Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
İslam ve Osmanlı Tarihi
Asr-ı Saadet
ıfk olayı
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="ömr-ü diyar" data-source="post: 9514" data-attributes="member: 376"><p style="text-align: center"><img src="https://www.enfal.de/45b.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /> </p> <p style="text-align: center"><strong><span style="font-size: 15px">IFK OLAYI</span></strong></p> <p style="text-align: center"></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Ifk; yalan, büyük yalan, Iftira namuslu birinin namusu hakkinda Iftira etmek.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Ifk olayi; Islâm tarihinde Resulullah (s.a.s)'in zevcesi ve müminlerin annesi (el-Ahzâb, 33/6). Hz. Âîse hakkinda münâfiklar tarafindan uydurulan Iftira olayinin adi. Olay Buhâri, Müslim gibi ana kaynaklarda tafsilâtli olarak anlatilir. Bizzat Hz. Âîse, olayi cereyan tarzi ve sebepleriyle birlikte detayli olarak anlatmaktadir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Olayin gerçek yüzü münâfiklarin, Medine'de güvenli bir yurt edinen ve günden güne gelisen Islâm toplumunu parçalamak için Islâm peygamberinin aile mahremiyetini hedef alarak, bas vurduklari bir aleyhte propaganda ve karalama hareketidir. Onlar, Resulullah'in, en yakin arkadaslari ile arasini açabilirlerse, Islâm'i yok etme emellerine kIsa yoldan varabileceklerini zannediyorlardi. Münâfiklar Mustalikogullarina karsi düzenlenen cihat harekatinda, Hz. Âîse'nin basina gelen normal bir olaydan yararlanarak Hz. Ebu Bekir'le Resulullah'in arasina fitne sokmaya ve Resulullah'i gözden düsürmeye çalistilar.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Münâfiklar, hicretin besinci yili Saban ayinda, Necid bölgesinde, Müreysî suyu yaninda konaklamis olan Mustalikogullari kabilesine karsi düzenlenen sefere savasin siddetli geçmeyecegini bildikleri için kalabalik bir sekilde katIlmislardi.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Resulullah sefere çikmadan önce, adeti oldugu üzere, hanimlari arasinda kura çekmis, kendisiyle beraber sefere gitme kurasi Hz. Âîse'ye çikmisti (Buhârî, Sehâdet, 15).</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Bu sefer esnasinda münâfiklar, Mekkeli Muhacir müslümanlarla, Medine'nin yerlisi Ensar arasina fitne sokmaya da çalistilar. Bunun için bölge ve kabile taassubunu kullandilar. Bir seferinde Iki müslüman grubu birbiriyle kilica sarilacak hale getirmis, olay Resulullah (s.a.s) tarafindan kolayca önlenmistir. Bu arada münâfiklarin reisi Abdullah b. Übeyy:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">"Medine'ye dönünce, aziz olanlarin, zelil olanlari oradan çikaracaklarini" söylüyordu (el-Münâfîkûn, 63/8). Bunun üzerine Resulullah (s.a.s) Ensari toplayarak durumu anlatti. Ensâr olaya son derece üzüldü. Böylelikle Abdullah b. Übeyy herkesin nefretini kazandi. Hatta oglu babasinin bineginin üzengisinden tutarak:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">"Zelil oldugunu, Allah Resulunün de aziz oldugunu itiraf etmeden seni birakmam " demis ve itiraf da ettirmistir (Ibn Sa'd, Tabakâtu'l-Kübra, II, 65).</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Sefer dönüsü ordu, geceleyin bir yere konakladi. Hz. Âîse ihtiyaci için ordugahin disina çikti. Döndügü zaman, boynundaki Yemen boncugundan dizIlmis gerdanliginin kopup düsmüs oldugunu gördü. Bu gerdanligi Hz. Âîse'ye, gelin oldugunda annesi Ümmü Rûman hediye etmisti (Vakidî, Megazî, II, 428). Diger kaynaklar gerdanligi kiz kardesi Esma'dan emanet aldigini yazarlar.