Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Genel islami paylaşımlar
Hıdrellez ; h.z hizir ( a.s )
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Ekrem" data-source="post: 8577" data-attributes="member: 3"><p style="margin-left: 20px"><em><span style="font-size: 12px"><strong><strong><span style="font-family: 'Arial'">Miladi</span><span style="font-family: 'Arial'"> takvimle </span><span style="font-family: 'Arial'">6 Mayıs </span><span style="font-family: 'Arial'">günü</span><span style="font-family: 'Arial'"> Hıdırellez</span><span style="font-family: 'Arial'">’dir</span><span style="font-family: 'Arial'">. <span style="font-family: 'Arial'">Hızır</span>günleri yani yaz mevsiminin başlangıcı sayılan 6 Mayıs günü,<span style="font-family: 'Arial'">Rumî</span> senede <span style="font-family: 'Arial'">Nisan ayının yirmi üçüncü </span><span style="font-family: 'Arial'">günü</span>ne rast gelir.</span></strong></strong></span></em></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><em><span style="font-size: 12px"> <strong><strong><span style="font-family: 'Arial'">Bilindiği üzere Rumî takvimde yıl,</span><span style="font-family: 'Arial'">Hızır</span><span style="font-family: 'Arial'">ve</span><span style="font-family: 'Arial'">Kasım</span><span style="font-family: 'Arial'">(yaz ve kış) günleri olarak ikiye ayrılır. Mayıs ayının 6’sında Hızır ile yaz başlar, 186 gün sürer. Kasım ayının 8′ine kadar devam eder ve bundan sonra kış başlar. 179 gün sürer. Şubat’ın 29 çektiği artık yıllarda ise 180 gün olur.</span></strong></strong></span> </em></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><em><span style="font-size: 12px"> <strong><strong><span style="font-family: 'Arial'">Hıdırellez</span><span style="font-family: 'Arial'"> denmesinin sebebi; çeşitli dini kaynaklarda</span><span style="font-family: 'Arial'"> Mûsâ</span><span style="font-family: 'Arial'">aleyhisselâmın ümmetinden bir velî veya peygamber olduğu bildirilen ve</span><span style="font-family: 'Arial'">Kur’ân-ı Kerîm</span><span style="font-family: 'Arial'">’de,</span><span style="font-family: 'Arial'">“Kullarımızdan bir kul…”</span><span style="font-family: 'Arial'">(1) diye anılan</span><span style="font-family: 'Arial'"> Hızır</span><span style="font-family: 'Arial'">‘ın (Hıdır) kurak bir yerde oturması ile o yerin yeşerip dalgalanmaya başladığı, hadîs-i şerîfte bildirilmiştir. Bu sebeple yaz başlangıcında ortalığın yeşermeğe başladığı güne yeşil mânâsına gelen</span><span style="font-family: 'Arial'"> Hıdır günü</span><span style="font-family: 'Arial'">,</span><span style="font-family: 'Arial'">yine bu günde </span><span style="font-family: 'Arial'">Hıdır</span><span style="font-family: 'Arial'">ile</span><span style="font-family: 'Arial'">İlyâs</span><span style="font-family: 'Arial'">‘ın (aleyhimesselâm) buluştukları rivâyeti sebebiyle de</span><span style="font-family: 'Arial'"> Hıdırellez</span><span style="font-family: 'Arial'">denmiştir.</span></strong></strong></span> </em></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><em><span style="font-size: 12px"> <strong><strong><span style="font-family: 'Arial'">Dinî kaynaklarımız,</span><span style="font-family: 'Arial'">Hz. Hızır</span><span style="font-family: 'Arial'">ve</span><span style="font-family: 'Arial'">Hz. İlyâs</span><span style="font-family: 'Arial'">’</span><span style="font-family: 'Arial'">ın</span><span style="font-family: 'Arial'">Allah </span><span style="font-family: 'Arial'">Teâlâ</span><span style="font-family: 'Arial'">’nın sevgili kullarından olduğunu haber vermekle beraber onlar adına mukaddes bir günün varlığını bildirmemektedir.</span><span style="font-family: 'Arial'"> Hıdırellez </span><span style="font-family: 'Arial'">gününün </span><span style="font-family: 'Arial'">İslâm</span><span style="font-family: 'Arial'">’da dînî bir hüviyeti ve kudsiyeti yoktur. O bakımdan 6 Mayıs’ta dinimizin tasvip etmediği tarzda kutlamalarda bulunmak, eğlenmek haramdır. </span></strong></strong></span></em></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><em><span style="font-size: 12px"> <strong><strong><span style="font-family: 'Arial'">HIZIR VE İLYAS ALEYHİMESSELÂM KİMDİR VE NE HÂLDEDİRLER?</span></strong></strong></span></em></p> <p style="margin-left: 20px"><em><span style="font-size: 12px"><strong><strong><span style="font-family: 'Arial'">Hızır </span><span style="font-family: 'Arial'">aleyhisselâm, peygamber olması kuvvetle muhtemel, ilim ve hikmet sahibi bir zâttır. Tasavvuf erbâbına ve hadis âlimlerine göre</span><span style="font-family: 'Arial'">Hz. Hızır </span><span style="font-family: 'Arial'">hayattadır, diridir. Nitekim</span><span style="font-family: 'Arial'"> Muhyiddîn-i Arabî </span><span style="font-family: 'Arial'">(k.s.) <span style="font-family: 'Arial'">Fütuhât-ı </span></span><span style="font-family: 'Arial'">Mekkiye</span><span style="font-family: 'Arial'">’sinde Hızır aleyhisselâmın hayatta olduğuna dair bilgiler verir.