıklamalarımızda, evlilikte acele davranılmasını tavsiye etmemizin anlamı; dikkatsizlik ve acelecilik değildir. “Acele” ile birlikte “dikkat” de olmalıdır. Bu ikisi, yani “acele ve dikkat” birbirlerine aykırı olan şeyler değildirler. Hatta “dikkat” etmeye aykırı olan şey “aceleci” davranmaktır.
Eş Seçiminde Dikkatli, Evlenmede Kolaylaştırıcı Olmak
İslam’ın evlilik konusundaki yasalarının genelini incelediğimiz zaman, şu sonuca ulaşmaktayız:
İslam dini evlilikle ilgilik olarak; mihr, çeyiz, takı, örf, adap, tören v.b. konularda kolaylaştırmayı ve sadeliği emretmektedir. Ancak “Eş Seçimi” konusunda dikkatli olmayı emretmektedir. Evlendirme konusu hakkında şöyle buyurmaktadır:
“Kolaylaştırınız… Çok dikkat etmeyiniz… Evliliklerin en hayırlısı, en kolay olanıdır… Eşlerin en iyileri, mihrleri en az olanlardır… Eşlerin en iyileri, masrafları en az olanlardır…
Ancak sıra “eş seçimi” ve “eş seçiminin ölçüleri” konularına gelince şöyle buyurmaktadır:
Dikkat ediniz… Çöplükte büyümüş olan gülden sakının… Aptalla evlenmekten kaçının… Boynuna taktığın gerdanlığa iyi bak.
Bu konu hakkında daha birçok uyarı bulunmaktadır.
Bundan dolayı, bu “iki çeşit yasanın” birbirine karıştırılmaması ve yanlış yapılmaması için çok dikkat edilmelidir. “Kolaylaştırmak” kendi yerinde, “dikkat etmek” de kendi yerinde olmalıdır. “Her şey kendi yerinde güzeldir.”
EŞ SEÇİMİNDEKİ KRİTERLER
Eş seçiminde elimizde bazı ölçü ve kriterler olmalıdır. Yani kız ve erkek, “Nasıl bir eş istemektedirler? Özellikleri nelerdir? gibi konular hakkında bazı kıstaslara ve ölçülere sahip olmalıdırlar. Örnek olarak; yolculuğa çıkmak isteyen bir kimse, öncelikle gideceği yeri belirlemeli sonra yolculuğa çıkmalıdır. Ancak yolculuğa çıkması gerektiğini bilir de, gideceği yeri göz önünde bulundurmazsa; şaşkın bir halde oradan oraya dönüp duracaktır. Eş seçimi konusunda göz önünde bulundurulması gereken kıstaslar, ölçüler, değerler ve özellikler iki kısımdır:
a- Mutlu bir yaşam için kesinlikle gerekli olan kriterler.
b- Olgunlaşmak, daha güzel olmak, daha iyi yaşamak için olan ve genellikle kişilerin yapılarıyla ilgisi olan kriterler.
Şimdi bu kıstasları, ölçüleri, özellikleri ve değerleri incelemeye başlayacağız:
1-DİNDARLIK
(Kesinlikle gerekli olan kıstaslardandır.)
Dini olmayan bir insan her şeye sahip olsa da, hiçbir şeyi yok demektir. Dinsiz bir insan, hakikatte “hareket eden bir ölü” gibidir. Din gibi yaşamın en asli bir konusuna bağlı olmayan bir insanın; hayatını paylaştığı kimsenin, yani eşinin haklarına saygı göstereceğine dair hiçbir garanti bulunmamaktadır.
Dindar bir insan, hiçbir zaman dinsiz bir eşle anlaşamaz ve mutlu bir yaşam sürdüremez. Dindar bir insan, eşinin öteki eksikliklerine tahammül edebilir. Ancak “dinsizlik ve laubalilik” gibi eksikliklere tahammül etmesi olanaksızdır.
