Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Genel islami paylaşımlar
Fakirliğin Zenginliğe Karşı Üstünlüğü
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Denge_35" data-source="post: 14762" data-attributes="member: 412"><p style="margin-left: 20px"><p style="text-align: center"> </p> <p style="text-align: center"><img src="https://www.resimmax.com/data/media/1026/fakirlik.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /> </p> <p style="text-align: center"></p></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong>Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur:</strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong>Yetecek kadar nafakaya kanaat edip İslâm dinine hidayet edilmiş kişiye cennet vardır.34</strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong>Ey fakirler kitlesi! Kalplerinizden Allaha (hükmüne) razı olunuz. (Bu takdirde) fakirliğinizin sevabını elde edersiniz! Aksi takdirde mahrum kalırsınız!35</strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong>Birinci hadîste bahsi geçen kişi, kanaat eden kişidir. Bu son hadîste bahsi geçen ise, Allah´ın hükmüne razı olan kişidir. Sanki bu hadîsin mefhumu şunu sezdiriyor: Harîs bir kimse, fakirliğinden ötürü hiçbir sevap kazanmaz!</strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong>Oysa fakirliğin fazileti hakkındaki umumî hükümler delâlet eder ki fakir, harîs ise de sevabı vardır. Nitekim bunun tahkiki ileride de gelecektir. Bu bakımdan buradaki razı olmaktan gaye; Allahın dünyayı kendisinin esirgemesini kerih görmesidir. Nice mal isteyen vardır ki onun kalbinde ne Allah´a karşı bir inkâr ve ne de fiiline karşı bir nâhoşluk vâki olur! İşte fakirliğin sevabını yakıp yok eden nâhoşluk bu demektir.</strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong>Hz. Ömer'den rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:</strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong>Herşeyin bir anahtarı vardır. Cennetin anahtarı ise, fakir ve miskinlerin sevgisidir. Bu sevgi de sabırlarından ötürüdür. (Zira) onlar kıyamet gününde Allah ile sohbet edeceklerin ta kendileridir.36</strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong>Hz. Ali'den rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:</strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong>Allah</strong> <strong> katında kulların en sevimlisi, rızkına kanaat eden ve Allahın hükmüne razı olan fakirdir.37</strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong>Ey Allahım! Muhammed(s.a.v)'in âlinin rızkını yetecek kadar kıl.38</strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong>İster fakir, ister zengin olsun, hiç kimse yoktur ki kıyamet gününde, ´keşke dünyada bana yetecek kadar mal verilseydi´ temennisinde bulunmasın!39</strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong>Allah</strong> <strong> Teâlâ Hz. İsmail´e vahiy göndererek şöyle buyurmuştur:</strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong>- Beni kalpleri kırılmışların yanında ara!</strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong>- Onlar kimlerdir?</strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong>- Doğru olan fakirlerdir.</strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong>Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:</strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong>Fakir razı olduğu zaman ondan daha faziletlisi yoktur.40</strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong>Allah</strong> <strong> Teâlâ kıyamet gününde şöyle der: ''Mahlûklarımdan seçtiğim kullarım nerede?'' Melekler ''Ey rabbimiz! Onlar kimlerdir?'' diye sorarlar. Allah Teâlâ ''Onlar müslümanların, benim verdiğime kanaat eden, kaderime razı olan fakirleridir. Onları cennete sokun!'' der. Bu emir üzerine, melekler fakirleri cennete sokarlar. Fakirler yerler, içerler. Oysa halk, hesap içerisinde hâlâ kıvranmaktadır.41</strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong>Bu hüküm, kanaat eden ve kadere razı olan fakir hakkındadır. Zahidin faziletini, eğer Allah dilerse, kitabın ikinci şıkkında zikredeceğiz. Rıza ve kanaat hakkındaki eserler ise pek çoktur. Tamahkârlığın kanaata zıd düştüğü açıktır.</strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong>Hz. Ömer (r.a) şöyle demiştir: ''Tamahkârlık fakirliktir. Halkın servetinden ümidi kesmek zenginliktir. Halkın elindeki servetten ümidini kesen, rızkına kanaat eden bir kimse onlardan müstağni olur''.</strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong>Ebu Mes'ud (r.a) şöyle demiştir: Hergün bir melek arşın altından şöyle çağırır: <span style="color: DarkGreen">Ey Âdemoğlu! Sana kifayet edecek az mal, azdıracak çok maldan daha hayırlıdır.</span></strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong>Ebu Derdâ şöyle demiştir: Aklında eksiklik olmayan hiç kimse yoktur. Sebebi de dünya fazlasıyla kişiye geldiği zaman sevinir. Oysa gece ve gündüz, onun ömrünü tüketmek için durmadan çalışırlar. O da buna hiç üzülmez! Âdemoğluna yazıklar olsun! Artan mal, eksilen ömür fayda vermez!.</strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong>Hükemadan birine şöyle denildi: <span style="color: DarkGreen">Zenginlik ne demektir? </span></strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong>Cevap olarak: <span style="color: DarkGreen">''Senin az temennin ve sana yetene razı olmandır!''</span> dedi.</strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong>İbrahim b. Edhem, Horasan'ın zenginlerindendi. Babası Belh emîrlerindendi. Birgün köşkünden çıkarken köşkün bahçesinde duran bir kişiye baktı, kişinin elinde ısırdığı bir ekmek vardı, kişi ekmeği yediği zaman bulunduğu yerde uyudu. İbrahim hizmetkârlarından birine, Bu kişiyi, uyandığı zaman bana getir! emrini verdi. </strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong>Adam uyandığı zaman hizmetkâr onu İbrahim'in huzuruna çıkardı.</strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong>- Ey kişi! Aç olduğun için mi ekmeği yedin?</strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong>- Evet! ..</strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong>- Doydun mu?</strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong>- Evet!</strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong>- Sonra güzel uyudun mu?</strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong>- Evet!</strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong>Bunun üzerine İbrahim içinden şöyle dedi: ´Madem ki nefis bu kadarla kanaat eder, artık ben dünyayı neyleyim!´</strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong>Amr b. Abdikays, tuz ile yeşillik yiyen bir kişinin yanından geçti. Bunun üzerine Amr ona ´Ey Allah´ın kulu! Sen dünyanın bu kadarcığına razı oldun mu?´ dedi. Kişi Amr'a, Bundan daha kötüsüne razı olan birini sana göstereyim mi?" dedi. Amr ´Evet, göster´ dedi. Kişi ´Kim ahiret yerine dünyaya razı olursa, işte o bundan daha kötüsüne razı olmuş demektir´ dedi.</strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong>Muhammed b. Vâsi´ kuru bir ekmeği çıkarır, su ile ıslatır ve tuz ile yiyerek şöyle derdi: ´Kim dünyanın bu kadarcığına razı olursa, o hiç kimseye muhtaç olmaz´.</strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong>Hasan Basrî şöyle derdi: ´Allah Teâlâ bazı kavimlere lânet etmiştir (etsin). Allah onlar için yemin etmiş, onlar Allah´a inanmamışlardı´. Bunu söyledikten sonra şu ayeti okudu:</strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong>Gökte rızkınız da var, uyarıldığınız (azap) da var! Semanın ve yerin rabbine yemin olsun ki bu iş, sizin konuşmanız gibi gerçektir.(Zâriyât/22-23)</strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong>Ebu Zer (r.a) birgün halk arasında oturuyordu. Bu sırada hanımı gelerek şöyle haykırdı: ´Evde kepek bile yokken hâlâ bunların arasında oturuyorsun?´ Ebu Zer ´Ey kadıncağız! Önümüzde geçilmez bir gedik vardır. O gedikten ancak yükü hafif olan kurtulur´ dedi. Bunun üzerine hanımı, durumuna razı olarak dönüp gitti.</strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong>Zünnûn-i Mısrî şöyle demiştir: ´İnsanların küfre en yakını sabırsız fakirdir´.</strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong>Hakîmlerden birine şöyle denildi: ´Senin malın nedir?´ Hakîm şöyle dedi: ´Zâhirde süslenmek, bâtında normal hareket etmek ve halkın elindeki servetten ümitsiz olmaktır´.</strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong>Rivayet ediliyor ki Allah Teâlâ geçmiş peygamberlere gönderdiği semavî kitabların birinde şöyle buyurmuştur: ´Ey Âdemoğlu! Eğer dünyanın tamamı senin olsa ondan ancak yiyeceğin senindir. Bu bakımdan sana dünyanın tamamından yiyeceğini verdiğimde ve onun hesabını da başkasına yüklediğimde muhakkak (bilmelisin ki) sana iyilik yapmışımdır´.</strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong>Kanaat hususunda ise şöyle demiştir:</strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong>İnsanlara değil Allah´a yalvar! Başkasının malından ümi-dini kes, kanaat et. Muhakkak ki azizlik ümitsizliktedir. Her akraba ve yakınından müstağni ol! Muhakkak ki zengin, halktan müstağni olan kimsedir.</strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong>Yine aynı mânâda şair şöyle demiştir:</strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong>Ey cem´eden ve cem´ettiğini de başkasından meneden! Oysa zaman, kapılarından hangisini yüzüne kapatacağını takdir ettiği halde kendisini gözetir. Düşünür ki ölümü kendisine nasıl gelecektir? Sabah mı gelecek veya ölümle geceleyip ölüm kapısını mı vuracaktır? Sen mal topladın! Ey mal toplayıcı! Bana söyle! O mal için o malı dağıtacak günleri de topladın mı? Mal senin yanında varislerin için depolanmıştır. Mal ancak onu infak ettiğin gün senin malındır! Allah´a güvenerek sabahtan işine giden bir gencin kalbi ne kadar da müreffehtir. Muhakkak ki rızıkları taksim eden Allah ona rızık verecektir. O gencin namusu korunmuştur. Onu kirletmez. Yüzü yepyenidir, onu eskitmez! Kanaatin sahasına inen bir kimsenin, kanaatin gölgesinde kendisini uykusuz bırakan bir üzüntüsü kalmaz!</strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong>33) Tirmizî, (garib olarak); Hâkim, (sahih olarak)</strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong>34) Müslim</strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong>35) Ebu Mansur ed-Deylemî</strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong>36) Dârekutnî</strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong>37) İbn Mâce, (bir benzerini)</strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong>38) Müslim</strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong>39) İbn Mâce</strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong>40) Irâkî bu hadîsi bu ibare ile görmediğini söylemektedir.</strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"><strong>41) Deylemî</strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Denge_35, post: 14762, member: 412"] [INDENT][CENTER] [IMG]https://www.resimmax.com/data/media/1026/fakirlik.jpg[/IMG] [/CENTER] [SIZE=3][B] Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur: Yetecek kadar nafakaya kanaat edip İslâm dinine hidayet edilmiş kişiye cennet vardır.34 Ey fakirler kitlesi! Kalplerinizden Allaha (hükmüne) razı olunuz. (Bu takdirde) fakirliğinizin sevabını elde edersiniz! Aksi takdirde mahrum kalırsınız!35 Birinci hadîste bahsi geçen kişi, kanaat eden kişidir. Bu son hadîste bahsi geçen ise, Allah´ın hükmüne razı olan kişidir. Sanki bu hadîsin mefhumu şunu sezdiriyor: Harîs bir kimse, fakirliğinden ötürü hiçbir sevap kazanmaz! Oysa fakirliğin fazileti hakkındaki umumî hükümler delâlet eder ki fakir, harîs ise de sevabı vardır. Nitekim bunun tahkiki ileride de gelecektir. Bu bakımdan buradaki razı olmaktan gaye; Allahın dünyayı kendisinin esirgemesini kerih görmesidir. Nice mal isteyen vardır ki onun kalbinde ne Allah´a karşı bir inkâr ve ne de fiiline karşı bir nâhoşluk vâki olur! İşte fakirliğin sevabını yakıp yok eden nâhoşluk bu demektir. Hz. Ömer'den rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: Herşeyin bir anahtarı vardır. Cennetin anahtarı ise, fakir ve miskinlerin sevgisidir. Bu sevgi de sabırlarından ötürüdür. (Zira) onlar kıyamet gününde Allah ile sohbet edeceklerin ta kendileridir.36 Hz. Ali'den rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: Allah[/B] [B] katında kulların en sevimlisi, rızkına kanaat eden ve Allahın hükmüne razı olan fakirdir.37 Ey Allahım! Muhammed(s.a.v)'in âlinin rızkını yetecek kadar kıl.38 İster fakir, ister zengin olsun, hiç kimse yoktur ki kıyamet gününde, ´keşke dünyada bana yetecek kadar mal verilseydi´ temennisinde bulunmasın!39 Allah[/B] [B] Teâlâ Hz. İsmail´e vahiy göndererek şöyle buyurmuştur: - Beni kalpleri kırılmışların yanında ara! - Onlar kimlerdir? - Doğru olan fakirlerdir. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: Fakir razı olduğu zaman ondan daha faziletlisi yoktur.40 Allah[/B] [B] Teâlâ kıyamet gününde şöyle der: ''Mahlûklarımdan seçtiğim kullarım nerede?'' Melekler ''Ey rabbimiz! Onlar kimlerdir?'' diye sorarlar. Allah Teâlâ ''Onlar müslümanların, benim verdiğime kanaat eden, kaderime razı olan fakirleridir. Onları cennete sokun!'' der. Bu emir üzerine, melekler fakirleri cennete sokarlar. Fakirler yerler, içerler. Oysa halk, hesap içerisinde hâlâ kıvranmaktadır.41 Bu hüküm, kanaat eden ve kadere razı olan fakir hakkındadır. Zahidin faziletini, eğer Allah dilerse, kitabın ikinci şıkkında zikredeceğiz. Rıza ve kanaat hakkındaki eserler ise pek çoktur. Tamahkârlığın kanaata zıd düştüğü açıktır. Hz. Ömer (r.a) şöyle demiştir: ''Tamahkârlık fakirliktir. Halkın servetinden ümidi kesmek zenginliktir. Halkın elindeki servetten ümidini kesen, rızkına kanaat eden bir kimse onlardan müstağni olur''. Ebu Mes'ud (r.a) şöyle demiştir: Hergün bir melek arşın altından şöyle çağırır: [COLOR=DarkGreen]Ey Âdemoğlu! Sana kifayet edecek az mal, azdıracak çok maldan daha hayırlıdır.[/COLOR] Ebu Derdâ şöyle demiştir: Aklında eksiklik olmayan hiç kimse yoktur. Sebebi de dünya fazlasıyla kişiye geldiği zaman sevinir. Oysa gece ve gündüz, onun ömrünü tüketmek için durmadan çalışırlar. O da buna hiç üzülmez! Âdemoğluna yazıklar olsun! Artan mal, eksilen ömür fayda vermez!. Hükemadan birine şöyle denildi: [COLOR=DarkGreen]Zenginlik ne demektir? [/COLOR] Cevap olarak: [COLOR=DarkGreen]''Senin az temennin ve sana yetene razı olmandır!''