</span><span style="font-family: 'Arial'">İbn Salâh </span><span style="font-family: 'Arial'">ve </span><span style="font-family: 'Arial'">İmam Nevevî </span><span style="font-family: 'Arial'">gibi bazı zâtlar da <span style="font-family: 'Arial'">Hızır</span> aleyhisselâmın yaşadığı hakkında büyük âlimlerin görüş birliğinde olduklarını nakletmişler… Ve yeryüzünde </span><span style="font-family: 'Arial'">âb-ı hayat</span><span style="font-family: 'Arial'">’ın</span><span style="font-family: 'Arial'">(hayat suyu) var olduğunu, ondan içenin kıyâmete kadar hayatta kalacağını,</span><span style="font-family: 'Arial'"> Hızır</span><span style="font-family: 'Arial'"> aleyhisselâmın da ondan içtiğini haber vermişlerdir.</span></strong></strong></span> </em></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><em><span style="font-size: 12px"> <strong><strong><span style="font-family: 'Arial'">Hızır</span><span style="font-family: 'Arial'"> (a.s.) bazı kimselere görünür, darda kalanlara yardım eder, hayırlı ve güzel yerlerde bulunur. Kimi</span><span style="font-family: 'Arial'">Allah dostları</span><span style="font-family: 'Arial'">,</span><span style="font-family: 'Arial'">sıkıntılı anlarda,</span><span style="font-family: 'Arial'">Hızır </span><span style="font-family: 'Arial'">aleyhisselâmdan istimdat için zaman-zaman aşağıdaki beyti okumuşlardır.</span></strong></strong></span> </em></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><em><span style="font-size: 12px"> <strong><strong><span style="font-family: 'Arial'">Edrik Ebe’l-Abbas ennî münhasır</span></strong></strong></span></em></p> <p style="margin-left: 20px"><em><span style="font-size: 12px"><strong><strong><span style="font-family: 'Arial'"> <span style="font-family: 'Arial'">Seyyidî Belyâ’bni Melkâni’l-Hızır</span></span></strong></strong></span></em></p> <p style="margin-left: 20px"><em><span style="font-size: 12px"><strong><strong><span style="font-family: 'Arial'"> <span style="font-family: 'Arial'">(Lâ edrî)</span></span></strong></strong></span> </em></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><em><span style="font-size: 12px"> <strong><strong><span style="font-family: 'Arial'">Meali: Efendim Belyâ, Melkân’ın oğlu Hızır! Yetiş ey Ebu’l-Abbas, sıkıntıdayım, demektir.</span></strong></strong></span> </em></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><em><span style="font-size: 12px"> <strong><strong><span style="font-family: 'Arial'">Açıklama: “</span><span style="font-family: 'Arial'">Belyâ</span><span style="font-family: 'Arial'">” Hızır aleyhisselâmın adı,</span><span style="font-family: 'Arial'">“<span style="font-family: 'Arial'">Melkân</span></span><span style="font-family: 'Arial'">” babasının adıdır. Künyesi de, </span><span style="font-family: 'Arial'">“Ebu’l-Abbas”</span><span style="font-family: 'Arial'">tır.</span></strong></strong></span> </em></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><em><span style="font-size: 12px"> <strong><strong><span style="font-family: 'Arial'">Tarîk-ı Nakşî Müceddidin kolu silsilesinin 33. ve son halkasını teşkil eden <span style="font-family: 'Arial'">Süleyman</span></span><span style="font-family: 'Arial'"> Hilmi Silistrevi</span><span style="font-family: 'Arial'">(k.s.)</span><span style="font-family: 'Arial'"> hazretlerinin, ders arasında bazan, hem yukardaki beyti hem de şu beyti cezbeli bir tarzda okudukları, talebeleri tarafından nakledilmektedir…</span></strong></strong></span> </em></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><em><span style="font-size: 12px"> <strong><strong><span style="font-family: 'Arial'">Edrik Ebe’l-Kaasım, ennî münhasırun; </span></strong></strong></span></em></p> <p style="margin-left: 20px"><em><span style="font-size: 12px"><strong><strong><span style="font-family: 'Arial'">Seyyidî Muhammedü’bni Abdullâhi’bni </span></strong></strong></span></em></p> <p style="margin-left: 20px"><em><span style="font-size: 12px"><strong><strong><span style="font-family: 'Arial'">Abdü’l-Muttalib, hüve’n-nûr.</span></strong></strong></span></em></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><em><span style="font-size: 12px"> <strong><strong><span style="font-family: 'Arial'">Kur’ân-ı Kerim</span><span style="font-family: 'Arial'">’de</span><span style="font-family: 'Arial'">Hızır</span><span style="font-family: 'Arial'">aleyhisselâmın isminden açıkça bahsedilmez. Ancak</span><span style="font-family: 'Arial'">Kehf sûresi</span><span style="font-family: 'Arial'">nin 60-82. âyetlerinde yer alan </span><span style="font-family: 'Arial'">Hz. Mûsâ</span><span style="font-family: 'Arial'">ile alâkalı kıssada</span><span style="font-family: 'Arial'">, </span><span style="font-family: 'Arial'">“Kullarımızdan bir kul buldular ki, ona katımızdan bir rahmet vermiş ve yine ona tarafımızdan bir ilim öğretmiştik</span><span style="font-family: 'Arial'">.