Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Hz. Muhammed (s.a.v)
Efendimiz (s.a.v)'i Tanıyalım
Hicretin 4. Senesinin Diğer Mühim Bazı Hadiseleri.
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Ekrem" data-source="post: 13579" data-attributes="member: 3"><p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong>İçki, Hicret'in 4. yılında, Benî Nadir Yahudilerinin yurtlarından sürgün edilip çıkarıldıkları sırada haram kılınıp yasaklandı.</strong></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> İçki, üç safhada inen âyetlerle haram kılındı.</strong> </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> Resûli Ekrem Efendimiz, Medine'ye teşrif ettikleri zaman Müslümanlar arasında da içki içiliyor, kumar oynanıyordu.</strong> </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> Peygamber Efendimiz gelince, ondan içkinin ve kumarın hükmünü sordular. O sırada Hz. Ömer de, "Yâ Rabbi!.. İçki hakkında bize, açık ve kesin bir beyanda bulun!" diye dua etti.</strong> </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> Bir müddet sonra, "Sana, içkiyi ve kumarı soruyorlar. De ki: 'Onlarda hem büyük günah, hem insanlar için faydalar vardır. Günahları ise, faydalarından daha büyüktür.'"247 mealindeki âyeti kerîme nazil oldu.</strong> </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> Bunun üzerine, Müslümanlardan bir kısmı zararından dolayı içkiyi bıraktı, bir kısmı ise içmeye devam etti.</strong> </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> Ancak, içenler arasında bu arada bazı nahoş durumlar meydana geldi. Hattâ, ashabtan biri, akşam namazım kıldırırken, kıraati yanlış ve ters mânâ çıkacak şekilde karıştırdı.</strong> </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> Hz. Ömer tekrar, "</strong> <strong>Allah'ım!.. İçki hakkında bize açık ve kesin bir beyanda bulun!" diye dua etti.Çok geçmeden, "Ey îman edenler!.. Siz sarhoşken, ne söyleyeceğinizi bitinceye ve cünüb iken de yolcu olmanız müstesna gusledinceye kadar namaza yaklaşmayınız!"248 mealindeki âyeti kerîme nazil oldu.</strong></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> Bu da, yasağın ikinci safhasını teşkil ediyordu.</strong> </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> Bunun üzerine Müslümanlar, "Yâ Resûlallah!.. Biz, namaz vakti yaklaşınca içki içmeyiz!" dediler. Peygamber Efendimiz, onlara cevap vermeyip sustu.</strong> </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> Haliyle, Müslümanlar arasında içki içenlerin sayısı da bir hayli azaldı.</strong> </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> Namaz kılınacağı zaman da, Resûli Kibriya Efendimizin emriyle, "Hiçbir sarhoş namaza yaklaşmasın!" diye nida edilirdi.</strong> </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> Buna rağmen Müslümanın biri akşamleyin içki içip namaza geldi.</strong> </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> Hz. Ömer tekrar, "</strong> <strong>Allah'ım!.. İçki hakkında bize açık ve kesin bir beyanda bulun!" diye dua etti.</strong></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> O zaman şu âyeti kerîme nazil oldu:</strong> </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> "Ey îman edenler!.. İçki, kumar, dikili taşlar ve fal okları, Şeytan'ın murdar, kötü bir işinden başka bir şey değildir. Bunun için onlardan kaçınınız ki, korktuklarınızdan kurtulup umduklarınıza erebilesiniz!</strong> </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> "Şeytan, içki ve kumarda ancak aranıza düşmanlık ve kin düşürmek, sizi </strong><strong>Allah'ı anmaktan ve namazı kılmaktan alıkoymak ister. Artık, bunlardan vazgeçtiniz, değil mi?"249</strong></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> Bundan sonra Müslümanlar, "Artık içkiden, kumardan vazgeçtik Rabbimiz!.." dediler.</strong> </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> Bu da, içki yasağının üçüncü safhasıydı. Ve böylece, içki, bütün Müslümanlara haram kılınıyordu.