Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
KÜLTÜR,EDEBİYAT MİZAH
Öykü-Hikaye-Kıssadan hisse
Hazret-i Alîden 'r.a.' rivâyet edilir. Evvelâ islâa gelen, Ebû Bekrdir(r.a). Hazret-i
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="ceylannur" data-source="post: 24110" data-attributes="member: 1208"><p><strong>Hazret-i Alîden 'r.a.' rivâyet edilir. Evvelâ islâa gelen, Ebû Bekrdir(r.a). Hazret-i</strong></p><p></p><p><span style="font-size: 10px">Hazret-i Alîden 'r.a.' rivâyet edilir. <span style="color: #000000"><strong>Evvelâ islâa gelen, Ebû Bekrdir(r.a)</strong></span>. Hazret-i Resûl-i ekrem 's.a.s.' ile ilk önce kıbleye durup, nemâz kılan Ebû Bekrdir. Ebû Bekrin(r.a) islâma geliş sebebi şöyle idi: </span></p><p><span style="font-size: 10px"></span></p><p><span style="font-size: 10px">Hazret-i Ebû Bekr önceleri tüccâr idi. Sefer ve ticâret yapardı. Ekserî Şâma giderdi. Seferde iken, bir gece rü'yâ gördü ki, gökden ay inip, kucağına girdi. Ebû Bekr, iki eliyle onu kucakladı ve sînesine basdı. Uyandı. Yemlîhâ adında meşhûr bir râhib var idi. Ona varıp, rü'yâsını ta'bîr etdirdi. Râhib dedi ki, </span></p><p><span style="font-size: 10px"></span></p><p><span style="font-size: 10px">- Sen nerelisin? </span></p><p><span style="font-size: 10px"></span></p><p><span style="font-size: 10px">Ebû Bekr dedi; </span></p><p><span style="font-size: 10px"></span></p><p><span style="font-size: 10px">- Arz-ı Hicâzdanım. </span></p><p><span style="font-size: 10px"></span></p><p><span style="font-size: 10px">Tekrâr sordu: </span></p><p><span style="font-size: 10px"></span></p><p><span style="font-size: 10px">- Ne iş yaparsın. </span></p><p><span style="font-size: 10px"></span></p><p><span style="font-size: 10px">Ebû Bekr, </span></p><p><span style="font-size: 10px"></span></p><p><span style="font-size: 10px">- Tüccârım, dedi. </span></p><p><span style="font-size: 10px"></span></p><p><span style="font-size: 10px">Râhib dedi ki, </span></p><p><span style="font-size: 10px"></span></p><p><span style="font-size: 10px">- Yâ Arabistanlı kişi. Bu rü'yâda, sana büyük müjdeler vardır. Ta'bîrini ister isen, ücretini ver, dedi. </span></p><p><span style="font-size: 10px"></span></p><p><span style="font-size: 10px">Ebû Bekr(r.a) oniki dînâr çıkarıp, verdi. </span></p><p><span style="font-size: 10px"></span></p><p><span style="font-size: 10px">Râhib dedi ki: </span></p><p><span style="font-size: 10px"></span></p><p><span style="font-size: 10px">- O ay ki, gökden sana indi. Âhır zemân Peygamberidir. Yakınlarda zuhûr edecekdir. Sen Onun hayâtında iken vezîri olursun. Sonra halîfesi olursun. Yâ Arabistanlı kişi. Eğer ben sağ iken, Ona yetişir isen, bana haber ver. Ona varıp, buluşayım. Eğer ben dünyâdan gitmiş isem, selâmımı ona ulaşdırırsın. Ben Onun dînine girdim ve ümmetinden oldum. Beni âhıretde şefâ'atinden unutmasın. </span></p><p><span style="font-size: 10px"></span></p><p><span style="font-size: 10px">Hazret-i Ebû Bekr(r.a), </span></p><p><span style="font-size: 10px"></span></p><p><span style="font-size: 10px">- Bana bir mektûb ver, dedi. </span></p><p><span style="font-size: 10px"></span></p><p><span style="font-size: 10px">Râhib, oniki satır bir mektûb yazıp, Ebû Bekre(r.a) verdi. O mektûbun mevzû'u şu idi. </span></p><p><span style="font-size: 10px"></span></p><p><span style="font-size: 10px">(Esselâmü aleyke yâ Muhammed bin