[/COLOR] dedi. İbrahim b. Edhem, Horasan'ın zenginlerindendi. Babası Belh emîrlerindendi. Birgün köşkünden çıkarken köşkün bahçesinde duran bir kişiye baktı, kişinin elinde ısırdığı bir ekmek vardı, kişi ekmeği yediği zaman bulunduğu yerde uyudu. İbrahim hizmetkârlarından birine, Bu kişiyi, uyandığı zaman bana getir! emrini verdi. Adam uyandığı zaman hizmetkâr onu İbrahim'in huzuruna çıkardı. - Ey kişi! Aç olduğun için mi ekmeği yedin? - Evet! .. - Doydun mu? - Evet! - Sonra güzel uyudun mu? - Evet! Bunun üzerine İbrahim içinden şöyle dedi: ´Madem ki nefis bu kadarla kanaat eder, artık ben dünyayı neyleyim!´ Amr b. Abdikays, tuz ile yeşillik yiyen bir kişinin yanından geçti. Bunun üzerine Amr ona ´Ey Allah´ın kulu! Sen dünyanın bu kadarcığına razı oldun mu?´ dedi. Kişi Amr'a, Bundan daha kötüsüne razı olan birini sana göstereyim mi?" dedi. Amr ´Evet, göster´ dedi. Kişi ´Kim ahiret yerine dünyaya razı olursa, işte o bundan daha kötüsüne razı olmuş demektir´ dedi. Muhammed b. Vâsi´ kuru bir ekmeği çıkarır, su ile ıslatır ve tuz ile yiyerek şöyle derdi: ´Kim dünyanın bu kadarcığına razı olursa, o hiç kimseye muhtaç olmaz´. Hasan Basrî şöyle derdi: ´Allah Teâlâ bazı kavimlere lânet etmiştir (etsin). Allah onlar için yemin etmiş, onlar Allah´a inanmamışlardı´. Bunu söyledikten sonra şu ayeti okudu: Gökte rızkınız da var, uyarıldığınız (azap) da var! Semanın ve yerin rabbine yemin olsun ki bu iş, sizin konuşmanız gibi gerçektir.(Zâriyât/22-23) Ebu Zer (r.a) birgün halk arasında oturuyordu. Bu sırada hanımı gelerek şöyle haykırdı: ´Evde kepek bile yokken hâlâ bunların arasında oturuyorsun?´ Ebu Zer ´Ey kadıncağız! Önümüzde geçilmez bir gedik vardır. O gedikten ancak yükü hafif olan kurtulur´ dedi. Bunun üzerine hanımı, durumuna razı olarak dönüp gitti. Zünnûn-i Mısrî şöyle demiştir: ´İnsanların küfre en yakını sabırsız fakirdir´. Hakîmlerden birine şöyle denildi: ´Senin malın nedir?´ Hakîm şöyle dedi: ´Zâhirde süslenmek, bâtında normal hareket etmek ve halkın elindeki servetten ümitsiz olmaktır´. Rivayet ediliyor ki Allah Teâlâ geçmiş peygamberlere gönderdiği semavî kitabların birinde şöyle buyurmuştur: ´Ey Âdemoğlu! Eğer dünyanın tamamı senin olsa ondan ancak yiyeceğin senindir. Bu bakımdan sana dünyanın tamamından yiyeceğini verdiğimde ve onun hesabını da başkasına yüklediğimde muhakkak (bilmelisin ki) sana iyilik yapmışımdır´. Kanaat hususunda ise şöyle demiştir: İnsanlara değil Allah´a yalvar! Başkasının malından ümi-dini kes, kanaat et. Muhakkak ki azizlik ümitsizliktedir. Her akraba ve yakınından müstağni ol! Muhakkak ki zengin, halktan müstağni olan kimsedir. Yine aynı mânâda şair şöyle demiştir: Ey cem´eden ve cem´ettiğini de başkasından meneden! Oysa zaman, kapılarından hangisini yüzüne kapatacağını takdir ettiği halde kendisini gözetir. Düşünür ki ölümü kendisine nasıl gelecektir? Sabah mı gelecek veya ölümle geceleyip ölüm kapısını mı vuracaktır? Sen mal topladın! Ey mal toplayıcı! Bana söyle! O mal için o malı dağıtacak günleri de topladın mı? Mal senin yanında varislerin için depolanmıştır. Mal ancak onu infak ettiğin gün senin malındır! Allah´a güvenerek sabahtan işine giden bir gencin kalbi ne kadar da müreffehtir. Muhakkak ki rızıkları taksim eden Allah ona rızık verecektir. O gencin namusu korunmuştur. Onu kirletmez. Yüzü yepyenidir, onu eskitmez! Kanaatin sahasına inen bir kimsenin, kanaatin gölgesinde kendisini uykusuz bırakan bir üzüntüsü kalmaz! 33) Tirmizî, (garib olarak); Hâkim, (sahih olarak) 34) Müslim 35) Ebu Mansur ed-Deylemî 36) Dârekutnî 37) İbn Mâce, (bir benzerini) 38) Müslim 39) İbn Mâce 40) Irâkî bu hadîsi bu ibare ile görmediğini söylemektedir. 41) Deylemî[/B][/SIZE] [/INDENT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günde beş vakit kıldığımız nedir?
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Genel islami paylaşımlar
Fakirliğin Zenginliğe Karşı Üstünlüğü
Üst
Alt