- Katılım
- 25 Temmuz 2011
- Mesajlar
- 7,319
- Tepkime puanı
- 117
HUZURLU OLMAK İÇİN...
Kahire Evliyâsından “Yahyâ bin Muhammed” hazretleri, bir gün sevdiklerine;
- Dünyada en makbul insan, takvâ ehli olandır, buyurdu.
Ve ekledi:
- Günah, ateştir çünkü. Cehennem ateşine bir an dayanılmaz.
- Ne tavsiye edersiniz? dediler.
- Günahtan kaçının! Bunu yapmadıkça rahat ve huzur bulamazsınız.Buyurdu.
Şöyle devam etti:
- Müminleri çok sevin. Eshâb-ı kiramın muvaffakiyetinin sebebi neydi, biliyor musunuz?
- Neydi efendim?
- Birbirlerini çok sevmeleriydi. Kur’ân-ı kerîmde; “Onlar, birbirlerini çok severlerdi” diye Rabbimiz methediyor onları.
Ölümü düşünün!
Bir gün de;
- Dünya sıkıntısının en iyi ilâcı, kefene bürünmektir, buyurdu.Anlıyamadılar;
- Kefene bürünmek mi efendim?
- Evet. Sıkıntının ilâcı, “ölümü düşünmek”tir yâni. Siz hiç bir ölü ile diri bir adamın kavga ettiğini gördünüz mü?
- Görmedik hocam, olur mu öyle şey?
- Olmaz tabii. İşte her anlaşmazlıkta, siz de ölü gibi olun.
- Nasıl yâni?
- Yâni münakaşa etmeyin. Hatta; “Sen haklısın, kusura bakma!” deyin.
- Ama bu, çok zor, dediler.
- Evet zor. Ama mârifet, zoru başarmaktır.
- İyi de, ya biz haklıysak hocam?
- Olsun. Yüzde yüz haklı olduğu halde böyle söyleyene Cennette büyük bir köşk verilecektir. Bunu, Peygamber Efendimiz haber veriyor ve “Kefili de benim” buyuruyor.
Kendinizden tiksinin!
Bir gün de talebelerine;
- İnsanın din bilgisi arttıkça ALLAHü teâlâya sevgisi de artar ve kendinden soğumaya başlar, buyurdu.Şaşırdılar;
- Kendinden mi soğur efendim?
- Evet. Nefsinden soğumaya, hattâ tiksinip nefret etmeye başlar. Bu, ALLAHü teâlânın o kulu çok sevdiğinin alâmetidir.
Alıntı.....
Kahire Evliyâsından “Yahyâ bin Muhammed” hazretleri, bir gün sevdiklerine;
- Dünyada en makbul insan, takvâ ehli olandır, buyurdu.
Ve ekledi:
- Günah, ateştir çünkü. Cehennem ateşine bir an dayanılmaz.
- Ne tavsiye edersiniz? dediler.
- Günahtan kaçının! Bunu yapmadıkça rahat ve huzur bulamazsınız.Buyurdu.
Şöyle devam etti:
- Müminleri çok sevin. Eshâb-ı kiramın muvaffakiyetinin sebebi neydi, biliyor musunuz?
- Neydi efendim?
- Birbirlerini çok sevmeleriydi. Kur’ân-ı kerîmde; “Onlar, birbirlerini çok severlerdi” diye Rabbimiz methediyor onları.
Ölümü düşünün!
Bir gün de;
- Dünya sıkıntısının en iyi ilâcı, kefene bürünmektir, buyurdu.Anlıyamadılar;
- Kefene bürünmek mi efendim?
- Evet. Sıkıntının ilâcı, “ölümü düşünmek”tir yâni. Siz hiç bir ölü ile diri bir adamın kavga ettiğini gördünüz mü?
- Görmedik hocam, olur mu öyle şey?
- Olmaz tabii. İşte her anlaşmazlıkta, siz de ölü gibi olun.
- Nasıl yâni?
- Yâni münakaşa etmeyin. Hatta; “Sen haklısın, kusura bakma!” deyin.
- Ama bu, çok zor, dediler.
- Evet zor. Ama mârifet, zoru başarmaktır.
- İyi de, ya biz haklıysak hocam?
- Olsun. Yüzde yüz haklı olduğu halde böyle söyleyene Cennette büyük bir köşk verilecektir. Bunu, Peygamber Efendimiz haber veriyor ve “Kefili de benim” buyuruyor.
Kendinizden tiksinin!
Bir gün de talebelerine;
- İnsanın din bilgisi arttıkça ALLAHü teâlâya sevgisi de artar ve kendinden soğumaya başlar, buyurdu.Şaşırdılar;
- Kendinden mi soğur efendim?
- Evet. Nefsinden soğumaya, hattâ tiksinip nefret etmeye başlar. Bu, ALLAHü teâlânın o kulu çok sevdiğinin alâmetidir.
Alıntı.....