</span><span style="font-family: 'Arial'">”(2) diye bahsedilen zâtın</span><span style="font-family: 'Arial'"> Hızır</span><span style="font-family: 'Arial'"> aleyhisselâm olduğu anlaşılmaktadır. Zira bizzat</span><span style="font-family: 'Arial'"> Peygamber </span><span style="font-family: 'Arial'">Efendimiz</span><span style="font-family: 'Arial'">’den (s.a.v.) gelen sahih hadislerde, bu şahsın <span style="font-family: 'Arial'">Hızır</span> aleyhisselâm olduğu açıkça belirtilmiştir.(3) </span></strong></strong></span></em></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><em><span style="font-size: 12px"> <strong><strong><span style="font-family: 'Arial'">Dilerseniz sözü fazla uzatmadan</span><span style="font-family: 'Arial'">Hicrî</span><span style="font-family: 'Arial'">ikinci bin yılın müceddidi</span><span style="font-family: 'Arial'">İmâm-ı Rabbânî Ahmed Farukî es-Serhendî</span><span style="font-family: 'Arial'">(k.s.) hazretlerine bırakalım. Yazdıkları bir mektupta o şunları anlatıyor:</span></strong></strong></span> </em></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><em><span style="font-size: 12px"> <strong><strong><span style="font-family: 'Arial'">“Arkadaşların, Hızır’ın</span><span style="font-family: 'Arial'">(</span><span style="font-family: 'Arial'">alâ nebiyyinâ ve aleyhimü’s-salâtü ve’s-selâm)</span><span style="font-family: 'Arial'">ahvâlini sormalarının üzerinden belli bir zaman geçti. Ancak fakîr, lâyıkı veçhile onun ahvâline ıttılâı olmadığından</span><span style="font-family: 'Arial'">(gerekli ve tatminkâr bir bilgiye sahip bulunmadığımdan)</span><span style="font-family: 'Arial'">dolayı cevap vermekte tevakkuf ettim</span><span style="font-family: 'Arial'">(durup bekledim).</span></strong></strong></span> </em></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><em><span style="font-size: 12px"> <strong><strong><span style="font-family: 'Arial'">“Bir gün sabah halakasında</span><span style="font-family: 'Arial'">(zikir meclisinde</span><span style="font-family: 'Arial'">), </span><span style="font-family: 'Arial'">Hz. Hızır ve İlyas’ı</span><span style="font-family: 'Arial'">(aleyhimesselâm),</span><span style="font-family: 'Arial'">rûhânîler sûretinde hazır vaziyette gördüm. Hızır aleyhisselâm, rûhânî bir ilkâ</span><span style="font-family: 'Arial'">(kalbime gelen bir hitâb)</span><span style="font-family: 'Arial'">ile şöyle dedi:</span></strong></strong></span> </em></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><em><span style="font-size: 12px"> <strong><strong><span style="font-family: 'Arial'">– “Biz, ruhlar âlemindeyiz. Hak sübhânehû ve teâlâ hazretleri, ruhlarımıza öyle kâmil bir kudret verdi ki; biz, cisimlerin şekil ve sûretlerini alıp onlar gibi olabiliriz… Ve bizden de, bu sûret ve şekillerini aldığımız cisimlerden meydana gelen cismânî harekât ve sekenât yani duruş ve davranışlar, cesede ait ibâdet ve tâatler de aynen meydana gelir.’</span></strong></strong></span> </em></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><em><span style="font-size: 12px"> <strong><strong><span style="font-family: 'Arial'">“Bu esnâda ben,</span></strong></strong></span> </em></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><em><span style="font-size: 12px"> <strong><strong><span style="font-family: 'Arial'">– “Siz namazı İmam Şâfiî’nin</span><span style="font-family: 'Arial'"> (rh.) <span style="font-family: 'Arial'">mezhebine göre kılıyorsunuz’ dedim.</span></span></strong></strong></span> </em></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><em><span style="font-size: 12px"> <strong><strong><span style="font-family: 'Arial'">“O da şöyle cevap verdi:</span></strong></strong></span> </em></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><em><span style="font-size: 12px"> <strong><strong><span style="font-family: 'Arial'">– “Biz şerîatlerle mükellef değiliz; lâkin kutb-i medâr’ın </span><span style="font-family: 'Arial'">(4) <span style="font-family: 'Arial'">mühim işlerinin görülmesi bize bağlıdır, o da İmam Şâfiî mezhebi üzeredir, dolayısıyla biz de onun arkasında İmam Şâfiî’nin </span>(rh.) <span style="font-family: 'Arial'">mezhebine göre namaz kılarız.’</span></span></strong></strong></span> </em></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><em><span style="font-size: 12px"> <strong><strong><span style="font-family: 'Arial'">“İşte o zaman anlaşıldı ki; onların ibâdet ve tâatlerine mükâfat terettüb etmez </span><span style="font-family: 'Arial'">(sevab yazılmaz, ecir ve mükâfat verilmez).