İslam adına ahkam kesme

Allah'ın kulu

Katılımcı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
31 Mayıs 2013
Mesajlar
78
Tepkime puanı
2
İSLAM ADINA AHKÂM KESME MODASI

Hayatta en zor şey anlamak, dinlemek istemeyene bir şey anlatmaktır. Peygamber Efendimizin bir harp esnasında tam öldürülmek üzere iken, ‘Lailahe illallah’ diyen birini öldüren Üsame, kendini savunurken ‘korkudan söyledi’ deyince Peygamberimizin: ‘kalbini yarıp baktın mı?’ diye azarlaması ve ‘ben insanların kalbini açıp bakmak için gönderilmedim’ buyurması bizi kendimize döndüremez mi?

“Allah’ım! Beni günahlarımdan temizle!” diye dua eden bir Peygamberin Ümmeti nasıl başındakileri hatasız görebilir? Bir başka zaman şöyle dua eder Rasulullah: ‘Allah’ım Muhammed de bir beşerdir. Her beşer gazaba gelip öfkelendiği gibi Muhammed de öfkelenir. Allah’ım! Her hangi bir Müslümana haksız yere lanet okur, sebb eder, beddua edersem, bunu onun için bir ecir, rahmet ve bağışlanma vesilesi kıl.’

Sadece bu dua bile bizim toparlanmamız için yetmez mi?

‘İslam’ adına ahkâm kesenler bu yetkiyi kimden alıyorlar? Allah dostları, kendi günah ve isyanlarını düşünmekten başkasının kusurunu göremez haldeydiler. Kendilerine yakın görmediklerini, münafık, kâfir mürted, yezid gibi sivri kelimelerle, dillerini kılıç yapıp önüne geleni asıp kesmelerine Peygamberimizin Üsame’ye verdiği ‘kalbini yarıp baktın mı?’ ikazı yetmez mi? Yarın ahirette birbirimizin imanı ile oynamış kimseler olarak nasıl çıkarız Rabbimizin huzuruna? Sanki cennet doldu ve oradan birini çıkarırsan sana yer açılacak, kim kimin ne kadar Müslüman olduğunu araştırıyor. Bu ümmet çok dertler gördü ama cehennemliklerin sayısı arttığı için mutlu olan Müslüman görmedi. Nice uçuk kaçıklar geldi bu dünyaya ama başkalarının kalbindeki imanı, ‘ehli sünnetliğini’ ölçmeye muktedir kabiliyetler görmemiştir herhalde. Peygamberimiz, Ümmetinin İsrailoğulları gibi, peygamberini ve din büyüklerini putlaştırmalarının önüne set çekip ona açılan en küçük bir deliği dahi tıkama gayreti içindeyken; önderlerini, dini ve siyasi liderlerini kutsayanlar ‘Peygamberi ikazı’ hiç düşünmeyecekler mi? Onları en iyi, en üstün, en büyük görme hastalığına yakalanan ‘efdaliyet’ (üstünlük) mutaassıpları ve müfrit müntesipler; Bağlı oldukları büyükleri tarafından uyarılmak yerine ödüllendirmeye devam mı edilecek?

‘Lanetli kavim’ kutsal kavim’ mantığı (mantıksızlığı mı demeliyim) Yahudilere ait. Onlar kendilerini ‘kutsal kavim’ düşmanlarını da ‘lanetli kavim’ ilan etmeye pek meraklıydılar. Üstünlük takva iledir’ ölçüsü ne zaman hayatımıza hâkim olacak. İman/ amel/ takva ölçüleri yerine sadece mensubiyet veya aidiyet ile üstünlük kazanmaya çalışmak kime ne kazandırır? Riyadan başka…

KARDEŞLİK ZAMANI!

