Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Sahabe,Tabiin ve Evliyalar
Hanım sahabeler
Huleyde Binti Kays (r.a)
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Ekrem" data-source="post: 6307" data-attributes="member: 3"><p style="text-align: center"><a href="https://www.islamiforumlar.net/" target="_blank"><img src="https://www.biriz.biz/sahabiler/kadsah46.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></a></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px">Huleyde binti Kays radıyallahu anhâ Ensar hanımlarının ilklerinden... </span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px">Kocası ile birlikte Mekke’ye gelerek ikinci Akabe görüşmesinde Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem efendimize biat etme şerefine nâil olan bir hanım sahâbî... Ümmü Bişr adıyla da anılır. </span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px">O, Medine’lidir. Babası Kays İbni Sâbit’tir. Kocası Berâ İbni Ma’rur (r.a)’dır.</span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px">Huleyde (r.anhâ) akıllı, zekî bir hanımdı. Hâdiseleri, hâtıraları zihninde iyi muhafaza ederdi. Allah Rasûlüne biat için çıktığı Mekke yolculuğunda kocasının bir hâtırasını şöyle nakleder.</span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px">Yesrib’de İslâm yayılmaya başlayınca bir grub Ensarlı Rasûlullah (s.a) efendimizi ziyaret etmeye karar verdiler. Berâ İbni Ma’rur ile birlikte ben de kafileye katıldım. Yolda namaz kılmaya kalkıldığında Berâ (r.a)’ın gönlüne bir his geldi. Kendi kendine:</span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px">“Ben Kâbe’yi arkama almak istemiyorum. Ona doğru namaz kılmak istiyorum” demeye başladı.</span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px">Ashabtan Ka’b İbni Mâlik, Es’ad İbni Zürâre ve diğer ileri gelenler:</span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px">“Vallahi, biz Peygamberimizin sadece Şam tarafına doğru namaz kıldığını duyduk. Ona muhalefet etmek istemiyoruz.” dediler.</span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px">Berâ (r.a) fikrinden vazgeçmedi ve: “Ben Kâbe’ye doğru namaz kılacağım.” dedi.</span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px">Mekke’ye geldiklerinde Berâ (r.a) Resûl-i Ekrem (s.a) efendimize yolculukta geçen hâdiseyi nakletti:</span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px">“Ya Rasûlallah! Ben bu yolculuğa, Allah beni İslâm nimetine kavuşturduktan sonra çıktım. Kâbe’yi arkama almak bana ağır geldi. Ona doğru namaz kılmak gönlüme daha sıcak geldi. Bu konuda arkadaşlarım bana karşı çıktı. Bundan dolayı içime şüphe düştü. Sizin görüşünüz nedir?” dedi.</span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px">Fahr-i Kâinat (s.a) Berâ İbni Ma’rur (r.a)’a tebessüm ederek: “Sen zaten bir kıble üzerindeydin. Keşke o konuda sabretseydin.” buyurdu.</span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px">Berâ (r.a) bu cevap üzerine tekrar Şam tarafına doğru dönerek namaz kılmaya başladı. Fakat o, Kâbe’ye doğru ilk namaz kılan olarak tarihe geçmiş oldu.