Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Genel islami paylaşımlar
Gökyüzüne yükselmenin dayanılmaz zorluğu
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Ekrem" data-source="post: 14754" data-attributes="member: 3"><p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkGreen">Saptırmayı dilediğinin de göğsünü öylesine dar ve sıkıntılı kılar ki, o göğe yükseliyormuş gibi olur.</span></span></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"> 6 Enam Suresi 125</span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"> Bu ayette, bazı ruhsal durumlardan dolayı göğsünde darlık ve sıkıntı oluşan kişi, gökyüzüne doğru yükselmekte olduğu için göğsünde darlık ve sıkıntı hisseden kişiye benzetilir. Gerçekten de gökyüzüne doğru yükseldikçe, Atmosfer basıncı azalmakta ve kan, basınçla damarları ve kalbi zorlamaktadır. Ayrıca yukarı çıkıldıkça azalan oksijen nefes alma güçlüğü doğurur ve göğsümüzün içindeki akciğerlerde sıkıntı ve daralma hissedilir. Bu darlık ve sıkıntı gökyüzüne yükseldikçe artar ve sonunda yaşamın mümkün olmadığı noktaya gelinir. </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"> Peygamberimiz'in yaşadığı dönemde insanlar balonla veya uçakla gökyüzüne yükselmediler. Toriçelli'nin basıncın ilk ölçümlerini 1643 yılında gerçekleştirdiğini düşünürsek, bu dönemde basıncın azalmasıyla ilgili bir bilgiden söz etmek de mümkün değildir. Ayrıca o dönemde kan dolaşımı ve akciğerler hakkında ciddi bir bilginin varlığından da söz edilemez. Peygamberimiz'in yaşadığı dönemde insanların dağlara çıktığı ve dağların tepelerinde nefes alma zorluğuna kısmen tanık oldukları düşünülebilir. Fakat ayette dağların tepesine çıkınca göğsün dar ve sıkıntılı olmasından değil, gökyüzüne çıkıldıkça oluşan bir süreçten bahsedilmektedir. Dağların tepesinde göğsünün sıkıştığına kısmen tanık olan kişi bu durumu deniz seviyesinden gittikçe göğe doğru yükselmesine değil de bir dağın üstüne çıkmış olmasına da bağlayabilir. Göğe yükselme ifadesi dağa çıkmanın çok üzerinde mesafeleri kapsayan bir ifadedir. Bu ifadenin doğrulanması için bu mesafenin aşılması gerekmektedir. </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"> YAŞAMIMIZA UYGUN YARATILAN BASINç VE OKSİJEN </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"> Deniz seviyesinden 3000 metreye kadar oksijen ve basınç oranı insanın fizyolojik faaliyetlerini rahatça yürüteceği seviyededir. 3000 metre ile 5000 metre arası gibi mesafelerde nefes almanın zorluğu ve kan basıncının artışı hissedilir. 7500 metreye gelindiğinde dokular ciddi şekilde oksijen eksikliği hisseder ve basınç düşmesinin dolaşım sistemine verdiği rahatsızlık hissedilir. Bu mesafenin üzerine çıkıldığında kişi bilincini yitirir; dolaşım, solunum, sinir sistemleri görevlerini yapamaz hale gelmeye başlar. </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"> Basınç değişiklikleri dolaşım sistemini doğrudan etkiler, atardamar ve toplardamar basınçlarını artırır. Beden boşluklarındaki gazların dengesi, kandaki ve dokulardaki gazların (özellikle azotun) dağılımı bozulur. Basınç değişikliğinin doğrudan mekanik etkisi ise damar sertliği olan kişilerde damar yırtılmalarıyla ortaya çıkar. Gaz hacimlerindeki değişikliklerin yol açtığı olaylar da şöyle sıralanabilir: Orta kulak boşluğundaki hava değişikliklerine bağlı olarak, kulak zarı yırtıkları, orta kulak iltihabı, yüzdeki