Ezan dinleme adabı

Turab

Teknik Ekip
Yönetici
Admin
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
7,015
Tepkime puanı
423
Ezanı dinleme adabı nedir ezan dinlemenin kuralı ezan nasıl dinlenmeli sohbet yapılırken sohbeti kesip ezanı dinlemek mi yoksa sohbete devam etmek mi daha iyidir

*Ezan okunurken bir şeyle meşgul olunmaz. Konuşulmaz selam alınıp verilmez. Sigara içilmez. Ayak ayak üzerine atılmaz. Saygı ile dinlenir.

*Kur'an-ı Kerimi okuyan bir kişi ezan başladığında okumayı bırakıp ezanı dinler.

*Ezanı dinleyen müslüman, müezzinin okuduğu ezanı tekrar eder ve böylece o da ezan okumuş olur..

*''Hayye ale's salah'' ve ''Hayye ale'l-felah'' cümlelerinde ''la havle vela kuvvete illa billah'' (Allah'tan başka hiçbir güç ve kuvvet kaynağı yoktur) der.

*Sabah ezanında müezzinin ''es Selatü hayrun mine'n-nevm'' cümlesine ''sadakte ve berirte'' (doğru söylüyorsun) diye karşılık vermesi sünnettir.

*Ezanı işiten kişi abdestsiz ya da cünüp de olsa yukarıdaki cümleleri söyleyebilir.

*Ezan bitince Allah’a hamd edilir. Peygambere salavat getirilir. Ezan duası okunur.

*Ezan bir davettir. Davete icabet edilir.



Ezan-ı Muhammedî (asm) şeâirdendir, yani bir beldenin İslâm beldesi olduğunun en mümtaz alâmetidir. Ezan okunurken lüzumsuz işleri bırakmak, ezanı dinlemek ve ona icabet etmek sünnettir. Nitekim Resûlullah Efendimiz (asm) “Ezanı işittiğiniz zaman, müezzine icabet edin” buyurmuştur.1

Müezzine icabet nasıl olmalıdır?

Müezzin Allah’ın ismini ve Tevhid dâvâsını kâinata ilân etmektedir. Allah’ın ismini ve Tevhid davasını ilân etmekse, kâinatın ve insanlığın yaratılışının gayesidir.2 Allah’ın rubûbiyetine karşı, yeni bir ibadet etme vaktinin girdiğini ezanla anlıyoruz ve içimiz derin bir huşu ile doluyor. Tevhîd-i İlâhînin böyle bir vakitte ilân edilişi ruhumuzu yeniden ihyâ etmeye yetiyor. Böyle yüksek bir gayenin beyanı olan ezanı dinlerken, ruhumuzda meydana gelen saygı ve haşyeti ise ancak, müezzinle birlikte ezan cümlelerine iştirak etmek ve ezandan sonra “vesile” duâsını okumakla sükûnete ulaştırabiliriz.

Bu açıdan; ezanı ve kameti dinleyen kimsenin, ezan ve kametin sözlerini içinden tekrar etmesi sünnettir. Müezzin, “Hayye ale’s-salâh” ve “Hayye ale’l-felâh” derken, bu esnada içimizden, “Lâ havle velâ kuvvete illâ billâhi’l-aliyyi’l-Azîm” demek sünnettir. Ezan bittikten sonra, “vesile” duasını okumak sünnettir. Bu duayı okumak Şafiî’lere göre kametten sonra da sünnettir. Vesile duası şudur: “Allâhümme rabbe hâzihi’d-da’veti’t-tâmmeh. Ve’s-salâti’l-kaimeh. Âti seyyidenâ Muhammedeni’l-vesîlete ve’l-fazilete ve’d-derecete’r-rafî’ate’l-‘âliyeh. Veb’ashü makâmen mahmûdeni’llezî va’adteh. İnneke lâ tuhlifu’l-mîâd.”

Meâli şöyledir: “Ey şu mükemmel davanın ve kılınacak namazın Rabbi olan Allah’ım! Efendimiz Muhammed’e (asm) vesileyi (Şefaati ve Cennette en yüksek makamı), fazîleti ve en yüksek dereceyi ver. O’nu vaadettiğin Makam-ı Mahmûd’a ulaştır. Hiç şüphesiz Sen, vaadinden dönmezsin.”