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Hz. Âîse, gerdanligi aramak için ordunun disinda ihtiyacini giderdigi yere gitti. Bulup döndügünde ise kendisinin devesi üzerindeki mahfelinde oldugunu zanneden muhafizlari da dahil olmak üzere, ordunun oradan ayrilip gitmis oldugunu gördü. Geri dönüp kendisini ararlar düsüncesiyle orada oturup bekledi. Bu arada da oldugu yerde uyuyup kaldi.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Ordunun artçisi Safvan b. Muattal kendisini görerek, hiç konusmadan onu devesine bindirdi. Devenin yularini çekerek orduya yetistirdi (Ibn HIsam, es-Sîre, II, 298).</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Ikinci konakta Hz. Âîse'nin devesinin üzerinde olmadigi anlasilip bir süre sonra genç bir askerin devesiyle geldigini görünce, münâfiklar bunu firsat bilip dedikoduya basladilar. Abdullah b. Übeyy el altindan bu dedikoduyu besledi. Müslümanlar bunun Iftira oldugunu anladilar. Meselâ Hz. Ebû Eyyûb el-Ensarî hanimina:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">"Ümmü Eyyûb! Senin hakkinda böyle birsey söylense kabul eder misin?" diye sordu. O,</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">"Hasâ, asaletli ve serefli bir Insan böyle bir sey yapmaz." cevabini verdi (Ibn Hisâm, a.g.e, s. 302).</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Ne yazik ki münâfiklar disinda üç müslüman da bu dedikoduya kendilerini kaptirdilar; Bunlar Safvan'dan öç almak Isteyen Hassan bin Sâbit, Resulullah'in hanimlarindan Zeyneb binti Cahs'in kiz kardesi Hamne ve Hz. Ebû Bekir'in yardimlariyla geçinen Mistah b. Üsâse idiler.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Hz. Âîse yolculuk dönüsü hastalandi ve annesinin bakmasi için baba evine gitti. Olanlardan tamamen habersizdi. Ne annesi ve babasi, ne de Resulullah (s.a.s) olanlari kendisine duyurmadilar. Kendisi de Resulullah'in soguk davranisina bir mana veremedi. Bir gün Mistah'in annesi durumu kendisine açinca derin bir üzüntüye kapildi ve günlerce gözyasi döktü (Müslim, Tevbe, 56). Bu arada Resulullah (s.a.s) kendisine durumla ilgili sorular sordu. Hz. Âîse ise, halini Allah'a havale ettigini bildirerek karsilik verdi.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Olayi duyan Safvan büyük bir öfkeye kapilarak kilicini aldi ve öldürmek kastiyla Hassan'a saldirdi ve onu yaraladi. Bu Resulullah (s.a.s)'e haber verilince Safvan'in tutuklanmasini emretti. Aslinda Safvan kadina ilgi duymayan, erkeklik gücü yok (hasûr) birisi idi. Bunu kendisi de açikça ifade etmistir (Ibn HIsam a.g.e, s. 306, Müslim, Tevbe, 57).</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Resulullah (s.a.s) durumu bir de Ashaptan bazilariyla görüstü. Bunlardan Hz. Osman, Üsâme b. Zeyd, Zeyneb binti Cahs, Ümmü Eymen hep Hz. Âise'nin tertemiz olduguna sahitlik ettiler. Hz. Ömer, Hz. Âîse'nin nikâhinin Allah tarafindan kiyildigini hatirlatarak, Allah'in temiz olmayan bir kadinla onu nikahlamayacagini söyledi. Yalniz Hz. Ali lehte olmayan bir konusma yapti ve Resulullah için kadinin çok oldugunu belirtti. Bir de Hz. Âîse'nin hizmetçisinin sorguya çekIlmesini teklif etti. Hatta dogru söylemesini saglamak için onu tokatladi. Berire ise, hanimi hakkinda iyilikten baska bir sey bIlmedigini belirtti. Bunun üzerine Resulullah (s.a.s) durumu bir de Ashab'a bildirmek üzere minbere çikti ve bu konuda onlarin yardimini Istedi. Ensardan Sa'd b. Muaz:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">"Ey Allah'in Resulu, sana ben yardim edecegim. Iftiraci Evs kabilesinden ise, ben onun boynunu vururum. Eger Hazrecli kardeslerimizden ise, bize emredersin, emrini yerine getiririz" deyince Hazreclilerden Sa'd b. Ubade buna karsi çikti. Karsilikla atismalar neticesinde çikan anlasmazligi Resulullah (s.a.s) yatistirdi.