Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İslami Forumlar Genel
Gönülden Gönüle Dertleşelim
İlahi dinlemek doğru mu?
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Gönül sızım" data-source="post: 61382" data-attributes="member: 1049"><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">Müzik konusu Islâm âlimlerini çok meşgul eden bir konudur. Çünkü bu mesele bir çırpıda cevap verilecek bir mesele değildir. </span></p><p><span style="color: Black">Zamana, zemine, dinleyene ve dinletene göre değişebilen esnek bir meseledir. </span></p><p><span style="color: Black">Bu yüzden Gazalî bu meseleyi bütün bu itibarları hesaba katarak "Ihyâ"sında uzun uzadıya anlatmıştır. </span></p><p><span style="color: Black">Birkaç cümle ile özetlemek istersek şunları söyleyebiliriz: Müzik bütünüyle haram olmadığı gibi, bütünüyle de helâl değildir. </span></p><p><span style="color: Black">Fıtrat da bütünüyle haram olmamasını gerektirir. Tabiatta kendiliğinden var olan ahenkli şırıltılar, kuş sesleri ve yanık Kur'ân okuyuşlarının haram olduğunu kimse söylememiştir. Düğünlerde, bayramlarda işin içine biraz eğlence de karışsa, def gibi aletlerle çalıp söylemek ve eğlenmek genellikle helâl görülmüştür</span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">“Şeriatça bazı savtlar (dinî bakımdan bazı sesler) helâl, bazılar ıharam kılınmıştır. Evet, ulvî hüzünleri, RAbbanî aşkları iras eden (hatırlatan) sesler helâldir. Yetimane hüzünleri, nefsanî şehevâtı tahrik eden sesler haramdır. Şeriatın tayin etmediği kısım ise senin ruhuna, vicdanına yaptığı tesire göre hüküm alır.”1 </span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">Musikîde iki ses kullanılır: insan sesi ve âlet sesi. Bir eser icra edilirken ya tek başına insan sesi veya müzik âletleri kullanılır; çok kere de her ikisinden birden istifade edilir. Her üç halde de insanın hoşuna giden, onun zevk duyduğu ve tesirinde kaldığı ölçülü, belli bir makamda ses çıkarılır. </span></p><p><span style="color: Black">Bu sesler mahiyetine, mevzuuna ve tesirine göre değerlendirilir. Ya insanın ruhuna tesir eder, onda ulvî, dinî, hamâsî hislerin canlanmasına sebep olur; ya da dinlediği bir musikî parçası, nefsine ve süflî hislere hitap ederek yüce hislerin körelmesine sebebiyet verir. Yukarıdaki ifadelerde de açıkça görüldüğü gibi, meşru olan, dinlenilmesinde bir mahzur bulunmayan ses, insana ulvî hüzünleri, yani dünyanın fâniliğini, ölümün her an gelebileceğini, insanın bir gün gelip toprak olacağını, Allah korkusunu hatırlatmalı veya ilâhî aşkı, Allah sevgisini, dünya üzerinde Cenab-ı Hakkın güzel sanat eserlerindeki yüce isimlerinin ve sıfatlarının tecellîlerini hatıra getirmeli. Bu hisleri tahrik eden her türlü sesi dinlemek helâl ve caizdir. </span></p><p><span style="color: Black">Fakat yetimane hüzünleri; insana ümitsizlik veren, sevdiği kimselerden ve nimetlerden ayrılmanın ıztırabını hatırlatan, insanı bedbinliğe, karamsarlığa iten; insanın şehevanî hislerine hitap eden, dinlediği zaman nefsin hoşuna giden sesler ise haramdır, dinlemek caiz değildir. </span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">Bu iki sınıfa girmeyen birtakım sesler de vardır ki, insandan insana değişir. Meselâ aynı musikî parçasını dinleyen iki kişiden birisi nefsânî bir his duyarken, diğeri ondan daha ulvî bir mânâ çıkarmaktadır. Meselâ “İncecikten bir kar yağar, tozar elif elif