Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
KÜLTÜR,EDEBİYAT MİZAH
Kim Kimdir?
Hz . Ali R.A
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Ekrem" data-source="post: 57095" data-attributes="member: 3"><p><strong>Hz. Ali (a.s)’ın Bağış ve Cömertliği</strong></p><p></p><p style="margin-left: 20px"><strong>Hz. Ali (a.s)’ın Bağış ve Cömertliği</strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Osman’ın ölümünden sonra Arap bir adam Hz. Ali (a.s)’ın yanına gelerek; “Benim birçok hastalığım vardır; nefes darlığı, cahillik ve fakirlik” dedi. Hz. Ali (a.s) da cevaben şöyle buyurdular: “Hastalığı tabibe, cahilliği alime, fakirliği ise zenginin yanına götür.” O adam; “Siz hem tabip, hem alim ve hem de zenginsiniz” dedi. İmam (a.s) onun bu sözü üzerine hizmetçilerine şöyle buyurdular: “Ona, 1000 dirhem hastalığını iyileştirmesi, 1000 dirhem durumunu düzeltmesi ve 1000 dirhem de cahilliğini gidermesi için toplam 3000 dirhem verin.” [96]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Ebu’s- Seadat, “Fezail’ul- İtret” kitabında şöyle diyor:</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Bir rivayete göre Hz. Ali (a.s) müşriklerden biriyle savaşıyordu. Bu esnada müşrik; “Ey Ebu Talib oğlu, kılıcını bana bağışla” dedi. Hz. Ali (a.s) kılıcını ona doğru atınca müşrik; “Hayret! Ey Ebu Talib’in oğlu, böyle bir anda kılıcını bana mı veriyorsun?” dedi. Hz. Ali (a.s); “Ey filani! Sen bana el açtın, el açanı geri çevirmek cömertlikten değildir” buyurunca, kafir olan adam kendisini toprağa attı ve; “Din ehlinin davranışı işte böyledir” diyerek Hz Ali (a.s)’ın ayaklarını öpüp Müslüman oldu.[97]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong>Hz. Ali (a.s)’ın Şecaat ve Yiğitliği</strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">İmam Seccad (a.s) Yezid’in önünde kendisini tanıtırken Hz. Ali (a.s)’ın sıfat ve faziletlerini sayarak şöyle buyurdular:</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">“Ben öyle bir adamın oğluyum ki, herkesten daha cesaretli ve yiğit idi; iradede herkesten daha güçlü idi; savaşta bir aslan gibi düşmanı öldürüyordu; kuru otlarda esen bir kasırga gibi onları dağıtıyordu.” [98]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Allame İbn-i Ebi Cumhur el- İhsai şöyle naklediyor:</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">“Cabir-i Ensari şöyle rivayet etmiştir: Basra’da (Cemel Savaşında) Hz. Ali (a.s)’la birlikte idim. Yetmiş bin kişi bir kadınla (Aişe ile) toplanmışlardı, savaştan kaçan her insanın; “Ali beni hezimete uğrattı”, yaralanan her şahsın; “Ali beni yaraladı”, can veren herkesin; “Ali beni öldürdü” dediklerini gördüm. Ordunun sağ kolunda olduğumda Hz. Ali’nin sesini duyuyordum; sol kolunda olduğumda yine onun sesini duyuyordum. Talha’nın can verdiği an onun yanından geçerken; “Kim bu oku sana attı” dediğimde; “Ali bin Ebi Talib attı” dedi. Bunu duyunca; “Ey Bilkıys ve İblis hizbi! Ali ok atmamıştır, onun elinde sadece kılıç vardır” dedim. Talha dedi ki: “Ey Cabir! Ali’nin göğe çıktığını, yere indiğini, doğudan ve batıdan geldiğini görmüyor musun? Doğu ile batıyı bir şey yapmıştır, süvariye yetiştiğinde onu mızrak vs. şeyle dürtüyor; biriyle karşılaştığında onu öldürüyor, yaralıyor ve yüzüstü yere seriyor veya; “Ey Allah’ın düşmanı öl” dediğin de o adam ölüyor, ondan hiç kimse kurtulamıyor.” [99]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Savaşlardan birinde Hz. Ali (a.s)’ın komutanları İmama: “Eğer yenilgiye uğrarsak sizi nerede bulabiliriz?” diye sorduklarında şöyle buyurdular: “Beni nerede bıraktıysanız ben oradayım, oradan başka bir yere ayrılmam.” [100]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong>Hz. Ali (a.s)’ın Heybeti</strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Hz. Ali (a.s)’a; “Rakiplerine nasıl galip geldin?” dediklerinde; “Karşılaştığım herkes, bana kendi aleyhine yardım etti.” buyurdular.