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Resulullah (s.a.s) büyük üzüntüyle oradan, babasi Ebû Bekir'in evinde bulunan Hz. Âîse'nin yanina gittiginde, Allah onun temizligini su ayetlerle Resulune bildirdi:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">"O Iftira haberini getirenler, sizlerden bir zümredir. Onu siz kendiniz için bir ser sanmayiniz. Belki o, sizin için bir hayirdir. Onlardan herkese kazandigi günah vardir. Günahin büyügünü yüklenen kimseye de büyük bir azap vardir. Ne olurdu o Iftirayi isittiginiz zaman, erkek ve kadin müminler, kendi nefIsleri ne kiyas ederek hüsnü zan etselerdi de; bu açik bir Iftiradir deselerdi!</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">O Iftiracilar buna dört sahit getirselerdi ya! Sahitleri getiremeyince de onlar, Allah katinda muhakkak yalancidirlar. Eger dünyada ve ahirette Allah'in fazl ve rahmeti üzerinizde bulunmasaydi, içine daldiginiz o ifiradan dolayi, sizi her halde büyük bir azap çarpardi. Ortaya atildigi zanlari siz, o Iftirayi dillerinizle birbirinize yetistiriyordunuz. Hiçbir bilginiz olmayan seyi agizlarinizla söyleyiveriyor ve bunu kolay saniyordunuz. Halbuki bu, Allah katinda büyük bir vebal idi."</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">"Ne olurdu, onu isittiginiz zaman: "Bunu söylemek bize yakismaz! Sübhanallah! Bu büyük bir bühtandir" deseydiniz ya!...." (en - Nûr, 24/11-20).</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Bu ayetlerin inisi basta Resulullah (s.a.s) olmak üzere bütün müminleri sevindirdi. Ama Iftira yapanlarin ve yayanlarin cezasi da verIlmeliydi. Cenabi Hak bunun üzerine su Iki ayeti indirdi:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">"Namuslu ve hür kadinlara (zina isnadiyla) Iftira atan, sonra da (bununla ilgili olarak) dört sahit getirmeyen kimselerin (her birine) seksen degnek vurun. Onlarin ebedî sahitliklerini kabul etmeyin. Onlar fâsiklarin ta kendileridir. Ancak (bu hareketlerine) tövbe edip durumlarini islah edenler müstesnâdir. Çünkü Allah çok yarligayici, çok esirgeyicidir" (en-Nûr, 24/4-5).</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Ayetlerde, zina Iftirasi atanlar için üç ayri hüküm konulmustur:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">1- Iftiraciya seksen sopa vurulacak</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">2- Sahitligi ebediyyen kabul edIlmeyecek</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">3- Allah'in taatindan çiktigi için fâsiklikla vasiflandirilacak.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Iftira eden, pisman olur, tövbe ederse fâsiklik vasfini üzerinden kaldirmis olur (M. Ali es-Sabûnî, Kur'an-i Kerîm'in Ahkâm Tefsîri, II, 107).</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Bu ayetlerin inmesi üzerine Resulullah (s.a.s) Hassan, Hamne ve Mistah'a zina Iftirasi cezasi olarak seksener degnek vurdurdu. Abdullah b. Übeyye'ye bu ceza tatbik edIlmedi (Muhammed Rida, Muhammed (s.a.s), Misir 1357/1938, s. 303).