</strong> </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> Bu âyetlerin nazil olması üzerine Resûli Kibriya Efendimizin emriyle, münâdî, "Haberiniz olsun ki, içki haram kılınmıştır!" diyerek Medine sokaklarında nida etti.</strong> </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> Bu emri duyan Müslümanlar, evlerinde bulunan bütün içkileri derhâl döktüler. Dökülen içkiler, Medine sokaklarında sel gibi aktı.</strong> </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> Konuyla ilgili birkaç hadîsi de nakledelim:</strong> </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> "Muhakkak ki </strong><strong>Allah, içkiye, onu yapana, yapılan yere, onu içene, içirene, taşıyana, taşıtana, satana, satın alana, onun bedelini ve kazancını yiyene lanet etmiştir."250</strong></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> "Her sarhoş edici şey içkidir ve her sarhoş edici içki haramdır. Kim dünyada devamlı içki içer ve tevbe etmeden ölürse, âhirette o kimse, âhiret şerbeti içemez!"251</strong> </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> "İçkiden uzak durunuz; çünkü o, her kötülüğün anahtarıdır."252</strong> </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> "İçki, ümmü'lhebaistir [bütün murdarlıkların, kötülüklerin anasıdır]."253</strong> </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> "Çoğu sarhoş edenin azı da haramdır."254</strong> </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> Hz. Zeyneb binti Huzeyme 'nin Vefatı</strong> </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> Peygamberimizin zevcesi Hz. Zeyneb, İslâmiyetten önceki devirde, yoksul ve muhtaçlara çok acıdığı, şefkat ve merhametli davrandığı, onlara devamlı yemekler yedirdiği ve sadakalar verdiği için "Ümmü'lMesakin [Miskinler, Düşkünler Annesi]" diye bilinir ve yâd edilirdi. Resûli Kibriya Efendimizle evliliği Hicret'in 3. yılı Ramazan ayında olmuştu. Hicret'in 4. yılı Rebiülâhir ayı sonunda ise, 30 yaşında iken vefat etti.</strong> </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> Resûli Kibriya Efendimiz, namazını kıldırdıktan sonra onu, Bakî Kabristanına defnetti. Efendimizin hayatında Hz. Haticei Kübra ile Hz. Zeyneb'ten başka zevcesi vefat etmemiştir!</strong> </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> Hz. Ali 'nin Validesi Fâtıma Hâtûn 'un Vefatı</strong> </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> Fâtıma binti Esed, Nebîyyi Muhterem Efendimizin amcası Ebû Tâlib'in zevcesi idi. İlk sıralarda Müslüman olmuş ve Medine'ye hicret etmişti. Peygamber Efendimize çocukluğunda büyük hizmetlerde bulunmuştu. Onu çocuklarından daha çok sever ve ihtimam gösterirdi. Peygamber Efendimiz de her zaman onu saygıyla anar, hâl hatırını sorar, onu ziyaret ederdi.</strong> </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> İşte, yüksek ahlâk sahibi bu İslâm kadını, Hicret'in 4. yılında Medine'de Hakk'ın rahmetine kavuştu. Resûli Kibriya Efendimiz, ona olan sevgi ve saygısından dolayı, "Bugün, annem vefat etti." dedi.</strong> </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> Hz. Ali (r.a.), "Annem Fâtıma binti Esed vefat ettiği zaman, Resûlullah (s.a.v.), kendi gömleğini sırtından çıkarıp ona kefen olarak sardırdı ve cenaze namazını kıldırdı." demiştir.Resûli Kibriya Efendimiz, bu mübarek ve muhterem kadının kabrine de indi ve bir müddet kabrin içinde uzandı. Sonra kabirden çıktı. Gözleri yaşlarla doluydu. Müslümanlar, "Yâ Resûlallah!.." dediler, "Biz, senin buna yapmış olduğun şeyi, başkasına yaptığını görmemiştik."</strong> </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> Nebîyyi Muhterem Efendimiz, şu cevabı verdi:</strong> </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> "Ebû Tâlib'ten sonra bu kadıncağız kadar bana iyiliği dokunan bir başka kimse olmamıştır. Ona, Cennet elbiselerinden giydirilsin diye gömleğimi kefen olarak giydirdim! Kabir hayatı kendisine mülayim ve kolay gelsin diye de kabirde yanına uzandım."255</strong> </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> Bundan sonra da Resûli Zîşan Efendimiz, şu duayı yaptı: "</strong> <strong>Allah, sana merhamet etsin ve hayırla mükâfatlandırsın!