</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Seyyid Rezi; “Hz. Ali (a.s) bu sözüyle, heybetinin karşı tarafın kalbine korku düşürdüğüne işaret etmiştir.”[101] diyor.</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Hz. Ali (a.s) meydanda dolaşırken soluklar kesilirdi. Ona hamle eden herkes çok çabuk ölümü tatardı. Süfyani Sevri şöyle diyor: “Hz. Ali (a.s) müslümanların arasında çelik bir dağ gibiydi; kafir ve münafıklar için ise kuvvetli bir rakipti. Allah müslümanların izzet ve yüceliğini, kafirlerin ise zillet ve aşağılığını O’nun eline vermişti.”[102]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong>Hz. Ali (a.s)’ın Güç ve Kudreti</strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Enes, Ömer bin Hattap’tan şöyle naklediyor: Hz. Ali (a.s), beşikte iken bir yılanın ona doğru hareket ettiğini görünce, ellerini kundakta bağlı olmasına rağmen kundaktan çıkarıp yılanın boynundan tuttu, yılana bir bakıp parmaklarını ona geçirdi ve sıkarak onu öldürdü. Annesi onu o halde görünce bağırıp yardım diledi, bu sese akrabaları toplandı. Sonra annesi Ali’ye; “Şüphesiz sen bir haydar (aslan)sın” dedi.[103]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Hz. Ali (a.s)’ın şecaat ve kolunun gücünü düşmanları bile methetmiştir. İki parmağıyla Halid bin Velid’in boğazını sıkıştırdığı ve Halid bin Velid’in neredeyse ölmek üzere olduğu muşhurdur.[104]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Hz. Ali (a.s) Uhud savaşında, Beniabduddar kabilesinin savaşçılarını öldürdükten sonra o kabileden Sevap adlı bir köle Peygamberi öldürmek için yemin etti. Bu köle çok iri cüsseli ve kuvvetliydi. Müslümanlar korkuya kapılarak onunla savaşmaktan çekindiler. Ama Hz. Ali (a.s) onun karşısına çıkarak ona öyle bir darbe vurdu ki, belinden ikiye böldü; öyle ki üst bölümü yere düştü ve alt bölümü ise ayakları üstünde kalmıştı. Her iki ordu Hz. Ali’nin bu vuruşundan hayretler içerisindeydi ve müslümanlar gülüyorlardı.[105]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong>Hz. ALİ (a.s)’ın İmanı</strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Resulullah (s.a.a) buyurmuştur ki:</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">“Eğer yer ve gökler terazinin bir kefesine, Ali’nin imanı da diğer kefesine bırakılırsa, Ali’nin imanı daha ağır basar.” [106]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Hz. Ali (a.s)’ın “Kumeyl Duası” adıyla meşhur olan duası, O’nun güçlü iman ve yakinini göstermektedir. Yine O’nun korku ve ümit içeren Sabah Duası ve diğer dua ve yakarışları O’nun teveccüh ve ihlasının göstergesidir. Zarar bin Zamre Muaviye’nin yanına geldiğinde Muaviye; “Ali’yi bana tarif et” dediğinde Zarar İmam (a.s)’ın özelliklerinden bir kısmını Muaviye’ye beyan ettikten sonra şöyle dedi:</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">“Hz. Ali geceleri (ibadet için) çok az uyuyordu; gece ve gündüzleri çok Kur’an