Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Genel islami paylaşımlar
İslami Soru ve Cevaplar
İman kaç kısımdır?
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="ömr-ü diyar" data-source="post: 6841" data-attributes="member: 376"><p><strong><span style="color: rgb(184, 49, 47)">Soru:</span> İman kaç kısımdır?</strong></p><p><strong><span style="color: rgb(184, 49, 47)">CEVAP:</span>İman, bir bütün olduğu halde kuvvet yönüyle üç kısımdır:</strong></p><p><strong>1- Dinin hükümlerini bilmeyen, ana-babasından gördüğü gibi ibadet eden, inanan kimsenin imanına taklidi iman denir. Böyle kimsenin imanının gitmesinden korkulur.</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>2- Dinin hükümlerini yani farz, vacip, sünnet, müstehap, mubah, haram, mekruh ve müfsidi ilmihalden öğrenip amel eden kimselerin imanına, istidlâli iman yani delil ile anlayarak bilmek denir. Böyle kimselerin imanı kuvvetlidir.</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>3- Ariflerin imanıdır. Herkes dinsiz olsa, onun kalbine asla şüphe gelmez. Onun imanı peygamber imanı gibidir. Buna hakiki iman denir.</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Peygamber efendimizin bildirdiği iman, acaba doğru mu diye tahkik edilmez, yani araştırılmaz. İman, Muhammed aleyhisselamın, peygamber olarak bildirdiği şeyleri, tahkik etmeden, akla, tecrübeye ve felsefeye danışmaksızın, tasdik ve itikad etmektir, inanmaktır. Akla uygun olduğu için tasdik ederse, aklı tasdik etmiş olur, resulü tasdik etmiş olmaz. Veya, resulü ve aklı birlikte tasdik etmiş olur ki, o zaman peygambere itimat tam olmaz. İtimat tam olmayınca, iman olmaz. Çünkü, iman parçalanamaz.</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Peygamberlik makamı, aklın üstündedir. Peygamberin sözlerini, akla uydurmaya çalışmak, Peygamberliğe inanmamak, güvenmemek olur. Ahiret işlerinde, iman esaslarında Peygambere, akla danışmadan tâbi olmak, uymak gerekir.</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Tasavvufta fena makamına yükselmeyen [evliya olmayan] gerçek imana kavuşamaz.</strong></p><p><strong>[Fena, Allah’tan başka her şeyi unutmak, kalbden dünya sevgisini çıkartmaktır.]</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Muhammed Masum hazretleri buyuruyor ki:</strong></p><p><strong>(Allahü teâlâyı tanımak iki türlüdür:</strong></p><p><strong>1- Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri gibi tanımak,</strong></p><p><strong>2- Tasavvuf büyüklerinin tanımaları.</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Birinci şekildeki imanda nefs azgınlığından vazgeçmemiştir. İman gerçek değil, mecazidir. Bu iman gidebilir. İkincisinde nefs de imana geldiği için iman yok olmaktan korunmuştur. (Ya Rabbi, senden sonu küfür olmayan iman istiyorum) hadis-i şerifi ve Nisa suresinin, (Ey iman sahipleri, iman edin) mealindeki 136. âyet-i kerimesi de gerçek imanı bildirmektedir. Bu âyet, (Gerçek imana kavuşun) manasındadır.</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>İmam-ı Ahmed hazretleri ilim ve ictihadda çok yüksek dereceye sahip olduğu halde, gerçek imana kavuşmak için Bişr-i Hafi [ve Zünnun-i Mısri] hazretleri gibi evliyanın sohbetinde bulundu.</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>İmam-ı a'zam hazretleri de, ömrünün son yıllarında Cafer-i Sadık hazretlerinin sohbetinde bulunduktan sonra, (Bu iki yıl olmasaydı, Numan helak olurdu), yani (Gerçek imana kavuşamazdım) buyurmuştur. Her iki imam da ilimde ve ibadette son derece ileri oldukları halde, tasavvuf büyüklerinin sohbetinde bulunarak marifeti ve bunun meyvesi olan gerçek imanı elde ettiler.) [C.2, m.106]</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Senaullah-i Dehlevi hazretleri ise buyuruyor ki:</strong></p><p><strong>(Tasavvufta