</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Hz. Ebû Bekir kizina yapilan Iftiraya karistigi için Mistah'a vermekte oldugu yardimi kesmisti. Iftira cezasi tatbik edildikten sonra Cenabi Hak:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">"Sizden (dinde) fazilet ve (dünyada) servet sahibi olanlar, akrabalarina, yoksullara, Allah yolunda hicret edenlere vermelerinde kusur etmesin. Allah'in sizi yarligamasini sevmez misiniz? Allah çok yarligayici, çok esirgeyicidir" (En-Nur, 24/22) ayetini indirdi. Bunun üzerine Hz. Ebû Bekir:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">"Vallahi ben, Allah'in beni yarligamasini elbette arzu ederim. Vallahi ben, artik bunu ondan hiç bir zaman kesmem" dedi ve Mistah'a vermekte oldugu nafakayi vermeye tekrar devam etti (Buharî, Megazî, 34; Tefsîru'l-Kur'ân, 6; Müslim, Tevbe, 56).</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Iftira, içi baska disi baska olan Iki yüzlü münâfiklarin metodudur. Iftiradan sakinmak, Iftiraya ugrayan mazlumlara arka çikmak, zalim ve Iftiracilari yalanlamak gerekir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p> <span style="font-size: 12px">Ismail KAYA</span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="ömr-ü diyar, post: 9514, member: 376"] [CENTER][IMG]https://www.enfal.de/45b.jpg[/IMG] [B][SIZE=4]IFK OLAYI[/SIZE][/B] [/CENTER] [SIZE=3] Ifk; yalan, büyük yalan, Iftira namuslu birinin namusu hakkinda Iftira etmek. Ifk olayi; Islâm tarihinde Resulullah (s.a.s)'in zevcesi ve müminlerin annesi (el-Ahzâb, 33/6). Hz. Âîse hakkinda münâfiklar tarafindan uydurulan Iftira olayinin adi. Olay Buhâri, Müslim gibi ana kaynaklarda tafsilâtli olarak anlatilir. Bizzat Hz. Âîse, olayi cereyan tarzi ve sebepleriyle birlikte detayli olarak anlatmaktadir. Olayin gerçek yüzü münâfiklarin, Medine'de güvenli bir yurt edinen ve günden güne gelisen Islâm toplumunu parçalamak için Islâm peygamberinin aile mahremiyetini hedef alarak, bas vurduklari bir aleyhte propaganda ve karalama hareketidir. Onlar, Resulullah'in, en yakin arkadaslari ile arasini açabilirlerse, Islâm'i yok etme emellerine kIsa yoldan varabileceklerini zannediyorlardi. Münâfiklar Mustalikogullarina karsi düzenlenen cihat harekatinda, Hz. Âîse'nin basina gelen normal bir olaydan yararlanarak Hz. Ebu Bekir'le Resulullah'in arasina fitne sokmaya ve Resulullah'i gözden düsürmeye çalistilar. Münâfiklar, hicretin besinci yili Saban ayinda, Necid bölgesinde, Müreysî suyu yaninda konaklamis olan Mustalikogullari kabilesine karsi düzenlenen sefere savasin siddetli geçmeyecegini bildikleri için kalabalik bir sekilde katIlmislardi. Resulullah sefere çikmadan önce, adeti oldugu üzere, hanimlari arasinda kura çekmis, kendisiyle beraber sefere gitme kurasi Hz. Âîse'ye çikmisti (Buhârî, Sehâdet, 15). Bu sefer esnasinda münâfiklar, Mekkeli Muhacir müslümanlarla, Medine'nin yerlisi Ensar arasina fitne sokmaya da çalistilar. Bunun için bölge ve kabile taassubunu kullandilar. Bir seferinde Iki müslüman grubu birbiriyle kilica sarilacak hale getirmis, olay Resulullah (s.a.s) tarafindan kolayca önlenmistir. Bu arada münâfiklarin reisi Abdullah b. Übeyy: "Medine'ye dönünce, aziz olanlarin, zelil olanlari oradan çikaracaklarini" söylüyordu (el-Münâfîkûn, 63/8). Bunun üzerine Resulullah (s.a.s) Ensari toplayarak durumu anlatti. Ensâr olaya son derece üzüldü. Böylelikle Abdullah b. Übeyy herkesin nefretini kazandi. Hatta oglu babasinin bineginin üzengisinden tutarak: "Zelil oldugunu, Allah Resulunün de aziz oldugunu itiraf etmeden seni birakmam " demis ve itiraf da ettirmistir (Ibn