• Forumda Rüya yorumu YAPILMIYOR! Mesaj göndermeyiniz! Mesajınız silinir!

Hüküm Koyucu Allah’ı kabul etmek

Ashab

Çalışkan Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
7 Nisan 2021
Mesajlar
148
Tepkime puanı
43
Konum
İstanbul
İslam akaidinin en temel meselelerinden biri, başlıkta ifadesi bulan Hâkimiyet Allah'ındır inancıdır. İnsanoğlunun fıtratına yerleştirilmiş olan ve kevni ayetlerle desteklenen bu bilgi, her Peygamberin kavmini davet ettiği hakikattir aynı zamanda. İslam bu meseleyi tevhidin üç ana rüknüne bağlayarak onun yerinin ne denli önemli olduğunu göstermiştir. Hâkimiyetin Allah'a ait oluşu O'nun subhanehu ve teâlâ ilah olmasının, Rabb olmasının ve El-Hakem isminin gereğidir.

İnsanlık tarihini incelediğimizde insanların Allah'ın subhanehu ve teâlâ yaratmasıyla ilgili bir sorun yaşamadığını görmekteyiz. İnsanların Allah'ın göklerin otoritesini elinde bulundurduğuna dair de bir sıkıntıları olmamıştır. İnsanlığın sorunu, Allah'ın yeryüzüne aracı olmaksızın müdahalesi ve oraya kanunlar belirlemek suretiyle insanoğlunu başıboş bırakmaması olmuştur.

Ancak Allah subhanehu ve teâlâ insanın Allah'ın varlığını ve bazı sıfatlarını kabul etmesini ya da O'nu göklerde olan bir ilah olarak kabul etmesini sahih bir akide için yeterli saymamıştır. Hatta bu inançlarında onların yalancı olduklarına dikkat çekmiş ve bu inancın gereği olan Allah'ın insanın hayatının her alanına müdahalesinin zorunluluğuyla onları ilzam etmiştir. Çünkü var olduğuna ve insanları rızıklandırdığına inanılan, kainata koymuş olduğu kanunların mükemmelliği ikrar edilen bir Allah, neden yaratılışın semeresi olan insanı kendine hâline terk etsin ki? Tüm kainatı kendisine musahhar kıldığı, onun imtihanı için alemleri yarattığı ve dönüş olarak sadece insanı hesaba çekeceği biliniyorken, kainatta her zerreye bir kanun belirleyip insanı kendi hâline terk etmesi O'nun subhanehu ve teâlâ büyüklüğüne yakışır mı?

"Bizim, sizi boş bir amaç uğruna yarattığımızı ve gerçekten bize döndürülüp getirilmeyeceğinizi mi sanmıştınız? Hak melik olan Allah pek yücedir, Ondan başka ilah yoktur; kerim olan Arş'ın Rabbidir." (23/ Mu'minun 115-116)

Onlar hâkimiyet konusunda saptıkları gibi bu ümmet de sapacak ve onların yollarına tabi olacaktır. Doğru sözlü ve Allah subhanehu ve teâlâ tarafından doğrulanmış olan Peygamberin haber verdiği bu durumu sabahın aydınlığı gibi müşahede ediyoruz. Bugün kendini İslam'a nispet edenler Allah'ın yasalarını yürürlükten kaldıran, Allah'ın haram kıldığı zina, içki ve kumar gibi yasakları on sekiz yaşından büyüklere serbest/helal kılan sistem ve sistemin partilerine eklemlenme veya oy verme yarışındalar.

Hristiyan ve Yahudilere uyarak dinde sapma gösteren İslam ümmetinin, sapış serüveninin hüküm meselesiyle başlaması da Nebi'nin sallallahu aleyhi ve sellem bizlere haber verdikleri arasındadır.

"İslam'ın bağları halka halka çözülecektir. Halkalardan biri çözülünce insanlar diğerine sarılacaklar. İlk çözülecek olan hüküm/yönetim halkasıdır. En son çözülen de namaz olacaktır."

Siyasette yozlaşma ve Raşid halifeliği saltana çevirmeyle başlayan sapma, teşri ve yasama hakkının Allah'tan başkasına verildiği demokrasi diniyle zirveye ulaşmıştır. Sapma başladığında önü alınmadı mı her gelen asır bir önceki zaman dilimini aratacak cinsten olur. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem bu durumu ifade etmek için şöyle buyurmuştur:

"Sabrediniz! Rabbinize kavuşuncaya dek gelen her zaman bir öncekinden daha şerli olacaktır." (Buhari, 7068)

Demokrasi dininin kutsal ayini olan . Allah'ı ilah, Rabb ve El-Hakem olarak tanıdığını diliyle ikrar eden kalabalıklar, bu ikrara taban tabana zıt olan; millet adına kanun yapmak için seçim yarışına katılacak ya da katılanlara destek olmak için oy kullanacak. Böyle bir zamanda Muvahhidler olarak 'Egemenlik kayıtsız şartsız Allah'ındır.' diyor ve bu kabule tamamen zıt olan seçimlere seçmen veya seçilen olarak katılmayı reddediyoruz. Rabbimizden bu yazılanları asrımızın en çetin imtihanı olan Demokrasi fitnesine tutulmuş ve kaybetmiş olanlara faydalı kılmasını temenni ediyoruz.
 
Üst Alt