Hemoglobin Düşüklüğü - Kansızlık

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,345
Tepkime puanı
25
Anemi olarak da bilinen bu tablo kan hastalıkları içinde en sık rastlanılan bir durum olup, kandaki Hemoglobin (Hb) değerlerinin 11 g/ dl’nin altına düşmesi olarak tanımlanır.

% 90 olasılıkla nedeni demir eksiklidir. Demir vücutta oksijen taşıma görevindeki alyuvarların yapımı için gerekli bir maddedir.

Dünyada ;
Her 5 erkekten biri ( % 20’si)
Her 3 kadından biri ( %35’i)
Her 2 gebeden biri ( %50’si)
Her 5 çocuktan ikisi ( % 40’ ı) kansızdır, ancak pek çoğu bu durumlarını ne yazık ki bilmemektedir.

Gelişmiş ülkelerde 0-5 yaş arası çocuklarda kansızlığa rastlanma sıklığı % 4-20 iken, az gelişmiş ülkelerde aynı yaş grubunda bu oran % 80’lere kadar çıkmaktadır. Ülkemizde bu oran % 50 (her iki çocuktan biri) gibi oldukça yüksek bir değerdedir.

Demir eksikliği, özellikle 6. ile 24. Aylar arasındaki bebeklerde ve ilkokul çağındaki çocuklar başta olmak üzere tüm yaş gruplarında, kansızlığın en yaygın nedeni olarak kabul edilmektedir.

DEMİRİN VÜCUT İÇİN ÖNEMİ NEDİR?

Demir, insan vücudunda toplam 4 gr kadar bulunmasına karşın, biyolojik yönden oldukça önemli ve eksikliğinde ciddi sorunlara yol açan bir elementtir. Demirin bu özelliği uzun yıllardır bilinmektedir.

Eksikliği genellikle büyümenin çok hızlı olduğu küçük çocukluk ve ergenlik çağı ile hamilelik döneminde ortaya çıkar. Kadınlar ise, doğurganlık dönemlerinde aylık adet kanamaları ile kan kaybetmeleri nedeniyle ‘kansızlık’ yaşayabilirler.

Yine, demir içeriği düşük olan yiyeceklerin fazla tüketilmesi ve ayrıca besinler yoluyla alınan demirin emiliminin de güç olması kansızlığın ortaya çıkışını kolaylaştıran faktörlerdir.

Demirin vücuttaki en önemli görevi ise "hemoglobin" yapımıdır. Hemoglobin, kanımızdaki alyuvarlarda bulunur ve tüm dokuların yaşaması için gerekli olan oksijeni taşıma işlemini gerçekleştirir. Diğer bir deyişle, oksijen yaşantımız için ne kadar önemli ise oksijenin kullanılabilmesi içinde demir o kadar önemlidir.

KANSIZLIK EN ÇOK KİMLERDE GÖRÜLÜR?

Araştırmacılara göre kansızlık, kadınlar (öncelikle gebelerde) ve çocuklarda daha yaygındır.

Başlıca risk grupları; doğurganlık çağındaki kadınlarda, gebelik döneminde demire olan ihtiyacın artmasıyla ayrıca emzirme döneminde ve aylık adet kanamaları nedeniyle kan kaybı yaşayan kadınlarda kansızlık daha sık görülür.

Bebekler ve çocuklarda, hızlı bir büyüme temposu olduğundan gelişmenin sağlıklı sürdürebilmesi için demire daha fazla ihtiyaç vardır. Ancak besinlerle alınan demir tek başına bu ihtiyacı karşılamakta yeterli olmadığından dışarıdan demir takviyesi gerekebilir.

Genç kızlık döneminde de yine hızlı büyüme ve aylık adet kanamaları nedeniyle demire olan gereksinim fazladır.
Kronik alkol kullanımı, ağrı kesici ilaçların sürekli kullanılması ve düzensiz beslenme de kansızlık riskini artırır.

Düşük sosyo-ekonomik düzeyde olanlar, vejetaryenler (et yemeden besleneler), ülser, paraziter hastalık gibi kronik hastalıkları olanlarda kansızlık sıkça görülür.

KANSIZLIĞIN (ANEMİ) NEDENLERİ

Yetersiz demir alınması; normal beslenme sırasında gıdalar yoluyla alınan demirin yetersizliğinde görülür.
Sosyo-ekonomik düzeyi düşük toplumlarda, beslenme alışkanlıkları yanlış olan insanlarda daha sık görülmektedir.

Bebeklerde; ek besinlere geç başlama, anne sütü yerine inek sütüyle beslenme kansızlığa neden olabilir. Özellikle 6-24. aylar arasında sıktır.

Erişkinlerde ise vejetaryenlik, yanlış uygulanan zayıflama rejimleri ve yeme bozuklukları da kansızlığa neden olabilir. Ayrıca adet kanamsının fazlalığı da kansızlığa yol açabilir.

Doğumla ilgili nedenler; sık doğumlar, çoğul gebelikler, annenin 2 yıldan sık aralıklarla veya 4’ten fazla sayıda doğum yapması gibi durumlar kansızlığa neden olabilir.

Demir gereksinimin arttığı durumlar; ülser kanamaları, kadınlarda adet kanamaları gibi kan kayıpları, parazit enfeksiyonları, özellikle bebeklerin ilk yaşı ve ergenlik dönemi gibi hızlı büyüme dönemlerinde vücudun demire olan ihtiyacı artar ve artan bu ihtiyacın tek başına besinlerden karşılanamadığı durumlarda kansızlık görülebilir.