okuyordu; canını Allah yoluna adamıştır; Allah’ın azameti karşısında göz yaşı döküyordu; kendisini bizden saklamazdı; bizden altın dolu keseler toplamazdı; yakınlarına şefkatli idi; cefakarlara (kendisine zulmedenlere) sert davranmazdı; gecenin zil karanlığında O’nu, kendisini yılan vurmuş bir insan gibi büküldüğünü ve üzüntülü bir fert gibi Allah korkusundan ağladığını ve şöyle dediğini görürdün:</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">“Ey dünya, bana mı cilve yapıyorsun, beni mi kendine meftun etmek istiyorsun? Heyhat! Benim sana ihtiyacım yoktur; sana üç talak vermişim; artık sana dönmem mümkün değildir.” Sonra şöyle buyuruyordu: “Ah azığın azlığından, seferin uzunluğundan, yolun zorluğundan!”</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Muaviye bunları duyunca kendisini tutamayıp ağlamaya başladı ve; “Ey Zarar yeter, Allah’a ant olsun ki, Ali öyleydi, Allah ona rahmet etsin” dedi.[107]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong>Hz. Ali (a.s)’ın Allah Katındaki Şanı</strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Uzun bir hadiste Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bugün, şimdiye kadar hiç kimseye söylemediğim bir sözü söyleyeceğim, o da şu ki; bir defasında Resulullah (s.a.a)’den benim için mağfiret dilemesini istedim. “Mağfiret dileyeceğim” buyurdu. Sonra kalkıp namaz kıldı, elini duaya kaldırdığında şöyle dediğini duydum: “Allah’ım, Ali’nin senin katındaki hakkı hürmetine Ali’yi bağışla.” Ya Resulullah! Bu nasıl duadır dediğimde, Resulullah (s.a.a); “Allah katında senden daha değerli biri var mıdır ki onun vasıtasıyla Allah’tan şefaat dileyeyim?” buyurdular.” [108]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong>Hz. Ali (a.s)’ın İhlası</strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">İbn-i Şerhaşup “Menakıb” Kitabında şöyle naklediyor: Hz. Ali (a.s) Amr b. Abdevud’u yere serince onun başını hemen bedeninden ayırmadı. Huzeyfe Hz. Ali’yi bu işinden dolayı tenkit edince Resulullah (s.a.a); “Sus ey Huzeyfe, Ali duraklamasının sebebini açıklayacaktır.” buyurdu. Hz. Ali (a.s) Resulullah (s.a.a)’in yanına geldiğinde Resulullah (s.a.a) ona, Amr b. Abdevud’un başını bedeninden ayırmadaki duraklamasının sebebini sordu. Hz. Ali cevaben şöyle dedi: “Amr bin Abdevud anneme küfretti ve yüzüme tükürdü, onu kendi nefsim için öldürmemden korktum, bundan dolayı öfkemin yatışması için onu bıraktım, daha sonra Allah için onu öldürdüm.” [109]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong>Hz. Ali (a.s)’ın Hilmi</strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Resulullah (s.a.a)’den şöyle buyurduğu nakledilmiştir: “Eğer hilim, bir kişi şeklinde olursa, mutlaka Ali olur.” [110]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Hz. Ali (a.s) bir köleyi defalarca çağırdığı halde cevap vermediğinden dolayı dışarı çıkıp onu kapının önünde görünce; “Seni cevap vermemeye sürükleyen sebep nedir?” diye sordu. Köle cevaben; “Senin cezalandırmandan güvende olmamdır” dedi. İmam (a.s) onun bu sözü üzerine; “Hamd Allâh’a ki beni, yaratıklarının emin bildiği kimselerden kıldı. Git, sen Allah rızası için artık hürsün.” buyurdular.