Gaziler haftası hakkında hutbe

Muvatta

Çalışkan Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
28 Şubat 2011
Mesajlar
318
Tepkime puanı
13
Değerli Müminler!

Devletimiz ve milletimiz, gazilerimize duyduğumuz minnettarlığı göstermek üzere önümüzdeki haftayı Gaziler Haftası olarak kabul etmiştir.

Dinimiz yüce ve mukaddes değerlerin korunması için mücadele edilmesi ve bu uğurda can verilmesini üstün bir mertebe olarak görmüştür. Hz. Peygamber (a.s.) bu üstün değerlerin yüceltilmesi için canını feda edenlerin şehid sayıldığını ifade etmektedir [1]. Yine Resûl-i Ekrem Efendimiz “malını, aile ve dostlarını, dinini ve canını korurken öldürülenlerin de şehit olduğunu” [2] buyurmak suretiyle bu değerlerin bir kısmına işaret etmiştir. Vatan toprağı ile üzerinde yaşayan milletin birliğinin korunması ve sayılan değerlerin ayakta kalabilmesi için gerekli olan bağımsızlık mücadelesinde bulunup can vermek de bu kapsamdadır. Dinimiz, İslâm yurdunu ve halkını muhafaza etmek ve sayılan değerleri korumak için üstün bir gayret gösterip de feda-yı can edenlere büyük bir makam olan şehitlik payesini vermiş [3], onların peygamberler ve salih kullarla birlikte olduğunu beyan etmiştir [4].

Yüce Allah şehitliği elde edenlere büyük mükâfatlar hazırladığını ve üstün vasıflarla nitelendiklerini ifade ederek onlara ölü denmemesini emretmektedir [5]. Peygamberimiz de şehitlerin ölüm anlarının diğer insanlarınki gibi olmadığını çok sarih bir şekilde şöyle dile getirmektedir: “Sizden biriniz sivrisinek ısırdığı zaman ne kadar acı duyuyorsa, şehit de canını verirken ancak o kadar acı duyar” [6].

Muhterem Kardeşlerim!

Büyük bir medeniyetin çocukları olan ecdadımız, ilim-irfan yolunda sayısız müesseseler ve ürünler ortaya koymuş, bu toprakları ve bu medeniyeti 20. asrın başlarına kadar korumuştur. Yaklaşık yüz yıl önce sömürgeci güçlere karşı tarihin en şanlı mücadelelerinden birini veren aziz milletimiz, kutsal beldelerden Balkanlara, Sahra Çölü’nden Kafkaslara kadar yüzbinlerce evladını bu topraklara gömmüştür. Milli şairimiz Mehmet Âkif Ersoy, milletimizin şehitlerimize olan minnettarlığını şu mısralarla dile getirir:
“Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdât inerek öpse o pâk alnı değer…
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
‘Gömelim gel seni tarihe’ desem sığmazsın
Ey şehit oğlu şehit isteme benden makber,
Sana âguşunu açmış duruyor Peygamber!”

Muhterem Kardeşlerim!

Milletimiz ve vatan toprağımız aleyhindeki yıkıcı planlar bugün de devam etmektedir. Bugün bizlere düşen görev, birlik ve kardeşliğimizi bozmak isteyenlere karşı manevî değerlerimize sıkıca sarılarak diri kalmak, ilmî, kültürel ve her açıdan ecdadımıza ve şehitlerimize layık olmaktır. Ayrıca şehit ve gazi yakınlarıyla, bilhassa onlardan bize emanet kalan eş ve çocuklarıyla ilgilenmek, elimizden geldiğince onlara her türlü maddî ve manevî desteği vermek minnet ve vefa borcumuzun bir gereğidir. Bu vesileyle aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi bir kez daha rahmet ve minnetle anıyoruz.
_____________________
[1] Buhârî, “Cihâd”, 15; Müslim, “İmâre”, 149-152.
[2] Buhârî, “Mezâlim”, 33; Müslim, “İmân”, 226.
[3] Tirmizî, “Zühd”, 53.
[4] Nisâ, 4/69.
[5] Muhammed, 47/4-6; Bakara, 2/154.
[6] Tirmizî, “Fedâilü’l-cihâd”, 25-26.

İstanbul Müftülüğü
Hutbe Komisyonu
 
Üst Alt