Demir emiliminin bozulduğu durumlar; uzun süren ishaller, kronik enfeksiyonlar, sindirim sisteminde bozukluklar vücuda alınan demirin emilimini bozarak kansızlığa neden olabilir.
Kurşun zehirlenmesi; özellikle yoğun araç trafiğinin yaşandığı kent merkezleri başta olmak üzere akaryakıttaki kurşunun havaya karışması ile oluşan kurşun zehirlenmeleri de kansızlığa neden olabilmektedir.

KANSIZLIK BELİRTİLERİ

Yorgunluk, halsizlik, baş dönmesi, çabuk yorulma
Çalışma kapasitesinde azalma
Sık hastalanma
İştahsızlık, bulantı
Ciltte, göz kapaklarının iç kısmında ve avuçta solukluk
Çarpıntı ve nefes darlığı
Daha fazla üşüme
Konsantrasyon bozukluğu

KANSIZLIĞIN YOL AÇTIĞI SORUNLAR

Kansızlık, tedavi yapılmadığında ya da geciktirildiğinde önemli sonuçlara neden olabilir.

Gebelerde;
Bebek ölümleri artabilir.
Düşük kilolu bebek doğurma riski artar.
Erken doğum riski artar.
Vücut direnci düşer ve hastalıklar daha sık görülür.
Doğum sonrası lohusalık dönemi problemleri artar, doğumda kan verilmesi (transfüzyon) gerekebilir.

Bebek ve çocuklarda;
Büyüme olumsuz etkilenir genelde yavaşlar.
Fiziksel aktivite azalır.
Hastalıklar daha sık görülür.
Algılama, öğrenme ve yorumlama fonksiyonları azalır, dikkat dağılması, yorgunluk ve ilgisizlik artar (okul başarısı düşer).

Yetişkinlerde;
Sürekli yorgunluk hissi vardır, halsizlik oluşur, iş gücü azalır.
Hastalıklar daha sık görülür.


KANSIZLIK (ANEMİ) TANISI

Hekim muayenesi ile birlikte yapılacak basit bir kan sayımı ile kansızlık tanısı konulabilir. Tam kan sayımında düşük hematokrit (%33-35’den az) ve hemoglobin (11g/dl’den düşük) değerleri kansızlık göstergesidir.

Gebelerde bu sınır 10 g/dl’nin altı olarak kabul edilir.

KANSIZLIK NASIL TEDAVİ EDİLİR?

Kansızlık tedavisinde uygun demir ilaçlarının hekiminizin önerdiği doz ve sürede kullanılması yeterlidir. Ancak kansızlık tedavilerinin en az üç ay sürmesi gerektiği düşünüldüğünde tadı hoş, alımı kolay ve mide şikayetlerine yol açmayan bir demir ürününün seçilmesi önemlidir.

Seçilecek ilacın emiliminin yiyeceklerden etkilenmemesi de ayrıca dikkat edilmesi gereken bir husustur. İlaç tedavisi yanında demir açısından zengin besinler tercih edilmelidir.

DEMİRDEN ZENGİN BESİNLER

Hayvansal gıdalardan kırmızı sakatat en zengin demir kaynağıdır. Diğer yararlı gıdalar ise; kırmızı et, tavuk, yumurta, kabuklu deniz mahsulleri ve balıktır (en zengini somon).

Bitkilerden ise buğday, darı ve yulaf taneli olduğunda demirden daha zengin durumdadır. Diğer pek çok vitamin ve mineral gibi demirde özellikle tahıl tanelerinin dış kısmında bulunur; örneğin buğday öğütülürken içerdiği demirin %75’i kepeğinde kalır, yani buğday unu tane buğdaya göre ancak %25 demir içerir.

Ispanağın, demir içeriği açısından zengin olarak bilinmesine karşın bu bilgi tam doğru değildir, zira içerdiği bazı maddeler nedeniyle ıspanak, kara lahana gibi birçok sebzenin yapısında bulunan demirin vücuda sanıldığı kadar bir faydası olmamaktadır.

Kuru üzüm, kuru kayısı, kuru erik, badem, fıstık, ceviz gibi kuruyemişler ile çekirdekler demir yönünden çok zengin olmamakla beraber yeterli düzeyde demir içerirler. Bir çorba kaşığı pekmezde yaklaşık 3 mg demir bulunur.

Günde bir bardak portakal suyunun içilmesi bitkilerden alınan demirin emilimini bir kat artırırken, çay ve kahve tüketimi demir emilimini %75 oranında azaltmaktadır.


BESİNLERLE ALINAN DEMİRİN EMİLİMİNİ ETKİLEYEN DURUMLAR

Barsaklardan demirin emilimini artıran durumlar;
Büyüme dönemi, gebelik, emzirme, kanama gibi demire olan gereksinimin artması
Midedeki asit salgısının artması
C vitamini varlığı
Vücuttaki demirin normal düzeyden düşük olması
Kırmızı et yenilmesi
Proteinden zengin gıdalarla beslenme
Narenciye ve yeşil sebzeler tüketilmesi
Demir mutfak gereçleri

Barsaklardan demir emilimini azaltan durumlar;
Midedeki asit salgısının azalması
Antiasit ilaç kullanımı
Hububattaki fitat maddesi
Yeşil yapraklı sebzelerde oksalat bulunması
Soya proteini
Çay ve kahve içilmesi
Barsak hareketlerinin hızlanması


alıntı
 
Üst Alt