diye/Deli gönül abdal olmuş, gezer elif elif diye” parçasını bir musikî eşliğinde dinleyen iki kişiden birisi “elif”ten Allah’ı hatırlayıp, ilâhî aşkı düşünürken, öbürü zahirî mânâsına bakarak “elif”ten bir kadını hatırlar, mecâzî bir aşk düşünür. </span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">Bir başka misâl: Yunus’un, “Aşkın aldı benden beni/ Bana Seni gerek Seni/Ben yanarım dünü gün/Bana Seni gerek Seni/Aşkın şarâbından içem/Mecnûn olup dağa düşem/Sensin dünü gün endîşem/Bana Seni gerek Seni” şiiri bugün hem ilâhî olarak, hem de türkü olarak söylenmektedir. Şimdi biri burada geçen “aşk”tan ilâhî aşkı düşünürken, diğeri zâhirî mânâsına bakarak mecâzî bir aşkı hatırlar. </span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">İmam Gazalî Hazretleri ise musikîyi, haram, mekruh ve mubah olhmak üzere üç ana başlık altında inceleyerek şöyle der: </span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">Dünya arzusu ve şehvet hisleri ile dolup taşan kimseler için yalnızca bu duyguları tahrik eden sesler haramdır. </span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">Vakitlerinin çoğunu buna veren, meşguliyeti âdet haline getiren kimse için mekruhtur. </span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">Allah sevgisi ile dolup taşan, duyduğu güzel ses kendisinde yalnızca güzel sıfatları tahrik eden kimse için müstehaptır. </span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">İmam Gazalî daha sonra, musikîyi haram kılan şeyin kendisi değil, sonradan ârız olan bazı sebepler olduğunu ifade eder, bunu da şöyle tasnif eder: </span></p><p><span style="color: Black">Şarkı söyleyen kadın olur, dinleyen de kadın sesinin şehvetini tahrik edeceğinden korkarsa dinlemek haramdır. Burada haram hükmü müzikten değil, kadının sesinden gelmektedir. </span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">Şarkı ve türkünün güftesi bozuk, İslâm inancına ve ahlâkına aykırı ise, bunu müzikli veya müziksiz söylemek ve dinlemek haramdır. </span></p><p><span style="color: Black"></span></p><p><span style="color: Black">Gençliği icabı şehevî duyguların mahkûmu olan bir kimse aşırı derecede müziğe düşer, vaktinin çoğunu bu yolda geçirirse sefih olur.</span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Gönül sızım, post: 61382, member: 1049"] [COLOR="Black"] Müzik konusu Islâm âlimlerini çok meşgul eden bir konudur. Çünkü bu mesele bir çırpıda cevap verilecek bir mesele değildir. Zamana, zemine, dinleyene ve dinletene göre değişebilen esnek bir meseledir. Bu yüzden Gazalî bu meseleyi bütün bu itibarları hesaba katarak "Ihyâ"sında uzun uzadıya anlatmıştır. Birkaç cümle ile özetlemek istersek şunları söyleyebiliriz: Müzik bütünüyle haram olmadığı gibi, bütünüyle de helâl değildir. Fıtrat da bütünüyle haram olmamasını gerektirir. Tabiatta kendiliğinden var olan ahenkli şırıltılar, kuş sesleri ve yanık Kur'ân okuyuşlarının haram olduğunu kimse söylememiştir. Düğünlerde, bayramlarda işin içine biraz eğlence de karışsa, def gibi aletlerle çalıp söylemek ve eğlenmek genellikle helâl görülmüştür “Şeriatça bazı savtlar (dinî bakımdan bazı sesler) helâl, bazılar ıharam kılınmıştır. Evet, ulvî hüzünleri, RAbbanî aşkları iras eden (hatırlatan) sesler helâldir. Yetimane hüzünleri, nefsanî şehevâtı tahrik eden sesler haramdır. Şeriatın tayin etmediği kısım ise senin ruhuna, vicdanına yaptığı tesire göre hüküm