Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
KÜLTÜR,EDEBİYAT MİZAH
Kim Kimdir?
Hz . Ali R.A
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Ekrem" data-source="post: 57093" data-attributes="member: 3"><p><strong>hz. Ali (a.s)’ın hayatı ve faziletleri</strong></p><p></p><p style="margin-left: 20px"><strong>Hz. Ali (a.s)’ın Makamı</strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur:</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">“Ali bendendir; ben de Ali’denim.” [54]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Resulullah (s.a.a) buyurmuştur ki:</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">“Ali bana nispet, bedenimdeki başım gibidir.” [55]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Resulullah (s.a.a) buyurmuşlar ki:</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">“Ali insanların en üstünüdür; bunu kabul etmeyen kafirdir.” [56]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Yine Resulullah (s.a.a) buyurmuşlar ki:</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">“Ali, yaratıkların en iyisidir.” [57]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Zeyd Ali’den, Ali Hüseyin’den, Hüseyin de Ali bin Ebu Talib’den, Resulullah’ın bir kılı tutarak şöyle buyurduğunu nakletmişlerdir:</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">“Kim senden olan bir kılı incitirse (senin kılına dahi dokunursa) beni incitmiştir, beni inciten Allah’ı incitmiştir; O’nu incitene Allah’ın laneti olsun.” [58]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong>Hz. Ali (a.s)’ ın Faziletleri</strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur:</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">“Eğer ormanlar kalem, deniz mürekkep, cinler hesap eden, insanlar katip olurlarsa, Ali bin Ebi Talib’in faziletlerini sayamazlar.” [59]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Yine Resulullah (s.a.a) buyurmuştur ki:</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">“Allah-u Teala, kardeşim Ali’ye sayılmayacak kadar çok faziletler vermiştir. Kim onun faziletlerinden birini, ona ikrar ettiği halde zikrederse, Allah-u Teala onun geçmişte ve son zamanda işlediği günahlarını affeder. Kim onun faziletlerinden birini yazarsa, melekler sürekli olarak o yazıdan bir eser kaldıkça ona mağfiret dilerler. Kim onun faziletlerinden birini dinlerse, Allah Teala, onun işitmek yoluyla işlediği günahlarını bağışlar. Kim onun faziletlerinden olan bir yazıya bakarsa, Allah Teala, onun bakmak yoluyla işlediği günahlarını affeder.” [60]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Hz. Ali (a.s)’ın Sevgisi</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur:</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">“Müminin amel defterinin başlığı, Ali bin Ebi Talib’in sevgisidir.” [61]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Yine Resulullah (s.a.a) buyurmuş ki:</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">“Ali’nin sevgisi imandır; buğzu ise küfürdür.” [62]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Yine Resulullah (s.a.a) buyurmuşlar ki:</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">“Kim Ali’yi severse beni sevmiştir; kim Ali’ye buğz ederse bana buğz etmiştir.” [63]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Resulullah (s.a.a) yine buyurmuştur ki:</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">“Ya Ali! Halk arasındaki misalin, Kur’ân’daki “Kulhu vellahu ehed” (İhlas) suresine benzer; kim onu bir defa okursa, adeta Kur’ân’ın üçte birini okumuştur; kim onu iki defa okursa, adeta Kur’ân’ın üçte ikisini okumuştur; kim onu üç defa okursa, adeta Kur’ân’nın hepsini okumuştur. Ya Ali, sen de böylesin! Kim seni kalbiyle severse, imanın üçte birini elde etmiştir; kim kalbi ve diliyle seni severse imanın üçte ikisini elde etmiştir; kim seni kalbi, dili ve eliyle severse imanın hepsini elde etmiştir. Beni hak olarak peygamber gönderen Allah’a ant olsun ki, eğer yeryüzünün ehli, gök ehli gibi seni sevmiş olsaydı, Allah onlardan bir kişiyi bile ateşle azap etmezdi.” [64]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Yine Resulullah (s.a.a) buyurmuş