Hz. Muhammed Miraç Kandiline Ne İstemiştir

eMeKLi uYuSS

Çalışkan Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
18 Haziran 2011
Mesajlar
420
Tepkime puanı
5
Yaş
38
Hz. Muhammed (asm) miraçta Allah’tan üç şey istediği söyleniyor, bu doğru mu? Bu konuyu açıklar mısınız?


Peygamberimiz (asv)'in Allah’tan istediği üç şeyi Miraç’ta değil başka zamanlarda vuku bulmuş bir husustur.

İlgili hadisin meali şöyledir: Hz. Peygamber (a.s.m) diyor ki;

“Ben Rabbimden üç şey istedim; istediklerimden ikisini verdi, birisini ise benden esirgedi: Rabbimden ümmetimi kıtlıkla helak etmemesini istedim; bu isteğimi yerine getireceğine dair söz verdi. Bir de kendisinden ümmetimi suda boğmakla helak etmemesini istedim, bu isteğimi de yerine getireceğine dair söz verdi. Sonra ümmetimin kendi aralarında kavga edip dövüşmelerine izin vermemesini istedim, bunu benden esirgedi.”(Müslim, Fiten, 20).

Miraç’ta ise “üç şey istedi” yerine “üç şey verildi” demek daha doğrudur. Abdullah b. Mesud anlatıyor:

“…Miraçta Hz. Peygamber (a.s.m)’e şu üç şey verildi: Beş vakit namaz verildi, Bakara Suresinin son kısmı (Amenerresul) verildi ve bu ümmetten Allah’a şirk koşmadan ölen kimsenin günahlarının bağışlanacağı hususu (söz verildi)” (bk. Müslim, İman, 279).

Miraç vasıtasıyla insanlara ve meleklere yani, yer ve gök sekenelerine verilen mesaj ve yeryüzünün en kıymetli varlığı insana Resulullah (sas)'ın Rabbimizden getirdiği gök hediyelerini ve ilahi ikramları kısaca açıklamak uygun olacaktır.

Miraçtan getirilen ve hediye tabir ettiğimiz olgular, insanın dünya ve ahiretini yakından ilgilendirmektedir.

Birincisi: Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam bütün iman hakikatlerini gözleriyle gördü. Melekleri, Cenneti, âhireti, hattâ Cenab-ı Hakkın cemâlini gözleriyle müşahede etti. Sözlerinde ve vaadinde en küçük bir hilafı, aksi beyanı olmayan o yüce insan, mümin ruhlara manen şöyle diyordu: “Sizin inandığınız melekleri, âhireti, Rabbinizin Nur cemâlini bizzat gördüm; bu iman esasları vardır, mevcuttur; tereddüt ve şüphe etmeyiniz.” Böylece müminler sonsuz bir imana ermenin saadetine kavuştular.

İkincisi: İnsan her şeyi merak ediyor. Ayda hayat var mı, yok mu diye araştırıyor. Halbuki Ay O Ezelî Sultanın memleketinde ancak bir sinek kadar yer kaplıyor.

Mü'minler merak ediyorlar. “Rabbimiz bizden ne istiyor? Acaba ne yaparsak Rabbimiz bizden razı olur? Bir yolunu bulsak da doğrudan doğruya Rabbimizle muhatap olsak, bizden ne istiyor, anlasaydık.” derken, İki Cihan Serveri (asv) yetmiş bin perde arkasından ezel ve ebed Sultanının razı olacağı amelleri Miraç meyvesi olarak getirdi, beşere hediye etti. Bu hediye başta namaz olmak üzere İslâmın diğer esasları ve ibadetleridir.

Üçüncüsü: Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam ebedî saadet definesinin anahtarını alıp getirmiş, cinlere ve insanlara hediye etmiştir. Peygamber Efendimiz (asv) kendi gözüyle Cenneti görmüş, sonsuz saadetin varlığını müşahede etmiş ve bu büyük müjdeyi haber vermiştir. Öyle ki, bir adama idam edileceği anda affedilerek padişahın yakınında bir saray verilse ne kadar sevinir. Öyle de bütün cinler ve insanlar sayısınca toplu bir müjde olan bu sevinç ne kadar önemli ve değerlidir.