Ve bir müjde: Resûlullah Efendimiz (asm) buyurmuştur ki: “Ezanı işitince vesile duâsını okuyan hiçbir kimse yoktur ki, Kıyamet günü bana onun için şefaat etmek vacip olmasın!”3

Bu hadisin tefsiri sadedinde, Bedîüzzaman hazretleri (ra) Makam-ı Mahmud’un ne olduğunu ve ehemmiyet derecesini şöyle beyan eder: “Nebî-i Zişan’ın (asm) Makam-ı Mahmud’u İlâhî bir mâide ve Rabbânî bir sofra hükmündedir. Evet, tevzi edilen (dağıtılan) lütuflar, feyizler, nimetler o sofradan akıyor. Resul-i Zişan’a (asm) okunan salâvat-ı şerife, o sofraya edilen davete icabettir.”4

Müezzine icabet etmeyi, ezan okunduğu esnada ezanı saygıyla dinlemek, ezanın doğruluğunu ve ehemmiyetini kalben hissetmek ve kabul etmek, gerekli duaları okumak ve namaz için cemaate iştirak etmek şeklinde anlamak mümkündür. Bu şekillerden hepsi periyodik bir sıra ile yapılabileceği gibi, o esnada imkânlarımız elverdiği ölçüde yapabildiklerimizi yapmak, hiç olmazsa içimizden derin bir saygı ve haşyet duymak da icâbet kavramının kapsamı dâhilindedir. Mümkünse namaz için cemaate iştirak etmeyi ezana icabetin en anlamlısı olarak değerlendirmelidir.

Ezan ile kamet arasında dua etmeyi de önemli bir satır arası notu olarak iletelim. Peygamber Efendimizin (asm) bu konuda da müjdesi vardır: “Ezan ile kamet arasında yapılan dua reddolunmaz.”5

Ezan okunurken alelâde konuşmak uygun olmaz. Ancak önemli bir mes’eleyi konuşurken, sözümüz veya mevzûmuz yarım kaldı ise, veya mühim bir sohbet esnasında sözümüzü bitirmek üzere isek bitirmeye çalışmakta; veya âcil olan bir işimizi takip etmek ve sonuçlandırmaya çalışmakta bir sakınca yoktur. Ezan esnasında zaruretten dolayı tuvalette bulunmak veya abdest hazırlığı için tuvalete girmekte de bir mahzur yoktur. Ancak mümkünse abdest hazırlığını ezandan önce yapmak daha iyidir.

Bütün bu işlerimiz ve önemli meşguliyetlerimiz esnasında mümkün olan saygıyı ve haşyeti içimizden de göstermek ve okunan ezandan manevî haz duymak mümkündür.



Dipnotlar:

1- Buhârî, Ezan, 7

2- Mektûbât, S.386

3- İbn-i Mâce, Ezan, 4

4- Mesnevî-i Nûriye, S. 76

5- Tirmizî, Taharet, 158

Alıntıdır...
okisareti.gif
 

Turab

Teknik Ekip
Yönetici
Admin
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
7,015
Tepkime puanı
423
Ezan dinleme adabı nasıl olmalıdır

Ezan Dinleme Adabı

Daha çok namaz sonrasındaki dua ve tesbihleri ele aldığımız yazıları, namaz öncesindeki ezan dinleme âdâbı ve dualarıyla bitirmemiz uygun olur diye düşünüyorum.

Konuşmayı Kesme

Ezan okunurken, ezana bir saygı olarak, zorunlu olmayan konuşmalara ara verilir, ezan dinlenir.

Türkiye'de, camilerden yükselen ezan sesi duyulunca, çok güzel bir gelenek olarak, büyük bir saygıyla ve içtenlikle "azîzallah" denerek, kulaklar ezan sesine kabartılır. Bu ifade, genellikle ezana icabet kavramının gereklerinden biri olan cemaate katılmaya fırsat ve imkân bulamayanlar tarafından, biraz da "Allahım: Ezana gerçek icabet olan cemaate katılamayacağım için beni affet" makamında, bir bağışlanma duası niyetine söylenir.