ki:</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">“Ya Ali! Müminden başkası seni sevmez; münafıktan başkası da sana buğz etmez.” [65]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong>Hz. Ali (a.s)’ın Mahbubiyeti</strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Enes bin Malik şöyle diyor:</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Hz. Peygamber’in yanında kebap olmuş bir kuş vardı; onu yemeden önce şöyle dua etti: “Allah’ım, senin yanında en sevimli olan kulunu bana gönder de bu kuşu benimle yesin.” Derken Ali bin Ebi Talib geldi; onu Peygamber’le beraber yediler.” [66]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Bu hadis “Hadis-i Tayr” olarak meşhurdur. Şia ve Ehl-i Sünnet alimlerinin çoğu onu rivayet etmişlerdir. Bazı şairler bu hadisle ilgili şiirler de söylemişlerdir...[67]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong>Hz. Ali (a.s)’ın Velayeti</strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Allah-u Teala şöyle buyurmuştur:</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">“Ali bin Ebi Talib’in velayeti benim kalemdir; kim kaleme girerse azabımdan kurtulur.” [68]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Resulullah (s.a.a) buyurmuştur ki:</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">“Miraç gecesi beni göğe götürdüklerinde Peygamberleri topladılar, ben de onlarla beraber oturdum. Bir melek gelerek bana şöyle dedi : Allah-u Teala buyuruyor ki; “Bu peygamberlerden ne üzere gönderildiklerini sor.” “Ne üzere gönderildiniz?”diye sorduğumda; “Senin velayetin ve Ali bin Ebi Talib’in velayeti üzere gönderildik” dediler.” [69]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong>Hz. Ali (a.s)’ın Hilafeti</strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Sa’d bin Ebi Vakkas şöyle diyor:</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">“Resulullah (s.a.a), Tebuk gazvesinde Hz. Ali’yi (Medine’de) kendi yerine halife tayin etti. Bunun üzerine Hz. Ali; “Ya Resulellah, beni kadın ve çocuklar arasında mı halife ettin?” dediğinde, Hz. Peygamber şöyle buyurdular: “Acaba bana olan nispetinin Harun’un Musa’ya olan nimeti gibi olmasına razı olmuyor musun? Şu farkla ki, benden sonra peygamber yoktur.” [70]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Bu hadis “Menzilet” hadisi olarak meşhurdur. Bu hadis en sahih ve sabit hadislerdendir. Hz. Ali’nin imameti için en büyük delillerdendir.</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong>Hz. Ali (a.s)’ın Vasiliği</strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Resulullah (s.a.a) buyurmuşlar ki:</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">“Her peygamberin vasi ve varisi vardır; benim vasi ve varisim ise Ebu Talib oğlu Ali’dir.” [71]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">İnzar ayeti Resulullah (s.a.a)’e nazil olduğunda Hazret akrabalarını yemeğe davet etti. Yemeklerini yedikten sonra ayağa kalkarak şöyle buyurdular:</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">“Ey Abdulmuttalip oğulları! Allah Teala, beni bütün halka genel olarak ve size de özel olarak peygamber göndermiş ve bana “yakın akrabalarını korkut” emrini vermiştir. Ben de sizi dile hafif gelen ama terazide ağır olan iki söze davet ediyorum. Eğer onları kabul ederseniz Arap ve gayri Araba hakim olursunuz ve bütün ümmetler sizin emriniz altında olurlar; onlarla cennete girer ve onlarla cehennem ateşinden kurtulursunuz. O iki söz; ‘Allah’tan gayri bir mabudun olmadığına ve benim de onun elçisi olduğuna şehadet getirmektir.’ Her kim bu konuda (herkesten önce) benim davetimi icabet eder ve bu risaleti gerçekleştirmemde bana yardımcı olursa benim kardeşim, vasim, vezirim, varisim ve benden sonra halifem olacaktır.”