Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
KÜLTÜR,EDEBİYAT MİZAH
Öykü-Hikaye-Kıssadan hisse
Hz Peygamberin mektubu
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Turab" data-source="post: 1824" data-attributes="member: 2"><p><em><span style="font-size: 12px">Dıhyetü'l-Kelbî r.a. anlatıyor:</span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px">Hz. Peygamber s.a.v., beni bir mektupla Bizans Kayseri'ne gönderdi. Hükümdarın yanına vardım. Mektubu verdim. Yanında yüzü kırmızı, gözleri mavi, saçları kıvırcık bir de yeğeni vardı.</span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px">Mektup, 'Allah'ın Rasulü Muhammed'den, Rumların sahibi Herakliyus'a' diye başlıyordu. Yeğeni bu sözler üzerine derin bir nefes aldı ve 'bu mektup okunmamalıdır' dedi. Kayser bunun sebebini sordu. Yeğeni: 'Bu mektubu yazan önce kendi ismini anıyor ve senin için de Rum'un sahibi diyor, kral tabirini kullanmıyor.' dedi. Hükümdar, 'mutlaka onu okuyacaksın' dedi.</span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px">Mektup okunduğu zaman, oradakiler Kayser'in yanından çıktılar. Huzura ben alındım. Kayser, onların dinî işlerini düzenleyen piskoposu çağırdı. Diğerleri onu mektuptan haberdar etmişlerdi. Bunu Kayser'in kendisi de söyledi ve mektubu ona okuttu. Piskopos ona şunları söyledi:</span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px">- İşte bu Muhammed'dir. O beklediğimiz peygamberdir ki, İsa onun geleceğini bizlere müjdelemişti. Kayser piskoposa:</span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px">- Peki, bana ne tavsiye edersin? dedi. Piskopos:</span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px">- Ben onu tasdik ediyor ve ona tabi oluyorum, dedi. Kayser ona:</span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px">- Şayet ben bunu yapacak olursam krallığımdan olurum, dedi.</span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px">Sonra biz Kayser'in yanından çıktık. Kayser, o sırada yanında misafir olan Ebu Süfyan'ı çağırttı ve:</span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px">- Sizin memleketinizde ortaya çıkan bu kişi necidir? diye sordu. Ebu Süfyan:</span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px">- O bir gençtir, dedi.</span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px">- Onun soyu-sopu nasıldır?</span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px">- Hepimizinkinden üstündür.</span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px">- Bu peygamberliğin alametlerindendir. Peki onun yaşantısı nasıldır?</span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px">- Yalan söylediği görülmemiştir.</span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px">- Bu da peygamberlik alametlerindendir.</span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px">Kayser, Ebu Süfyan'a yine sordu:</span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px">- Acaba arkadaşlarından, onun dinini bırakıp da size dönen oldu mu?</span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px">- Hayır.</span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px">- Bu da bir peygamberlik alametidir. Peki savaştığı zaman arkadaşlarıyla beraber mağlup olduğu oluyor mu?</span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px">- Bir kavim onunla savaştı, o onları mağlup etti. Daha sonra onlar da onu mağlup ettiler.</span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px">- Bu da peygamberlik alametidir.</span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px">Sonra Kayser, beni huzuruna çağırdı ve şöyle dedi:</span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px">- Seni gönderen zata de ki, ben onun peygamber olduğunu biliyorum. Fakat krallığımı terkedemem.</span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px">Piskoposa gelince, hıristiyanlar her pazar günü bir yerde toplanıyor, o da onlara vaaz ediyordu. Pazar günü olduğunda bu kez vaaz etmedi. İkinci pazar da vaaz etmedi. Ben yanına gidiyor ve onunla konuşuyordum. O bana sorular sorardı. Üçüncü pazar gelince, halk yine çıkıp vaaz etmesini bekledi. O yine çıkmadı, hasta olduğunu söyledi. Bunu birkaç defa tekrarladı.