</span><span style="font-family: 'Arial'">Onların ibâdet ve tâatleri, tâat ehline muvâfakat </span><span style="font-family: 'Arial'">(uygun olma) </span><span style="font-family: 'Arial'">ve ibâdetlerin sûretine riâyet içindir.</span></strong></strong></span> </em></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><em><span style="font-size: 12px"> <strong><strong><span style="font-family: 'Arial'">“Ve yine anlaşıldı ki; velâyet kemâlâtı Şâfiî fıkhına, nübüvvet kemâlâtı ise Hanefî fıkhına uygundur. </span></strong></strong></span></em></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><em><span style="font-size: 12px"> <strong><strong><span style="font-family: 'Arial'">“İşte bu sırada,</span><span style="font-family: 'Arial'">Hâce Muhammed Pârsâ</span><span style="font-family: 'Arial'">’nın (k.s.), kendisinden naklen </span><span style="font-family: 'Arial'">Fusûl-i Sitte</span><span style="font-family: 'Arial'">’de zikrolunan, <span style="font-family: 'Arial'">‘</span></span><span style="font-family: 'Arial'">İsa</span><span style="font-family: 'Arial'">alâ nebiyyinâ ve aleyhi’s-salâtü ve’s-selâm</span><span style="font-family: 'Arial'"> yeryüzüne indikten sonra Ebû Hanîfe’nin</span><span style="font-family: 'Arial'">(rh.)</span><span style="font-family: 'Arial'">mezhebiyle amel eder’</span><span style="font-family: 'Arial'">sözünün hakikati de anlaşılmış oldu. (Mümkündür ki bu cümle,</span><span style="font-family: 'Arial'">İsa</span><span style="font-family: 'Arial'">aleyhisselâm ile</span><span style="font-family: 'Arial'">İmâm-ı A’zâm</span><span style="font-family: 'Arial'"> hazretlerinin ictihadlarının benzerliği dolayısiyle söylenmiştir. Yani</span><span style="font-family: 'Arial'">Hz. İsa</span><span style="font-family: 'Arial'">’nın ictihâdı, </span><span style="font-family: 'Arial'">İmâm-ı A’zâm</span><span style="font-family: 'Arial'"> hazretlerinin ictihâdına uygun olacak; ama onu taklid etmeyecektir. Zira onun şânı, ümmet ulemâsını taklid etmekten yana yücedir.) (5)</span></strong></strong></span> </em></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><em><span style="font-size: 12px"> <strong><strong><span style="font-family: 'Arial'">“Yine bu esnada, onlardan</span><span style="font-family: 'Arial'">yardım istemek</span><span style="font-family: 'Arial'">ve</span><span style="font-family: 'Arial'">duâ taleb etmek</span><span style="font-family: 'Arial'">hatırıma geldi. Hızır aleyhisselâm da,</span></strong></strong></span> </em></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><em><span style="font-size: 12px"> <strong><strong><span style="font-family: 'Arial'">– “Hak sübhânehû ve teâlânın inâyeti</span><span style="font-family: 'Arial'">(lûtuf ve yardımı),</span><span style="font-family: 'Arial'">bir şahsın hâlini şumûlüne alıyorsa</span><span style="font-family: 'Arial'">(onu ihâta ediyor, kuşatıyorsa),</span><span style="font-family: 'Arial'">ona biz karışamayız, tesir ve nüfûzumuz olmaz’</span><span style="font-family: 'Arial'">dedi.</span></strong></strong></span> </em></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><em><span style="font-size: 12px"> <strong><strong><span style="font-family: 'Arial'">“Âdeta onlar, kendilerini aradan çıkarmış gibiydiler.</span></strong></strong></span> </em></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><em><span style="font-size: 12px"> <strong><strong><span style="font-family: 'Arial'">“Hz. İlyas alâ nebiyyinâ ve aleyhi’s-salâtü ve’s-selâma gelince; o bu esnada hiç konuşmadı.”(6) </span></strong></strong></span></em></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><em><span style="font-size: 12px"> <strong><strong><span style="font-family: 'Arial'">“Hazret-i Hâce Muhammed Pârsâ (k.s.), ‘Hızır’ın <span style="font-family: 'Arial'">(alâ Nebiyyinâ ve aleyhi’s-salâtü ve’s-selâm)</span> rûhâniyeti, ledünnî ilimlerin gelmesinde vâsıtadır’ dedi.</span></strong></strong></span> </em></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><em><span style="font-size: 12px"> <strong><strong><span style="font-family: 'Arial'">“Görünen o ki; bu söz, mâneviyat yolculuğundaki</span><span style="font-family: 'Arial'"> başlangıç</span><span style="font-family: 'Arial'"> ve</span><span style="font-family: 'Arial'"> orta</span><span style="font-family: 'Arial'">hâllere nisbetle söylenmiştir. Zira açık keşfin şehâdet ettiği gibi, mühtehînin yani mânevî yolda başlangıç ve orta menzilleri aşmış olan </span><span style="font-family: 'Arial'">sondakilerin</span><span style="font-family: 'Arial'"> muâmelesi durumu bir başka şeydir. Bunun doğruluğunu,</span><span style="font-family: 'Arial'">Şeyh Abdülkadir </span><span style="font-family: 'Arial'">Geylânî</span><span style="font-family: 'Arial'">’den <span style="font-family: 'Arial'">(kaddesallâhü teâlâ sırrahû)</span> yapılan bir nakil de kuvvetlendirmektedir. Bir gün o minbere çıkmış, ilimleri ve ma’rifetleri açıklıyordu. Bu esnada oradan </span><span style="font-family: 'Arial'">Hızır</span><span style="font-family: 'Arial'"> aleyhisselâm geçmekteydi. <span style="font-family: 'Arial'">Şeyh</span> ona seslenerek şöyle dedi:</span></strong></strong></span> </em></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><em><span style="font-size: 12px"> <strong><strong><span style="font-family: 'Arial'">“Ey İsrâilî, gel de Muhammedî kelâmı dinle!’