</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">O mecliste hazır bulunanlardan, on yaşında olan Hz. Ali (a.s)’dan başka hiç kimse cevap vermedi. Resulullah (s.a.a) bu sözü üç kez tekrarladı. Her üç defasında da Hz. Ali’den başka O’nun davetini kabul eden olmadı. Bunun üzerine Resulullah (s.a.a) orada hazır olan cemaata şöyle buyurdular: “Bu (Ali), sizin aranızda benim kardeşim, vasim ve halifemdir.” [72]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong>Hz. Ali (a.s)’ın Hakkaniyeti</strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Resulullah (s.a.a) buyurmuştur ki:</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">“Ali Kur’ân iledir; Kur’ân da Ali iledir. Bunlar Kevser havuzunun başında bana gelinceye dek birbirlerinden ayrılmazlar.” [73]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Resulullah (s.a.a) buyurmuşlar ki:</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">“Allah Teala Ali’ye rahmet etsin. Allah’ım, hakkı, o nereye döndüyse onunla döndür.” [74]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Resulullah (s.a.a) buyurmuş ki:</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">“Ali’den ayrılan benden ayrılmıştır; benden ayrılan ise Allah’tan ayrılmıştır.” [75]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Yine Resulullah (s.a.a) buyurmuşlardır ki:</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">“Ali hak iledir; hak da Ali iledir. Bunlar kıyamet günü havuzun başında yanıma gelinceye dek birbirlerinden ayrılmazlar.” [76]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong>Hz. Ali (a.s)’ın İlmi</strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Resulullah (s.a.a) bu hususta şöyle buyurmuştur:</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">“Ben ilmin şehriyim, Ali de onun kapısıdır; ilim isteyen o kapıdan gelmelidir.” [77]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Bu hadis mütevatir ve kesin olan hadislerdendir. Allame-i Emini, El- Gadir kitabında Ehl-i Sünnet alimlerinden 143 kişinin bu hadisi naklettiklerini yazmıştır. [78]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Yine Resulullah (s.a.a) buyurmuştur ki:</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">“Ümmetimin en alimi Ali’dir.” [79]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Emir’ul- Muminin Hz. Ali de şöyle buyurmuştur:</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">“Kur’ân’da olan her ayeti Resulullah’a okudum, O da onun manasını (tefsirini) bana öğretti.” [80]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Hz. Ali (a.s)’dan şöyle nakledilmiştir:</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">“Gaip sırlarını benden sorun; çünkü ben peygamber ve elçilerin ilminin varisiyim.” [81]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Ehl-i Sünnet ve Şia alimleri Hz. Ali’nin şöyle buyurduğunu nakletmişlerdir:</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">“Beni kaybetmeden önce istediğiniz şeyi benden sorun. Allah’a ant olsun ki, eğer fetva kürsüsünde oturursam Tevrat ehli arasında Tevrat’ın hükmü ile, İncil ehli arasında İncil ile, Zebur ehli arasında Zebur ile ve Kur’ân ehli arasında Kur’ân’la fetva veririm. Öyle ki eğer Allah Teala o kitapları konuşturmuş olursa ‘Ali doğru dedi, bizde nazil olan hükme göre fetva verdi’ derlerdi.” [82]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Hz. Ali (a.s)’ın sorulara çok çabuk cevap vermesi herkesi şaşırtıyordu. Bir gün Ömer şöyle dedi: “Ya Ali, beni şaşırtan, bütün ilmi, fıkhi ve siyasi ilimleri çok iyi bilmen değildir, benim asıl şaşırdığım şey senin çok çabuk ve beklemeden cevap vermendir. Hz. Ali (a.s) onun bu sözüne karşılık şöyle buyurdu: “Ey Ömer, bu elimde kaç parmak vardır?” Ömer; “Beş parmak vardır” dedi. İmam (a.s); “Öyleyse neden bu sorunun cevabında düşünmedin?” Ömer; “Bu açıktır, düşünmeğe gerek yoktur” dediğinde, Hz. Ali (a.s); “Bütün meseleler de benim yanımda beş parmak gibi açıktır.” buyurdular.[83]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong>Hz. Ali (a.s)’ın Hz. Peygamber (s.a.a) İle Kardeşliği</strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Abdullah bin Ömer şöyle diyor:</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">“Resulullah (s.a.a), ashabı arasında kardeşlik akdi okudu, Ali gözlerinden yaşlar aktığı halde gelerek şöyle dedi: “Ya Resulellah, ashabın arasında kardeşlik akdi yaptın; ama benimle hiç kimse arasında kardeşlik akdi yapmadın!” Resulullah (s.a.a) ona şöyle buyurdular: “Sen dünya ve ahirette benim kardeşimsin.” [84]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Bu hadis “Muahat veya Uhuvvet Hadisi” olarak meşhurdur. Bu manada, Şia ve Ehl-i Sünnet kitaplarında hadisler oldukça çoktur. Bu çeşit hadisler, Hz. Ali’nin diğer sahabelerden çok üstün olduğunu göstermektedir. Çünkü Resulullah (s.a.a), ahlak ve diğer yönlerden birbirine benzeyenleri, birbirleriyle kardeş yapıyordu.