Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
KÜLTÜR,EDEBİYAT MİZAH
Öykü-Hikaye-Kıssadan hisse
İkramdan Kaçan Kadının Akibeti
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="ceylannur" data-source="post: 24113" data-attributes="member: 1208"><p><strong><span style="color: #FFFFFF"><span style="font-family: 'verdana'">İkramdan Kaçan Kadının Akibeti</span></span> </strong><span style="font-family: 'Verdana'">Mutlu bir aileydiler. Bey kendine göre bir çevre edinmiş, mazbut dostlarıyla sık sık görüşüyor, onları zaman zaman da evine davet edip İslâmî konularda seviyeli sohbetlerde bulunuyorlardı. </span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">Ne var ki, hanım bu davetlerdeki hizmetinden memnun değildi. Nihayet bir gün son sözünü söylemekten çekinmedi: </span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">– Artık ben misafir falan istemiyorum. Senin dostlarının çayını hazırlamaya da mecbur değilim! </span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">Sakin ve edebli bey, her zamanki gibi sesini çıkarmadan düşünmeye başladı. Kendi kendine söyleniyordu: </span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">– Benim dostlarım kahve dostu değil ki. Her biri İslâm’a hizmetten başka derdi, meselesi olmayan kültürlü insanlar. Bunlarla bir araya gelmek, şöyle bir çay sohbetinde meselelerimizi konuşmak bir eğlence değil, bir hizmettir. Ne var ki bu hanımın hizmetle, misafire ikramın sevabıyla hiç alâkası yoktur. Rabbim bana sabırlar ihsan eyle!.. </span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">Biricik kızı Mümine ise babasının hüznünü yüzünden okuyordu. Hemen atıldı: </span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">– Babacığım, neden üzülüyorsun? Anneme bakma sen. Misafir ağabeyleri her zaman çağırabilirsin. Senin bütün hizmetlerini tek başına ben görebilirim. Çayını da, hattâ gerekirse sofranı da ben hazırlayabilirim! </span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">Baba, çok etkilenmişti. Zaten çok sevdiği biricik kızını, daha da çok sevmeye başladı. Artık misâfirlerini rahatça davette bulunabiliyor, anneye rağmen küçük hanımın üzerine düşen hizmette hiç de kusur etmediği görülüyordu. Zamanında gelen berrak çaylarını yudumlarken de hizmetlerini konuşabiliyorlardı. Ne var ki Anne malum tutumunu yine devam ettiriyordu: </span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">– Senin misafirlerinden de bıktım! Sana ne falan öğrencinin perişan oluşundan, filanların hizmete muhtaç halde bulunuşundan. Çivisi çıkmış dünyayı sen mi ıslah edeceksin? Sen kendine bak, kendi işinle, gücünle meşgul ol! </span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">Hep sabır içinde şükreden bey, bir gün Eskişehir’den İstanbul’a gitmek zorunda kalmıştı. Arabasına hanımı ile kızı da bindiler. Yolda Cumayı münasip bir yerde edâ etmeyi düşünüyordu. Ne var ki, hanım yine itiraz etti: </span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">– Cumayı yolda kılmaya mecbur değilsin. Hızlı git, İstanbul’da kıl! </span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">Bu yüzden hızla yol alırken ansızın önlerine çıkan bir demir kasalı kamyonun altına girmezler mi! Tabii her şey bitmiş, her üçünün de hayatları sona ermişti. Haber duyulduğunda dostları koşuşmuş, ama ilahî takdiri kimse değiştirememişti. </span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">Her üçünü de defnettikten sonra masum bir yakınları bunları rüyada gördü. Öyle bir rüya ki, tesirinden bir türlü kurtulamayıp bir maneviyat büyüğüne şöyle anlattı: </span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">– Bey, hanımı ve kızı ile hacca gidiyorlardı. Sınır kapısına vardıklarında pasaport kontrolü başladı. Bey ile kızının bütün muameleleri gözden geçirildi. Eksik yoktu. Geçin, dediler. Hanımınkini kontrol ettiklerinde: </span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">– Bu hanım bu pasaportla hacca gidemez! Geri çevirin! dediler. Hanım feryadı bastı: </span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">– Ne münasebet! Biz bir aileyiz. Muâmelemiz aynı. İşte bu, beyim, bu da kızım. Bizi ayıramazsınız! </span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">Cevap kesindi: </span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">– Hayır! Senin muamelen onlarınkinden ayrı yapılmış. Sen giremezsin, çekil geriye bakayım. </span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">– Bu rüyanın tevili ne ki? diye sorulduğunda maneviyat büyüğünün cevabı şundan ibaret oldu: </span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">– Evladım, bunun tevile ihtiyacı yok ki, rüya açık! </span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">O günden bu yana bu olay ürperti ile anlatılıyor, ibretle dinleniyor. Bilmem size de bir şey söylüyor mu?