Evet, eğer ikisi de dinsiz olurlarsa ya da dini kurallara ilgisiz davranırlarsa; birbirlerine tahammül etmeleri mümkün olabilir ve birlikte de yaşayabilirler.
Ancak onların yaşamları, hiçbir zaman mutlu bir yaşam olmayacaktır. Çünkü “mutluluk”, “din” olmaksızın olanaksızdır. Evet, bazı şeyleri “mutluluk” unvanıyla kabul edebilirler ve kendilerini de “mutlu” sanabilirler. Ancak bu sanıları cahilce bir sanıdır. Yani mutsuzdurlar. Ancak mutlu olduklarını hayal etmektedirler.
Netice olarak, dindar bir insan dindar bir eş isteyecektir. Eğer biri dindar ve öteki dinsiz olursa asla mutlu olamayacaklardır.
Kuşkusuz “dindar olmak” ile kast olunan şey; hakiki anlamda dindar olmaktır. Yani İslam’a sıkı sıkıya bağlı olup, bu yüce dini candan kabul etmek, kurallarına tam anlamıyla uymaktır. Bu bağlamda yüzeysel ve amelsiz bir dindarlık kast edilmemiştir.
Peygamber Efendimizin (s.a.a.) Kelamından Bir Nur
Bir adam, eş seçimi konusunda bilgi edinmek için Peygamberimizin (s.a.a.) yanına geldi. Efendimiz ona şöyle buyurdu:
“Dindar bir eş seçmelisin.”
Başka bir yerde ise tarih içinde yaşayan bütün insanlara hitap ederek şöyle buyurmaktadır:
“Dindar bir eş seçmelisiniz.”
Yine başka bir yerde şöyle buyurmaktadır:
“Yüce Allah, mal varlığından dolayı bir kadınla evlenen kimseyi kendi haline bırakır. Bir kadınla yalnızca güzelliğinden dolayı evlenen bir kimse, onda hoş olmayan şeyler görecektir. Bir kadınla dindarlığından dolayı evlenen bir kimse için, yüce Allah bütün özellikleri bir araya getirecektir.”
Hadisin ortasında çok zarif bir nokta bulunmaktadır. Yani yalnızca güzelliğinden dolayı evlenen bir kimse, kadında hoş olmayan şeyler görecektir. Belki “hoş olmayan şeylerden” biri şu olabilir: Dinsiz güzel bir eşin güzelliği, belki de utanç kaynağı olacaktır. Kadınla evlenmesinde asıl hedefi oluşturan güzellik, mutsuzluk ve utanç nedeni olacaktır.
Soru ve Eleştiri:
Bu noktada şöyle bir soru ve eleştiri ile karşı karşıya kalabiliriz:
Eğer “dindar olmak” mutluluğun asli kıstas ve ölçüsü ise; niçin yaşamları güzel olmayan hatta perişan olan birçok dindar aile görmekteyiz?
Cevap:
İlk olarak; Dindarlık ile kast olunan şey, hakiki dindarlıktır. Yani biz bütün amellerinde, sözlerinde, ahlakında, davranışlarında ve uygulamalarında İslam’a uyan kişiye “dindar” kimse diyoruz. Böyle bir insan, kesinlikle örnek bir kişi olacaktır. İslam dini, yüce Allah’ın insanların mutluluğu için belirlediği kurallar bütünüdür. Eğer bu kurallar yüce Allah’ın emrettiği gibi uygulanırsa kesinlikle mutluluk nedeni olacaktır. İslam dini, herkesin yaptığı zaman hakiki dindar olacağı yüzeysel uygulamalar bütünü değildir.
İkinci olarak; Belki de sorun başka yönlerden kaynaklanmaktadır. Yani kişi hakiki dindar olabilir. Ancak ortak bir yaşam için mutluluk şartları olan öteki özelliklere ve sıfatlara sahip olmayabilir. Örnek olarak; fikri ve ahlaki bakımdan aynı değerlere sahip olmayabilirler. Dolayısıyla “dindar olmak” asli kıstas olsa da, eş seçiminde göz önünde bulundurulması gereken başka kıstasların da var olduğu unutulmamalıdır. (Bu kıstaslar sonraki sayfalarda açıklanacaktır.)