[85]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong>Hz. Ali (a.s)’ın Zühdü</strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Hz. Ali (a.s), Basra valisi olan Osman bin Huneyf’e bir mektup yazarak şöyle buyurdu:</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">“Ben sizin İmamınız olmama rağmen iki eski elbise ve iki ekmekle yetiniyorum. Eğer istesem en iyi elbiseleri giyip buğday ve baldan yapılmış en iyi yemekleri yiyebilirim. Ama nefsim bana galip gelemez. Acaba halkın; “O İmam ve halifedir” demesiyle yetinip yoksulların üzüntülerinde ortak olmayayım mı?” [86]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Abdullah bin Abbas şöyle diyor:</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Zikar’da Emir’ul- Muminin Hz. (a.s)’ın yanına vardım, Hazret ayakkabısını dikiyordu. Bana; “Bu ayakkabının değeri kaçtır?” diye sordu. Onun bir değeri yoktur dedim. Bunun üzerine şöyle buyurdular: “Allah’a ant olsun ki, o benim için, bir hakkı ayakta tutmak veya bir batılı yok etmek hariç size emir olmamdan daha sevimlidir.” [87]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Hz. Ali (a.s) bazen şöyle buyuruyordu: “Bu abaya o kadar yamak attırmışım ki, artık onu yamayandan utanıyorum.” [88]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong>Hz. Ali (a.s)’ın İbadeti</strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Çok ibadet ettiğinden Zeyn’ul- Abidin lakabı kendisine verilen Ali bin Hüseyin (a.s)’a; “Senin ibadetin ceddin Hz. Ali’nin ibadetine oranla nasıldır? dediklerinde şöyle buyurdular: “Benim ibadetim, ceddim Hz. Ali’nin ibadeti yanında, onun ibadetinin Resulullah (s.a.a)’in ibadeti yanında olduğu gibidir.” (Yani benim ibadetim nere onun ibadeti nere!)[89]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Hz. Ali (a.s)’ın cariyesi Ümmü Said’e; “Hz. Ali Ramazan ayında mı daha çok ibadet ederdi yoksa başka aylarda mı?” diye sorduklarında; “Hz. Ali (a.s) her gece dua ve ibadetle meşguldü, Ramazan ve diğer aylar O’nun için eşitti” dedi.[90]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Hz. Ali (a.s) farz namazlara ilaveten müstahapları da kılıyordu; kesinlikle gece namazını terk etmezdi; hatta savaş zamanlarında bile ondan gaflet etmiyordu. Leylet’ul- Herir gecesinde sabaha yakın ufuğa bakıyordu, İbn-i Abbas; O taraftan endişede misin, düşman o semtte mi saklanmıştır? dediğinde; “Hayır, namaz vaktinin ulaşıp ulaşmadığına bakıyorum” buyurdular.[91]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Hz. Ali (a.s) Allah’a şöyle yakarıyordu: “Allah’ım, cezandan korkarak ve sevabını umarak sana ibadet etmedim; fakat seni ibadet için layık görüp ibadet ettim.” [92]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong>Hz. Ali (a.s)’ın Tevazusu</strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">İmam Sadık (a.s)’dan şöyle buyurduğu nakledilmiştir:</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">“Emir’ul- Muminin Hz. Ali (a.s) ev için odun topluyordu, su getiriyordu, evi süpürüyordu; Faıima (a.s) ise el değirmeniyle un öğütüyordu, hamur yapıyordu ve yemek pişiriyordu.” [93]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">İmam Hasan’ül- Askeri (a.s)’dan şöyle nakledilmiştir:</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">“Bir gün bir mümin babayla oğlu Hz. Ali (a.s)’ın evine geldiler. İmam (a.s) onların ayağına kalktı, onları ağırladı ve onları evin baş tarafında oturtup kendisi de onların karşısında oturdu. Daha sonra yemek getirmelerini emretti, yemek getirildiğinde; babayla oğul o yemekten doyasıya yediler. Daha sonra (İmam’ın hizmetçisi) Kanber, ellerini yıkamaları için bir leğenle ibrik ve ellerini kurulamaları için de bir havlu getirdi. Kanber babanın eline su dökmek için ileri gelince, Hz. Ali (a.s) hemen ibriği onun elinden alıp kendisi onun eline su dökmek istedi. Ama adam kendisini yere atarak şöyle dedi: “Ya Emir’el- Muminin! Allah beni