Dördüncüsü: Peygamber Efendimiz (asv) Miraçta Cenab-ı Hakk'ın cemalini görme nimetini tattı. Bu manevi nimetin Cennette müminlere de nasip olacağı müjdesini verdi.

“Ayın on dördünü nasıl açıkça gözünüzle görüyorsanız, Rabbinizi de öyle Cennette apaçık göreceksiniz.”

buyurarak bu ezelî müjdeyi bizlere hediye olarak getirdi.

Beşincisi: İnsan kâinatın en kıymetli bir meyvesi ve Kâinat Sahibinin en nazlı bir sevgilisi olduğu Miraçla anlaşıldı. Kâinata nisbetle küçük bir varlık, zayıf bir canlı olan insan, bu meyve ile öyle bir dereceye çıktı ki, bütün varlıklar üzerinde bir makam ve mevki kazandı. Çünkü rütbesiz bir askere, “Sen paşa oldun” dense ne kadar sevinir...

Öyle de âciz, fani, devamlı ayrılık ve zeval tokadını yiyen biçare insana birden, "Sonsuz ve baki bir Cennette Rahman ve Rahîm olan Allah'ın rahmetine gireceksin." dendiğinde, o insan ne kadar büyük bir mevki ve makama çıkar. Cennette hayal hızında, ruh genişliğinde, akıl akıcılığında, kalbin bütün arzularında Cenab-ı Hakk'ın ebedi mülkünde seyir ve seyahate erecektir. Cenab-ı Hakk'ın nur cemalini seyretme nimetini tadacaktır. Böyle bir insanın kalb ve ruhu ne kadar büyük bir sevince kavuşur değil mi? Miraçın bu meyvesi insanın en büyük arzu ve hedefidir.

Buna göre;

İman ile insan... Alay-ı illiyin dediğimiz maneviyatın ve yaradılışın en yüksek derecesine çıkıyor.

İman ile insan... Eşref-i Mahlûkat dediğimiz tüm yaratılanların en şereflisi rütbesine çıkıyor.

İman ile insan... Sahib-i Kâinat dediğimiz Rabbulaleminin direkt muhatabı olma makamına çıkıyor.

İman ile insan... Yeryüzünün halifesi ve mahlûkatın Allah katında temsilcisi olma derecesine çıkıyor.

İman ile insan... Şu dünyada Cenab-ı Hakk'ın aziz ve muhterem bir misafiri konumuna çıkmış oluyor.

İşte bu hakikat Miraç'ta Peygamberimize (asv) bildiriliyor ve imanın bize neler kazandırdığını ve kazandıracağını bize haber vererek, Ehl-i İmanı bunlarla müjdeleyerek haberdar ediyor.

Bize düşen görev ise Rabbimizin bize verdiği kıymeti, değeri ve önemi kavramak ve Allah katında kıymetli ve değerli olmanın ancak Allah'a iman ve itaat ile olduğunu bilerek yaşamak ve hayatımızı mutlaka helal dairede kalarak ve haramlardan da sakınarak yaşamak ile olduğunu bilmek!.. (bk. Bediüzzaman Said Nursî, Sözler, 31. Söz.)
 

Turab

Teknik Ekip
Yönetici
Admin
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
7,015
Tepkime puanı
423
mirackandili10.jpg
 

Ab-ı Hayat

Moderatör
Moderatör
Katılım
3 Haziran 2014
Mesajlar
1,608
Tepkime puanı
47
ALLAHÜMME SALLİ VE SELLİM ALA SEYYİDİNA MUHAMMED...

Bu mübarek gün, Efendimiz 'in göklere yükseldiği gündür...

Allah'a her zaman olduğu gibi yine, ümmet-i Muhammed için yalvardığı gündür....utngc..