Üçüncü olarak; Belki de sorun başka bir taraftan kaynaklanmış olabilir. Yani siz, dindar olduğunu sandığınız iki eşten yalnızca birini tanımış, ancak ötekini tanımamış olabilirsiniz. Dolayısıyla tanımadığınız kişinin dindarlığından haberdar olmamış olabilirsiniz. Belki o, hakiki dindar olmayabilir. Asıl sorun da işte bu olabilir.
Dördüncü olarak; Belki de ikisinden biri veya her ikisi ruhsal ve psikolojik açıdan rahatsızdır. Bu tür hastalıklar, ailevi bir hayat içinde birçok soruna neden olabilmektedir. Dindar kimseler de, bazı etkenlerden dolayı sinirsel ve ruhsal hastalıklara yakalanabilirler.
Sonuç olarak, dindar olmak ve mümin olmak; uygun bir eşin sahip olması gereken en asli özelliklerden biridir. Evlenmeden önce kesinlikle bu konu hakkında araştırılma yapılması gerekmektedir.
Dindar Olmanın Yararları
Bu özelliğin, daha birçok yararları vardır. Yani “dindar olmak”, birçok dalları ve meyveleri olan köklü bir ağaç gibidir.
Örnek olarak;
a-Namus. Dindar bir kimse, kesinlikle namuslu olur. Eğer namuslu değilse dindar değil demektir.
b-Tesettür. Tesettür “dindarlık ağacının” meyvelerinden ve ürünlerinden biridir. Tesettür, yalnızca kadınlara ve kızlara ait bir özellik değildir. Hatta erkekler de tesettür sahibi olmak zorundadırlar. Ancak, kadınların tesettürü ile erkeklerin tesettürü arasında dağlar kadar fark vardır. Bu konu da, kadınların daha çekici olmalarından, aynı zamanda erkeklerle kadınlar arasında fiziki ve cinsel yönden bazı farklar bulunmasından kaynaklanmaktadır.
c-Asalet.
d-Hayâ. Hayâsı olmayan kimsenin, dini yoktur. Öyleyse, dini olmayan kimsenin de hayâsı yok demektir.
Şimdi konumuzun en önemli bölümüne ulaşmış bulunmaktayız. Şu ana kadar açıkladığımız her şey bu bölüm için ön hazırlık konumundaydı. Yani konumuzun aslı; “Birlikte mutlu bir hayat yaşayabilmemiz ve birbirimizin olgunlaşmasına katkıda bulunabilmemiz için hangi ölçülerle, hangi özelliklerle, hangi kriterlerle ve hangi kıstaslarla eş olarak kimi seçmeliyiz?” konusu hakkındadır. Bizim, önceki konuları açıklamamızdaki asıl hedef işte bu idi. Bütün telaşımız bu konu hakkındadır.
Yani, kız ve erkek bütün gençler; birbirlerine uygun olan, birbirlerine benzer ölçülere sahip olan ve birbirlerine yakışan eşler seçmelidirler. Eğer bu şartlar gerçekleşir ve bu uyumluluk sağlanırsa, öteki sorunlar kolayca halledilebilecektir. Eğer bu aşamalarda yanlış yapmazlarsa, öteki aşamaları geçmek daha da kolaylaşacaktır.
Cesaretle şöyle söylemek mümkündür:
“Ailevi yaşam” içinde gerçekleşen sorunların en önemlileri, kız ve erkeğin seçim konusunda yanlış yapmalarından ve kendileri için uygun olan eşi seçemediklerinden kaynaklanmaktadır. Uyumsuzluk ve denksizlikten dolayı birçok ailenin yıkıldığını görmüşüzdür. Ortak yaşam içinde meydana gelen sorunların birçoğu “yanlış eş seçiminden” kaynaklanmıştır.
Dikkat!