alır.”1 Musikîde iki ses kullanılır: insan sesi ve âlet sesi. Bir eser icra edilirken ya tek başına insan sesi veya müzik âletleri kullanılır; çok kere de her ikisinden birden istifade edilir. Her üç halde de insanın hoşuna giden, onun zevk duyduğu ve tesirinde kaldığı ölçülü, belli bir makamda ses çıkarılır. Bu sesler mahiyetine, mevzuuna ve tesirine göre değerlendirilir. Ya insanın ruhuna tesir eder, onda ulvî, dinî, hamâsî hislerin canlanmasına sebep olur; ya da dinlediği bir musikî parçası, nefsine ve süflî hislere hitap ederek yüce hislerin körelmesine sebebiyet verir. Yukarıdaki ifadelerde de açıkça görüldüğü gibi, meşru olan, dinlenilmesinde bir mahzur bulunmayan ses, insana ulvî hüzünleri, yani dünyanın fâniliğini, ölümün her an gelebileceğini, insanın bir gün gelip toprak olacağını, Allah korkusunu hatırlatmalı veya ilâhî aşkı, Allah sevgisini, dünya üzerinde Cenab-ı Hakkın güzel sanat eserlerindeki yüce isimlerinin ve sıfatlarının tecellîlerini hatıra getirmeli. Bu hisleri tahrik eden her türlü sesi dinlemek helâl ve caizdir. Fakat yetimane hüzünleri; insana ümitsizlik veren, sevdiği kimselerden ve nimetlerden ayrılmanın ıztırabını hatırlatan, insanı bedbinliğe, karamsarlığa iten; insanın şehevanî hislerine hitap eden, dinlediği zaman nefsin hoşuna giden sesler ise haramdır, dinlemek caiz değildir. Bu iki sınıfa girmeyen birtakım sesler de vardır ki, insandan insana değişir. Meselâ aynı musikî parçasını dinleyen iki kişiden birisi nefsânî bir his duyarken, diğeri ondan daha ulvî bir mânâ çıkarmaktadır. Meselâ “İncecikten bir kar yağar, tozar elif elif diye/Deli gönül abdal olmuş, gezer elif elif diye” parçasını bir musikî eşliğinde dinleyen iki kişiden birisi “elif”ten Allah’ı hatırlayıp, ilâhî aşkı düşünürken, öbürü zahirî mânâsına bakarak “elif”ten bir kadını hatırlar, mecâzî bir aşk düşünür. Bir başka misâl: Yunus’un, “Aşkın aldı benden beni/ Bana Seni gerek Seni/Ben yanarım dünü gün/Bana Seni gerek Seni/Aşkın şarâbından içem/Mecnûn olup dağa düşem/Sensin dünü gün endîşem/Bana Seni gerek Seni” şiiri bugün hem ilâhî olarak, hem de türkü olarak söylenmektedir. Şimdi biri burada geçen “aşk”tan ilâhî aşkı düşünürken, diğeri zâhirî mânâsına bakarak mecâzî bir aşkı hatırlar. İmam Gazalî Hazretleri ise musikîyi, haram, mekruh ve mubah olhmak üzere üç ana başlık altında inceleyerek şöyle der: Dünya arzusu ve şehvet hisleri ile dolup taşan kimseler için yalnızca bu duyguları tahrik eden sesler haramdır. Vakitlerinin çoğunu buna veren, meşguliyeti âdet haline getiren kimse için mekruhtur. Allah sevgisi ile dolup taşan, duyduğu güzel ses kendisinde yalnızca güzel sıfatları tahrik eden kimse için müstehaptır. İmam Gazalî daha sonra, musikîyi haram kılan şeyin kendisi değil, sonradan ârız olan bazı sebepler olduğunu ifade eder, bunu da şöyle tasnif eder: Şarkı söyleyen kadın olur, dinleyen de kadın sesinin şehvetini tahrik edeceğinden korkarsa dinlemek haramdır. Burada haram hükmü müzikten değil, kadının sesinden gelmektedir. Şarkı ve türkünün güftesi bozuk, İslâm inancına ve ahlâkına aykırı ise, bunu müzikli veya müziksiz söylemek ve dinlemek haramdır. Gençliği icabı şehevî duyguların mahkûmu olan bir kimse aşırı derecede müziğe düşer, vaktinin çoğunu bu yolda geçirirse sefih olur.[/COLOR] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İslami Forumlar Genel
Gönülden Gönüle Dertleşelim
İlahi dinlemek doğru mu?
Üst
Alt