görüyor, sen elime su dökmek mi istiyorsun!?” İmam (a.s); “Kalk otur, elini yıka; Allah Teala seni de ve senden farkı olmayan kardeşini de görüyor...” Nihayet adam yerden kalkıp İmam’ın onun eline su dökmesine razı oldu. İmam (a.s); “Eğer Kanber eline su dökseydi, nasıl ellerini rahatça yıkayacaktınsa öylece rahat bir şekilde ellerini yıka” buyurdular. Adam ellerini yıkadıktan sonra İmam (a.s) ibriği oğlu Muhammed-i Hanefiyye’ye verip şöyle buyurdular: “Oğlum! Eğer bu oğul babası olmadığı bir zamanda yanıma gelmiş olsaydı mutlaka onun eline su dökerdim. Ama Allah Teala oğulla baba bir yerde olduklarında onların aynı seviyede olmasını istememektedir. Baba babanın eline su döktü, oğul da oğlun eline su döksün.” İmam (a.s)’ın bu sözü üzerine Muhammed-i Hanefiyye de oğlun eline su döktü.” [94]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">İmam Cafer’us- Sadık (a.s) babasından şöyle naklediyor:</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">“Hz. Ali (a.s), zimmi (İslam’ın sığınağında olan) bir adamla yol arkadaşı oldu.</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Zimmi- “Ey Allah’ın kulu! Nereye gitmek istiyorsun?” dedi.</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong>Hz. Ali - “Kufe’ye” buyurdular.</strong></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Zimmi adam, Kufe yolunu bırakıp başka bir yola girince Hz. Ali (a.s) da onunla birlikte o yola koyuldu.</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Zimmi - “Sen Kufe’ye gitmek istemiyor muydun?”</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Hz. Ali- “Evet.”</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Zimmi - “Öyleyse yolunu terk ettin.”</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Hz. Ali- “Biliyorum.”</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Zimmi- “Bunu bildiğin halde, neden yolunu bırakıp da benimle geldin?”</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Hz. Ali- “Arkadaştan ayrılınca onu uğurlamak için onunla gitmek güzel arkadaşlığın kemalindendir, Peygamberimiz bize böyle emretmiştir.”</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Zimmi - “Böyle mi emretmiştir?”</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Hz. Ali- “Evet.”</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Zimmi - “İşte onun bu güzel amellerinden dolayı halk ona uymuştur. Ben senin dininde olduğuma dair seni tanık tutuyorum.”</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">Zimmi adam Hz. Ali (a.s)’la birlikte Peygamber (s.a.a)’in yanına dönüp Müslüman oldu.” [95]</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"></p><p style="text-align: center"><img src="https://img-fotki.yandex.ru/get/5817/115352506.13/0_5efc4_4791b652_S" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></p> </p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Ekrem, post: 57093, member: 3"] [b]hz. Ali (a.s)’ın hayatı ve faziletleri[/b] [INDENT][B]Hz. Ali (a.s)’ın Makamı[/B] Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ali bendendir; ben de Ali’denim.” [54] Resulullah (s.a.a) buyurmuştur ki: “Ali bana nispet, bedenimdeki başım gibidir.” [55] Resulullah (s.a.a) buyurmuşlar ki: “Ali insanların en üstünüdür; bunu kabul etmeyen kafirdir.” [56] Yine Resulullah (s.a.a) buyurmuşlar ki: “Ali, yaratıkların en iyisidir.” [57] Zeyd Ali’den, Ali Hüseyin’den, Hüseyin de Ali bin Ebu Talib’den, Resulullah’ın bir kılı tutarak şöyle buyurduğunu nakletmişlerdir: “Kim senden olan bir kılı incitirse (senin kılına dahi dokunursa) beni incitmiştir, beni inciten Allah’ı incitmiştir; O’nu incitene Allah’ın laneti olsun.” [58] [B]Hz. Ali (a.s)’ ın Faziletleri[/B] Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Eğer ormanlar kalem, deniz mürekkep, cinler hesap eden, insanlar katip olurlarsa, Ali bin Ebi Talib’in faziletlerini sayamazlar.” [59] Yine Resulullah (s.a.a) buyurmuştur ki: “Allah-u Teala, kardeşim Ali’ye sayılmayacak kadar çok faziletler vermiştir. Kim onun faziletlerinden birini, ona ikrar ettiği halde zikrederse, Allah-u Teala onun geçmişte ve son zamanda işlediği günahlarını affeder. Kim onun faziletlerinden birini yazarsa, melekler sürekli olarak o yazıdan bir