</strong></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> "</strong> <strong>Allah, sana rahmet etsin, ey annem!.. Sen, benim annemden sonra annem idin! Kendin aç durur, beni doyururdun! Kendin giymez, beni giydirirdin! En iyi nimetlerden nefsini alıkoyar, bana tattırırdın! Bunu da ancak, Allah rızâsını ve âhiret yurdunu umarak yapardın.</strong></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> "</strong> <strong>Allah ki, diriltendir, öldürendir; Hayy ve Kayyumdur O!..</strong></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> "</strong> <strong>Allahım!.. Annem Fâtıma binti Esed'i af ve mağrifet et; ona hüccet ve delilini anlat; onun kabrini genişlet!</strong></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> "Ben Resulünün ve benden önceki peygamberlerinin hakkı için, duamı kabul buyur, ey merhametlilerin en merhametlisi olan Yüce </strong><strong>Allah!.."</strong></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> Peygamberimizin Torunu Hz. Hüseyin 'in Dünyaya Gelişi</strong> </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> Hicret'in 4. yılı Şaban ayında, Resûli Ekrem Efendimizin torunu, Hz. Ali'nin ikinci oğlu Hz. Hüseyin, Hz. Fâtıma'dan dünyaya geldi.Doğumunun yedinci gününde, Peygamber Efendimiz, bu nur topu torunu için akika kurbanı olarak iki koç kestirdi; kulağına ezan okuyup ismini koydu ve saçını kestirdi.</strong> </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> Torunu Hz. Hasan gibi, Hz. Hüseyin de Nebîyyi Muhterem Efendimize benzerdi. Bu her iki torunu için Efendimiz, "</strong> <strong>Allah'ım!.. Ben, bunları seviyorum; Sen de sev bunları..."'256 diyerek dua etmiştir.</strong></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> Bir gün, Ebû Eyyûb elEnsârî (r.a.), Resûli Kibriya Efendimizin huzuruna girerken, Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin'i, önünde oynuyorlar görmüştü:</strong> </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> "Yâ Resûlallah, sen onları çok mu seversin?" diye sorunca. Peygamber Efendimiz şu karşılığı vermişti:</strong> </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> "Nasıl sevmiyeyim ki?.. Bunlar, benim, dünyada kokladığım iki reyhanımdır!"257</strong> </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> Zeyd b. Sabit Hazretlerinin, Arap, İbranî ve Süryanî Yazısını Öğrenmesi</strong> </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> Zeyd b. Sabit (r.a.), Hicret'ten önce Evs ve Hazreç Kabileleri arasında Buas Günü vuku bulan çarpışmalarda babasının ölmesiyle yetim kalmıştı. O sırada altı yaşında idi.</strong> </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> Resûli Kibriya Efendimiz, Bedir'de esir alınan Kureyş müşriklerinden malî durumu fıdyei necat ödemeye müsait olmayan her birisinin, Ensâr çocuklarından 10 çocuğa iyice okuma yazma öğrettiği takdirde serbest bırakılacaklarını bildirmişti. İşte, Zeyd b. Sabit de, o zaman okuma yazma öğrenmiş olan Ensâr çocuklanndandı.</strong> </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> Hz. Zeyd b. Sabit, son derece zekî idi.</strong> </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> Hicret'in 4. senesinde Resûli Ekrem Efendimiz, kendisine Yahudî yazısını, yâni İbranîceyi öğrenmesini emretti ve, "Ben,yazılarımı, onların değiştirmeyeceklerinden emin değilim!"258 buyurdu.</strong> </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> Bunun üzerine, Hz. Zeyd, 15 gün içinde İbraniceyi öğrendi; hattâ onda maharet sahibi oldu. Resûli Kibriya Efendimiz, bundan sonra Yahudîlere bir şey yazacağı zaman, onu Hz. Zeyd'e yazdırır, Yahudilerden gelen yazıları da ona okuturdu.259</strong> </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> Yine bir gün, Resûli Kibriya Efendimiz, Hz. Zeyd'e, "Süryanîce güzelce okuyup yazabilir misin? Çünkü bana, Süryanîce yazılar geliyor." dedi.</strong> </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> Hz. Zeyd cevaben, "Hayır, iyi okuyup yazamam." deyince, Peygamber Efendimiz, "O hâlde, sen onu iyice öğren." buyurdu.