Ezan okunurken, Kur'an-ı Kerim okuyanın da ara verip ezanı dinlemesi, daha faziletli kabul edilir.

Ezan Sözlerinin Tekrarı ve Tehlîl Duası

Ezan okunurken ve ezandan sonra yapılan dualara, ezanın dinlenmesine ve bu çağrıya uyarak cemaate katılmaya, İcâbetü'l-Müezzin (ezana/müezzine icabet/karşılık) denir. Ezanı işitenler, müezzinin davetine, önce dua ederek, sonra şartları uygunsa cemaate katılarak cevap verirler:

a) Şartları uygun olanların, müezzinle birlikte, ezan sözlerini kendi içlerinden tekrarlayarak söylemeleri müstehaptır. Hz. Peygamber (s.a.), bu konuda "Ezanı duyduğunuzda, müezzine icabet (söylediklerini tekrar) edin" buyurmuştur. (Buharî, ezan, 7; Müslim, salât, 10, 11; Tirmizî, salât, 40; Nesâî, ezan, 33,35-38; İbn Mâce, ezan, 4)

b) "Hayye ale's-salâh/Hayye ale'l-felâh" bölümlerinde, bu sözler tekrarlanmaz, onların yerine "lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh" (güç ve kuvvet, yalnızca Allah'tandır) diye dua edilir. Bu, Hz. Peygamber'in (s.a.) tavsiyesidir. (Müslim, salât, 12)

c) Sabah ezanında, "es-Salâtu hayrun mine'n-nevm" (namaz, uykudan hayırlıdır) bölümünden sonra, "sadakte ve berirte" (doğru ve iyi söyledin) denir.

Ezan okunurken, ülkemizde yine güzel bir gelenek olarak, özellikle "lâ ilâhe illallah" bölümünde, camideki cemaat büyük bir uğultuyla, bu cümleyi aynen tekrarlar.

Şehadet ve Rıza Duası

Ezanı işiten kişiler, Hz. Peygamber'in (s.a.) tavsiye ettiği, kelime-i şehadet ve rıza dileğini içeren şu duayı da okuyabilir:

"Eşhedü en lâ ilâhe illallahu vahdehu lâ şerîke leh, ve enne Muhammeden abduhû ve rasûluhû. Radîtu billâhi rabben ve bi-Muhammedin rasûlen ve bil-İslâmi dînen." (Müslim, salât, 13)

(Allah'tan başka tanrı olmadığına, tek ve ortaksız olduğuna ve Muhammed'in O'nun kulu ve elçisi olduğuna tanıklık ederim. Rab olarak Allah'ı, elçi/peygamber olarak Muhammed'i ve din olarak İslâm'ı kabul ettim.)

Vesîle Duası

Ezan bittikten sonra, vesîle duası denilen ve okunması halinde Hz. Peygamber'in (s.a.) kıyamet gününde şefaatinin helal olacağını belirttiği şu dua okunur:

"Allahümme rabbi hâzihid da'vetit tâmmeh ves salâtül kâimeh, âti Muhammedenil vesîlete vel fadîlete (ved dereceter refîate), veb'ashu makâmen mahmûdenillezî va'adteh. (İnneke lâ tühliful mî'âd)." (Buharî, ezan, 8; Müslim, salât, 11; Ebu Davud, salât, 37; Nesâî, ezan, 37)

(Bu eksiksiz davetin/çağrının ve kılınacak namazın rabbi olan Allahım! Muhammed'e vesileyi ve erdemi (ve yüksek dereceyi) ver. Onu vaat etmiş olduğun övgün makama yükselt. (Şüphesiz sen, sözünden dönmezsin).)

Vesîle duası, bazı yörelerde veya camilerde, imam veya müezzinin sesli rehberliğinde cemaatle birlikte, yüksek sesle yapılır.

Aynı dualar, kâmet getirilirken de okunur. Buna "kâmete icabet" adı verilir.

Ezanın gerçek amacı, namaza çağrıdır. Bu yüzden, çağrılmış olduğu namazı özellikle de camide kılan kimse, ezana en uygun biçimde icabet etmiş olur.


Vecdi Akyüz
 
Üst Alt