Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
KÜLTÜR,EDEBİYAT MİZAH
Gönül Sızım
Haram yiyenlere
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Gönül sızım" data-source="post: 43973" data-attributes="member: 1049"><p><span style="color: black">Amerika’dan gelen bir misafirime su verdim, boğazına kaçtı, öksürdü,</span></p><p><span style="color: black">-“Helal!” dedim. Anlamadı. Ne anlama geliyor, diye yüzüme baktı.</span></p><p><span style="color: black">Anlatmaya çalıştım. Amerika’da yirmi beş yıl bulunmuş, orada üniversite düzeyinde ders vermiş birisi olarak kavramın bizdeki anlamını veremediğimin farkındaydım...Daha doğrusu Amerikan İngilizcesinde bu denli güçlü bir kavram bulamıyordum. Benim anlatımım yüzeysel kalıyordu; benim dilimdeki o vurucu gücü hiç ifade edemiyordu.</span></p><p><span style="color: black"></span></p><p><span style="color: black">“Helal” kavramını daha iyi anlatabilmek için “haram” kavramını anlatmaya çalıştım. Suyu ben verdim; verdiğim suyu helal ediyorum, bu sana haram değil, sana bir kötülük olmasın, suyumu helal ediyorum, diyerek niyetimi belli ettim. Bu niyet önemli. Bildiğim bir öyküyü anlattım.</span></p><p><span style="color: black"></span></p><p><span style="color: black">Tanıdığım genç kız evlenmeden önce mobilyacıları geziyor ve güzel bir koltuk takımı görüyor. Bu takımı satan kişi belirli bir fiyattan aşağı inmiyor. Genç kız bu takımı çok beğendiğini belli ettiği için çok pişman; beğendiğim için fiyatı yükseltti ve pazarlık gücümü kaybettim, diye düşünüyor.</span></p><p><span style="color: black"></span></p><p><span style="color: black">Bütün çabalarına rağmen fiyatı düşüremeyince genç kız:</span></p><p><span style="color: black"></span></p><p><span style="color: black">-"Peki, alıyorum, ama hakkımı sana helal etmiyorum", diyor.</span></p><p><span style="color: black"></span></p><p><span style="color: black">Adam soğukkanlılıkla,</span></p><p><span style="color: black"></span></p><p><span style="color: black">-"Hanım kızım, o zaman bu koltuk satılık değil, sana satmıyorum, diyor.</span></p><p><span style="color: black"></span></p><p><span style="color: black">Üniversite bitirmiş, modern kız,</span></p><p><span style="color: black"></span></p><p><span style="color: black">-"Niye satmayacakmışsınız, parasını veriyorum ya, gayet tabii satacaksınız, diyor.</span></p><p><span style="color: black"></span></p><p><span style="color: black">Adam gayet sakin;</span></p><p><span style="color: black"></span></p><p><span style="color: black">-"Artık satılık değil, diyerek sırtını dönüp o yokmuş gibi davranıyor.</span></p><p><span style="color: black"></span></p><p><span style="color: black">Ve bu çağdaş Türk kızı kulaklarına, gözlerine inanamıyor. Ağlayarak babasına gidiyor; durumu anlatıyor. Baba:</span></p><p><span style="color: black"></span></p><p><span style="color: black">-"Kızım sen ne yaptın, esnafa öyle konuşulur mu?", diyerek devreye giriyor.</span></p><p><span style="color: black"></span></p><p><span style="color: black">Yanına bir de tanıdığı müftüyü alarak mobilyacıya gidiyor. Neticede genç kız babasının ve müftünün şahitliğinde, “verdiği parayı canı gönülden helal ettiğini,” ifade ederek istediği mobilyayı satın alabiliyor.</span></p><p><span style="color: black"></span></p><p><span style="color: black">Bu genç kız o dönem asistanım olarak çalışıyordu, bu öyküyü tüm ayrıntılarıyla biliyorum. Amerikalı misafirime bu öyküyü anlattım. Benim su içmemle bunun ne alakası var, gibisinden baktı.