</span></strong></strong></span> </em></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><em><span style="font-size: 12px"> <strong><strong><span style="font-family: 'Arial'">“Şeyh’in bu ifâdesinden de anlaşılmaktadır ki, Hızır (a.s.) Muhammedîler’den değil, geçmiş milletlerdendir. Hâl böyle olunca, o nasıl Muhammedîler’e vâsıta olabilir?”(7) </span></strong></strong></span></em></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><em><span style="font-size: 12px"> <strong><strong><span style="font-family: 'Arial'">HZ MUSA VE HIZIR ALEYHİMESSELAM</span></strong></strong></span> </em></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><em><span style="font-size: 12px"> <strong><strong><span style="font-family: 'Arial'">Kehf suresi</span><span style="font-family: 'Arial'">nde geçen </span><span style="font-family: 'Arial'">ilm-i ledün</span><span style="font-family: 'Arial'">dersini aldıktan sonra</span><span style="font-family: 'Arial'"> Musa</span><span style="font-family: 'Arial'"> aleyhisselam</span><span style="font-family: 'Arial'"> Hızır</span><span style="font-family: 'Arial'"> aleyhisselama,</span></strong></strong></span> </em></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><em><span style="font-size: 12px"> <strong><strong><span style="font-family: 'Arial'">- “Bu ilmi sana Rabbim hangi amelin karşılığında verdi? Onu bana öğret de, ben de onunla amel ederek bu ilmi elde edeyim”</span><span style="font-family: 'Arial'">dedi.</span><span style="font-family: 'Arial'">Hızır</span><span style="font-family: 'Arial'">(a.s.) da,</span></strong></strong></span> </em></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><em><span style="font-size: 12px"> <strong><strong><span style="font-family: 'Arial'">- “Allah için, mâsiyete sabr etmem sayesinde”</span><span style="font-family: 'Arial'">diye cevap verdi. <span style="font-family: 'Arial'">(Şuabü’l-İman)</span></span></strong></strong></span> </em></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><em><span style="font-size: 12px"> <strong><strong><span style="font-family: 'Arial'">HIZIR (A.S.) KİMLERLE BULUŞUR?</span></strong></strong></span></em></p> <p style="margin-left: 20px"><em><span style="font-size: 12px"><strong><strong><span style="font-family: 'Arial'">Ali Darîri</span><span style="font-family: 'Arial'">hazretleri,</span><span style="font-family: 'Arial'"> Hızır</span><span style="font-family: 'Arial'"> aleyhisselâmın dünyada bir kimseyi dost edinip, onun ziyaretine gelmesi için dört şart vardır, buyuruyor:</span></strong></strong></span> </em></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><em><span style="font-size: 12px"> <strong><strong><span style="font-family: 'Arial'">1. O kimse, her halükârda Rasûlüllah’ın sünnetine uyan biri olacak. </span></strong></strong></span></em></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><em><span style="font-size: 12px"> <strong><strong><span style="font-family: 'Arial'">2. Kalbinde dünyaya karşı bir his ve ihtiras asla olmıyacak. </span></strong></strong></span></em></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><em><span style="font-size: 12px"> <strong><strong><span style="font-family: 'Arial'">3. Bütün Müslümanlar için temiz bir duyguya ve kalbe sahip olacak. </span></strong></strong></span></em></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><em><span style="font-size: 12px"> <strong><strong><span style="font-family: 'Arial'">4. Hile, haset, kin gibi duygular içinde asla olmıyacak.</span></strong></strong></span></em></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><em><span style="font-size: 12px"><strong><strong><span style="font-family: 'Arial'">Devamla buyurdular ki:</span><span style="font-family: 'Arial'">Bu şartlar kendinde olmıyan insan, ibadetle melekleşse bile, yine Hızır </span><span style="font-family: 'Arial'">(a.s.) </span><span style="font-family: 'Arial'">ona uğramaz ve onunla arkadaşlık te’sis etmez.