</span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px">Sonunda şöyle haber gönderdiler: 'Ya bize çıkarsın ya da odana girer seni öldürürüz. O Arap buraya geldiğinden beri biz senden şüpheleniyoruz.'</span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px">Bunun üzerine piskopos bana bir mektup verip şunları söyledi:</span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px">'Şu mektubu al, Muhammed'e götür. O'na selamla birlikte, benim Allah'tan başka ilâh olmadığına, Muhammed'in O'nun Rasulü olduğuna iman ve şahitlik edip, kendisine inandığımı ve onu tasdik edip, kendisine uyduğumu söyle. Halk bu durumumu seziyor. Ona bu gördüklerini de söyle!'</span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px">Bunları söyledikten sonra dışarıya çıktı. Bekleyenler de onu öldürdüler. </span></em></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Turab, post: 1824, member: 2"] [I][SIZE=3]Dıhyetü'l-Kelbî r.a. anlatıyor: Hz. Peygamber s.a.v., beni bir mektupla Bizans Kayseri'ne gönderdi. Hükümdarın yanına vardım. Mektubu verdim. Yanında yüzü kırmızı, gözleri mavi, saçları kıvırcık bir de yeğeni vardı. Mektup, 'Allah'ın Rasulü Muhammed'den, Rumların sahibi Herakliyus'a' diye başlıyordu. Yeğeni bu sözler üzerine derin bir nefes aldı ve 'bu mektup okunmamalıdır' dedi. Kayser bunun sebebini sordu. Yeğeni: 'Bu mektubu yazan önce kendi ismini anıyor ve senin için de Rum'un sahibi diyor, kral tabirini kullanmıyor.' dedi. Hükümdar, 'mutlaka onu okuyacaksın' dedi. Mektup okunduğu zaman, oradakiler Kayser'in yanından çıktılar. Huzura ben alındım. Kayser, onların dinî işlerini düzenleyen piskoposu çağırdı. Diğerleri onu mektuptan haberdar etmişlerdi. Bunu Kayser'in kendisi de söyledi ve mektubu ona okuttu. Piskopos ona şunları söyledi: - İşte bu Muhammed'dir. O beklediğimiz peygamberdir ki, İsa onun geleceğini bizlere müjdelemişti. Kayser piskoposa: - Peki, bana ne tavsiye edersin? dedi. Piskopos: - Ben onu tasdik ediyor ve ona tabi oluyorum, dedi. Kayser ona: - Şayet ben bunu yapacak olursam krallığımdan olurum, dedi. Sonra biz Kayser'in yanından çıktık. Kayser, o sırada yanında misafir olan Ebu Süfyan'ı çağırttı ve: - Sizin memleketinizde ortaya çıkan bu kişi necidir? diye sordu. Ebu Süfyan: - O bir gençtir, dedi. - Onun soyu-sopu nasıldır? - Hepimizinkinden üstündür. - Bu peygamberliğin alametlerindendir. Peki onun yaşantısı nasıldır? - Yalan söylediği görülmemiştir. - Bu da peygamberlik alametlerindendir. Kayser, Ebu Süfyan'a yine sordu: - Acaba arkadaşlarından, onun dinini bırakıp da size dönen oldu mu? - Hayır. - Bu da bir peygamberlik alametidir. Peki savaştığı zaman arkadaşlarıyla beraber mağlup olduğu oluyor mu? - Bir kavim onunla savaştı, o onları mağlup etti. Daha sonra onlar da onu mağlup ettiler. - Bu da peygamberlik alametidir. Sonra Kayser, beni huzuruna çağırdı ve şöyle dedi: - Seni gönderen zata de ki, ben onun peygamber olduğunu biliyorum. Fakat krallığımı terkedemem. Piskoposa gelince, hıristiyanlar her pazar günü bir yerde toplanıyor, o da onlara vaaz ediyordu. Pazar günü olduğunda bu kez vaaz etmedi. İkinci pazar da vaaz etmedi. Ben yanına gidiyor ve onunla konuşuyordum. O bana sorular sorardı. Üçüncü pazar gelince, halk yine çıkıp vaaz etmesini bekledi. O yine çıkmadı, hasta olduğunu söyledi. Bunu birkaç defa tekrarladı. Sonunda şöyle haber gönderdiler: 'Ya bize çıkarsın ya da odana girer seni öldürürüz. O Arap buraya geldiğinden beri biz senden şüpheleniyoruz.' Bunun üzerine piskopos bana bir mektup verip şunları söyledi: 'Şu mektubu al, Muhammed'e götür. O'na selamla birlikte, benim Allah'tan başka ilâh olmadığına, Muhammed'in O'nun Rasulü olduğuna iman ve şahitlik edip, kendisine inandığımı ve onu tasdik edip, kendisine uyduğumu söyle. Halk bu durumumu seziyor. Ona bu gördüklerini de söyle!' Bunları söyledikten sonra dışarıya çıktı. Bekleyenler de onu öldürdüler. [/SIZE][/I] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
KÜLTÜR,EDEBİYAT MİZAH
Öykü-Hikaye-Kıssadan hisse
Hz Peygamberin mektubu
Üst
Alt