</span></p><p><span style="color: black"></span></p><p><span style="color: black">-"Suyu sana helal ediyorum, için rahat olsun" dedim.</span></p><p><span style="color: black">- "Helal etmesen ne olur", dedi.</span></p><p><span style="color: black"></span></p><p><span style="color: black">- “Kul hakkıyla karşıma gelmeyin” anlayışından söz ettim. Dikkatle dinledi.</span></p><p><span style="color: black"></span></p><p><span style="color: black">-"Bu dediğin bir değer olarak yaşıyor mu, yoksa bir slogan gibi konuşulan alışkanlık haline gelmiş bir söz mü?", diye sordu.</span></p><p><span style="color: black"></span></p><p><span style="color: black">-"Ne fark eder eder", diye sordum.</span></p><p><span style="color: black"></span></p><p><span style="color: black">-"Gerçekten bir değer olarak yaşıyorsa sizin ülkenizde rüşvet ve hak yeme olmaması gerekir, insanların birbirini kazıklamadığı bir toplum olmanız gerekir, diye düşünüyorum" dedi.</span></p><p><span style="color: black"></span></p><p><span style="color: black">Yüzüne baktım. Göz göze bakıştık. Yalan söyleyemedim.</span></p><p><span style="color: black"></span></p><p><span style="color: black">- "Biz" dedim, "yalan söyler, kazık atar ve hak yeriz...</span></p><p><span style="color: black">Ama dürüstlüğü dilimizden hiç düşürmeyiz...</span></p><p><span style="color: black">Güçsüzsen, arkan yoksa, sıradan bir vatandaşsan, bu ülkede hakkını araman çok zor, hakkını elde etmen daha da zor. Örneğin, rüşvet vermeden bir inşaat ruhsatı alman mümkün değildir...</span></p><p><span style="color: black">Ve bunu herkes bilir. Rüşvet alanların çoğu oruç tutar, rüşvet alan belediyeler ramazanda iftar sofraları kurar...</span></p><p><span style="color: black">Ve bu sofralarda hakkını helal etmekle ilgili konuşursan, Yüce Allah’ın “karşıma kul hakkıyla çıkmayın,” dediği bir dinimiz olduğu söylenir...</span></p><p><span style="color: black">Bunu rüşvet alanlar söyler. Söylediğimiz yalana inanana enayi olarak bakarız ve onu kazıklamaya hak kazanırız. Ama senin içtiğin suyu helal etmeyi de ihmal etmeyiz."</span></p><p><span style="color: black"></span></p><p><span style="color: black">-"Peki, neden böyle", diye sordu.</span></p><p><span style="color: black"></span></p><p><span style="color: black">-"Çünkü biz inanırmış gibi konuşmaya önem veririz, ama konuştuğumuz gibi yaşamaya önem vermeyiz", dedim.</span></p><p><span style="color: black"></span></p><p><span style="color: black">“Mış Gibi Yaşamlar” adında bir kitabım olduğunu ve orada anlattığımı söyledim. Mış gibi tanımını anlamakta zorlandı, ama sonunda anladı...</span></p><p><span style="color: black"></span></p><p><span style="color: black">-"Neden mış gibi", diye sordu. Güldüm,</span></p><p><span style="color: black"></span></p><p><span style="color: black">-"Çok sorma, suyumu haram ederim", dedim.</span></p><p><span style="color: black"></span></p><p><span style="color: black">Doğan Cüceloğlu (29.08.2010)</span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Gönül sızım, post: 43973, member: 1049"] [COLOR=black]Amerika’dan gelen bir misafirime su verdim, boğazına kaçtı, öksürdü, -“Helal!” dedim. Anlamadı. Ne anlama geliyor, diye yüzüme baktı. Anlatmaya çalıştım. Amerika’da yirmi beş yıl bulunmuş, orada üniversite düzeyinde ders vermiş birisi olarak kavramın bizdeki anlamını veremediğimin farkındaydım...Daha doğrusu Amerikan İngilizcesinde bu denli güçlü