Sa'd, Tabakâtu'l-Kübra, II, 65). Sefer dönüsü ordu, geceleyin bir yere konakladi. Hz. Âîse ihtiyaci için ordugahin disina çikti. Döndügü zaman, boynundaki Yemen boncugundan dizIlmis gerdanliginin kopup düsmüs oldugunu gördü. Bu gerdanligi Hz. Âîse'ye, gelin oldugunda annesi Ümmü Rûman hediye etmisti (Vakidî, Megazî, II, 428). Diger kaynaklar gerdanligi kiz kardesi Esma'dan emanet aldigini yazarlar. Hz. Âîse, gerdanligi aramak için ordunun disinda ihtiyacini giderdigi yere gitti. Bulup döndügünde ise kendisinin devesi üzerindeki mahfelinde oldugunu zanneden muhafizlari da dahil olmak üzere, ordunun oradan ayrilip gitmis oldugunu gördü. Geri dönüp kendisini ararlar düsüncesiyle orada oturup bekledi. Bu arada da oldugu yerde uyuyup kaldi. Ordunun artçisi Safvan b. Muattal kendisini görerek, hiç konusmadan onu devesine bindirdi. Devenin yularini çekerek orduya yetistirdi (Ibn HIsam, es-Sîre, II, 298). Ikinci konakta Hz. Âîse'nin devesinin üzerinde olmadigi anlasilip bir süre sonra genç bir askerin devesiyle geldigini görünce, münâfiklar bunu firsat bilip dedikoduya basladilar. Abdullah b. Übeyy el altindan bu dedikoduyu besledi. Müslümanlar bunun Iftira oldugunu anladilar. Meselâ Hz. Ebû Eyyûb el-Ensarî hanimina: "Ümmü Eyyûb! Senin hakkinda böyle birsey söylense kabul eder misin?" diye sordu. O, "Hasâ, asaletli ve serefli bir Insan böyle bir sey yapmaz." cevabini verdi (Ibn Hisâm, a.g.e, s. 302). Ne yazik ki münâfiklar disinda üç müslüman da bu dedikoduya kendilerini kaptirdilar; Bunlar Safvan'dan öç almak Isteyen Hassan bin Sâbit, Resulullah'in hanimlarindan Zeyneb binti Cahs'in kiz kardesi Hamne ve Hz. Ebû Bekir'in yardimlariyla geçinen Mistah b. Üsâse idiler. Hz. Âîse yolculuk dönüsü hastalandi ve annesinin bakmasi için baba evine gitti. Olanlardan tamamen habersizdi. Ne annesi ve babasi, ne de Resulullah (s.a.s) olanlari kendisine duyurmadilar. Kendisi de Resulullah'in soguk davranisina bir mana veremedi. Bir gün Mistah'in annesi durumu kendisine açinca derin bir üzüntüye kapildi ve günlerce gözyasi döktü (Müslim, Tevbe, 56). Bu arada Resulullah (s.a.s) kendisine durumla ilgili sorular sordu. Hz. Âîse ise, halini Allah'a havale ettigini bildirerek karsilik verdi. Olayi duyan Safvan büyük bir öfkeye kapilarak kilicini aldi ve öldürmek kastiyla Hassan'a saldirdi ve onu yaraladi. Bu Resulullah (s.a.s)'e haber verilince Safvan'in tutuklanmasini emretti. Aslinda Safvan kadina ilgi duymayan, erkeklik gücü yok (hasûr) birisi idi. Bunu kendisi de açikça ifade etmistir (Ibn HIsam a.g.e, s. 306, Müslim, Tevbe, 57). Resulullah (s.a.s) durumu bir de Ashaptan bazilariyla görüstü. Bunlardan Hz. Osman, Üsâme b. Zeyd, Zeyneb binti Cahs, Ümmü Eymen hep Hz. Âise'nin tertemiz olduguna sahitlik ettiler. Hz. Ömer, Hz. Âîse'nin nikâhinin Allah tarafindan kiyildigini hatirlatarak, Allah'in temiz olmayan bir kadinla onu nikahlamayacagini söyledi. Yalniz Hz. Ali lehte olmayan bir konusma yapti ve Resulullah için kadinin çok oldugunu belirtti. Bir de Hz. Âîse'nin hizmetçisinin sorguya çekIlmesini teklif etti. Hatta dogru söylemesini saglamak için onu tokatladi. Berire ise, hanimi hakkinda iyilikten baska bir sey bIlmedigini belirtti. Bunun üzerine Resulullah (s.a.s) durumu bir de Ashab'a bildirmek üzere minbere çikti ve bu konuda onlarin yardimini Istedi. Ensardan Sa'd b. Muaz: "Ey Allah'in Resulu, sana ben yardim edecegim. Iftiraci Evs kabilesinden ise, ben onun boynunu vururum. Eger Hazrecli kardeslerimizden ise, bize emredersin, emrini