</strong> </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> Bu emir üzerine Hz. Zeyd b. Sabit, 17 günde Süryanîceyi öğrendi.260</strong> </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> Hz. Osman'ın Oğlu Abdullah'ın Vefatı</strong> </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> Hz. Osman, Habeşistan'a hanımı Hz. Rukiyye ile birlikte hicret etmişti. Orada bir çocukları dünyaya gelmiş ve ismini Abdullah koymuşlardı.</strong> </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> Abdullah altı yaşında bulunduğu sırada bir horoz yüzünü gözünü gagaladı. Yüzü gözü şişti. Fena hâlde hastalandı. Bu hastalıktan kurtulamayarak da Hicret'in 4. senesi Cemaziyelevvel ayında vefat etti.</strong> </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> Bu torununun cenaze namazını bizzat Peygamber Efendimiz kıldırdı. Kabrine ise, onu, babası Hz. Osman indirdi.261</strong> </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> Abdullah'ın mezar taşını diken Resûli Kibriya Efendimizin gözlerinden yaşlar döküldü. Şöyle buyurdular:"</strong> <strong>Allah Teâlâ, kullarından, merhametli ve yufka yürekli olanlara rahmet eder!"262</strong></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p><p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong> <span style="color: Blue">--------------------------------------------------------------------------------</span></strong><span style="color: Blue"> </span></span></span> </p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center">247 Bakara, 219.</p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center">248 Nisa, 43.</p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center">249 Mâide, 9091.</p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center">250 Ebû Davud, Sünen, c. 2, s. 292.</p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center">251 Müslim, Sahih, c. 6, s. 100.Hakim, elMüstedrek, c. 4, s. 145.Dare Kutni, Sünen, c. 4, s. 247.</p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center">254 Ebû Davud, Sünen, c. 2, s. 294.</p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center">255ibni Abdi'lBerr, elistiab, c. 4. s. 1891.</p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center">256Tirmizî, Sünen, c. 5. s. 661. Tirmizî, A.g.e., c. 5. s. 657.</p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center">258 Taberî, Tarih, c. 3, s. 42; Ahmed İbni Hanbel, Müsned, c. 5. s. 186.Ebû Davud, Sünen, c. 2, s. 286; Tirmizî, Sünen, c. 5. s. 6768.</p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center">260 Ahmed Ibni Hanbel, Müsned, c. 5. s. 182.</p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center">261 İbni Sa'd, Tabakat, c. 3, s. 5354.</p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center">262 Belâzurî, Ensab, c. 1, s. 401.</p> </p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Ekrem, post: 13579, member: 3"] [INDENT][FONT=Arial][SIZE=3][B]İçki, Hicret'in 4. yılında, Benî Nadir Yahudilerinin yurtlarından sürgün edilip çıkarıldıkları sırada haram kılınıp yasaklandı.[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] İçki, üç safhada inen âyetlerle haram kılındı.[/B] [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] Resûli Ekrem Efendimiz, Medine'ye teşrif ettikleri zaman Müslümanlar arasında da içki içiliyor, kumar oynanıyordu.[/B] [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] Peygamber Efendimiz gelince, ondan içkinin ve kumarın hükmünü sordular. O sırada Hz. Ömer de, "Yâ Rabbi!.. İçki hakkında bize, açık ve kesin bir beyanda bulun!" diye dua etti.[/B] [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] Bir müddet sonra, "Sana, içkiyi ve kumarı soruyorlar. De ki: 'Onlarda hem büyük günah, hem insanlar için faydalar vardır. Günahları ise, faydalarından daha büyüktür.'"247 mealindeki âyeti kerîme nazil oldu.[/B] [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] Bunun üzerine, Müslümanlardan bir kısmı zararından dolayı içkiyi bıraktı, bir kısmı ise içmeye devam etti.[/B] [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] Ancak, içenler arasında bu arada bazı nahoş durumlar meydana geldi. Hattâ, ashabtan biri, akşam namazım kıldırırken, kıraati yanlış ve ters mânâ çıkacak şekilde karıştırdı.