Ey sevgililer sevgilisi! sen bizi canından bile çok severken, biz bu günahkarlığımızla nasıl huzuruna çıkacağız senin? Uzgunnn

Allah'ım bu mübarek günün yüzü suyu hürmetini bizleri bağışla, bizlere efendimizin yüzüne alnımız ak bir şekilde çıkmayı nasip ve müesser eyle. AMİN......duaa..
 

ihvan

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
14 Şubat 2015
Mesajlar
1,512
Tepkime puanı
10
Kur'an-ı Kerim, Allah'ın Rasülü'nü bize açık ve net bir şekilde zaten takdim eder. O Allah'ın son Rasülü Hz Muhammed'tir. O'na son kitap olan Kur'an gönderilmiştir. Allah'ın Rasülü'ne Cebrail (AS) Kur'an'ı okumuş, Allah'ın Rasülü O'nu ezberlemiş ve inen ayetleri de harfiyyen uygulamış ve Hz Peygamber de tıpki Cebrail (AS) gibi Kur'an'ı muhataplarına okumuş ve uygulamasını da bizzat göstermiş ve kendisine inanan ve iman edenler arasında Kur'an merkezli bir toplum oluşturmuştur, ki o toplum kendi içinde İslam Şeriati'ni yaşayan bir toplum olmuştur ki, bu toplum Mekke'nin müşrik yönetim ve sisteminden de tamamen ayrışmıştır.

İşte böyle bir toplumun oluşması kafirleri ve müşrikleri çıldırtmıştır. Adeta sinirden delirmiştir. Kafalarını yiyecek hale gelmişlerdir. Ki böyle bir toplumun varlığı, kendi içinde yaşadıkları ahlak, haya, edep ve mücadele ise müşriklerin iktidarı ve söylemleriyle de taban tabann zıtlık sergiliyordu ki, daha da delirdiler, daha da azdılar, daha da ne söylediklerini bilemez hale geldiler, ve eziyetlere, işkencelere başladılar, boykot ilan ettiler böyle güzide bir topluma karşı ve müslümanların ailelerini, çocuklarını, anne ve babalarını da perişan ettiler, ettiler ama o toplumun içerisinden biri çıkıp da,

"Ey Allah'ın Rasülü! Kur'an'ı toplum olarak hayatımıza ve yaşantımıza rehber edindik başımıza gelmedik kalmadı, kadınlarım ız, çocuklarımız perişan oldular" şeklinde sızlanmadılar ve Kur'an'ı ve O'nu uygulayan Rasülü'nü asla üzmediler... Allahü Ekber...

Dolayısıyla, Hz Peygamber'i Kur'an'la tanımaya gayret ediniz ve mücadelesini örnek alınız ve yine mücadelesiyle tanıyınız...

Çünkü Mekkeli müşriklerin, kafirlerin azgınlıkları, O'nun makamına olmadı... O'nun Kur'an okumasına olmadı... Mekkeli müşrikleri çileden çıkaran şey,

Hz Peygamber'in kendisine inen vahiyle toplumu şekillendirmesine idi... Çıldırdılar da çıldırdılar...

Bugün Türkiye topraklarında dahi bu hal ile ayrıştığınızda aynı şey sizlerinde başınıza gelecektir hiç şüpheniz olmasın...

Dolayısıyla, ne olur makamlarla, ruhaniyetle ve anlamsız batıniklerle Hz Rasül'ü boğmayınız...

Gücünüz nisbetinde O'nun bu halini örnek alınız ve O'nun bu hali ekseninde mücadele ediniz ve O'nun bu hali ekseninde de Kur'an'ı okuyunuz...

Selam ederim cümlenize...

Miracınız İslam ve Kur'an merkezli bereketli olsun...

Allah'ın dinini yeryüzüne hakim kılanlara selam olsun ve Allah onların her daim yardımcısı olsun... Amin...
 

Ab-ı Hayat

Moderatör
Moderatör
Katılım
3 Haziran 2014
Mesajlar
1,608
Tepkime puanı
47
Miracınız İslam ve Kur'an merkezli bereketli olsun...

Allah'ın dinini yeryüzüne hakim kılanlara selam olsun ve Allah onların her daim yardımcısı olsun.


AMİN, ECMAİN...
Sağ olasın abicim, inşallah cümlemiz için olsun bu güzel temenniler....
 
Üst Alt