[111]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong>Hz. Ali (a.s)’ın Adaleti</strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Resulullah (s.a.a) buyurmuştur ki:</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">“Benim elim ve Ali’nin eli, adalette eşittir.” [112]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Yine buyurmuştur ki:</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">“Ali, Allah’ın ahdine daha vefalı olanınızdır; Allah’ın emri için daha çok kıyam edeninizdir; daha çok adaletlininizdir; daha çok eşit böleninizdir; Allah katında fazileti daha büyük olanınızdır.” [113]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Hz. Ali (a.s) hak ve adalet adamı idi. Bu meselede öyle ciddi idi ki, kendi çocuğunu zenci bir köle ile aynı seviyede görüyordu. Mazlumların hakkını almak için kendi memurlarını sorgulayıp onlardan zalim olanları cezalandırıyordu. Bu yüzden şöyle buyuruyordu: “Benim yanımda güçsüz fakirler, azizdir; zalimler ise hakirdirler.” [114]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Hz. Ali (a.s) kendisini Allah’ın karşısında sorumlu görüyordu, hedefi adaleti icra etmekti. Sosyal adalete riayet ederdi, hatta en yakınları ile başkaları arasında bir fark koymazdı. Akil, O’nun kardeşi olmasına rağmen Beyt’ul- Maldan kendi hakkından fazla bir şey alamadı. İmam (a.s)’ın kendisi bu konuda şöyle buyuruyor:</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">“...Allah’a ant olsun, (kardeşim) Akili fakir olarak gördüm. Sizin malınızdan (beytülmal) üç kilo buğday istedi ve çocuklarını yüzleri solmuş zayıf bir halde gördüm. Benden ısrarla buğday istiyordu. O’nun sözlerine kulak asıp dinimi satacağımı sandı. Sonra bir demiri kızartıp ibret alsın diye ona yaklaştırdım. Acıdan bağırdı, neredeyse O’nun sıcaklığından yanacaktı. Dedim Ey Akil, analar yasında ağlasın! Sen bu küçük acıya dayanamayıp bağırıyorsun, ben nasıl cehennem ateşine tahammül edeyim?”</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Bundan daha ilginç şudur ki, bir adam (münafık olan Eş’as b. Kays) geceleyin bir hediye kaba koyup yanıma getirdi, adete yılanın ağzının suyuyla hamur edilmişti. Ona; ‘Bu hediye mi, zekat mı, yoksa sadaka mı?’ diye sordum. Eğer sadaka ise biz Ehl-i Beyt’e haramdır, dedim. O da; ‘Hediyedir, zekat ve sadaka değildir’ diye cevap verdi.</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Ona dedim ki, annen ölümünde ağlasın! Acaba Allah’ın dini yoluyla gelip beni aldatmak mı istiyorsun? Acaba deli mi olmuşsun yoksa; (Ali’yi aldatmak için) boş sözler mi diyorsun?</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Allah’a ant olsun eğer yedi göğü bütün altındakilerle bana verseler ve bir karıncanın ağzından arpa samanını alarak “Allah’a isyan et” deseler, bu işi yapmam. Bu dünyanız benim yanımda çekirgenin ağzında olan yaprak dALİ gibi değersizdir. Ali’nin bu geçici dünya mALİ ve lezzetleriyle ne işi vardır!” [115]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"></p><p style="text-align: center"><img src="https://img-fotki.yandex.ru/get/5817/115352506.13/0_5efc4_4791b652_S" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></p> </p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Ekrem, post: 57095, member: 3"] [b]Hz. Ali (a.s)’ın Bağış ve Cömertliği[/b] [INDENT][B]Hz. Ali (a.s)’ın Bağış ve Cömertliği[/B] Osman’ın ölümünden sonra Arap bir adam Hz. Ali (a.s)’ın yanına gelerek; “Benim birçok hastalığım vardır; nefes darlığı, cahillik ve fakirlik” dedi. Hz. Ali (a.s) da cevaben şöyle buyurdular: “Hastalığı tabibe, cahilliği alime, fakirliği ise zenginin yanına götür.” O adam; “Siz hem tabip, hem