- Katılım
- 8 Ağustos 2014
- Mesajlar
- 42
- Tepkime puanı
- 0
Selamün Aleyküm. Evlilik ile alakalı bir tespitte bulunacağım inşallah.
"Hükm-ü Kur'ana göre, bu zamanda mimsiz medeniyetin(medeniyet kelimesinin arapçasından 'mim' harfini atarsanız 'deniyet' olur ki bu da 'alçak' anlamına gelir) îcabatından(gereklerinden) olarak hacat-ı zaruriye(zorunlu ihtiyaçlar) dörtten yirmiye çıkmış. Tiryakilikle, görenekle ve itiyadla hacat-ı gayr-ı zaruriye, hacat-ı zaruriye hükmüne geçmiş. Âhirete iman ettiği halde, zaruret var diye ve zaruret zannıyla dünya menfaati ve maişet(geçim) derdi için dünyayı âhirete tercih ediyor."
Emirdağ Lahikası-2 ( 242 ) - Bediüzzaman Said Nursi
Yukarıdaki sözden de anlaşılacağı üzere görenekle, alışkanlıkla ihtiyaç sayısı yüzlere çıkmış. Eskiden insanlar soğan,bulgur,ekmek,su vs gibi gıdalarla yetinirken şimdi ihtiyaç sayısı yirmiye değil yüzlere çıkmış. Haliyle ihtiyaç arttıkça acziyet de hırs da artıyor ve hemen peşinden mutsuzluk, uzun sürerse depresyon geliyor.
İşte bu ihtiyaçlar yüzünden evlilik çok zorlaşmış. Şimdi evlenmek isteyen bir erkekten bir sürü şey isteniyor. Bu yüzden evlenmek isteyen biri yıllarca beklemek zorunda. Çünkü damat ilk olarak en az 20 30 milyarlık takı, çeyiz vs. almalı. Ardından 10 milyarlık düğün masrafı geliyor. Gelin, baba evinde yaşadığı lüksü -belki daha da fazlasını- kocasının evinde yaşamak istiyor. Bu yüzden son model televizyon, buzdolabı, çamaşır makinası, bulaşık makinası, koltuk takımı, yatak odası eşyaları vs. vs. EN AZ 20 milyarlık masraf da buradan çıkıyor. Daha bir sürü ıvır zıvır var fakat saymayayım. Şimdi bir erkek bunları nasıl karşılayabilir? Eğer ailesi de destek olmuyorsa vay onun haline.
Evlenmek isteyen bir erkek bu devirde en az 70-80 MİLYARlık bir masrafı gözden çıkarmak zorunda. Bunu da nasıl yapabilir? Normal bir şekilde yani işçi olarak bu kadar para kazanarak çalışması çok zor. Mecburen okuyacak ve bir üniversiteden mezun olacak. Eh tabi bunun için de en az 27 yaşına kadar bekleyecek. Halbuki bu yaşa gelmiş birisi genellikle karakterini tamamlamış oluyor. Daha doğrusu karakteri yerleşmeye başlamış oluyor. Yani tek başına takılmaya, kimseye hesap vermemeye, meyilli ise hovardalığa alışıyor.
İnsan fıtraten bir eşe muhtaçtır. Bu süre içinde ne yapacak peki? Eğer Allahtan korkmuyorsa veya gaflet içerisindeyse sevgili olayına başvuracak. Sevgili olduğu kişiyle evlenen ise çok az. Hem de evlense bile mutlu olamıyor. Çünkü nefsin elde ettiği şeyi terketme, değer vermeme gibi bir huyu vardır. Ayrıca birisini düşünün ki evlenmeden önce bir sürü kişiyle sevgili olmuş. Adeta her çiçeği koklamış. Böyle bir adam evlendiği karısını başka kadınlarla kıyaslayacak. Böyle birisi mutlu olabilir mi? Böyle biri ile evlenen mutlu olabilir mi? Aynı şey hanımlar için de geçerli tabi.
Bunun dışında erkek evlenince bir sürü borca girmek zorunda kalıyor. Gördüğüm kadarıyla son zamanlarda bunu tek başına kaldıramadığı için karısının da çalışmasını istiyorlar erkekler. Etrafımdaki akrabalarımda bunu gördüm çünkü. Bunu istemeyenler de var tabi herkes böyle değil nihayetinde. Eğer erkeğin bir de bu kadar sıkıntıya rağmen evlendiği karısı beklediği gibi çıkmazsa -ki sevgililik olayından dolayı çıta yüksek oluyor ve haliyle de beklediği gibi çıkmıyor- evlilik çöküyor, huzursuzluk başlıyor.