sinüslerde bulunan havaya bağlı olarak sinüs iltihapları, diş boşluklarındaki (çürük ya da dolgu) havaya bağlı olarak diş ağrıları ve sindirim sistemindeki havanın dış ortama atılma güçlüklerinin yol açtığı karın ağrıları... </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"> Görüldüğü gibi, insanın biyolojik yapısıyla, oksijenin yeryüzünden gökyüzüne doğru belirlenmiş oranı, Atmosfer'in yeryüzünden gökyüzüne doğru ayarlanmış basıncı, mükemmel bir düzenlemeyle yaratılmıştır. Bu uyum sayesinde nefes almamız ve kan dolaşımımız rahatça mümkün olur. Prof. Michael Denton bu konu hakkında şu yorumu yapar: "Eğer havanın yoğunluğu biraz daha fazla olsaydı, hava direnci çok büyük oranlara çıkacaktı ve hava soluyan bir canlıya ihtiyaç duyduğu oksijen oranını sağlayacak bir solunum sistemi tasarlamak imkansız hale gelecekti... Muhtemel Atmosfer basınçları ile muhtemel oksijen oranlarını karşılaştırarak hayat için uygun bir sayısal değer aradığımızda, çok sınırlı bir aralıkla karşılaşırız. Hayat için gerekli olan birçok şartın hepsinin bu küçük aralıkta gerçekleşmesi ve Atmosfer'in de bu aralıkta olması elbette ki çok mükemmel bir uyumdur." </span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"> Kuran ayetinin göğe yükselenin göğsünün dar ve sıkıntılı olmasıyla ilgili yaptığı benzetme </span></span><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px">Allah'ın Kitabı'nın bir mucizesidir. Bu mucizeyi incelerken Evren'de karşımıza çıkan Atmosfer'in basıncıyla, oksijeniyle mükemmel yaratılışı ve bu yaratılışların bizim biyolojik yapımıza uygunluğu ise Allah'ın yaratışlarındaki mükemmelliklerinin örnekleridir.</span></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p><p style="text-align: center"><img src="https://i.imgur.com/XQoWc.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></p> <p style="text-align: center"></p> </p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Ekrem, post: 14754, member: 3"] [INDENT][FONT=Verdana][SIZE=3][COLOR=DarkGreen]Saptırmayı dilediğinin de göğsünü öylesine dar ve sıkıntılı kılar ki, o göğe yükseliyormuş gibi olur.[/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Verdana][SIZE=3] 6 Enam Suresi 125[/SIZE][/FONT] [FONT=Verdana][SIZE=3] Bu ayette, bazı ruhsal durumlardan dolayı göğsünde darlık ve sıkıntı oluşan kişi, gökyüzüne doğru yükselmekte olduğu için göğsünde darlık ve sıkıntı hisseden kişiye benzetilir. Gerçekten de gökyüzüne doğru yükseldikçe, Atmosfer basıncı azalmakta ve kan, basınçla damarları ve kalbi zorlamaktadır. Ayrıca yukarı çıkıldıkça azalan oksijen nefes alma güçlüğü doğurur ve göğsümüzün içindeki akciğerlerde sıkıntı ve daralma hissedilir. Bu darlık ve sıkıntı gökyüzüne yükseldikçe artar ve sonunda yaşamın mümkün olmadığı noktaya gelinir. [/SIZE][/FONT] [FONT=Verdana][SIZE=3] Peygamberimiz'in yaşadığı dönemde insanlar balonla veya uçakla gökyüzüne yükselmediler. Toriçelli'nin basıncın ilk ölçümlerini 1643 yılında gerçekleştirdiğini düşünürsek, bu dönemde basıncın azalmasıyla ilgili bir bilgiden söz etmek de mümkün değildir. Ayrıca o dönemde kan dolaşımı ve akciğerler hakkında ciddi bir bilginin varlığından da söz edilemez. Peygamberimiz'in yaşadığı dönemde insanların dağlara çıktığı ve dağların tepelerinde nefes alma zorluğuna kısmen tanık oldukları düşünülebilir. Fakat ayette dağların tepesine çıkınca göğsün dar ve sıkıntılı olmasından