alim ve hem de zenginsiniz” dedi. İmam (a.s) onun bu sözü üzerine hizmetçilerine şöyle buyurdular: “Ona, 1000 dirhem hastalığını iyileştirmesi, 1000 dirhem durumunu düzeltmesi ve 1000 dirhem de cahilliğini gidermesi için toplam 3000 dirhem verin.” [96] Ebu’s- Seadat, “Fezail’ul- İtret” kitabında şöyle diyor: Bir rivayete göre Hz. Ali (a.s) müşriklerden biriyle savaşıyordu. Bu esnada müşrik; “Ey Ebu Talib oğlu, kılıcını bana bağışla” dedi. Hz. Ali (a.s) kılıcını ona doğru atınca müşrik; “Hayret! Ey Ebu Talib’in oğlu, böyle bir anda kılıcını bana mı veriyorsun?” dedi. Hz. Ali (a.s); “Ey filani! Sen bana el açtın, el açanı geri çevirmek cömertlikten değildir” buyurunca, kafir olan adam kendisini toprağa attı ve; “Din ehlinin davranışı işte böyledir” diyerek Hz Ali (a.s)’ın ayaklarını öpüp Müslüman oldu.[97] [B]Hz. Ali (a.s)’ın Şecaat ve Yiğitliği[/B] İmam Seccad (a.s) Yezid’in önünde kendisini tanıtırken Hz. Ali (a.s)’ın sıfat ve faziletlerini sayarak şöyle buyurdular: “Ben öyle bir adamın oğluyum ki, herkesten daha cesaretli ve yiğit idi; iradede herkesten daha güçlü idi; savaşta bir aslan gibi düşmanı öldürüyordu; kuru otlarda esen bir kasırga gibi onları dağıtıyordu.” [98] Allame İbn-i Ebi Cumhur el- İhsai şöyle naklediyor: “Cabir-i Ensari şöyle rivayet etmiştir: Basra’da (Cemel Savaşında) Hz. Ali (a.s)’la birlikte idim. Yetmiş bin kişi bir kadınla (Aişe ile) toplanmışlardı, savaştan kaçan her insanın; “Ali beni hezimete uğrattı”, yaralanan her şahsın; “Ali beni yaraladı”, can veren herkesin; “Ali beni öldürdü” dediklerini gördüm. Ordunun sağ kolunda olduğumda Hz. Ali’nin sesini duyuyordum; sol kolunda olduğumda yine onun sesini duyuyordum. Talha’nın can verdiği an onun yanından geçerken; “Kim bu oku sana attı” dediğimde; “Ali bin Ebi Talib attı” dedi. Bunu duyunca; “Ey Bilkıys ve İblis hizbi! Ali ok atmamıştır, onun elinde sadece kılıç vardır” dedim. Talha dedi ki: “Ey Cabir! Ali’nin göğe çıktığını, yere indiğini, doğudan ve batıdan geldiğini görmüyor musun? Doğu ile batıyı bir şey yapmıştır, süvariye yetiştiğinde onu mızrak vs. şeyle dürtüyor; biriyle karşılaştığında onu öldürüyor, yaralıyor ve yüzüstü yere seriyor veya; “Ey Allah’ın düşmanı öl” dediğin de o adam ölüyor, ondan hiç kimse kurtulamıyor.” [99] Savaşlardan birinde Hz. Ali (a.s)’ın komutanları İmama: “Eğer yenilgiye uğrarsak sizi nerede bulabiliriz?” diye sorduklarında şöyle buyurdular: “Beni nerede bıraktıysanız ben oradayım, oradan başka bir yere ayrılmam.” [100] [B]Hz. Ali (a.s)’ın Heybeti[/B] Hz. Ali (a.s)’a; “Rakiplerine nasıl galip geldin?” dediklerinde; “Karşılaştığım herkes, bana kendi aleyhine yardım etti.” buyurdular. Seyyid Rezi; “Hz. Ali (a.s) bu sözüyle, heybetinin karşı tarafın kalbine korku düşürdüğüne işaret etmiştir.”[101] diyor. Hz. Ali (a.s) meydanda dolaşırken soluklar kesilirdi. Ona hamle eden herkes çok çabuk ölümü tatardı. Süfyani Sevri şöyle diyor: “Hz. Ali (a.s) müslümanların arasında çelik bir dağ gibiydi; kafir ve münafıklar için ise kuvvetli bir rakipti. Allah müslümanların izzet ve yüceliğini, kafirlerin ise zillet ve aşağılığını O’nun eline vermişti.”[102] [B]Hz. Ali (a.s)’ın Güç ve Kudreti[/B] Enes, Ömer bin Hattap’tan şöyle naklediyor: Hz. Ali (a.s), beşikte iken bir yılanın ona doğru hareket ettiğini görünce, ellerini kundakta bağlı olmasına rağmen kundaktan çıkarıp yılanın boynundan tuttu, yılana bir bakıp parmaklarını ona geçirdi ve sıkarak onu öldürdü. Annesi onu o halde görünce bağırıp yardım diledi, bu sese akrabaları toplandı. Sonra annesi Ali’ye; “Şüphesiz sen bir haydar (aslan)sın” dedi.