[/B] [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] Hz. Ömer tekrar, "[/B] [B]Allah'ım!.. İçki hakkında bize açık ve kesin bir beyanda bulun!" diye dua etti.Çok geçmeden, "Ey îman edenler!.. Siz sarhoşken, ne söyleyeceğinizi bitinceye ve cünüb iken de yolcu olmanız müstesna gusledinceye kadar namaza yaklaşmayınız!"248 mealindeki âyeti kerîme nazil oldu.[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] Bu da, yasağın ikinci safhasını teşkil ediyordu.[/B] [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] Bunun üzerine Müslümanlar, "Yâ Resûlallah!.. Biz, namaz vakti yaklaşınca içki içmeyiz!" dediler. Peygamber Efendimiz, onlara cevap vermeyip sustu.[/B] [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] Haliyle, Müslümanlar arasında içki içenlerin sayısı da bir hayli azaldı.[/B] [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] Namaz kılınacağı zaman da, Resûli Kibriya Efendimizin emriyle, "Hiçbir sarhoş namaza yaklaşmasın!" diye nida edilirdi.[/B] [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] Buna rağmen Müslümanın biri akşamleyin içki içip namaza geldi.[/B] [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] Hz. Ömer tekrar, "[/B] [B]Allah'ım!.. İçki hakkında bize açık ve kesin bir beyanda bulun!" diye dua etti.[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] O zaman şu âyeti kerîme nazil oldu:[/B] [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] "Ey îman edenler!.. İçki, kumar, dikili taşlar ve fal okları, Şeytan'ın murdar, kötü bir işinden başka bir şey değildir. Bunun için onlardan kaçınınız ki, korktuklarınızdan kurtulup umduklarınıza erebilesiniz![/B] [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] "Şeytan, içki ve kumarda ancak aranıza düşmanlık ve kin düşürmek, sizi [/B][B]Allah'ı anmaktan ve namazı kılmaktan alıkoymak ister. Artık, bunlardan vazgeçtiniz, değil mi?"249[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] Bundan sonra Müslümanlar, "Artık içkiden, kumardan vazgeçtik Rabbimiz!.." dediler.[/B] [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] Bu da, içki yasağının üçüncü safhasıydı. Ve böylece, içki, bütün Müslümanlara haram kılınıyordu.[/B] [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] Bu âyetlerin nazil olması üzerine Resûli Kibriya Efendimizin emriyle, münâdî, "Haberiniz olsun ki, içki haram kılınmıştır!" diyerek Medine sokaklarında nida etti.[/B] [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] Bu emri duyan Müslümanlar, evlerinde bulunan bütün içkileri derhâl döktüler. Dökülen içkiler, Medine sokaklarında sel gibi aktı.[/B] [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] Konuyla ilgili birkaç hadîsi de nakledelim:[/B] [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] "Muhakkak ki [/B][B]Allah, içkiye, onu yapana, yapılan yere, onu içene, içirene, taşıyana, taşıtana, satana, satın alana, onun bedelini ve kazancını yiyene lanet etmiştir."250[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] "Her sarhoş edici şey içkidir ve her sarhoş edici içki haramdır. Kim dünyada devamlı içki içer ve tevbe etmeden ölürse, âhirette o kimse, âhiret şerbeti içemez!"251[/B] [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] "İçkiden uzak durunuz; çünkü o, her kötülüğün anahtarıdır."252[/B] [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] "İçki, ümmü'lhebaistir [bütün murdarlıkların, kötülüklerin anasıdır]."253[/B] [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] "Çoğu sarhoş edenin azı da haramdır."254[/B] [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] Hz. Zeyneb binti Huzeyme 'nin Vefatı[/B] [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] Peygamberimizin zevcesi Hz. Zeyneb, İslâmiyetten önceki devirde, yoksul ve muhtaçlara çok acıdığı, şefkat ve merhametli davrandığı, onlara devamlı yemekler yedirdiği ve sadakalar verdiği için "Ümmü'lMesakin [Miskinler, Düşkünler Annesi]" diye bilinir ve yâd edilirdi. Resûli Kibriya Efendimizle evliliği Hicret'in 3. yılı Ramazan ayında olmuştu. Hicret'in 4. yılı Rebiülâhir ayı sonunda ise, 30 yaşında iken vefat etti.