bir kavram bulamıyordum. Benim anlatımım yüzeysel kalıyordu; benim dilimdeki o vurucu gücü hiç ifade edemiyordu. “Helal” kavramını daha iyi anlatabilmek için “haram” kavramını anlatmaya çalıştım. Suyu ben verdim; verdiğim suyu helal ediyorum, bu sana haram değil, sana bir kötülük olmasın, suyumu helal ediyorum, diyerek niyetimi belli ettim. Bu niyet önemli. Bildiğim bir öyküyü anlattım. Tanıdığım genç kız evlenmeden önce mobilyacıları geziyor ve güzel bir koltuk takımı görüyor. Bu takımı satan kişi belirli bir fiyattan aşağı inmiyor. Genç kız bu takımı çok beğendiğini belli ettiği için çok pişman; beğendiğim için fiyatı yükseltti ve pazarlık gücümü kaybettim, diye düşünüyor. Bütün çabalarına rağmen fiyatı düşüremeyince genç kız: -"Peki, alıyorum, ama hakkımı sana helal etmiyorum", diyor. Adam soğukkanlılıkla, -"Hanım kızım, o zaman bu koltuk satılık değil, sana satmıyorum, diyor. Üniversite bitirmiş, modern kız, -"Niye satmayacakmışsınız, parasını veriyorum ya, gayet tabii satacaksınız, diyor. Adam gayet sakin; -"Artık satılık değil, diyerek sırtını dönüp o yokmuş gibi davranıyor. Ve bu çağdaş Türk kızı kulaklarına, gözlerine inanamıyor. Ağlayarak babasına gidiyor; durumu anlatıyor. Baba: -"Kızım sen ne yaptın, esnafa öyle konuşulur mu?", diyerek devreye giriyor. Yanına bir de tanıdığı müftüyü alarak mobilyacıya gidiyor. Neticede genç kız babasının ve müftünün şahitliğinde, “verdiği parayı canı gönülden helal ettiğini,” ifade ederek istediği mobilyayı satın alabiliyor. Bu genç kız o dönem asistanım olarak çalışıyordu, bu öyküyü tüm ayrıntılarıyla biliyorum. Amerikalı misafirime bu öyküyü anlattım. Benim su içmemle bunun ne alakası var, gibisinden baktı. -"Suyu sana helal ediyorum, için rahat olsun" dedim. - "Helal etmesen ne olur", dedi. - “Kul hakkıyla karşıma gelmeyin” anlayışından söz ettim. Dikkatle dinledi. -"Bu dediğin bir değer olarak yaşıyor mu, yoksa bir slogan gibi konuşulan alışkanlık haline gelmiş bir söz mü?", diye sordu. -"Ne fark eder eder", diye sordum. -"Gerçekten bir değer olarak yaşıyorsa sizin ülkenizde rüşvet ve hak yeme olmaması gerekir, insanların birbirini kazıklamadığı bir toplum olmanız gerekir, diye düşünüyorum" dedi. Yüzüne baktım. Göz göze bakıştık. Yalan söyleyemedim. - "Biz" dedim, "yalan söyler, kazık atar ve hak yeriz... Ama dürüstlüğü dilimizden hiç düşürmeyiz... Güçsüzsen, arkan yoksa, sıradan bir vatandaşsan, bu ülkede hakkını araman çok zor, hakkını elde etmen daha da zor. Örneğin, rüşvet vermeden bir inşaat ruhsatı alman mümkün değildir... Ve bunu herkes bilir. Rüşvet alanların çoğu oruç tutar, rüşvet alan belediyeler ramazanda iftar sofraları kurar... Ve bu sofralarda hakkını helal etmekle ilgili konuşursan, Yüce Allah’ın “karşıma kul hakkıyla çıkmayın,” dediği bir dinimiz olduğu söylenir... Bunu rüşvet alanlar söyler. Söylediğimiz yalana inanana enayi olarak bakarız ve onu kazıklamaya hak kazanırız. Ama senin içtiğin suyu helal etmeyi de ihmal etmeyiz." -"Peki, neden böyle", diye sordu. -"Çünkü biz inanırmış gibi konuşmaya önem veririz, ama konuştuğumuz gibi yaşamaya önem vermeyiz", dedim. “Mış Gibi Yaşamlar” adında bir kitabım olduğunu ve orada anlattığımı söyledim. Mış gibi tanımını anlamakta zorlandı, ama sonunda anladı... -"Neden mış gibi", diye sordu. Güldüm, -"Çok sorma, suyumu haram ederim", dedim. Doğan Cüceloğlu (29.08.2010)[/COLOR] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
KÜLTÜR,EDEBİYAT MİZAH
Gönül Sızım
Haram yiyenlere
Üst
Alt