(Kız ve erkek) Kardeşim! Bir ömür boyunca birlikte yaşamak istediğin bir kimseyi seçmek istiyorsun. Dolayısıyla kimi seçtiğine çok iyi bak. İnsan yaşamındaki hiçbir seçim (din ve mezhep seçimi hariç) eş seçimi kadar önemli değildir. Bu seçim, senin mutluluğun ve mutsuzluğun konusunda çok önemli bir role sahiptir. Yapabildiğin kadar titiz ol. İnsanlara danış. Araştırma yap. Yanlış yapmamak için dikkat et. İçgüdüsel duyguların etkisi altında kalarak karar verme. Yanlış etkenlerin tesiri altında kalmamaya dikkat et. Sana uygun ve layık olmayan bir kimseyle evlenirsen işin çok zor olacaktır.
Sakın kendi kendine şöyle söyleme: “Şimdilik evlenelim. Eğer gelecekte birlikte yaşayamazsak boşanırız.” Buna benzer düşünceleri aklından çıkarmalısın. Boşanmak; çok zor bir iştir. Hatta bazı durumlarda olanaksızdır. Özellikle işin içinde bir de çocuk varsa kesinlikle mümkün değildir. Şu düşünceyi benimseyip güçlendirmelisin:
“Ben, bir ömür boyunca birlikte mutlu olarak yaşayacağım bir eş seçmek istiyorum.”
Şimdiden “boşanma köprüsünü” arkada bırakarak yıkıp gitmelisin. Ömrünün sonuna kadar birlikte yaşayacağın bir eş seçmek için bütün dikkatini toplamalısın. Çok ölçülü davranmalısın.
Önceki açıklamalarımızda, evlilikte acele davranılmasını tavsiye etmemizin anlamı; dikkatsizlik ve acelecilik değildir. “Acele” ile birlikte “dikkat” de olmalıdır. Bu ikisi, yani “acele ve dikkat” birbirlerine aykırı olan şeyler değildirler. Hatta “dikkat” etmeye aykırı olan şey “aceleci” davranmaktır.
Eş Seçiminde Dikkatli, Evlenmede Kolaylaştırıcı Olmak
İslam’ın evlilik konusundaki yasalarının genelini incelediğimiz zaman, şu sonuca ulaşmaktayız:
İslam dini evlilikle ilgilik olarak; mihr, çeyiz, takı, örf, adap, tören v.b. konularda kolaylaştırmayı ve sadeliği emretmektedir. Ancak “Eş Seçimi” konusunda dikkatli olmayı emretmektedir. Evlendirme konusu hakkında şöyle buyurmaktadır:
“Kolaylaştırınız… Çok dikkat etmeyiniz… Evliliklerin en hayırlısı, en kolay olanıdır… Eşlerin en iyileri, mihrleri en az olanlardır… Eşlerin en iyileri, masrafları en az olanlardır…
Ancak sıra “eş seçimi” ve “eş seçiminin ölçüleri” konularına gelince şöyle buyurmaktadır:
Dikkat ediniz… Çöplükte büyümüş olan gülden sakının… Aptalla evlenmekten kaçının… Boynuna taktığın gerdanlığa iyi bak.
Bu konu hakkında daha birçok uyarı bulunmaktadır.
Bundan dolayı, bu “iki çeşit yasanın” birbirine karıştırılmaması ve yanlış yapılmaması için çok dikkat edilmelidir. “Kolaylaştırmak” kendi yerinde, “dikkat etmek” de kendi yerinde olmalıdır. “Her şey kendi yerinde güzeldir.”
