- Katılım
- 28 Mart 2011
- Mesajlar
- 2,123
- Tepkime puanı
- 26
ALLAH
Nice farklılıklarla, bilinmiyen güçlerle, aklın almadıgı nice yöntemlerle, ummadık şekillerle, herşeyi en güzel bir biçimde yaratan yüce Rabbimiz'e hamdolsun ki, biz çok nankörüz. ALLAH'u Teala zaten insanoglunun nankörlügünü Kur'an-ı Kerim'de belirterek yalnız bir grubu ayrı tutmuştur. Bu ayrı tutulan grup, iman eden (inanıp, emre itaat eden) ve salih ameller (hayırlı işlerle ugraşanlar) içindir. Grup derken ALLAH'ın katında hepimiz kuluz, aciziz, ona muhtacız. Burada vurgulanmak istenen ALLAH katındaki insanların topluluk olarak sınıflandırılmasıdır. Örnek: mü'minler, münâfıklar, kâfirler vb.
Aslında herşeyin yöntemi usulü vardır. İnsanoglunun kendisini sıkmasına hiç gerek yoktur ki: Nitekim Tevekkül kavramı mevcuttur. Tevekkül, bir işi elinden geldigince yaparak sonucunu ALLAH'a havale etmektir.
Sıkıntı, stres, öfkelenme, delilenme, kafaya devamlı bişeyler takma bunlar aslında hep imanın zayıflıgından ve tevekkül kavramının dışında gelişen açıklardır. Bu açıklardan şeytanlar hileler tuzaklar kurarak insanları dinden uzaklaştırmaya çalışırlar. Şeytan bile olsa, ALLAH'ın rahmetinden bile kovulmuş olsa, ALLAH ile olan sözleşmesinin geregini yerine getiriyor. Şeytanın görevi nedir mi? Şeytan, insanı boş ve yalnız anında veya hayırlı amel işlerken veya hüsn-i zan (iyilik düşünürken) onunla ugraşıp yoldan saptırmaya çalışır. Bunlara aldanmayalım. Hayırlı işlerle ugraşıp ALLAH a yönelelim. Bir istegimiz varsa ALLAH'tan dileyelim. Bir sıkıntımız varsa ALLAH 'tan sıkıntımızı gidermesi için ona dua edelim. Yok efendim duâlar kabul olunmuyor demeyelim. O ALLAH ki duâları geri çevirmez. Zamanını ve yerini en iyi şekilde o bilir. Herkesin duâsı anında kabul olsa bir düşünün ne felâketler meydana gelir. Bu yüzden herşeyi en iyi bilen ALLAH 'tır. Herşeyi gören, gözeten yine ALLAH'tır.
Kalplerden geçeni de sadece ALLAH (c.c) bilir. Şöyleki: Her insanda bulunan yazıcı melekler bile sadece lafzları (dil ile söylenen herşeyi) ve amelleri yazarlar. Kalpten geçeni bilmezler. Onun bilgisi ALLAH 'a ve bildirdiklerine aittir. Düşününki her içimizden geçenlerde yazılsa halimiz nice olur !
Her ne olursa olsun, ALLAH her zaman ve her yerde bizimle beraberdir. Bu yüzden "Yüce Dost" tur. O dost öyle bir dosttur ki sizden ayrılmaz, yerin altına da girseniz, gögün üstünede çıksanız ALLAH (c.c) her zaman ve mekân farketmeksizin sizin yanınızdadır. Ona güvenin, çünkü ALLAH (c.c) en saglam güvence ve en saglam dosttur. Lakin bu dostluk kötü yönde olursa, o zaman ALLAH dostu degil, ALLAH düşmanı olur mazallah.
Bir sıkıntı veya belaya maruz kalındıgında geregini yaparak ALLAH 'a Tevekkül (havale) etmeli, ona güvenmeliyiz. Şunu da unutmayalım ki, herşey geçici ve biticidir, kalıcı olan yalnız ALLAH 'tır. Gereksiz şeylerle vaktimizi geçirmeyelim ki sonradan pişman olup "keşke yapmasaydım" demeyelim. Evet! Pişman olacagımız hatalara düşmeyelim, nitekim son pişmanlıkta bir fayda yoktur.