</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">Kaynak: Yeni Aile İlmihali, Ahmed Şahin, Cihan Yayınları</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="ceylannur, post: 24113, member: 1208"] [B][/B][B][COLOR=#FFFFFF][FONT=verdana]İkramdan Kaçan Kadının Akibeti[/FONT][/COLOR][COLOR=black][FONT=Arial Narrow] [/FONT][/COLOR][/B][FONT=Verdana]Mutlu bir aileydiler. Bey kendine göre bir çevre edinmiş, mazbut dostlarıyla sık sık görüşüyor, onları zaman zaman da evine davet edip İslâmî konularda seviyeli sohbetlerde bulunuyorlardı. [/FONT][FONT=Verdana][/FONT] [FONT=Verdana]Ne var ki, hanım bu davetlerdeki hizmetinden memnun değildi. Nihayet bir gün son sözünü söylemekten çekinmedi: [/FONT][FONT=Verdana][/FONT] [FONT=Verdana]– Artık ben misafir falan istemiyorum. Senin dostlarının çayını hazırlamaya da mecbur değilim! [/FONT][FONT=Verdana][/FONT] [FONT=Verdana]Sakin ve edebli bey, her zamanki gibi sesini çıkarmadan düşünmeye başladı. Kendi kendine söyleniyordu: [/FONT][FONT=Verdana][/FONT] [FONT=Verdana]– Benim dostlarım kahve dostu değil ki. Her biri İslâm’a hizmetten başka derdi, meselesi olmayan kültürlü insanlar. Bunlarla bir araya gelmek, şöyle bir çay sohbetinde meselelerimizi konuşmak bir eğlence değil, bir hizmettir. Ne var ki bu hanımın hizmetle, misafire ikramın sevabıyla hiç alâkası yoktur. Rabbim bana sabırlar ihsan eyle!.. [/FONT][FONT=Verdana][/FONT] [FONT=Verdana]Biricik kızı Mümine ise babasının hüznünü yüzünden okuyordu. Hemen atıldı: [/FONT][FONT=Verdana][/FONT] [FONT=Verdana]– Babacığım, neden üzülüyorsun? Anneme bakma sen. Misafir ağabeyleri her zaman çağırabilirsin. Senin bütün hizmetlerini tek başına ben görebilirim. Çayını da, hattâ gerekirse sofranı da ben hazırlayabilirim! [/FONT][FONT=Verdana][/FONT] [FONT=Verdana]Baba, çok etkilenmişti. Zaten çok sevdiği biricik kızını, daha da çok sevmeye başladı. Artık misâfirlerini rahatça davette bulunabiliyor, anneye rağmen küçük hanımın üzerine düşen hizmette hiç de kusur etmediği görülüyordu. Zamanında gelen berrak çaylarını yudumlarken de hizmetlerini konuşabiliyorlardı. Ne var ki Anne malum tutumunu yine devam ettiriyordu: [/FONT][FONT=Verdana][/FONT] [FONT=Verdana]– Senin misafirlerinden de bıktım! Sana ne falan öğrencinin perişan oluşundan, filanların hizmete muhtaç halde bulunuşundan. Çivisi çıkmış dünyayı sen mi ıslah edeceksin? Sen kendine bak, kendi işinle, gücünle meşgul ol! [/FONT][FONT=Verdana][/FONT] [FONT=Verdana]Hep sabır içinde şükreden bey, bir gün Eskişehir’den İstanbul’a gitmek zorunda kalmıştı. Arabasına hanımı ile kızı da bindiler. Yolda Cumayı münasip bir yerde edâ etmeyi düşünüyordu. Ne var ki, hanım yine itiraz etti: [/FONT][FONT=Verdana][/FONT] [FONT=Verdana]– Cumayı yolda kılmaya mecbur değilsin. Hızlı git, İstanbul’da kıl! [/FONT][FONT=Verdana][/FONT] [FONT=Verdana]Bu yüzden hızla yol alırken ansızın önlerine çıkan bir demir kasalı kamyonun altına girmezler mi! Tabii her şey bitmiş, her üçünün de hayatları sona ermişti. Haber duyulduğunda dostları koşuşmuş, ama ilahî takdiri kimse değiştirememişti. [/FONT][FONT=Verdana][/FONT] [FONT=Verdana]Her üçünü de defnettikten sonra masum bir yakınları bunları rüyada gördü. Öyle bir rüya ki, tesirinden bir türlü kurtulamayıp bir maneviyat büyüğüne şöyle anlattı: [/FONT][FONT=Verdana][/FONT] [FONT=Verdana]– Bey, hanımı ve kızı ile hacca gidiyorlardı. Sınır kapısına vardıklarında pasaport kontrolü başladı. Bey ile kızının bütün muameleleri gözden geçirildi. Eksik yoktu. Geçin, dediler. Hanımınkini kontrol ettiklerinde: [/FONT][FONT=Verdana][/FONT] [FONT=Verdana]– Bu hanım bu pasaportla hacca gidemez! Geri çevirin! dediler. Hanım feryadı bastı: [/FONT][FONT=Verdana][/FONT] [FONT=Verdana]– Ne münasebet! Biz bir aileyiz. Muâmelemiz aynı. İşte bu, beyim, bu da kızım. Bizi ayıramazsınız! [/FONT][FONT=Verdana][/FONT] [FONT=Verdana]Cevap kesindi: [/FONT][FONT=Verdana][/FONT] [FONT=Verdana]– Hayır! Senin muamelen onlarınkinden ayrı yapılmış. Sen giremezsin, çekil geriye bakayım. [/FONT][FONT=Verdana][/FONT] [FONT=Verdana]– Bu rüyanın tevili ne ki? diye sorulduğunda maneviyat büyüğünün cevabı şundan ibaret oldu: [/FONT][FONT=Verdana][/FONT] [FONT=Verdana]– Evladım, bunun tevile ihtiyacı yok ki, rüya açık! [/FONT][FONT=Verdana][/FONT] [FONT=Verdana]O günden bu yana bu olay ürperti ile anlatılıyor, ibretle dinleniyor. Bilmem size de bir şey söylüyor mu?[/FONT][FONT=Verdana][/FONT] [FONT=Verdana]Kaynak: Yeni Aile İlmihali, Ahmed Şahin, Cihan Yayınları [/FONT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
KÜLTÜR,EDEBİYAT MİZAH
Öykü-Hikaye-Kıssadan hisse
İkramdan Kaçan Kadının Akibeti
Üst
Alt