</span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px">Huleyde (r. anhâ)’nın Berâ İbni Ma’rur (r.a) ile evliliğinden Bişr adında bir oğlu olmuştu. Çocuğunu İslâmî güzelliklerle büyütebilmek için çok gayret sarfetti. Çocuğun eğitimine dikkat etti. Onun gönlünün Allah ve Resûlü sevgisiyle dolması için çırpındı. Yavrusunun bir İslâm mücâhidi olarak yetişmesini istedi.</span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px">Huleyde binti Kays (r. anhâ) oğlunun adından dolayı Ümmü Bişr b. Berâ diye de anılır oldu. Allah ve Resûlüne teslimiyeti tam olan oğlu Bişr, kahramanlık ruhuyla kalbi dolu olarak yetişti. Genç yaşta o, İslâm’ın bir mücâhidi oldu.</span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px">O, İki Cihan Güneşi efendimizle birlikte Bedir, Uhud, Hendek ve Hayber savaşlarına katıldı. Büyük kahramanlıklar gösterdi. Sonunda Hayber’de Fahr-i Kâinat (s.a) efendimize hediye olarak ikram edilen zehirli kebabtan yiyerek şehadet şerbetini içti. </span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px">Huleyde binti Kays (r. anhâ) şehid annesi olmuş ve hayatta yalnız kalmıştı. Kocası da hicretten bir ay kadar önce vefat etmişti. Resûl-i Ekrem (s.a) efendimiz Yesrib’e hicret edince kocasının kabrini göstermek üzere başına geldi ve: “Ya Rasûlallah! Bu biat edenlerin ilki, Kâbe’ye yönelenlerin ilki, malının üçte birini vasiyet edenlerin ilki ve nakîblerden biri olan Berâ İbni Ma’rûr (r.a)’ın kabridir.” dedi. </span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px">Rasûlullah (s.a) efendimiz ashabıyla birlikte Berâ (r.a)’ın cenâze namazını kıldı ve şöyle dua etti: “Allahım! Ona mağfiret et, ona acı ve ondan hoşnut ol.”</span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px">Huleyde binti Kays (r. anhâ) devamlı Kur’ân okumayı ve ilim meclislerinde bulunmayı severdi. Hz. Aişe annemiz müslüman hanımlara hadis rivayet ederdi. O da bu derslere katılırdı.</span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px">Bir kuşluk vakti Huleyde (r. anhâ) Medine sokaklarında Fâtiha sûresini okuyarak yürüyordu. Karşısına Hz. Ali, İmran İbn Husayn ve Enes İbni Mâlik (r. anhüm) çıktı. Hz. Ali (r.a) ona: “Ümmü Bişr! Mırıldandığın nedir?” dedi. O da: “Fâtiha sûresini” okuyordum diye cevap verdi. Hz. Ali (r.a) onun gönlünü hoş edecek, ve yaptığı işin Rabbimizin rızasına vesîle olduğunu bildirecek şu müjdeyi verdi. Ben, Resûl-i Ekrem (s.a) efendimizin şöyle dediğini duydum. “Fâtihâ sûresi Arşın altındaki hazineden indirilmiştir.”</span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px">İmran İbn Husayn (r.a) da şöyle dedi: Ben de Rasûlullah (s.a)’in şöyle dediğini duydum. “Fâtiha ve Âyetü’l-Kürsî’yi kullar bir evde okusun da o gün onlara insan ve cin gözü dokunsun, bu mümkün değildir.”</span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px">Enes İbni Mâlik (r.a)’da Kur’ân’ın en faziletli sûresidir diye duyduğunu söyleyerek onu sevindirmişlerdir.