[/B] [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] Resûli Kibriya Efendimiz, namazını kıldırdıktan sonra onu, Bakî Kabristanına defnetti. Efendimizin hayatında Hz. Haticei Kübra ile Hz. Zeyneb'ten başka zevcesi vefat etmemiştir![/B] [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] Hz. Ali 'nin Validesi Fâtıma Hâtûn 'un Vefatı[/B] [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] Fâtıma binti Esed, Nebîyyi Muhterem Efendimizin amcası Ebû Tâlib'in zevcesi idi. İlk sıralarda Müslüman olmuş ve Medine'ye hicret etmişti. Peygamber Efendimize çocukluğunda büyük hizmetlerde bulunmuştu. Onu çocuklarından daha çok sever ve ihtimam gösterirdi. Peygamber Efendimiz de her zaman onu saygıyla anar, hâl hatırını sorar, onu ziyaret ederdi.[/B] [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] İşte, yüksek ahlâk sahibi bu İslâm kadını, Hicret'in 4. yılında Medine'de Hakk'ın rahmetine kavuştu. Resûli Kibriya Efendimiz, ona olan sevgi ve saygısından dolayı, "Bugün, annem vefat etti." dedi.[/B] [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] Hz. Ali (r.a.), "Annem Fâtıma binti Esed vefat ettiği zaman, Resûlullah (s.a.v.), kendi gömleğini sırtından çıkarıp ona kefen olarak sardırdı ve cenaze namazını kıldırdı." demiştir.Resûli Kibriya Efendimiz, bu mübarek ve muhterem kadının kabrine de indi ve bir müddet kabrin içinde uzandı. Sonra kabirden çıktı. Gözleri yaşlarla doluydu. Müslümanlar, "Yâ Resûlallah!.." dediler, "Biz, senin buna yapmış olduğun şeyi, başkasına yaptığını görmemiştik."[/B] [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] Nebîyyi Muhterem Efendimiz, şu cevabı verdi:[/B] [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] "Ebû Tâlib'ten sonra bu kadıncağız kadar bana iyiliği dokunan bir başka kimse olmamıştır. Ona, Cennet elbiselerinden giydirilsin diye gömleğimi kefen olarak giydirdim! Kabir hayatı kendisine mülayim ve kolay gelsin diye de kabirde yanına uzandım."255[/B] [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] Bundan sonra da Resûli Zîşan Efendimiz, şu duayı yaptı: "[/B] [B]Allah, sana merhamet etsin ve hayırla mükâfatlandırsın![/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] "[/B] [B]Allah, sana rahmet etsin, ey annem!.. Sen, benim annemden sonra annem idin! Kendin aç durur, beni doyururdun! Kendin giymez, beni giydirirdin! En iyi nimetlerden nefsini alıkoyar, bana tattırırdın! Bunu da ancak, Allah rızâsını ve âhiret yurdunu umarak yapardın.[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] "[/B] [B]Allah ki, diriltendir, öldürendir; Hayy ve Kayyumdur O!..[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] "[/B] [B]Allahım!.. Annem Fâtıma binti Esed'i af ve mağrifet et; ona hüccet ve delilini anlat; onun kabrini genişlet![/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] "Ben Resulünün ve benden önceki peygamberlerinin hakkı için, duamı kabul buyur, ey merhametlilerin en merhametlisi olan Yüce [/B][B]Allah!.."[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] Peygamberimizin Torunu Hz. Hüseyin 'in Dünyaya Gelişi[/B] [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] Hicret'in 4. yılı Şaban ayında, Resûli Ekrem Efendimizin torunu, Hz. Ali'nin ikinci oğlu Hz. Hüseyin, Hz. Fâtıma'dan dünyaya geldi.Doğumunun yedinci gününde, Peygamber Efendimiz, bu nur topu torunu için akika kurbanı olarak iki koç kestirdi; kulağına ezan okuyup ismini koydu ve saçını kestirdi.[/B] [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] Torunu Hz. Hasan gibi, Hz. Hüseyin de Nebîyyi Muhterem Efendimize benzerdi. Bu her iki torunu için Efendimiz, "[/B] [B]Allah'ım!.. Ben, bunları seviyorum; Sen de sev bunları..."'256 diyerek dua etmiştir.