eser kaldıkça ona mağfiret dilerler. Kim onun faziletlerinden birini dinlerse, Allah Teala, onun işitmek yoluyla işlediği günahlarını bağışlar. Kim onun faziletlerinden olan bir yazıya bakarsa, Allah Teala, onun bakmak yoluyla işlediği günahlarını affeder.” [60] Hz. Ali (a.s)’ın Sevgisi Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Müminin amel defterinin başlığı, Ali bin Ebi Talib’in sevgisidir.” [61] Yine Resulullah (s.a.a) buyurmuş ki: “Ali’nin sevgisi imandır; buğzu ise küfürdür.” [62] Yine Resulullah (s.a.a) buyurmuşlar ki: “Kim Ali’yi severse beni sevmiştir; kim Ali’ye buğz ederse bana buğz etmiştir.” [63] Resulullah (s.a.a) yine buyurmuştur ki: “Ya Ali! Halk arasındaki misalin, Kur’ân’daki “Kulhu vellahu ehed” (İhlas) suresine benzer; kim onu bir defa okursa, adeta Kur’ân’ın üçte birini okumuştur; kim onu iki defa okursa, adeta Kur’ân’ın üçte ikisini okumuştur; kim onu üç defa okursa, adeta Kur’ân’nın hepsini okumuştur. Ya Ali, sen de böylesin! Kim seni kalbiyle severse, imanın üçte birini elde etmiştir; kim kalbi ve diliyle seni severse imanın üçte ikisini elde etmiştir; kim seni kalbi, dili ve eliyle severse imanın hepsini elde etmiştir. Beni hak olarak peygamber gönderen Allah’a ant olsun ki, eğer yeryüzünün ehli, gök ehli gibi seni sevmiş olsaydı, Allah onlardan bir kişiyi bile ateşle azap etmezdi.” [64] Yine Resulullah (s.a.a) buyurmuş ki: “Ya Ali! Müminden başkası seni sevmez; münafıktan başkası da sana buğz etmez.” [65] [B]Hz. Ali (a.s)’ın Mahbubiyeti[/B] Enes bin Malik şöyle diyor: Hz. Peygamber’in yanında kebap olmuş bir kuş vardı; onu yemeden önce şöyle dua etti: “Allah’ım, senin yanında en sevimli olan kulunu bana gönder de bu kuşu benimle yesin.” Derken Ali bin Ebi Talib geldi; onu Peygamber’le beraber yediler.” [66] Bu hadis “Hadis-i Tayr” olarak meşhurdur. Şia ve Ehl-i Sünnet alimlerinin çoğu onu rivayet etmişlerdir. Bazı şairler bu hadisle ilgili şiirler de söylemişlerdir...[67] [B]Hz. Ali (a.s)’ın Velayeti[/B] Allah-u Teala şöyle buyurmuştur: “Ali bin Ebi Talib’in velayeti benim kalemdir; kim kaleme girerse azabımdan kurtulur.” [68] Resulullah (s.a.a) buyurmuştur ki: “Miraç gecesi beni göğe götürdüklerinde Peygamberleri topladılar, ben de onlarla beraber oturdum. Bir melek gelerek bana şöyle dedi : Allah-u Teala buyuruyor ki; “Bu peygamberlerden ne üzere gönderildiklerini sor.” “Ne üzere gönderildiniz?”diye sorduğumda; “Senin velayetin ve Ali bin Ebi Talib’in velayeti üzere gönderildik” dediler.” [69] [B]Hz. Ali (a.s)’ın Hilafeti[/B] Sa’d bin Ebi Vakkas şöyle diyor: “Resulullah (s.a.a), Tebuk gazvesinde Hz. Ali’yi (Medine’de) kendi yerine halife tayin etti. Bunun üzerine Hz. Ali; “Ya Resulellah, beni kadın ve çocuklar arasında mı halife ettin?” dediğinde, Hz. Peygamber şöyle buyurdular: “Acaba bana olan nispetinin Harun’un Musa’ya olan nimeti gibi olmasına razı olmuyor musun? Şu farkla ki, benden sonra peygamber yoktur.” [70] Bu hadis “Menzilet” hadisi olarak meşhurdur. Bu hadis en sahih ve sabit hadislerdendir. Hz. Ali’nin imameti için en büyük delillerdendir. [B]Hz. Ali (a.s)’ın Vasiliği[/B] Resulullah (s.a.a) buyurmuşlar ki: “Her peygamberin vasi ve varisi vardır; benim vasi ve varisim ise Ebu Talib oğlu Ali’dir.” [71] İnzar ayeti Resulullah (s.a.a)’e nazil olduğunda Hazret akrabalarını yemeğe davet etti. Yemeklerini yedikten sonra ayağa kalkarak şöyle buyurdular: “Ey Abdulmuttalip oğulları! Allah Teala, beni bütün halka genel olarak ve size de özel olarak peygamber göndermiş ve bana “yakın akrabalarını korkut” emrini vermiştir. Ben de sizi dile hafif gelen ama terazide ağır olan iki söze davet ediyorum. Eğer onları kabul ederseniz Arap ve gayri Araba hakim olursunuz ve bütün ümmetler sizin emriniz altında olurlar; onlarla cennete girer ve onlarla cehennem ateşinden kurtulursunuz. O iki söz; ‘Allah’tan gayri bir mabudun olmadığına ve benim de onun elçisi olduğuna şehadet getirmektir.’ Her kim bu konuda (herkesten önce) benim davetimi icabet eder ve bu risaleti gerçekleştirmemde bana yardımcı olursa benim kardeşim, vasim, vezirim, varisim ve benden sonra halifem olacaktır.” O mecliste hazır bulunanlardan, on yaşında olan Hz. Ali (a.s)’dan başka hiç kimse cevap vermedi. Resulullah (s.a.a) bu sözü üç kez tekrarladı. Her üç defasında da Hz. Ali’den başka O’nun davetini kabul eden olmadı. Bunun üzerine Resulullah (s.a.a) orada hazır olan cemaata şöyle buyurdular: “Bu (Ali), sizin aranızda benim kardeşim, vasim ve halifemdir.” [72] [B]Hz. Ali (a.s)’ın Hakkaniyeti[/B] Resulullah (s.a.a) buyurmuştur ki: “Ali Kur’ân iledir; Kur’ân da Ali iledir. Bunlar Kevser havuzunun başında bana gelinceye dek birbirlerinden ayrılmazlar.” [73] Resulullah (s.a.a) buyurmuşlar ki: “Allah Teala Ali’ye rahmet etsin. Allah’ım, hakkı, o nereye döndüyse onunla döndür.” [74] Resulullah (s.a.a) buyurmuş ki: “Ali’den ayrılan benden ayrılmıştır; benden ayrılan ise Allah’tan ayrılmıştır.” [75] Yine Resulullah (s.a.a) buyurmuşlardır ki: “Ali hak iledir; hak da Ali iledir. Bunlar kıyamet günü havuzun başında yanıma gelinceye dek birbirlerinden ayrılmazlar.” [76] [B]Hz. Ali (a.s)’ın İlmi[/B] Resulullah (s.a.a) bu hususta şöyle buyurmuştur: “Ben ilmin şehriyim, Ali de onun kapısıdır; ilim isteyen o kapıdan gelmelidir.” [77] Bu hadis mütevatir ve kesin olan hadislerdendir. Allame-i Emini, El- Gadir kitabında Ehl-i Sünnet alimlerinden 143 kişinin bu hadisi naklettiklerini yazmıştır. [78] Yine Resulullah (s.a.a) buyurmuştur ki: “Ümmetimin en alimi Ali’dir.” [79] Emir’ul- Muminin Hz. Ali de şöyle buyurmuştur: “Kur’ân’da olan her ayeti Resulullah’a okudum, O da onun manasını (tefsirini) bana öğretti.” [80] Hz. Ali (a.s)’dan şöyle nakledilmiştir: “Gaip sırlarını benden sorun; çünkü ben peygamber ve elçilerin ilminin varisiyim.” [81] Ehl-i Sünnet ve Şia alimleri Hz. Ali’nin şöyle buyurduğunu nakletmişlerdir: “Beni kaybetmeden önce istediğiniz şeyi benden sorun. Allah’a ant olsun ki, eğer fetva kürsüsünde oturursam Tevrat ehli arasında Tevrat’ın hükmü ile, İncil ehli arasında İncil ile, Zebur ehli arasında Zebur ile ve Kur’ân ehli arasında Kur’ân’la fetva veririm. Öyle ki eğer Allah Teala o kitapları konuşturmuş olursa ‘Ali doğru dedi, bizde nazil olan hükme göre fetva verdi’ derlerdi.” [82] Hz. Ali (a.s)’ın sorulara çok çabuk cevap vermesi herkesi şaşırtıyordu. Bir gün Ömer şöyle dedi: “Ya Ali, beni şaşırtan, bütün ilmi, fıkhi ve siyasi ilimleri çok iyi bilmen değildir, benim asıl şaşırdığım şey senin çok çabuk ve beklemeden cevap vermendir. Hz. Ali (a.s) onun bu sözüne karşılık şöyle buyurdu: “Ey Ömer, bu elimde kaç parmak vardır?” Ömer; “Beş parmak vardır” dedi. İmam (a.s); “Öyleyse neden bu sorunun cevabında düşünmedin?” Ömer; “Bu açıktır, düşünmeğe gerek yoktur” dediğinde, Hz. Ali (a.s); “Bütün meseleler de benim yanımda beş parmak gibi açıktır.” buyurdular.[83] [B]Hz. Ali (a.s)’ın Hz. Peygamber (s.a.a) İle Kardeşliği[/B] Abdullah bin Ömer şöyle diyor: “Resulullah (s.a.a), ashabı arasında kardeşlik akdi okudu, Ali gözlerinden yaşlar aktığı halde gelerek şöyle dedi: “Ya Resulellah, ashabın arasında kardeşlik akdi yaptın; ama benimle hiç kimse arasında kardeşlik akdi yapmadın!” Resulullah (s.a.a) ona şöyle buyurdular: “Sen dünya ve ahirette benim kardeşimsin.” [84] Bu hadis “Muahat veya Uhuvvet Hadisi” olarak meşhurdur. Bu manada, Şia ve Ehl-i Sünnet kitaplarında hadisler oldukça çoktur. Bu çeşit hadisler, Hz. Ali’nin diğer sahabelerden çok üstün olduğunu göstermektedir. Çünkü Resulullah (s.a.a), ahlak ve diğer yönlerden birbirine benzeyenleri, birbirleriyle kardeş yapıyordu.[85] [B]Hz. Ali (a.s)’ın Zühdü[/B] Hz. Ali (a.s), Basra valisi olan Osman bin Huneyf’e bir mektup yazarak şöyle buyurdu: “Ben sizin İmamınız olmama rağmen iki eski elbise ve iki ekmekle yetiniyorum. Eğer istesem en iyi elbiseleri giyip buğday ve baldan yapılmış en iyi yemekleri yiyebilirim. Ama nefsim bana galip gelemez. Acaba halkın; “O İmam ve halifedir” demesiyle yetinip yoksulların üzüntülerinde ortak olmayayım mı?” [86] Abdullah bin Abbas şöyle diyor: Zikar’da Emir’ul- Muminin Hz. (a.s)’ın yanına vardım, Hazret ayakkabısını dikiyordu. Bana; “Bu ayakkabının değeri kaçtır?” diye sordu. Onun bir değeri yoktur dedim. Bunun üzerine şöyle buyurdular: “Allah’a ant olsun ki, o benim için, bir hakkı ayakta tutmak veya bir batılı yok etmek hariç size emir olmamdan daha sevimlidir.” [87] Hz. Ali (a.s) bazen şöyle buyuruyordu: “Bu abaya o kadar yamak attırmışım ki, artık onu yamayandan utanıyorum.” [88] [B]Hz. Ali (a.s)’ın İbadeti[/B] Çok ibadet ettiğinden Zeyn’ul- Abidin lakabı kendisine verilen Ali bin Hüseyin (a.s)’a; “Senin ibadetin ceddin Hz. Ali’nin ibadetine oranla nasıldır? dediklerinde şöyle buyurdular: “Benim ibadetim, ceddim Hz. Ali’nin ibadeti yanında, onun ibadetinin Resulullah (s.a.a)’in ibadeti yanında olduğu gibidir.” (Yani benim ibadetim nere onun ibadeti nere!)