</span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px">Huleyde (r. anha) Rasûlullah (s.a) efendimiz’in huzurunda rahat konuşurdu. Birgün “Ya Rasûlallah! Ölüler birbirlerini tanırlar mı?” diye sordu. Fahr-i Kâinat (s.a) efendimiz tebessüm ederek: “A iki eli bol olası, iyi ruhlar cennet içinde yeşil kuşlar gibi dolaşırlar. Ağaç üzerindeki kuşlar birbirlerini tanıdığı gibi temiz ruhlar da birbirleriyle tanışırlar.” buyurdu. </span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px">Huleyde binti Kays (r. anhâ) Resûl-i Ekrem (s.a) efendimizin rahatsızlığının arttığı son anlarında yapmış olduğu bir ziyaretini kendisi şöyle anlatır: Efendimiz’in yanına vardım. Onu sıtma nöbeti geçirirken gördüm. Mübarek alnına elimi koydum. Şimdiye kadar görmediğim bir ateşle karşılaştım. Yüreğim dayanamadı ve:</span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px">“Ya Rasûlallah! Seni hiçbir kimsenin tutulmadığı bir hastalığa, sıtmaya tutulmuş görüyorum.” dedim. İki Cihan Güneşi Efendimiz de bana: “Bize verilecek ecir ve mükâfat kat kat olduğu gibi, ibtilâlar, musîbetler de böyle kat kat olur.” buyurdu. Sonra “Halk benim hastalığıma ne diyor?” diye sordu. Ben de:</span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px">“Halk Rasûlullah’taki hastalık “zâtülcenp”tir diyorlar” dedim. Bunun üzerine Efendimiz: “Allah, Resûlüne böyle bir hastalık vermiş değildir. O sadece şeytanın bir vesvesesidir.” buyurdu. Ben tekrar: “Ya Rasûlallah! Sen bu hastalığın neden ileri geldiğini sanıyorsun? dedim. Sonra oğlum Bişr’in âteşli hâli gözümün önüne geldi de; oğlumun ölümünün ancak Hayber’de yemiş olduğu zehirli kebabdan ileri geldiğini sanıyorum!” dedim. İki Cihan Güneşi efendimiz de:</span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px">“Ey Ümmû Bişr! Ben de bu hastalığımın ancak ondan ileri geldiğini sanıyorum! Hayber’de onunla birlikte tatmış olduğum zehirli etin acısından şu anda kalb damarımın koptuğunu duymaktayım.” buyurdu.</span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px">Huleyde (r. anhâ) İki Cihan Güneşi efendimizin çektiği bu ateşli hastalığa dayanamadı ve: “Anam babam sana feda olsun Ya Rasûlallah!” diyerek gözyaşları içerisinde huzurundan ayrıldı.</span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px">Huleyde (r. anhâ) bütün ömrünü Rasûlullah (s.a)’e sadakat, sevgi üzere geçirerek ebedi aleme göç eyledi.</span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px">Allah kendisinden razı olsun. Kabri pürnur, rûhu şâd olsun. Rabbimiz bizleri şefaatlerine nâil eylesin. Amin</span><span style="font-size: 12px"><a href="https://www.islamiforumlar.net/" target="_blank">.</a></span> </p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Ekrem, post: 6307, member: 3"] [CENTER][URL="https://www.islamiforumlar.net/"][IMG]https://www.biriz.biz/sahabiler/kadsah46.jpg[/IMG][/URL] [SIZE=3]Huleyde binti Kays radıyallahu anhâ Ensar hanımlarının ilklerinden... Kocası ile birlikte Mekke’ye gelerek ikinci Akabe görüşmesinde Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem efendimize biat etme şerefine nâil olan bir hanım sahâbî... Ümmü Bişr adıyla da anılır. O, Medine’lidir. Babası Kays İbni Sâbit’tir. Kocası