yerine getiririz" deyince Hazreclilerden Sa'd b. Ubade buna karsi çikti. Karsilikla atismalar neticesinde çikan anlasmazligi Resulullah (s.a.s) yatistirdi. Resulullah (s.a.s) büyük üzüntüyle oradan, babasi Ebû Bekir'in evinde bulunan Hz. Âîse'nin yanina gittiginde, Allah onun temizligini su ayetlerle Resulune bildirdi: "O Iftira haberini getirenler, sizlerden bir zümredir. Onu siz kendiniz için bir ser sanmayiniz. Belki o, sizin için bir hayirdir. Onlardan herkese kazandigi günah vardir. Günahin büyügünü yüklenen kimseye de büyük bir azap vardir. Ne olurdu o Iftirayi isittiginiz zaman, erkek ve kadin müminler, kendi nefIsleri ne kiyas ederek hüsnü zan etselerdi de; bu açik bir Iftiradir deselerdi! O Iftiracilar buna dört sahit getirselerdi ya! Sahitleri getiremeyince de onlar, Allah katinda muhakkak yalancidirlar. Eger dünyada ve ahirette Allah'in fazl ve rahmeti üzerinizde bulunmasaydi, içine daldiginiz o ifiradan dolayi, sizi her halde büyük bir azap çarpardi. Ortaya atildigi zanlari siz, o Iftirayi dillerinizle birbirinize yetistiriyordunuz. Hiçbir bilginiz olmayan seyi agizlarinizla söyleyiveriyor ve bunu kolay saniyordunuz. Halbuki bu, Allah katinda büyük bir vebal idi." "Ne olurdu, onu isittiginiz zaman: "Bunu söylemek bize yakismaz! Sübhanallah! Bu büyük bir bühtandir" deseydiniz ya!...." (en - Nûr, 24/11-20). Bu ayetlerin inisi basta Resulullah (s.a.s) olmak üzere bütün müminleri sevindirdi. Ama Iftira yapanlarin ve yayanlarin cezasi da verIlmeliydi. Cenabi Hak bunun üzerine su Iki ayeti indirdi: "Namuslu ve hür kadinlara (zina isnadiyla) Iftira atan, sonra da (bununla ilgili olarak) dört sahit getirmeyen kimselerin (her birine) seksen degnek vurun. Onlarin ebedî sahitliklerini kabul etmeyin. Onlar fâsiklarin ta kendileridir. Ancak (bu hareketlerine) tövbe edip durumlarini islah edenler müstesnâdir. Çünkü Allah çok yarligayici, çok esirgeyicidir" (en-Nûr, 24/4-5). Ayetlerde, zina Iftirasi atanlar için üç ayri hüküm konulmustur: 1- Iftiraciya seksen sopa vurulacak 2- Sahitligi ebediyyen kabul edIlmeyecek 3- Allah'in taatindan çiktigi için fâsiklikla vasiflandirilacak. Iftira eden, pisman olur, tövbe ederse fâsiklik vasfini üzerinden kaldirmis olur (M. Ali es-Sabûnî, Kur'an-i Kerîm'in Ahkâm Tefsîri, II, 107). Bu ayetlerin inmesi üzerine Resulullah (s.a.s) Hassan, Hamne ve Mistah'a zina Iftirasi cezasi olarak seksener degnek vurdurdu. Abdullah b. Übeyye'ye bu ceza tatbik edIlmedi (Muhammed Rida, Muhammed (s.a.s), Misir 1357/1938, s. 303). Hz. Ebû Bekir kizina yapilan Iftiraya karistigi için Mistah'a vermekte oldugu yardimi kesmisti. Iftira cezasi tatbik edildikten sonra Cenabi Hak: "Sizden (dinde) fazilet ve (dünyada) servet sahibi olanlar, akrabalarina, yoksullara, Allah yolunda hicret edenlere vermelerinde kusur etmesin. Allah'in sizi yarligamasini sevmez misiniz? Allah çok yarligayici, çok esirgeyicidir" (En-Nur, 24/22) ayetini indirdi. Bunun üzerine Hz. Ebû Bekir: "Vallahi ben, Allah'in beni yarligamasini elbette arzu ederim. Vallahi ben, artik bunu ondan hiç bir zaman kesmem" dedi ve Mistah'a vermekte oldugu nafakayi vermeye tekrar devam etti (Buharî, Megazî, 34; Tefsîru'l-Kur'ân, 6; Müslim, Tevbe, 56). Iftira, içi baska disi baska olan Iki yüzlü münâfiklarin metodudur. Iftiradan sakinmak, Iftiraya ugrayan mazlumlara arka çikmak, zalim ve Iftiracilari yalanlamak gerekir. Ismail KAYA[/SIZE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
İslam ve Osmanlı Tarihi
Asr-ı Saadet
ıfk olayı
Üst
Alt