[89] Hz. Ali (a.s)’ın cariyesi Ümmü Said’e; “Hz. Ali Ramazan ayında mı daha çok ibadet ederdi yoksa başka aylarda mı?” diye sorduklarında; “Hz. Ali (a.s) her gece dua ve ibadetle meşguldü, Ramazan ve diğer aylar O’nun için eşitti” dedi.[90] Hz. Ali (a.s) farz namazlara ilaveten müstahapları da kılıyordu; kesinlikle gece namazını terk etmezdi; hatta savaş zamanlarında bile ondan gaflet etmiyordu. Leylet’ul- Herir gecesinde sabaha yakın ufuğa bakıyordu, İbn-i Abbas; O taraftan endişede misin, düşman o semtte mi saklanmıştır? dediğinde; “Hayır, namaz vaktinin ulaşıp ulaşmadığına bakıyorum” buyurdular.[91] Hz. Ali (a.s) Allah’a şöyle yakarıyordu: “Allah’ım, cezandan korkarak ve sevabını umarak sana ibadet etmedim; fakat seni ibadet için layık görüp ibadet ettim.” [92] [B]Hz. Ali (a.s)’ın Tevazusu[/B] İmam Sadık (a.s)’dan şöyle buyurduğu nakledilmiştir: “Emir’ul- Muminin Hz. Ali (a.s) ev için odun topluyordu, su getiriyordu, evi süpürüyordu; Faıima (a.s) ise el değirmeniyle un öğütüyordu, hamur yapıyordu ve yemek pişiriyordu.” [93] İmam Hasan’ül- Askeri (a.s)’dan şöyle nakledilmiştir: “Bir gün bir mümin babayla oğlu Hz. Ali (a.s)’ın evine geldiler. İmam (a.s) onların ayağına kalktı, onları ağırladı ve onları evin baş tarafında oturtup kendisi de onların karşısında oturdu. Daha sonra yemek getirmelerini emretti, yemek getirildiğinde; babayla oğul o yemekten doyasıya yediler. Daha sonra (İmam’ın hizmetçisi) Kanber, ellerini yıkamaları için bir leğenle ibrik ve ellerini kurulamaları için de bir havlu getirdi. Kanber babanın eline su dökmek için ileri gelince, Hz. Ali (a.s) hemen ibriği onun elinden alıp kendisi onun eline su dökmek istedi. Ama adam kendisini yere atarak şöyle dedi: “Ya Emir’el- Muminin! Allah beni görüyor, sen elime su dökmek mi istiyorsun!?” İmam (a.s); “Kalk otur, elini yıka; Allah Teala seni de ve senden farkı olmayan kardeşini de görüyor...” Nihayet adam yerden kalkıp İmam’ın onun eline su dökmesine razı oldu. İmam (a.s); “Eğer Kanber eline su dökseydi, nasıl ellerini rahatça yıkayacaktınsa öylece rahat bir şekilde ellerini yıka” buyurdular. Adam ellerini yıkadıktan sonra İmam (a.s) ibriği oğlu Muhammed-i Hanefiyye’ye verip şöyle buyurdular: “Oğlum! Eğer bu oğul babası olmadığı bir zamanda yanıma gelmiş olsaydı mutlaka onun eline su dökerdim. Ama Allah Teala oğulla baba bir yerde olduklarında onların aynı seviyede olmasını istememektedir. Baba babanın eline su döktü, oğul da oğlun eline su döksün.” İmam (a.s)’ın bu sözü üzerine Muhammed-i Hanefiyye de oğlun eline su döktü.” [94] İmam Cafer’us- Sadık (a.s) babasından şöyle naklediyor: “Hz. Ali (a.s), zimmi (İslam’ın sığınağında olan) bir adamla yol arkadaşı oldu. Zimmi- “Ey Allah’ın kulu! Nereye gitmek istiyorsun?” dedi. [B]Hz. Ali - “Kufe’ye” buyurdular.[/B] Zimmi adam, Kufe yolunu bırakıp başka bir yola girince Hz. Ali (a.s) da onunla birlikte o yola koyuldu. Zimmi - “Sen Kufe’ye gitmek istemiyor muydun?” Hz. Ali- “Evet.” Zimmi - “Öyleyse yolunu terk ettin.” Hz. Ali- “Biliyorum.” Zimmi- “Bunu bildiğin halde, neden yolunu bırakıp da benimle geldin?” Hz. Ali- “Arkadaştan ayrılınca onu uğurlamak için onunla gitmek güzel arkadaşlığın kemalindendir, Peygamberimiz bize böyle emretmiştir.” Zimmi - “Böyle mi emretmiştir?” Hz. Ali- “Evet.” Zimmi - “İşte onun bu güzel amellerinden dolayı halk ona uymuştur. Ben senin dininde olduğuma dair seni tanık tutuyorum.” Zimmi adam Hz. Ali (a.s)’la birlikte Peygamber (s.a.a)’in yanına dönüp Müslüman oldu.” [95] [CENTER][IMG]https://img-fotki.yandex.ru/get/5817/115352506.13/0_5efc4_4791b652_S[/IMG][/CENTER][/INDENT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
KÜLTÜR,EDEBİYAT MİZAH
Kim Kimdir?
Hz . Ali R.A
Üst
Alt