</span><span style="font-family: 'Arial'">(8)</span></strong></strong></span> </em></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"></p><p style="text-align: center"><em><span style="font-size: 12px"> <strong><span style="font-family: 'Tahoma'"><span style="color: #000000"><span style="font-size: 18px"><span style="color: DarkGreen">Cumanız Mübarek Olsun</span></span><img src="/ifadeler/612615.gif" class="smilie" loading="lazy" alt="güüll.," title="gül güüll.," data-shortname="güüll.," /></span></span></strong></span> </em></p> </p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Ekrem, post: 8577, member: 3"] [INDENT][I][SIZE=3][B][B][FONT=Arial]Miladi[/FONT][FONT=Arial] takvimle [/FONT][FONT=Arial]6 Mayıs [/FONT][FONT=Arial]günü[/FONT][FONT=Arial] Hıdırellez[/FONT][FONT=Arial]’dir[/FONT][FONT=Arial]. [FONT=Arial]Hızır[/FONT]günleri yani yaz mevsiminin başlangıcı sayılan 6 Mayıs günü,[FONT=Arial]Rumî[/FONT] senede [FONT=Arial]Nisan ayının yirmi üçüncü [/FONT][FONT=Arial]günü[/FONT]ne rast gelir.[/FONT][/B][/B][/SIZE][/I] [I][SIZE=3] [B][B][FONT=Arial]Bilindiği üzere Rumî takvimde yıl,[/FONT][FONT=Arial]Hızır[/FONT][FONT=Arial]ve[/FONT][FONT=Arial]Kasım[/FONT][FONT=Arial](yaz ve kış) günleri olarak ikiye ayrılır. Mayıs ayının 6’sında Hızır ile yaz başlar, 186 gün sürer. Kasım ayının 8′ine kadar devam eder ve bundan sonra kış başlar. 179 gün sürer. Şubat’ın 29 çektiği artık yıllarda ise 180 gün olur.[/FONT][/B][/B][/SIZE] [/I] [I][SIZE=3] [B][B][FONT=Arial]Hıdırellez[/FONT][FONT=Arial] denmesinin sebebi; çeşitli dini kaynaklarda[/FONT][FONT=Arial] Mûsâ[/FONT][FONT=Arial]aleyhisselâmın ümmetinden bir velî veya peygamber olduğu bildirilen ve[/FONT][FONT=Arial]Kur’ân-ı Kerîm[/FONT][FONT=Arial]’de,[/FONT][FONT=Arial]“Kullarımızdan bir kul…”[/FONT][FONT=Arial](1) diye anılan[/FONT][FONT=Arial] Hızır[/FONT][FONT=Arial]‘ın (Hıdır) kurak bir yerde oturması ile o yerin yeşerip dalgalanmaya başladığı, hadîs-i şerîfte bildirilmiştir. Bu sebeple yaz başlangıcında ortalığın yeşermeğe başladığı güne yeşil mânâsına gelen[/FONT][FONT=Arial] Hıdır günü[/FONT][FONT=Arial],[/FONT][FONT=Arial]yine bu günde [/FONT][FONT=Arial]Hıdır[/FONT][FONT=Arial]ile[/FONT][FONT=Arial]İlyâs[/FONT][FONT=Arial]‘ın (aleyhimesselâm) buluştukları rivâyeti sebebiyle de[/FONT][FONT=Arial] Hıdırellez[/FONT][FONT=Arial]denmiştir.[/FONT][/B][/B][/SIZE] [/I] [I][SIZE=3] [B][B][FONT=Arial]Dinî kaynaklarımız,[/FONT][FONT=Arial]Hz. Hızır[/FONT][FONT=Arial]ve[/FONT][FONT=Arial]Hz. İlyâs[/FONT][FONT=Arial]’[/FONT][FONT=Arial]ın[/FONT][FONT=Arial]Allah [/FONT][FONT=Arial]Teâlâ[/FONT][FONT=Arial]’nın sevgili kullarından olduğunu haber vermekle beraber onlar adına mukaddes bir günün varlığını bildirmemektedir.[/FONT][FONT=Arial] Hıdırellez [/FONT][FONT=Arial]gününün [/FONT][FONT=Arial]İslâm[/FONT][FONT=Arial]’da dînî bir hüviyeti ve kudsiyeti yoktur. O bakımdan 6 Mayıs’ta dinimizin tasvip etmediği tarzda kutlamalarda bulunmak, eğlenmek haramdır. [/FONT][/B][/B][/SIZE][/I] [I][SIZE=3] [B][B][FONT=Arial]HIZIR VE İLYAS ALEYHİMESSELÂM KİMDİR VE NE HÂLDEDİRLER?[/FONT][/B][/B][/SIZE][/I] [I][SIZE=3][B][B][FONT=Arial]Hızır [/FONT][FONT=Arial]aleyhisselâm, peygamber olması kuvvetle muhtemel, ilim ve hikmet sahibi bir zâttır. Tasavvuf erbâbına ve hadis âlimlerine göre[/FONT][FONT=Arial]Hz. Hızır [/FONT][FONT=Arial]hayattadır, diridir. Nitekim[/FONT][FONT=Arial] Muhyiddîn-i Arabî [/FONT][FONT=Arial](k.s.) [FONT=Arial]Fütuhât-ı [/FONT][/FONT][FONT=Arial]Mekkiye[/FONT][FONT=Arial]’sinde Hızır aleyhisselâmın hayatta olduğuna dair bilgiler verir.[/FONT][FONT=Arial]İbn Salâh [/FONT][FONT=Arial]ve [/FONT][FONT=Arial]İmam Nevevî [/FONT][FONT=Arial]gibi bazı zâtlar da [FONT=Arial]Hızır[/FONT] aleyhisselâmın yaşadığı hakkında büyük âlimlerin görüş birliğinde olduklarını nakletmişler… Ve yeryüzünde [/FONT][FONT=Arial]âb-ı hayat[/FONT][FONT=Arial]’ın[/FONT][FONT=Arial](hayat suyu) var olduğunu, ondan içenin kıyâmete kadar hayatta kalacağını,[/FONT][FONT=Arial] Hızır[/FONT][FONT=Arial] aleyhisselâmın da ondan içtiğini haber vermişlerdir.[/FONT][/B][/B][/SIZE] [/I] [I][SIZE=3] [B][B][FONT=Arial]Hızır[/FONT][FONT=Arial] (a.s.) bazı kimselere görünür, darda kalanlara yardım eder, hayırlı ve güzel yerlerde bulunur. Kimi[/FONT][FONT=Arial]Allah dostları[/FONT][FONT=Arial],[/FONT][FONT=Arial]sıkıntılı anlarda,[/FONT][FONT=Arial]Hızır [/FONT][FONT=Arial]aleyhisselâmdan istimdat için zaman-zaman aşağıdaki beyti okumuşlardır.[/FONT][/B][/B][/SIZE] [/I] [I][SIZE=3] [B][B][FONT=Arial]Edrik Ebe’l-Abbas ennî münhasır[/FONT][/B][/B][/SIZE][/I] [I][SIZE=3][B][B][FONT=Arial] [FONT=Arial]Seyyidî Belyâ’bni Melkâni’l-Hızır[/FONT][/FONT][/B][/B][/SIZE][/I] [I][SIZE=3][B][B][FONT=Arial] [FONT=Arial](Lâ edrî)[/FONT][/FONT][/B][/B][/SIZE] [/I] [I][SIZE=3] [B][B][FONT=Arial]Meali: Efendim Belyâ, Melkân’ın oğlu Hızır! Yetiş ey Ebu’l-Abbas, sıkıntıdayım, demektir.[/FONT][/B][/B][/SIZE] [/I] [I][SIZE=3] [B][B][FONT=Arial]Açıklama: “[/FONT][FONT=Arial]Belyâ[/FONT][FONT=Arial]” Hızır aleyhisselâmın adı,[/FONT][FONT=Arial]“[FONT=Arial]Melkân[/FONT][/FONT][FONT=Arial]” babasının adıdır. Künyesi de, [/FONT][FONT=Arial]“Ebu’l-Abbas”[/FONT][FONT=Arial]tır.