EŞ SEÇİMİNDEKİ KRİTERLER
Eş seçiminde elimizde bazı ölçü ve kriterler olmalıdır. Yani kız ve erkek, “Nasıl bir eş istemektedirler? Özellikleri nelerdir? gibi konular hakkında bazı kıstaslara ve ölçülere sahip olmalıdırlar. Örnek olarak; yolculuğa çıkmak isteyen bir kimse, öncelikle gideceği yeri belirlemeli sonra yolculuğa çıkmalıdır. Ancak yolculuğa çıkması gerektiğini bilir de, gideceği yeri göz önünde bulundurmazsa; şaşkın bir halde oradan oraya dönüp duracaktır. Eş seçimi konusunda göz önünde bulundurulması gereken kıstaslar, ölçüler, değerler ve özellikler iki kısımdır:
a- Mutlu bir yaşam için kesinlikle gerekli olan kriterler.
b- Olgunlaşmak, daha güzel olmak, daha iyi yaşamak için olan ve genellikle kişilerin yapılarıyla ilgisi olan kriterler.
Şimdi bu kıstasları, ölçüleri, özellikleri ve değerleri incelemeye başlayacağız:
1-DİNDARLIK
(Kesinlikle gerekli olan kıstaslardandır.)
Dini olmayan bir insan her şeye sahip olsa da, hiçbir şeyi yok demektir. Dinsiz bir insan, hakikatte “hareket eden bir ölü” gibidir. Din gibi yaşamın en asli bir konusuna bağlı olmayan bir insanın; hayatını paylaştığı kimsenin, yani eşinin haklarına saygı göstereceğine dair hiçbir garanti bulunmamaktadır.
Dindar bir insan, hiçbir zaman dinsiz bir eşle anlaşamaz ve mutlu bir yaşam sürdüremez. Dindar bir insan, eşinin öteki eksikliklerine tahammül edebilir. Ancak “dinsizlik ve laubalilik” gibi eksikliklere tahammül etmesi olanaksızdır.
Evet, eğer ikisi de dinsiz olurlarsa ya da dini kurallara ilgisiz davranırlarsa; birbirlerine tahammül etmeleri mümkün olabilir ve birlikte de yaşayabilirler.
Ancak onların yaşamları, hiçbir zaman mutlu bir yaşam olmayacaktır. Çünkü “mutluluk”, “din” olmaksızın olanaksızdır. Evet, bazı şeyleri “mutluluk” unvanıyla kabul edebilirler ve kendilerini de “mutlu” sanabilirler. Ancak bu sanıları cahilce bir sanıdır. Yani mutsuzdurlar. Ancak mutlu olduklarını hayal etmektedirler.
Netice olarak, dindar bir insan dindar bir eş isteyecektir. Eğer biri dindar ve öteki dinsiz olursa asla mutlu olamayacaklardır.
Kuşkusuz “dindar olmak” ile kast olunan şey; hakiki anlamda dindar olmaktır. Yani İslam’a sıkı sıkıya bağlı olup, bu yüce dini candan kabul etmek, kurallarına tam anlamıyla uymaktır. Bu bağlamda yüzeysel ve amelsiz bir dindarlık kast edilmemiştir.
Peygamber Efendimizin (s.a.a.) Kelamından Bir Nur
Bir adam, eş seçimi konusunda bilgi edinmek için Peygamberimizin (s.a.a.) yanına geldi. Efendimiz ona şöyle buyurdu:
“Dindar bir eş seçmelisin.”
Başka bir yerde ise tarih içinde yaşayan bütün insanlara hitap ederek şöyle buyurmaktadır:
“Dindar bir eş seçmelisiniz.”
Yine başka bir yerde şöyle buyurmaktadır:
“Yüce Allah, mal varlığından dolayı bir kadınla evlenen kimseyi kendi haline bırakır. Bir kadınla yalnızca güzelliğinden dolayı evlenen bir kimse, onda hoş olmayan şeyler görecektir. Bir kadınla dindarlığından dolayı evlenen bir kimse için, yüce Allah bütün özellikleri bir araya getirecektir.”
Hadisin ortasında çok zarif bir nokta bulunmaktadır. Yani yalnızca güzelliğinden dolayı evlenen bir kimse, kadında hoş olmayan şeyler görecektir. Belki “hoş olmayan şeylerden” biri şu olabilir: Dinsiz güzel bir eşin güzelliği, belki de utanç kaynağı olacaktır. Kadınla evlenmesinde asıl hedefi oluşturan güzellik, mutsuzluk ve utanç nedeni olacaktır.