değil, gökyüzüne çıkıldıkça oluşan bir süreçten bahsedilmektedir. Dağların tepesinde göğsünün sıkıştığına kısmen tanık olan kişi bu durumu deniz seviyesinden gittikçe göğe doğru yükselmesine değil de bir dağın üstüne çıkmış olmasına da bağlayabilir. Göğe yükselme ifadesi dağa çıkmanın çok üzerinde mesafeleri kapsayan bir ifadedir. Bu ifadenin doğrulanması için bu mesafenin aşılması gerekmektedir. [/SIZE][/FONT] [FONT=Verdana][SIZE=3] YAŞAMIMIZA UYGUN YARATILAN BASINç VE OKSİJEN [/SIZE][/FONT] [FONT=Verdana][SIZE=3] Deniz seviyesinden 3000 metreye kadar oksijen ve basınç oranı insanın fizyolojik faaliyetlerini rahatça yürüteceği seviyededir. 3000 metre ile 5000 metre arası gibi mesafelerde nefes almanın zorluğu ve kan basıncının artışı hissedilir. 7500 metreye gelindiğinde dokular ciddi şekilde oksijen eksikliği hisseder ve basınç düşmesinin dolaşım sistemine verdiği rahatsızlık hissedilir. Bu mesafenin üzerine çıkıldığında kişi bilincini yitirir; dolaşım, solunum, sinir sistemleri görevlerini yapamaz hale gelmeye başlar. [/SIZE][/FONT] [FONT=Verdana][SIZE=3] Basınç değişiklikleri dolaşım sistemini doğrudan etkiler, atardamar ve toplardamar basınçlarını artırır. Beden boşluklarındaki gazların dengesi, kandaki ve dokulardaki gazların (özellikle azotun) dağılımı bozulur. Basınç değişikliğinin doğrudan mekanik etkisi ise damar sertliği olan kişilerde damar yırtılmalarıyla ortaya çıkar. Gaz hacimlerindeki değişikliklerin yol açtığı olaylar da şöyle sıralanabilir: Orta kulak boşluğundaki hava değişikliklerine bağlı olarak, kulak zarı yırtıkları, orta kulak iltihabı, yüzdeki sinüslerde bulunan havaya bağlı olarak sinüs iltihapları, diş boşluklarındaki (çürük ya da dolgu) havaya bağlı olarak diş ağrıları ve sindirim sistemindeki havanın dış ortama atılma güçlüklerinin yol açtığı karın ağrıları... [/SIZE][/FONT] [FONT=Verdana][SIZE=3] Görüldüğü gibi, insanın biyolojik yapısıyla, oksijenin yeryüzünden gökyüzüne doğru belirlenmiş oranı, Atmosfer'in yeryüzünden gökyüzüne doğru ayarlanmış basıncı, mükemmel bir düzenlemeyle yaratılmıştır. Bu uyum sayesinde nefes almamız ve kan dolaşımımız rahatça mümkün olur. Prof. Michael Denton bu konu hakkında şu yorumu yapar: "Eğer havanın yoğunluğu biraz daha fazla olsaydı, hava direnci çok büyük oranlara çıkacaktı ve hava soluyan bir canlıya ihtiyaç duyduğu oksijen oranını sağlayacak bir solunum sistemi tasarlamak imkansız hale gelecekti... Muhtemel Atmosfer basınçları ile muhtemel oksijen oranlarını karşılaştırarak hayat için uygun bir sayısal değer aradığımızda, çok sınırlı bir aralıkla karşılaşırız. Hayat için gerekli olan birçok şartın hepsinin bu küçük aralıkta gerçekleşmesi ve Atmosfer'in de bu aralıkta olması elbette ki çok mükemmel bir uyumdur." [/SIZE][/FONT] [FONT=Verdana][SIZE=3] Kuran ayetinin göğe yükselenin göğsünün dar ve sıkıntılı olmasıyla ilgili yaptığı benzetme [/SIZE][/FONT][FONT=Verdana][SIZE=3]Allah'ın Kitabı'nın bir mucizesidir. Bu mucizeyi incelerken Evren'de karşımıza çıkan Atmosfer'in basıncıyla, oksijeniyle mükemmel yaratılışı ve bu yaratılışların bizim biyolojik yapımıza uygunluğu ise Allah'ın yaratışlarındaki mükemmelliklerinin örnekleridir.[/SIZE][/FONT] [CENTER][IMG]https://i.imgur.com/XQoWc.jpg[/IMG] [/CENTER] [/INDENT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Genel islami paylaşımlar
Gökyüzüne yükselmenin dayanılmaz zorluğu
Üst
Alt