[/FONT][/B][/B][/SIZE] [/I] [I][SIZE=3] [B][B][FONT=Arial]Tarîk-ı Nakşî Müceddidin kolu silsilesinin 33. ve son halkasını teşkil eden [FONT=Arial]Süleyman[/FONT][/FONT][FONT=Arial] Hilmi Silistrevi[/FONT][FONT=Arial](k.s.)[/FONT][FONT=Arial] hazretlerinin, ders arasında bazan, hem yukardaki beyti hem de şu beyti cezbeli bir tarzda okudukları, talebeleri tarafından nakledilmektedir…[/FONT][/B][/B][/SIZE] [/I] [I][SIZE=3] [B][B][FONT=Arial]Edrik Ebe’l-Kaasım, ennî münhasırun; [/FONT][/B][/B][/SIZE][/I] [I][SIZE=3][B][B][FONT=Arial]Seyyidî Muhammedü’bni Abdullâhi’bni [/FONT][/B][/B][/SIZE][/I] [I][SIZE=3][B][B][FONT=Arial]Abdü’l-Muttalib, hüve’n-nûr.[/FONT][/B][/B][/SIZE][/I] [I][SIZE=3] [B][B][FONT=Arial]Kur’ân-ı Kerim[/FONT][FONT=Arial]’de[/FONT][FONT=Arial]Hızır[/FONT][FONT=Arial]aleyhisselâmın isminden açıkça bahsedilmez. Ancak[/FONT][FONT=Arial]Kehf sûresi[/FONT][FONT=Arial]nin 60-82. âyetlerinde yer alan [/FONT][FONT=Arial]Hz. Mûsâ[/FONT][FONT=Arial]ile alâkalı kıssada[/FONT][FONT=Arial], [/FONT][FONT=Arial]“Kullarımızdan bir kul buldular ki, ona katımızdan bir rahmet vermiş ve yine ona tarafımızdan bir ilim öğretmiştik[/FONT][FONT=Arial].[/FONT][FONT=Arial]”(2) diye bahsedilen zâtın[/FONT][FONT=Arial] Hızır[/FONT][FONT=Arial] aleyhisselâm olduğu anlaşılmaktadır. Zira bizzat[/FONT][FONT=Arial] Peygamber [/FONT][FONT=Arial]Efendimiz[/FONT][FONT=Arial]’den (s.a.v.) gelen sahih hadislerde, bu şahsın [FONT=Arial]Hızır[/FONT] aleyhisselâm olduğu açıkça belirtilmiştir.(3) [/FONT][/B][/B][/SIZE][/I] [I][SIZE=3] [B][B][FONT=Arial]Dilerseniz sözü fazla uzatmadan[/FONT][FONT=Arial]Hicrî[/FONT][FONT=Arial]ikinci bin yılın müceddidi[/FONT][FONT=Arial]İmâm-ı Rabbânî Ahmed Farukî es-Serhendî[/FONT][FONT=Arial](k.s.) hazretlerine bırakalım. Yazdıkları bir mektupta o şunları anlatıyor:[/FONT][/B][/B][/SIZE] [/I] [I][SIZE=3] [B][B][FONT=Arial]“Arkadaşların, Hızır’ın[/FONT][FONT=Arial]([/FONT][FONT=Arial]alâ nebiyyinâ ve aleyhimü’s-salâtü ve’s-selâm)[/FONT][FONT=Arial]ahvâlini sormalarının üzerinden belli bir zaman geçti. Ancak fakîr, lâyıkı veçhile onun ahvâline ıttılâı olmadığından[/FONT][FONT=Arial](gerekli ve tatminkâr bir bilgiye sahip bulunmadığımdan)[/FONT][FONT=Arial]dolayı cevap vermekte tevakkuf ettim[/FONT][FONT=Arial](durup bekledim).[/FONT][/B][/B][/SIZE] [/I] [I][SIZE=3] [B][B][FONT=Arial]“Bir gün sabah halakasında[/FONT][FONT=Arial](zikir meclisinde[/FONT][FONT=Arial]), [/FONT][FONT=Arial]Hz. Hızır ve İlyas’ı[/FONT][FONT=Arial](aleyhimesselâm),[/FONT][FONT=Arial]rûhânîler sûretinde hazır vaziyette gördüm. Hızır aleyhisselâm, rûhânî bir ilkâ[/FONT][FONT=Arial](kalbime gelen bir hitâb)[/FONT][FONT=Arial]ile şöyle dedi:[/FONT][/B][/B][/SIZE] [/I] [I][SIZE=3] [B][B][FONT=Arial]– “Biz, ruhlar âlemindeyiz. Hak sübhânehû ve teâlâ hazretleri, ruhlarımıza öyle kâmil bir kudret verdi ki; biz, cisimlerin şekil ve sûretlerini alıp onlar gibi olabiliriz… Ve bizden de, bu sûret ve şekillerini aldığımız cisimlerden meydana gelen cismânî harekât ve sekenât yani duruş ve davranışlar, cesede ait ibâdet ve tâatler de aynen meydana gelir.’[/FONT][/B][/B][/SIZE] [/I] [I][SIZE=3] [B][B][FONT=Arial]“Bu esnâda ben,[/FONT][/B][/B][/SIZE] [/I] [I][SIZE=3] [B][B][FONT=Arial]– “Siz namazı İmam Şâfiî’nin[/FONT][FONT=Arial] (rh.) [FONT=Arial]mezhebine göre kılıyorsunuz’ dedim.[/FONT][/FONT][/B][/B][/SIZE] [/I] [I][SIZE=3] [B][B][FONT=Arial]“O da şöyle cevap verdi:[/FONT][/B][/B][/SIZE] [/I] [I][SIZE=3] [B][B][FONT=Arial]– “Biz şerîatlerle mükellef değiliz; lâkin kutb-i medâr’ın [/FONT][FONT=Arial](4) [FONT=Arial]mühim işlerinin görülmesi bize bağlıdır, o da İmam Şâfiî mezhebi üzeredir, dolayısıyla biz de onun arkasında İmam Şâfiî’nin [/FONT](rh.) [FONT=Arial]mezhebine göre namaz kılarız.’[/FONT][/FONT][/B][/B][/SIZE] [/I] [I][SIZE=3] [B][B][FONT=Arial]“İşte o zaman anlaşıldı ki; onların ibâdet ve tâatlerine mükâfat terettüb etmez [/FONT][FONT=Arial](sevab yazılmaz, ecir ve mükâfat verilmez).[/FONT][FONT=Arial]Onların ibâdet ve tâatleri, tâat ehline muvâfakat [/FONT][FONT=Arial](uygun olma) [/FONT][FONT=Arial]ve ibâdetlerin sûretine riâyet içindir.[/FONT][/B][/B][/SIZE] [/I] [I][SIZE=3] [B][B][FONT=Arial]“Ve yine anlaşıldı ki; velâyet kemâlâtı Şâfiî fıkhına, nübüvvet kemâlâtı ise Hanefî fıkhına uygundur. [/FONT][/B][/B][/SIZE][/I] [I][SIZE=3] [B][B][FONT=Arial]“İşte bu sırada,[/FONT][FONT=Arial]Hâce Muhammed Pârsâ[/FONT][FONT=Arial]’nın (k.s.), kendisinden naklen [/FONT][FONT=Arial]Fusûl-i Sitte[/FONT][FONT=Arial]’de zikrolunan, [FONT=Arial]‘[/FONT][/FONT][FONT=Arial]İsa[/FONT][FONT=Arial]alâ nebiyyinâ ve aleyhi’s-salâtü ve’s-selâm[/FONT][FONT=Arial] yeryüzüne indikten sonra Ebû Hanîfe’nin[/FONT][FONT=Arial](rh.)