Soru ve Eleştiri:
Bu noktada şöyle bir soru ve eleştiri ile karşı karşıya kalabiliriz:
Eğer “dindar olmak” mutluluğun asli kıstas ve ölçüsü ise; niçin yaşamları güzel olmayan hatta perişan olan birçok dindar aile görmekteyiz?
Cevap:
İlk olarak; Dindarlık ile kast olunan şey, hakiki dindarlıktır. Yani biz bütün amellerinde, sözlerinde, ahlakında, davranışlarında ve uygulamalarında İslam’a uyan kişiye “dindar” kimse diyoruz. Böyle bir insan, kesinlikle örnek bir kişi olacaktır. İslam dini, yüce Allah’ın insanların mutluluğu için belirlediği kurallar bütünüdür. Eğer bu kurallar yüce Allah’ın emrettiği gibi uygulanırsa kesinlikle mutluluk nedeni olacaktır. İslam dini, herkesin yaptığı zaman hakiki dindar olacağı yüzeysel uygulamalar bütünü değildir.
İkinci olarak; Belki de sorun başka yönlerden kaynaklanmaktadır. Yani kişi hakiki dindar olabilir. Ancak ortak bir yaşam için mutluluk şartları olan öteki özelliklere ve sıfatlara sahip olmayabilir. Örnek olarak; fikri ve ahlaki bakımdan aynı değerlere sahip olmayabilirler. Dolayısıyla “dindar olmak” asli kıstas olsa da, eş seçiminde göz önünde bulundurulması gereken başka kıstasların da var olduğu unutulmamalıdır. (Bu kıstaslar sonraki sayfalarda açıklanacaktır.)
Üçüncü olarak; Belki de sorun başka bir taraftan kaynaklanmış olabilir. Yani siz, dindar olduğunu sandığınız iki eşten yalnızca birini tanımış, ancak ötekini tanımamış olabilirsiniz. Dolayısıyla tanımadığınız kişinin dindarlığından haberdar olmamış olabilirsiniz. Belki o, hakiki dindar olmayabilir. Asıl sorun da işte bu olabilir.
Dördüncü olarak; Belki de ikisinden biri veya her ikisi ruhsal ve psikolojik açıdan rahatsızdır. Bu tür hastalıklar, ailevi bir hayat içinde birçok soruna neden olabilmektedir. Dindar kimseler de, bazı etkenlerden dolayı sinirsel ve ruhsal hastalıklara yakalanabilirler.
Sonuç olarak, dindar olmak ve mümin olmak; uygun bir eşin sahip olması gereken en asli özelliklerden biridir. Evlenmeden önce kesinlikle bu konu hakkında araştırılma yapılması gerekmektedir.
Dindar Olmanın Yararları
Bu özelliğin, daha birçok yararları vardır. Yani “dindar olmak”, birçok dalları ve meyveleri olan köklü bir ağaç gibidir.
Örnek olarak;
a-Namus. Dindar bir kimse, kesinlikle namuslu olur. Eğer namuslu değilse dindar değil demektir.
b-Tesettür. Tesettür “dindarlık ağacının” meyvelerinden ve ürünlerinden biridir. Tesettür, yalnızca kadınlara ve kızlara ait bir özellik değildir. Hatta erkekler de tesettür sahibi olmak zorundadırlar. Ancak, kadınların tesettürü ile erkeklerin tesettürü arasında dağlar kadar fark vardır. Bu konu da, kadınların daha çekici olmalarından, aynı zamanda erkeklerle kadınlar arasında fiziki ve cinsel yönden bazı farklar bulunmasından kaynaklanmaktadır.
c-Asalet.
d-Hayâ. Hayâsı olmayan kimsenin, dini yoktur. Öyleyse, dini olmayan kimsenin de hayâsı yok demektir.