Berâ İbni Ma’rur (r.a)’dır. Huleyde (r.anhâ) akıllı, zekî bir hanımdı. Hâdiseleri, hâtıraları zihninde iyi muhafaza ederdi. Allah Rasûlüne biat için çıktığı Mekke yolculuğunda kocasının bir hâtırasını şöyle nakleder. Yesrib’de İslâm yayılmaya başlayınca bir grub Ensarlı Rasûlullah (s.a) efendimizi ziyaret etmeye karar verdiler. Berâ İbni Ma’rur ile birlikte ben de kafileye katıldım. Yolda namaz kılmaya kalkıldığında Berâ (r.a)’ın gönlüne bir his geldi. Kendi kendine: “Ben Kâbe’yi arkama almak istemiyorum. Ona doğru namaz kılmak istiyorum” demeye başladı. Ashabtan Ka’b İbni Mâlik, Es’ad İbni Zürâre ve diğer ileri gelenler: “Vallahi, biz Peygamberimizin sadece Şam tarafına doğru namaz kıldığını duyduk. Ona muhalefet etmek istemiyoruz.” dediler. Berâ (r.a) fikrinden vazgeçmedi ve: “Ben Kâbe’ye doğru namaz kılacağım.” dedi. Mekke’ye geldiklerinde Berâ (r.a) Resûl-i Ekrem (s.a) efendimize yolculukta geçen hâdiseyi nakletti: “Ya Rasûlallah! Ben bu yolculuğa, Allah beni İslâm nimetine kavuşturduktan sonra çıktım. Kâbe’yi arkama almak bana ağır geldi. Ona doğru namaz kılmak gönlüme daha sıcak geldi. Bu konuda arkadaşlarım bana karşı çıktı. Bundan dolayı içime şüphe düştü. Sizin görüşünüz nedir?” dedi. Fahr-i Kâinat (s.a) Berâ İbni Ma’rur (r.a)’a tebessüm ederek: “Sen zaten bir kıble üzerindeydin. Keşke o konuda sabretseydin.” buyurdu. Berâ (r.a) bu cevap üzerine tekrar Şam tarafına doğru dönerek namaz kılmaya başladı. Fakat o, Kâbe’ye doğru ilk namaz kılan olarak tarihe geçmiş oldu. Huleyde (r. anhâ)’nın Berâ İbni Ma’rur (r.a) ile evliliğinden Bişr adında bir oğlu olmuştu. Çocuğunu İslâmî güzelliklerle büyütebilmek için çok gayret sarfetti. Çocuğun eğitimine dikkat etti. Onun gönlünün Allah ve Resûlü sevgisiyle dolması için çırpındı. Yavrusunun bir İslâm mücâhidi olarak yetişmesini istedi. Huleyde binti Kays (r. anhâ) oğlunun adından dolayı Ümmü Bişr b. Berâ diye de anılır oldu. Allah ve Resûlüne teslimiyeti tam olan oğlu Bişr, kahramanlık ruhuyla kalbi dolu olarak yetişti. Genç yaşta o, İslâm’ın bir mücâhidi oldu. O, İki Cihan Güneşi efendimizle birlikte Bedir, Uhud, Hendek ve Hayber savaşlarına katıldı. Büyük kahramanlıklar gösterdi. Sonunda Hayber’de Fahr-i Kâinat (s.a) efendimize hediye olarak ikram edilen zehirli kebabtan yiyerek şehadet şerbetini içti. Huleyde binti Kays (r. anhâ) şehid annesi olmuş ve hayatta yalnız kalmıştı. Kocası da hicretten bir ay kadar önce vefat etmişti. Resûl-i Ekrem (s.a) efendimiz Yesrib’e hicret edince kocasının kabrini göstermek üzere başına geldi ve: “Ya Rasûlallah! Bu biat edenlerin ilki, Kâbe’ye yönelenlerin ilki, malının üçte birini vasiyet edenlerin ilki ve nakîblerden biri olan Berâ İbni Ma’rûr (r.a)’ın kabridir.” dedi. Rasûlullah (s.a) efendimiz ashabıyla birlikte Berâ (r.a)’ın cenâze namazını kıldı ve şöyle dua etti: “Allahım! Ona mağfiret et, ona acı ve ondan hoşnut ol.” Huleyde binti Kays (r. anhâ) devamlı Kur’ân okumayı ve ilim meclislerinde bulunmayı severdi. Hz. Aişe annemiz müslüman hanımlara hadis rivayet ederdi. O da bu derslere katılırdı. Bir kuşluk vakti