Nice farklılıklarla, bilinmiyen güçlerle, aklın almadıgı nice yöntemlerle, ummadık şekillerle, herşeyi en güzel bir biçimde yaratan yüce Rabbimiz'e hamdolsun ki, biz çok nankörüz. ALLAH'u Teala zaten insanoglunun nankörlügünü Kur'an-ı Kerim'de belirterek yalnız bir grubu ayrı tutmuştur. Bu ayrı tutulan grup, iman eden (inanıp, emre itaat eden) ve salih ameller (hayırlı işlerle ugraşanlar) içindir. Grup derken ALLAH'ın katında hepimiz kuluz, aciziz, ona muhtacız. Burada vurgulanmak istenen ALLAH katındaki insanların topluluk olarak sınıflandırılmasıdır. Örnek: mü'minler, münâfıklar, kâfirler vb.
Aslında herşeyin yöntemi usulü vardır. İnsanoglunun kendisini sıkmasına hiç gerek yoktur ki: Nitekim Tevekkül kavramı mevcuttur. Tevekkül, bir işi elinden geldigince yaparak sonucunu ALLAH'a havale etmektir.
Sıkıntı, stres, öfkelenme, delilenme, kafaya devamlı bişeyler takma bunlar aslında hep imanın zayıflıgından ve tevekkül kavramının dışında gelişen açıklardır. Bu açıklardan şeytanlar hileler tuzaklar kurarak insanları dinden uzaklaştırmaya çalışırlar. Şeytan bile olsa, ALLAH'ın rahmetinden bile kovulmuş olsa, ALLAH ile olan sözleşmesinin geregini yerine getiriyor. Şeytanın görevi nedir mi? Şeytan, insanı boş ve yalnız anında veya hayırlı amel işlerken veya hüsn-i zan (iyilik düşünürken) onunla ugraşıp yoldan saptırmaya çalışır. Bunlara aldanmayalım. Hayırlı işlerle ugraşıp ALLAH a yönelelim. Bir istegimiz varsa ALLAH'tan dileyelim. Bir sıkıntımız varsa ALLAH 'tan sıkıntımızı gidermesi için ona dua edelim. Yok efendim duâlar kabul olunmuyor demeyelim. O ALLAH ki duâları geri çevirmez. Zamanını ve yerini en iyi şekilde o bilir. Herkesin duâsı anında kabul olsa bir düşünün ne felâketler meydana gelir. Bu yüzden herşeyi en iyi bilen ALLAH 'tır. Herşeyi gören, gözeten yine ALLAH'tır.
Kalplerden geçeni de sadece ALLAH (c.c) bilir. Şöyleki: Her insanda bulunan yazıcı melekler bile sadece lafzları (dil ile söylenen herşeyi) ve amelleri yazarlar. Kalpten geçeni bilmezler. Onun bilgisi ALLAH 'a ve bildirdiklerine aittir. Düşününki her içimizden geçenlerde yazılsa halimiz nice olur !
Her ne olursa olsun, ALLAH her zaman ve her yerde bizimle beraberdir. Bu yüzden "Yüce Dost" tur. O dost öyle bir dosttur ki sizden ayrılmaz, yerin altına da girseniz, gögün üstünede çıksanız ALLAH (c.c) her zaman ve mekân farketmeksizin sizin yanınızdadır. Ona güvenin, çünkü ALLAH (c.c) en saglam güvence ve en saglam dosttur. Lakin bu dostluk kötü yönde olursa, o zaman ALLAH dostu degil, ALLAH düşmanı olur mazallah.
Bir sıkıntı veya belaya maruz kalındıgında geregini yaparak ALLAH 'a Tevekkül (havale) etmeli, ona güvenmeliyiz. Şunu da unutmayalım ki, herşey geçici ve biticidir, kalıcı olan yalnız ALLAH 'tır. Gereksiz şeylerle vaktimizi geçirmeyelim ki sonradan pişman olup "keşke yapmasaydım" demeyelim. Evet! Pişman olacagımız hatalara düşmeyelim, nitekim son pişmanlıkta bir fayda yoktur.