İslam ümmeti olarak kâfirlerin tehdidi altındayız. Mağlubuz, eziğiz, güçsüzüz, zayıfız, zeliliz. Bir buçuk milyarlık ümmetin çocuklarının bu hali bizi kendimize döndürmeyecekse daha neyi bekleyeceğiz? Gün, bütün atıfların İslam’a, Kur’ana, Allah’a, Peygambere, Kâbe’ye yapılması günüdür. Bunlar bütün Müslümanlar olarak bizleri birleştiren esaslardır. Kendi temellerini dinamitleyenlerden olamayız biz?

Kan gölüne, ateş çemberine dönen Ortadoğu (Suriye’siyle, Mısır’ı, Irak’ı ile, bitirilmek istenen Filistin’i ile) zulme uğrayan Türk dünyası ile bizden başka kim ilgilenecek, kim yardıma koşacak, kim zalimin karşısında, mazlumun yanında yer alacak?

Bu halde iken; mektep, mezheb, meşrep, tarikat, cemaat meselesi konuşma günü değildir. Durup dururken Sünnilikten, Şiilikten dem vurma günü hiç değildir. Her Şii sapık, her Sünni cennetlik midir? Ev yanarken, canhıraş feryatlar yükselirken, tartışma yapma günü müdür?

İçimizdeki ‘tefrika canavarı’nı bir müddet de olsa durdurma zamanıdır! Allah ve Rasulünün gösterdiği yolda yürüme zamanıdır. Haddi aşmama, Allah ve Rasulü’ne dâvet zamanıdır.

Hâlâ Peygamberden haber alanlar, rüyada kendisine talimat verildiğini söyleyebilenler, liderlerinin ‘Divanı Salihin’de peygamberimizle istişare ettiğini, emirlerini kendiliğinden vermediği iddiasında bulunanlar! Kendinize dönme, âcizliğinizi, zavallılığınızı kabullenme, haddinizi/hududunuzu bilme zamanıdır.
Yaşar Değirmenci-GENÇDOKU dergisi
 