Abdüllah el Mekkî el Medenî el tehamî, salevâtullahi teâlâ aleyke ve selleme. Hakîkaten sen âhır zemân Peygamberisin! Ve Rabbilâlemînin Resûlisin. Bu mektûbu Ebû Bekr bin Ebû Kuhâfe ile sana gönderdim. Ma'lûm ola ki, ben sana îmân getirdim ve sana ümmet oldum. Ebû Bekr bana gelip, rü'yâsını ta'bîr etdirdi. O rü'yâ delâlet eder ki, Ebû Bekr senin vezîrin olur, sonra halîfen olur. Eğer ben sağ olup, hazretine yetişirsem, gelip önünde gâzâ ve cihâd ederim. Eğer yetişmezsem, âhıretde beni şefâ'atinden unutmayasın) diye mektûbu temâm etmişdir. </span></p><p><span style="font-size: 10px"></span></p><p><span style="font-size: 10px">Hazret-i Ebû Bekr(r.a); rü'yâyı ta'bîr eden kişiye: </span></p><p><span style="font-size: 10px"></span></p><p><span style="font-size: 10px">- Eğer ta'bîr etdiğin gibi olursa, yüz altın dahi bende senin emânetin olsun, dedi. </span></p><p><span style="font-size: 10px"></span></p><p><span style="font-size: 10px">Şâm seferini bitirip, Mekkeye geldi. Bu hâdiseden oniki sene geçdi. Hak sübhânehü ve teâlâ, hazret-i Muhammede 's.a.s.' vahy eyledi. Bir gece o büyük Peygamber, Ebû Kubeys dağına çıkıp, gece yarısında dedi ki: Allahü teâlâya da'vet edenin da'vetini kabûl ediniz. Lâ ilâhe illallah, deyiniz. Ebû Bekr, serîr üstünde yatıyordu. Söylenilenleri işitdi. <strong>Eşhedü en lâ ilâhe illallah. Ve eşhedü enne Muhammeden Abduhu ve Resûlu</strong><strong>.</strong> Birkaç gün sonra, Mekke sokaklarında, hazret-i Resûlullah 's.a.s.' ile buluşdu. </span></p><p><span style="font-size: 10px"></span></p><p><span style="font-size: 10px">Hazret-i Fahr-i âlem ona dedi ki: </span></p><p><span style="font-size: 10px"></span></p><p><span style="font-size: 10px">- Ne olaydı, islâma geleydin. </span></p><p><span style="font-size: 10px"></span></p><p><span style="font-size: 10px">Ebû Bekr(r.a) dedi ki: </span></p><p><span style="font-size: 10px"></span></p><p><span style="font-size: 10px">- Yâ Muhammed 's.a.s.'! Peygamber isen mu'cize gösteresin. </span></p><p><span style="font-size: 10px"></span></p><p><span style="font-size: 10px">Hazret-i Resûl-i ekrem 's.a.s.', Ebû Bekrin göğsüne mubârek ellerini dayayıp, şöyle dıvâra yaslayıp, dedi ki, </span></p><p><span style="font-size: 10px"></span></p><p><span style="font-size: 10px">- Sana o mu'cize yetmez mi ki, o rü'yâyı gördün. Yemlîhâ râhibe ta'bîr etdirdin. O zemândan on iki yıl geçdi. Ta'bîr edene on iki dînâr verdin ve yüz dînâr dahâ va'd etdin. Rü'yâyı ta'bîr eden, on iki satır bir mektûb yazıp, sana emânet verdi. Bunları bir-bir görüp, muttalî olup, mektûbda yazılan şudur, şudur deyip, takrîr buyurdular. </span></p><p><span style="font-size: 10px"></span></p><p><span style="font-size: 10px">Ebû Bekr(r.a) işitip, parmak kaldırıp, </span></p><p><span style="font-size: 10px"></span></p><p><span style="font-size: 10px">- (<strong>Eşhedü en lâ ilâhe illallah. Ve eşhedü enne Muhammeden Abduhu ve Resûlu</strong>. Ya'nî sen, o Peygambersin ki, Yemlîhâ râhib senden haber verdi, dedi.