Huleyde (r. anhâ) Medine sokaklarında Fâtiha sûresini okuyarak yürüyordu. Karşısına Hz. Ali, İmran İbn Husayn ve Enes İbni Mâlik (r. anhüm) çıktı. Hz. Ali (r.a) ona: “Ümmü Bişr! Mırıldandığın nedir?” dedi. O da: “Fâtiha sûresini” okuyordum diye cevap verdi. Hz. Ali (r.a) onun gönlünü hoş edecek, ve yaptığı işin Rabbimizin rızasına vesîle olduğunu bildirecek şu müjdeyi verdi. Ben, Resûl-i Ekrem (s.a) efendimizin şöyle dediğini duydum. “Fâtihâ sûresi Arşın altındaki hazineden indirilmiştir.” İmran İbn Husayn (r.a) da şöyle dedi: Ben de Rasûlullah (s.a)’in şöyle dediğini duydum. “Fâtiha ve Âyetü’l-Kürsî’yi kullar bir evde okusun da o gün onlara insan ve cin gözü dokunsun, bu mümkün değildir.” Enes İbni Mâlik (r.a)’da Kur’ân’ın en faziletli sûresidir diye duyduğunu söyleyerek onu sevindirmişlerdir. Huleyde (r. anha) Rasûlullah (s.a) efendimiz’in huzurunda rahat konuşurdu. Birgün “Ya Rasûlallah! Ölüler birbirlerini tanırlar mı?” diye sordu. Fahr-i Kâinat (s.a) efendimiz tebessüm ederek: “A iki eli bol olası, iyi ruhlar cennet içinde yeşil kuşlar gibi dolaşırlar. Ağaç üzerindeki kuşlar birbirlerini tanıdığı gibi temiz ruhlar da birbirleriyle tanışırlar.” buyurdu. Huleyde binti Kays (r. anhâ) Resûl-i Ekrem (s.a) efendimizin rahatsızlığının arttığı son anlarında yapmış olduğu bir ziyaretini kendisi şöyle anlatır: Efendimiz’in yanına vardım. Onu sıtma nöbeti geçirirken gördüm. Mübarek alnına elimi koydum. Şimdiye kadar görmediğim bir ateşle karşılaştım. Yüreğim dayanamadı ve: “Ya Rasûlallah! Seni hiçbir kimsenin tutulmadığı bir hastalığa, sıtmaya tutulmuş görüyorum.” dedim. İki Cihan Güneşi Efendimiz de bana: “Bize verilecek ecir ve mükâfat kat kat olduğu gibi, ibtilâlar, musîbetler de böyle kat kat olur.” buyurdu. Sonra “Halk benim hastalığıma ne diyor?” diye sordu. Ben de: “Halk Rasûlullah’taki hastalık “zâtülcenp”tir diyorlar” dedim. Bunun üzerine Efendimiz: “Allah, Resûlüne böyle bir hastalık vermiş değildir. O sadece şeytanın bir vesvesesidir.” buyurdu. Ben tekrar: “Ya Rasûlallah! Sen bu hastalığın neden ileri geldiğini sanıyorsun? dedim. Sonra oğlum Bişr’in âteşli hâli gözümün önüne geldi de; oğlumun ölümünün ancak Hayber’de yemiş olduğu zehirli kebabdan ileri geldiğini sanıyorum!” dedim. İki Cihan Güneşi efendimiz de: “Ey Ümmû Bişr! Ben de bu hastalığımın ancak ondan ileri geldiğini sanıyorum! Hayber’de onunla birlikte tatmış olduğum zehirli etin acısından şu anda kalb damarımın koptuğunu duymaktayım.” buyurdu. Huleyde (r. anhâ) İki Cihan Güneşi efendimizin çektiği bu ateşli hastalığa dayanamadı ve: “Anam babam sana feda olsun Ya Rasûlallah!” diyerek gözyaşları içerisinde huzurundan ayrıldı. Huleyde (r. anhâ) bütün ömrünü Rasûlullah (s.a)’e sadakat, sevgi üzere geçirerek ebedi aleme göç eyledi. Allah kendisinden razı olsun. Kabri pürnur, rûhu şâd olsun. Rabbimiz bizleri şefaatlerine nâil eylesin. Amin[/SIZE][SIZE=3][URL="https://www.islamiforumlar.net/"].[/URL][/SIZE] [/CENTER] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Sahabe,Tabiin ve Evliyalar
Hanım sahabeler
Huleyde Binti Kays (r.a)
Üst
Alt