[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] Bir gün, Ebû Eyyûb elEnsârî (r.a.), Resûli Kibriya Efendimizin huzuruna girerken, Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin'i, önünde oynuyorlar görmüştü:[/B] [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] "Yâ Resûlallah, sen onları çok mu seversin?" diye sorunca. Peygamber Efendimiz şu karşılığı vermişti:[/B] [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] "Nasıl sevmiyeyim ki?.. Bunlar, benim, dünyada kokladığım iki reyhanımdır!"257[/B] [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] Zeyd b. Sabit Hazretlerinin, Arap, İbranî ve Süryanî Yazısını Öğrenmesi[/B] [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] Zeyd b. Sabit (r.a.), Hicret'ten önce Evs ve Hazreç Kabileleri arasında Buas Günü vuku bulan çarpışmalarda babasının ölmesiyle yetim kalmıştı. O sırada altı yaşında idi.[/B] [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] Resûli Kibriya Efendimiz, Bedir'de esir alınan Kureyş müşriklerinden malî durumu fıdyei necat ödemeye müsait olmayan her birisinin, Ensâr çocuklarından 10 çocuğa iyice okuma yazma öğrettiği takdirde serbest bırakılacaklarını bildirmişti. İşte, Zeyd b. Sabit de, o zaman okuma yazma öğrenmiş olan Ensâr çocuklanndandı.[/B] [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] Hz. Zeyd b. Sabit, son derece zekî idi.[/B] [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] Hicret'in 4. senesinde Resûli Ekrem Efendimiz, kendisine Yahudî yazısını, yâni İbranîceyi öğrenmesini emretti ve, "Ben,yazılarımı, onların değiştirmeyeceklerinden emin değilim!"258 buyurdu.[/B] [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] Bunun üzerine, Hz. Zeyd, 15 gün içinde İbraniceyi öğrendi; hattâ onda maharet sahibi oldu. Resûli Kibriya Efendimiz, bundan sonra Yahudîlere bir şey yazacağı zaman, onu Hz. Zeyd'e yazdırır, Yahudilerden gelen yazıları da ona okuturdu.259[/B] [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] Yine bir gün, Resûli Kibriya Efendimiz, Hz. Zeyd'e, "Süryanîce güzelce okuyup yazabilir misin? Çünkü bana, Süryanîce yazılar geliyor." dedi.[/B] [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] Hz. Zeyd cevaben, "Hayır, iyi okuyup yazamam." deyince, Peygamber Efendimiz, "O hâlde, sen onu iyice öğren." buyurdu.[/B] [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] Bu emir üzerine Hz. Zeyd b. Sabit, 17 günde Süryanîceyi öğrendi.260[/B] [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] Hz. Osman'ın Oğlu Abdullah'ın Vefatı[/B] [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] Hz. Osman, Habeşistan'a hanımı Hz. Rukiyye ile birlikte hicret etmişti. Orada bir çocukları dünyaya gelmiş ve ismini Abdullah koymuşlardı.[/B] [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] Abdullah altı yaşında bulunduğu sırada bir horoz yüzünü gözünü gagaladı. Yüzü gözü şişti. Fena hâlde hastalandı. Bu hastalıktan kurtulamayarak da Hicret'in 4. senesi Cemaziyelevvel ayında vefat etti.[/B] [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] Bu torununun cenaze namazını bizzat Peygamber Efendimiz kıldırdı. Kabrine ise, onu, babası Hz. Osman indirdi.261[/B] [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][B] Abdullah'ın mezar taşını diken Resûli Kibriya Efendimizin gözlerinden yaşlar döküldü. Şöyle buyurdular:"[/B] [B]Allah Teâlâ, kullarından, merhametli ve yufka yürekli olanlara rahmet eder!"262[/B][/SIZE][/FONT] [CENTER][FONT=Arial][SIZE=3][B] [COLOR=Blue]--------------------------------------------------------------------------------[/COLOR][/B][COLOR=Blue] [/COLOR][/SIZE][/FONT] 247 Bakara, 219. 248 Nisa, 43. 249 Mâide, 9091. 250 Ebû Davud, Sünen, c. 2, s. 292. 251 Müslim, Sahih, c. 6, s. 100.Hakim, elMüstedrek, c. 4, s. 145.Dare Kutni, Sünen, c. 4, s. 247. 254 Ebû Davud, Sünen, c. 2, s. 294. 255ibni Abdi'lBerr, elistiab, c. 4. s. 1891. 256Tirmizî, Sünen, c. 5. s. 661. Tirmizî, A.g.e., c. 5. s. 657. 258 Taberî, Tarih, c. 3, s. 42; Ahmed İbni Hanbel, Müsned, c. 5. s. 186.Ebû Davud, Sünen, c. 2, s. 286; Tirmizî, Sünen, c. 5. s. 6768. 260 Ahmed Ibni Hanbel, Müsned, c. 5. s. 182. 261 İbni Sa'd, Tabakat, c. 3, s. 5354. 262 Belâzurî, Ensab, c. 1, s. 401.[/CENTER] [/INDENT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Hz. Muhammed (s.a.v)
Efendimiz (s.a.v)'i Tanıyalım
Hicretin 4. Senesinin Diğer Mühim Bazı Hadiseleri.
Üst
Alt