- Katılım
- 29 Mart 2011
- Mesajlar
- 337
- Tepkime puanı
- 16

Para ile imtihan olmak zordur. Onunla imtihan olup kazanmak da büyük bir babayiğitliktir.
Bu mevzuya işaret eden Hz. Ömer şöyle demiştir:
“Kişinin namazda inleyip durması sizi aldatmasın! Siz onun parasını nasıl değerlendirdiğine, parasıyla olan imtihanına bakın.”
Benzer bir hadise de şöyledir:
Yunan filozof ve ahlakçısı Sokrat’ın hayranı olan zengin bir tüccar, bütün serveti olan bir çuval altını bu filozofa bağışlamıştı. Sokrat da tüccarın ölümünden sonra, onun vasiyeti gereği bir çuval altını almıştı. Ama bu bir çuval altını bir kayığa yükletip, denizin ortasına teker teker atmıştı. Atarken de ağzından şu hikmetli sözler dökülüyordu:
“Ey para! İşte seni batırıyorum ki, benim ruhumu batırmayasın.”
Haram mal bir getirir, üç götürür.
Mevlânâ Hazretleri ambarın içinde fareler varken buğday toplamanın gülünç olacağını söyler. Temelinde kötü niyet, yanlış yol bulunan biriktirmeler hayırla sonuçlanmaz. Ehl-i insaf insan kazancına dikkat eder. “Nereden gelirse gelsin, yeter ki gelsin!” demez. Helal kazanmak için kılı kırk yarar. O hassas insanların toprağına da bereket yağar.
Mevlânâ Hazretleri, “Önce fareyi def et sonra buğday topla” buyurur. Fareler ambarın içine kadar girmişse buğday toplamak gülünçtür. Bundandır ki her biriktirme artmayı sağlamaz. Temelinde kötü niyet, yanlış yol bulunan biriktirmeler hayırla sonuçlanmaz.
Ehl-i insaf, nereden nasıl gelirse gelsin, yeter ki gelsin, demez. Gelecekse hayırla, güzellikle gelsin, der.
Haram mal bir getirir, üç götürür.
Gafil adam bilmez ki şu ambarına doldurup durdukları bereketsizlik sebebidir. Üstelik var olan iyiliklerini de tüketip gider. Sanır ki bir + üç + beş = dokuz eder. Bilmez ki buz, ateşi görünce eriyip gider.