[/FONT][FONT=Arial]mezhebiyle amel eder’[/FONT][FONT=Arial]sözünün hakikati de anlaşılmış oldu. (Mümkündür ki bu cümle,[/FONT][FONT=Arial]İsa[/FONT][FONT=Arial]aleyhisselâm ile[/FONT][FONT=Arial]İmâm-ı A’zâm[/FONT][FONT=Arial] hazretlerinin ictihadlarının benzerliği dolayısiyle söylenmiştir. Yani[/FONT][FONT=Arial]Hz. İsa[/FONT][FONT=Arial]’nın ictihâdı, [/FONT][FONT=Arial]İmâm-ı A’zâm[/FONT][FONT=Arial] hazretlerinin ictihâdına uygun olacak; ama onu taklid etmeyecektir. Zira onun şânı, ümmet ulemâsını taklid etmekten yana yücedir.) (5)[/FONT][/B][/B][/SIZE] [/I] [I][SIZE=3] [B][B][FONT=Arial]“Yine bu esnada, onlardan[/FONT][FONT=Arial]yardım istemek[/FONT][FONT=Arial]ve[/FONT][FONT=Arial]duâ taleb etmek[/FONT][FONT=Arial]hatırıma geldi. Hızır aleyhisselâm da,[/FONT][/B][/B][/SIZE] [/I] [I][SIZE=3] [B][B][FONT=Arial]– “Hak sübhânehû ve teâlânın inâyeti[/FONT][FONT=Arial](lûtuf ve yardımı),[/FONT][FONT=Arial]bir şahsın hâlini şumûlüne alıyorsa[/FONT][FONT=Arial](onu ihâta ediyor, kuşatıyorsa),[/FONT][FONT=Arial]ona biz karışamayız, tesir ve nüfûzumuz olmaz’[/FONT][FONT=Arial]dedi.[/FONT][/B][/B][/SIZE] [/I] [I][SIZE=3] [B][B][FONT=Arial]“Âdeta onlar, kendilerini aradan çıkarmış gibiydiler.[/FONT][/B][/B][/SIZE] [/I] [I][SIZE=3] [B][B][FONT=Arial]“Hz. İlyas alâ nebiyyinâ ve aleyhi’s-salâtü ve’s-selâma gelince; o bu esnada hiç konuşmadı.”(6) [/FONT][/B][/B][/SIZE][/I] [I][SIZE=3] [B][B][FONT=Arial]“Hazret-i Hâce Muhammed Pârsâ (k.s.), ‘Hızır’ın [FONT=Arial](alâ Nebiyyinâ ve aleyhi’s-salâtü ve’s-selâm)[/FONT] rûhâniyeti, ledünnî ilimlerin gelmesinde vâsıtadır’ dedi.[/FONT][/B][/B][/SIZE] [/I] [I][SIZE=3] [B][B][FONT=Arial]“Görünen o ki; bu söz, mâneviyat yolculuğundaki[/FONT][FONT=Arial] başlangıç[/FONT][FONT=Arial] ve[/FONT][FONT=Arial] orta[/FONT][FONT=Arial]hâllere nisbetle söylenmiştir. Zira açık keşfin şehâdet ettiği gibi, mühtehînin yani mânevî yolda başlangıç ve orta menzilleri aşmış olan [/FONT][FONT=Arial]sondakilerin[/FONT][FONT=Arial] muâmelesi durumu bir başka şeydir. Bunun doğruluğunu,[/FONT][FONT=Arial]Şeyh Abdülkadir [/FONT][FONT=Arial]Geylânî[/FONT][FONT=Arial]’den [FONT=Arial](kaddesallâhü teâlâ sırrahû)[/FONT] yapılan bir nakil de kuvvetlendirmektedir. Bir gün o minbere çıkmış, ilimleri ve ma’rifetleri açıklıyordu. Bu esnada oradan [/FONT][FONT=Arial]Hızır[/FONT][FONT=Arial] aleyhisselâm geçmekteydi. [FONT=Arial]Şeyh[/FONT] ona seslenerek şöyle dedi:[/FONT][/B][/B][/SIZE] [/I] [I][SIZE=3] [B][B][FONT=Arial]“Ey İsrâilî, gel de Muhammedî kelâmı dinle!’[/FONT][/B][/B][/SIZE] [/I] [I][SIZE=3] [B][B][FONT=Arial]“Şeyh’in bu ifâdesinden de anlaşılmaktadır ki, Hızır (a.s.) Muhammedîler’den değil, geçmiş milletlerdendir. Hâl böyle olunca, o nasıl Muhammedîler’e vâsıta olabilir?”(7) [/FONT][/B][/B][/SIZE][/I] [I][SIZE=3] [B][B][FONT=Arial]HZ MUSA VE HIZIR ALEYHİMESSELAM[/FONT][/B][/B][/SIZE] [/I] [I][SIZE=3] [B][B][FONT=Arial]Kehf suresi[/FONT][FONT=Arial]nde geçen [/FONT][FONT=Arial]ilm-i ledün[/FONT][FONT=Arial]dersini aldıktan sonra[/FONT][FONT=Arial] Musa[/FONT][FONT=Arial] aleyhisselam[/FONT][FONT=Arial] Hızır[/FONT][FONT=Arial] aleyhisselama,[/FONT][/B][/B][/SIZE] [/I] [I][SIZE=3] [B][B][FONT=Arial]- “Bu ilmi sana Rabbim hangi amelin karşılığında verdi? Onu bana öğret de, ben de onunla amel ederek bu ilmi elde edeyim”[/FONT][FONT=Arial]dedi.[/FONT][FONT=Arial]Hızır[/FONT][FONT=Arial](a.s.) da,[/FONT][/B][/B][/SIZE] [/I] [I][SIZE=3] [B][B][FONT=Arial]- “Allah için, mâsiyete sabr etmem sayesinde”[/FONT][FONT=Arial]diye cevap verdi. [FONT=Arial](Şuabü’l-İman)[/FONT][/FONT][/B][/B][/SIZE] [/I] [I][SIZE=3] [B][B][FONT=Arial]HIZIR (A.S.) KİMLERLE BULUŞUR?[/FONT][/B][/B][/SIZE][/I] [I][SIZE=3][B][B][FONT=Arial]Ali Darîri[/FONT][FONT=Arial]hazretleri,[/FONT][FONT=Arial] Hızır[/FONT][FONT=Arial] aleyhisselâmın dünyada bir kimseyi dost edinip, onun ziyaretine gelmesi için dört şart vardır, buyuruyor:[/FONT][/B][/B][/SIZE] [/I] [I][SIZE=3] [B][B][FONT=Arial]1. O kimse, her halükârda Rasûlüllah’ın sünnetine uyan biri olacak. [/FONT][/B][/B][/SIZE][/I] [I][SIZE=3] [B][B][FONT=Arial]2. Kalbinde dünyaya karşı bir his ve ihtiras asla olmıyacak. [/FONT][/B][/B][/SIZE][/I] [I][SIZE=3] [B][B][FONT=Arial]3. Bütün Müslümanlar için temiz bir duyguya ve kalbe sahip olacak. [/FONT][/B][/B][/SIZE][/I] [I][SIZE=3] [B][B][FONT=Arial]4. Hile, haset, kin gibi duygular içinde asla olmıyacak.[/FONT][/B][/B][/SIZE][/I] [I][SIZE=3][B][B][FONT=Arial]Devamla buyurdular ki:[/FONT][FONT=Arial]Bu şartlar kendinde olmıyan insan, ibadetle melekleşse bile, yine Hızır [/FONT][FONT=Arial](a.s.) [/FONT][FONT=Arial]ona uğramaz ve onunla arkadaşlık te’sis etmez.[/FONT][FONT=Arial](8)[/FONT][/B][/B][/SIZE] [/I] [CENTER][I][SIZE=3] [B][FONT=Tahoma][COLOR=#000000][SIZE=5][COLOR=DarkGreen]Cumanız Mübarek Olsun[/COLOR][/SIZE]güüll.,[/COLOR][/FONT][/B][/SIZE] [/I][/CENTER] [/INDENT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Genel islami paylaşımlar
Hıdrellez ; h.z hizir ( a.s )
Üst
Alt