fena makamına kavuşan, muhakkak imanla ölür. Bekara suresinin, (Allahü teâlâ imanınızı zayi etmez) mealindeki 143. âyet-i kerimesi ve, (Allahü teâlâ, kullarının imanlarını geri almaz. Fakat âlimleri yok ederek ilmi geri alır) hadis-i şerifi, gerçek imanın ve batın ilminin geri alınmayacağını göstermektedir.) [İrşad-üt-talibin]</strong></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="ömr-ü diyar, post: 6841, member: 376"] [B][COLOR=rgb(184, 49, 47)]Soru:[/COLOR] İman kaç kısımdır? [COLOR=rgb(184, 49, 47)]CEVAP:[/COLOR]İman, bir bütün olduğu halde kuvvet yönüyle üç kısımdır: 1- Dinin hükümlerini bilmeyen, ana-babasından gördüğü gibi ibadet eden, inanan kimsenin imanına taklidi iman denir. Böyle kimsenin imanının gitmesinden korkulur. 2- Dinin hükümlerini yani farz, vacip, sünnet, müstehap, mubah, haram, mekruh ve müfsidi ilmihalden öğrenip amel eden kimselerin imanına, istidlâli iman yani delil ile anlayarak bilmek denir. Böyle kimselerin imanı kuvvetlidir. 3- Ariflerin imanıdır. Herkes dinsiz olsa, onun kalbine asla şüphe gelmez. Onun imanı peygamber imanı gibidir. Buna hakiki iman denir. Peygamber efendimizin bildirdiği iman, acaba doğru mu diye tahkik edilmez, yani araştırılmaz. İman, Muhammed aleyhisselamın, peygamber olarak bildirdiği şeyleri, tahkik etmeden, akla, tecrübeye ve felsefeye danışmaksızın, tasdik ve itikad etmektir, inanmaktır. Akla uygun olduğu için tasdik ederse, aklı tasdik etmiş olur, resulü tasdik etmiş olmaz. Veya, resulü ve aklı birlikte tasdik etmiş olur ki, o zaman peygambere itimat tam olmaz. İtimat tam olmayınca, iman olmaz. Çünkü, iman parçalanamaz. Peygamberlik makamı, aklın üstündedir. Peygamberin sözlerini, akla uydurmaya çalışmak, Peygamberliğe inanmamak, güvenmemek olur. Ahiret işlerinde, iman esaslarında Peygambere, akla danışmadan tâbi olmak, uymak gerekir. Tasavvufta fena makamına yükselmeyen [evliya olmayan] gerçek imana kavuşamaz. [Fena, Allah’tan başka her şeyi unutmak, kalbden dünya sevgisini çıkartmaktır.] Muhammed Masum hazretleri buyuruyor ki: (Allahü teâlâyı tanımak iki türlüdür: 1- Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri gibi tanımak, 2- Tasavvuf büyüklerinin tanımaları. Birinci şekildeki imanda nefs azgınlığından vazgeçmemiştir. İman gerçek değil, mecazidir. Bu iman gidebilir. İkincisinde nefs de imana geldiği için iman yok olmaktan korunmuştur. (Ya Rabbi, senden sonu küfür olmayan iman istiyorum) hadis-i şerifi ve Nisa suresinin, (Ey iman sahipleri, iman edin) mealindeki 136. âyet-i kerimesi de gerçek imanı bildirmektedir. Bu âyet, (Gerçek imana kavuşun) manasındadır. İmam-ı Ahmed hazretleri ilim ve ictihadda çok yüksek dereceye sahip olduğu halde, gerçek imana kavuşmak için Bişr-i Hafi [ve Zünnun-i Mısri] hazretleri gibi evliyanın sohbetinde bulundu. İmam-ı a'zam hazretleri de, ömrünün son yıllarında Cafer-i Sadık hazretlerinin sohbetinde bulunduktan sonra, (Bu iki yıl olmasaydı, Numan helak olurdu), yani (Gerçek imana kavuşamazdım) buyurmuştur. Her iki imam da ilimde ve ibadette son derece ileri oldukları halde, tasavvuf büyüklerinin sohbetinde bulunarak marifeti ve bunun meyvesi olan gerçek imanı elde ettiler.) [C.2, m.106] Senaullah-i Dehlevi hazretleri ise buyuruyor ki: (Tasavvufta fena makamına kavuşan, muhakkak imanla ölür. Bekara suresinin, (Allahü teâlâ imanınızı zayi etmez) mealindeki 143. âyet-i kerimesi ve, (Allahü teâlâ, kullarının imanlarını geri almaz. Fakat âlimleri yok ederek ilmi geri alır) hadis-i şerifi, gerçek imanın ve batın ilminin geri alınmayacağını göstermektedir.) [İrşad-üt-talibin][/B] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günde beş vakit kıldığımız nedir?
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Genel islami paylaşımlar
İslami Soru ve Cevaplar
İman kaç kısımdır?
Üst
Alt