[103] Hz. Ali (a.s)’ın şecaat ve kolunun gücünü düşmanları bile methetmiştir. İki parmağıyla Halid bin Velid’in boğazını sıkıştırdığı ve Halid bin Velid’in neredeyse ölmek üzere olduğu muşhurdur.[104] Hz. Ali (a.s) Uhud savaşında, Beniabduddar kabilesinin savaşçılarını öldürdükten sonra o kabileden Sevap adlı bir köle Peygamberi öldürmek için yemin etti. Bu köle çok iri cüsseli ve kuvvetliydi. Müslümanlar korkuya kapılarak onunla savaşmaktan çekindiler. Ama Hz. Ali (a.s) onun karşısına çıkarak ona öyle bir darbe vurdu ki, belinden ikiye böldü; öyle ki üst bölümü yere düştü ve alt bölümü ise ayakları üstünde kalmıştı. Her iki ordu Hz. Ali’nin bu vuruşundan hayretler içerisindeydi ve müslümanlar gülüyorlardı.[105] [B]Hz. ALİ (a.s)’ın İmanı[/B] Resulullah (s.a.a) buyurmuştur ki: “Eğer yer ve gökler terazinin bir kefesine, Ali’nin imanı da diğer kefesine bırakılırsa, Ali’nin imanı daha ağır basar.” [106] Hz. Ali (a.s)’ın “Kumeyl Duası” adıyla meşhur olan duası, O’nun güçlü iman ve yakinini göstermektedir. Yine O’nun korku ve ümit içeren Sabah Duası ve diğer dua ve yakarışları O’nun teveccüh ve ihlasının göstergesidir. Zarar bin Zamre Muaviye’nin yanına geldiğinde Muaviye; “Ali’yi bana tarif et” dediğinde Zarar İmam (a.s)’ın özelliklerinden bir kısmını Muaviye’ye beyan ettikten sonra şöyle dedi: “Hz. Ali geceleri (ibadet için) çok az uyuyordu; gece ve gündüzleri çok Kur’an okuyordu; canını Allah yoluna adamıştır; Allah’ın azameti karşısında göz yaşı döküyordu; kendisini bizden saklamazdı; bizden altın dolu keseler toplamazdı; yakınlarına şefkatli idi; cefakarlara (kendisine zulmedenlere) sert davranmazdı; gecenin zil karanlığında O’nu, kendisini yılan vurmuş bir insan gibi büküldüğünü ve üzüntülü bir fert gibi Allah korkusundan ağladığını ve şöyle dediğini görürdün: “Ey dünya, bana mı cilve yapıyorsun, beni mi kendine meftun etmek istiyorsun? Heyhat! Benim sana ihtiyacım yoktur; sana üç talak vermişim; artık sana dönmem mümkün değildir.” Sonra şöyle buyuruyordu: “Ah azığın azlığından, seferin uzunluğundan, yolun zorluğundan!” Muaviye bunları duyunca kendisini tutamayıp ağlamaya başladı ve; “Ey Zarar yeter, Allah’a ant olsun ki, Ali öyleydi, Allah ona rahmet etsin” dedi.[107] [B]Hz. Ali (a.s)’ın Allah Katındaki Şanı[/B] Uzun bir hadiste Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bugün, şimdiye kadar hiç kimseye söylemediğim bir sözü söyleyeceğim, o da şu ki; bir defasında Resulullah (s.a.a)’den benim için mağfiret dilemesini istedim. “Mağfiret dileyeceğim” buyurdu. Sonra kalkıp namaz kıldı, elini duaya kaldırdığında şöyle dediğini duydum: “Allah’ım, Ali’nin senin katındaki hakkı hürmetine Ali’yi bağışla.” Ya Resulullah! Bu nasıl duadır dediğimde, Resulullah (s.a.a); “Allah katında senden daha değerli biri var mıdır ki onun vasıtasıyla Allah’tan şefaat dileyeyim?” buyurdular.” [108] [B]Hz. Ali (a.s)’ın İhlası[/B] İbn-i Şerhaşup “Menakıb” Kitabında şöyle naklediyor: Hz. Ali (a.s) Amr b. Abdevud’u yere serince onun başını hemen bedeninden ayırmadı. Huzeyfe Hz. Ali’yi bu işinden dolayı tenkit edince Resulullah (s.a.a); “Sus ey Huzeyfe, Ali duraklamasının sebebini açıklayacaktır.” buyurdu. Hz. Ali (a.s) Resulullah (s.a.a)’in yanına geldiğinde Resulullah (s.a.a) ona, Amr b. Abdevud’un başını bedeninden ayırmadaki duraklamasının sebebini sordu. Hz. Ali cevaben şöyle dedi: “Amr bin Abdevud anneme küfretti ve yüzüme tükürdü, onu kendi nefsim için öldürmemden korktum, bundan dolayı öfkemin yatışması için onu bıraktım, daha sonra Allah için onu öldürdüm.” [109] [B]Hz. Ali (a.s)’ın Hilmi[/B] Resulullah (s.a.a)’den şöyle buyurduğu nakledilmiştir: “Eğer hilim, bir kişi şeklinde olursa, mutlaka Ali olur.” [110] Hz. Ali (a.s) bir köleyi defalarca çağırdığı halde cevap vermediğinden dolayı dışarı çıkıp onu kapının önünde görünce; “Seni cevap vermemeye sürükleyen sebep nedir?” diye sordu. Köle cevaben; “Senin cezalandırmandan güvende olmamdır” dedi. İmam (a.s) onun bu sözü üzerine; “Hamd Allâh’a ki beni, yaratıklarının emin bildiği kimselerden kıldı. Git, sen Allah rızası için artık hürsün.” buyurdular.[111] [B]Hz. Ali (a.s)’ın Adaleti[/B] Resulullah (s.a.a) buyurmuştur ki: “Benim elim ve Ali’nin eli, adalette eşittir.” [112] Yine buyurmuştur ki: “Ali, Allah’ın ahdine daha vefalı olanınızdır; Allah’ın emri için daha çok kıyam edeninizdir; daha çok adaletlininizdir; daha çok eşit böleninizdir; Allah katında fazileti daha büyük olanınızdır.” [113] Hz. Ali (a.s) hak ve adalet adamı idi. Bu meselede öyle ciddi idi ki, kendi çocuğunu zenci bir köle ile aynı seviyede görüyordu. Mazlumların hakkını almak için kendi memurlarını sorgulayıp onlardan zalim olanları cezalandırıyordu. Bu yüzden şöyle buyuruyordu: “Benim yanımda güçsüz fakirler, azizdir; zalimler ise hakirdirler.” [114] Hz. Ali (a.s) kendisini Allah’ın karşısında sorumlu görüyordu, hedefi adaleti icra etmekti. Sosyal adalete riayet ederdi, hatta en yakınları ile başkaları arasında bir fark koymazdı. Akil, O’nun kardeşi olmasına rağmen Beyt’ul- Maldan kendi hakkından fazla bir şey alamadı. İmam (a.s)’ın kendisi bu konuda şöyle buyuruyor: “...Allah’a ant olsun, (kardeşim) Akili fakir olarak gördüm. Sizin malınızdan (beytülmal) üç kilo buğday istedi ve çocuklarını yüzleri solmuş zayıf bir halde gördüm. Benden ısrarla buğday istiyordu. O’nun sözlerine kulak asıp dinimi satacağımı sandı. Sonra bir demiri kızartıp ibret alsın diye ona yaklaştırdım. Acıdan bağırdı, neredeyse O’nun sıcaklığından yanacaktı. Dedim Ey Akil, analar yasında ağlasın! Sen bu küçük acıya dayanamayıp bağırıyorsun, ben nasıl cehennem ateşine tahammül edeyim?” Bundan daha ilginç şudur ki, bir adam (münafık olan Eş’as b. Kays) geceleyin bir hediye kaba koyup yanıma getirdi, adete yılanın ağzının suyuyla hamur edilmişti. Ona; ‘Bu hediye mi, zekat mı, yoksa sadaka mı?’ diye sordum. Eğer sadaka ise biz Ehl-i Beyt’e haramdır, dedim. O da; ‘Hediyedir, zekat ve sadaka değildir’ diye cevap verdi. Ona dedim ki, annen ölümünde ağlasın! Acaba Allah’ın dini yoluyla gelip beni aldatmak mı istiyorsun? Acaba deli mi olmuşsun yoksa; (Ali’yi aldatmak için) boş sözler mi diyorsun? Allah’a ant olsun eğer yedi göğü bütün altındakilerle bana verseler ve bir karıncanın ağzından arpa samanını alarak “Allah’a isyan et” deseler, bu işi yapmam. Bu dünyanız benim yanımda çekirgenin ağzında olan yaprak dALİ gibi değersizdir. Ali’nin bu geçici dünya mALİ ve lezzetleriyle ne işi vardır!” [115] [CENTER][IMG]https://img-fotki.yandex.ru/get/5817/115352506.13/0_5efc4_4791b652_S[/IMG][/CENTER] [/INDENT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
KÜLTÜR,EDEBİYAT MİZAH
Kim Kimdir?
Hz . Ali R.A
Üst
Alt