</span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="ceylannur, post: 24110, member: 1208"] [b]Hazret-i Alîden 'r.a.' rivâyet edilir. Evvelâ islâa gelen, Ebû Bekrdir(r.a). Hazret-i[/b] [SIZE=2]Hazret-i Alîden 'r.a.' rivâyet edilir. [COLOR=#000000][B]Evvelâ islâa gelen, Ebû Bekrdir(r.a)[/B][/COLOR]. Hazret-i Resûl-i ekrem 's.a.s.' ile ilk önce kıbleye durup, nemâz kılan Ebû Bekrdir. Ebû Bekrin(r.a) islâma geliş sebebi şöyle idi: Hazret-i Ebû Bekr önceleri tüccâr idi. Sefer ve ticâret yapardı. Ekserî Şâma giderdi. Seferde iken, bir gece rü'yâ gördü ki, gökden ay inip, kucağına girdi. Ebû Bekr, iki eliyle onu kucakladı ve sînesine basdı. Uyandı. Yemlîhâ adında meşhûr bir râhib var idi. Ona varıp, rü'yâsını ta'bîr etdirdi. Râhib dedi ki, - Sen nerelisin? Ebû Bekr dedi; - Arz-ı Hicâzdanım. Tekrâr sordu: - Ne iş yaparsın. Ebû Bekr, - Tüccârım, dedi. Râhib dedi ki, - Yâ Arabistanlı kişi. Bu rü'yâda, sana büyük müjdeler vardır. Ta'bîrini ister isen, ücretini ver, dedi. Ebû Bekr(r.a) oniki dînâr çıkarıp, verdi. Râhib dedi ki: - O ay ki, gökden sana indi. Âhır zemân Peygamberidir. Yakınlarda zuhûr edecekdir. Sen Onun hayâtında iken vezîri olursun. Sonra halîfesi olursun. Yâ Arabistanlı kişi. Eğer ben sağ iken, Ona yetişir isen, bana haber ver. Ona varıp, buluşayım. Eğer ben dünyâdan gitmiş isem, selâmımı ona ulaşdırırsın. Ben Onun dînine girdim ve ümmetinden oldum. Beni âhıretde şefâ'atinden unutmasın. Hazret-i Ebû Bekr(r.a), - Bana bir mektûb ver, dedi. Râhib, oniki satır bir mektûb yazıp, Ebû Bekre(r.a) verdi. O mektûbun mevzû'u şu idi. (Esselâmü aleyke yâ Muhammed bin Abdüllah el Mekkî el Medenî el tehamî, salevâtullahi teâlâ aleyke ve selleme. Hakîkaten sen âhır zemân Peygamberisin! Ve Rabbilâlemînin Resûlisin. Bu mektûbu Ebû Bekr bin Ebû Kuhâfe ile sana gönderdim. Ma'lûm ola ki, ben sana îmân getirdim ve sana ümmet oldum. Ebû Bekr bana gelip, rü'yâsını ta'bîr etdirdi. O rü'yâ delâlet eder ki, Ebû Bekr senin vezîrin olur, sonra halîfen olur. Eğer ben sağ olup, hazretine yetişirsem, gelip önünde gâzâ ve cihâd ederim. Eğer yetişmezsem, âhıretde beni şefâ'atinden unutmayasın) diye mektûbu temâm etmişdir. Hazret-i Ebû Bekr(r.a); rü'yâyı ta'bîr eden kişiye: - Eğer ta'bîr etdiğin gibi olursa, yüz altın dahi bende senin emânetin olsun, dedi. Şâm seferini bitirip, Mekkeye geldi. Bu hâdiseden oniki sene geçdi. Hak sübhânehü ve teâlâ, hazret-i Muhammede 's.a.s.' vahy eyledi. Bir gece o büyük Peygamber, Ebû Kubeys dağına çıkıp, gece yarısında dedi ki: Allahü teâlâya da'vet edenin da'vetini kabûl ediniz. Lâ ilâhe illallah, deyiniz. Ebû Bekr, serîr üstünde yatıyordu. Söylenilenleri işitdi. [B]Eşhedü en lâ ilâhe illallah. Ve eşhedü enne Muhammeden Abduhu ve Resûlu[/B][B].[/B] Birkaç gün sonra, Mekke sokaklarında, hazret-i Resûlullah 's.a.s.' ile buluşdu. Hazret-i Fahr-i âlem ona dedi ki: - Ne olaydı, islâma geleydin. Ebû Bekr(r.a) dedi ki: - Yâ Muhammed 's.a.s.'! Peygamber isen mu'cize gösteresin. Hazret-i Resûl-i ekrem 's.a.s.', Ebû Bekrin göğsüne mubârek ellerini dayayıp, şöyle dıvâra yaslayıp, dedi ki, - Sana o mu'cize yetmez mi ki, o rü'yâyı gördün. Yemlîhâ râhibe ta'bîr etdirdin. O zemândan on iki yıl geçdi. Ta'bîr edene on iki dînâr verdin ve yüz dînâr dahâ va'd etdin. Rü'yâyı ta'bîr eden, on iki satır bir mektûb yazıp, sana emânet verdi. Bunları bir-bir görüp, muttalî olup, mektûbda yazılan şudur, şudur deyip, takrîr buyurdular. Ebû Bekr(r.a) işitip, parmak kaldırıp, - ([B]Eşhedü en lâ ilâhe illallah. Ve eşhedü enne Muhammeden Abduhu ve Resûlu[/B]. Ya'nî sen, o Peygambersin ki, Yemlîhâ râhib senden haber verdi, dedi.[/SIZE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
KÜLTÜR,EDEBİYAT MİZAH
Öykü-Hikaye-Kıssadan hisse
Hazret-i Alîden 'r.a.' rivâyet edilir. Evvelâ islâa gelen, Ebû Bekrdir(r.a). Hazret-i
Üst
Alt