Hümeyra

Süper Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
9 Mayıs 2014
Mesajlar
1,176
Tepkime puanı
4
Selamün aleyküm Allah'ın kulu kardeşim vakti cumanız hayır olsun;bu güzel konuya yarbay Mehmet Ildırar hocanın nefis terbiyesi ile ilgili konuları arasında yazdığı şu satırları eklemek istiyorum izninizle, adminlerim içinde sakınca yoksa tabi.
ISLAH KENDİNDEN BAŞLAR
Bir kimse kalbinin temizliğini 2 noktadan öğrenebilir:Eğer kişi hak yolunda kendisini övenlerle sövenleri bir görüyorsa,bu insanın kalbinin temizliğine alamettir.Diğer noktada insanlar tarafından sevilmesidir.Bir kimseyi insanlar hiç maksat olmadan sırf rızai ilahi için kendini sevenler çoğalıyorsa bu o insanın kalbinin temizliğine işarettir.
Öyleyse kandini insanlara sevdir.Halka hizmetkar ol.Hakk'ın seni sevmesi için halka yardımcı ol.Onların dinine yardım et dünyalarına yardım et.Bil ki Allah bir kulunu severse cümleye sevdirir.O zaman Allah Cibril'i emine buyurur:''Ben falanca kulumu seviyorum dünyaya ilan et,insanlara onu sevdir.''
Bunun nişanı nedir?İnsan Allahın dinine yardım etmede onlara mühim derecede yardımcı olursa ,Allah o kulunu sevdirir.Öyleyse senin derdin Ümmeti Muhammed'in derdi olsun.Senin gailen onların hizmeti olsun.Senin işin onların imanına yardımcı olsun.Onlara her zaman Allah'tan korkmayı,Resulullaha(sav)sevmeyi hatırlat.Fakat ıslaha önce kendinden başla kendine önce iyiliği yap.KENDİNİ ISLAH EDEMEYEN BAŞKASINI ISLAH EDEMEZ.Adaleti hikmeti,hakikati anlamak istiyorsan hizmeti önce kendine yap ki kemalatı önce o anlasın mağfiret ve muhabbeti tatsın.Kendinde Allah sevgisi resulullaha itaat yoksa başkasına bu sevgiyi anlatmaktan fayda olmaz.
Hz Ömer efendimiz(ra)halifeliğe geçtiği zaman pek çok kimseler kendisine nasihat ettiler.''Ey Ömer adaletle hükmet!''diyerek onu uyardılar.HzÖmer sahabilerin arasında göz gezdirdi ,içlerinden zayıf vücudlu beyaz tenli birini yanına çağırdı.''Hadi sıra sende bana nasihat et ''dedi.Ozaat geldi edeple Hz Ömerin karşısına oturdu ve;''Bu ümmetin başına geçmiş bulunuyorsun ey Ömer yüklendiğin bu önemli vazifede Allah'tan kork doğruluktan ayrılma.Bu ümmetin her bir ferdinin kıymetini kendin kadar azizi kıl.Zira bir gün gelip Allah seni sorguya çekecek.Ey Ömer!unutma bu hesabı sen vereceksin bu emaneti yerli yerince koru.'' Bunun üzerine Hz Ömer (ra)''Halife olduğum günden beri senden başka kimse bana doğruyu söylemedi,Allah razı olsun''dedi. Ona nasihat eden bu kişi Hz ibn-i Ziyad(ra)idi.O çıkıp gittikten sonra Hz Ömer (ra)Ebu Musa Eş'ari(ra) dönüp İbn-i Ziyad'ın hareketlerini kontrol et dedi ve ilave etti:''Bu delikanlı nın gerçekten hali sözüne uyuyorsa ona subaylık ver.Ama ben Resulullahtan duydum:''Benden sonra sizin en çok lisanı ile alim görünen sözüyle özü tutmayan kimselerin bulunmasından korkuyorum.''buyurdu.Sende bunu kontrol et.Nasihat ettiği gibi kendisi sözüne sahip mi? Evet işte burası çok zor nasihati vermek kadar kolay mesele yok amal etmek kadar da zor mesele yok.Eğer bu iş kolay olsaydı,HzÖmer efendimiz koskaca kumandan Hz Sa'd'a demin ki nasihatı yapmazdı.Demekki amel yapmak bilmekle değil,Allah ve Rasulü'nün emirlerini aksatmadan yerine getirmekle olur.Yapılan ibadetlerin lezzet haline gelmesi ülfet ve ünsiyet hali,ne getirmekle mümkündür.Bunun hudududa ilahi aşka ve Resulullah'ı(sav)sevmeye bağlıdır.İnsan Allah ve Resulünü sevdiği kadar Allah ve Resulune itaat eder.Allah ve Resulünü sevdiği kadar kalbindeki haşyet artar.Allah ve Resulüne tabi olabildiği kadar da insanlara muamelesi değişir.Herkesin işleri manevi rütbesindeki haline göredir.
 

Naciye

Katılımcı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
30 Eylül 2014
Mesajlar
18
Tepkime puanı
1
Evet, maalesef bahsettiğiniz gibi;
müslümanlar arasında ihtilaf, şüphe, suçlama had safhada. Ondan dolayı da huzur, barış, güvenlik coğrafyamızda aranır olmuş, ümmet ızdıraplar içinde kendini arıyor, sineler şaşkınlıkla dolmuş.
Bir çok insan kendi doğruları, ya da kendi bağlandığı önderini kabul ediyor; diğerlerini sapkın, mürted diye rahatça damgalayabiliyor.
Nefisler öyle bir hal almış ki; herkes Allah'ın affına bu kadar muhtaçken, O'nun devamlı işlediğimiz hata ve günahlarımızı , tevbe ettiğimiz takdirde affetmekten bıkmayacağını düşünerek rahatlarken; müslüman kardeşini bir sözü ve fiiline bakarak çok rahat harcayabiliyor.
Allah halimize acısın; durumlarımızı düzeltip; kardeşlik bağlarımızı kuvvetlendirmemizi;
aramızda sevgi ve hoşgörünün artıp, ümmet olarak yeniden dirilmemizi nasip eder inşAllah.
 
Üst Alt