İnsanlar İslama uygun olarak yaşamıyor malum. İslama göre kadınlar erkeğe itaat etmek zorunda ki bu da kadınların fıtratına uygun. İslam insanın fıtratına aykırı bir şey emretmez. Ancak toplumun ahlakını bozmaya uğraşan zındıka komiteleri yüzünden kadınlar yuvalarından çıkarılıp, özgürlük vaadiyle topluma eziyet çekmek üzere- girmeye teşvik edildi. Bu sözde özgürlük vaadine kanan kadınlar da kadın-erkek eşittir anlayışına binaen itaati reddetti ve toplum şimdi yıkılmaya yüz tutmaya başladı. Kadınlar artık kocalarına ve evine hizmet etmiyor. Onlar da bir bakıma haklı tabi. Hem çalışıp hem de ev ile uğraşmak kolay bir şey mi? Erkekler de bu itaatsizlik yüzünden döverek, hakaret ederek eşine zulmetmeye başlıyor.
Yaşanmış bir olay anlatayım. Dindar ve öksüz birisi evlenme kararı almış ve uygun olarak birini bulup tanıdığı başka bir çok dindar abiyi(olayı anlatan kişi) alıp kızı istemeye gitmişler. Gelinin abisi sormuş damadın nesi var diye. Bu abi de cevap vermiş: "Vallahi imanından başka bir şeyi yok" Abisi de bu asrın yüzüne çarpılacak bir cevap vermiş: "Ben de o imanı kabul ediyorum ve kızı veriyorum." Bu anlatan kişinin dediğine göre de şuan çok mutlularmış.
Bunu teyit eden iki hadis-i şerif:
"Kadın dört şeyden biri; malı, soyu-sopu, güzelliği ve dini için alınır. Elleri toprak dolası, sen dindar olanını seç !"
[Buharî, Nikah 15; Ebû Davûd, Nikah 2; Nesaî, Nikah 13; îbni Mace, Nikah 6; Darimi, Nikah 4; Muvatta, Nikah 21; Ahmed b. Hanbel, II, 428]
"Kadın, ya malı için veya güzelliği için, yahut da dindarlığı için alınır. Siz dindar olanını alın! Malı için alan malına kavuşamaz, yalnız güzelliği için alan, güzelliğinden mahrum kalır." [Müslim]
"Güzelliği ve malı için bir kadınla evlenen, ikisinden de mahrum kalır. Dini için, saliha olduğu için evlenene, mal ve güzellik de nasip olur."
[Taberani]
Neyse fazla uzattım. Bu tür sıkıntılar yüzünden insanlar evlilikten soğuyor ve şeytanın telkiniyle güya- serbestçe takılabilecekleri sevgililik olayına yöneliyor. Tanışma bahanesi ile uzun süre konuşma da işte bu yukarıdaki olumsuzlukların neticesinde oluşan güvensizliktir.
Kolaylaştırın, zorlaştırmayın. Müjdeleyin, nefret ettirmeyin." [Müslim, 3263]
Allah hepimize tertemiz ve İslamı tam anlamıyla yaşayan eşler nasip etsin. Bu tür şeytanın oyunlarına gelmekten de bizleri muhafaza etsin. Amin.
"Hükm-ü Kur'ana göre, bu zamanda mimsiz medeniyetin(medeniyet kelimesinin arapçasından 'mim' harfini atarsanız 'deniyet' olur ki bu da 'alçak' anlamına gelir) îcabatından(gereklerinden) olarak hacat-ı zaruriye(zorunlu ihtiyaçlar) dörtten yirmiye çıkmış. Tiryakilikle, görenekle ve itiyadla hacat-ı gayr-ı zaruriye, hacat-ı zaruriye hükmüne geçmiş. Âhirete iman ettiği halde, zaruret var diye ve zaruret zannıyla dünya menfaati ve maişet(geçim) derdi için dünyayı âhirete tercih ediyor."
Emirdağ Lahikası-2 ( 242 ) - Bediüzzaman Said Nursi
Yukarıdaki sözden de anlaşılacağı üzere görenekle, alışkanlıkla ihtiyaç sayısı yüzlere çıkmış. Eskiden insanlar soğan,bulgur,ekmek,su vs gibi gıdalarla yetinirken şimdi ihtiyaç sayısı yirmiye değil yüzlere çıkmış. Haliyle ihtiyaç arttıkça acziyet de hırs da artıyor ve hemen peşinden mutsuzluk, uzun sürerse depresyon geliyor.
İşte bu ihtiyaçlar yüzünden evlilik çok zorlaşmış. Şimdi evlenmek isteyen bir erkekten bir sürü şey isteniyor. Bu yüzden evlenmek isteyen biri yıllarca beklemek zorunda. Çünkü damat ilk olarak en az 20 30 milyarlık takı, çeyiz vs. almalı. Ardından 10 milyarlık düğün masrafı geliyor. Gelin, baba evinde yaşadığı lüksü -belki daha da fazlasını- kocasının evinde yaşamak istiyor. Bu yüzden son model televizyon, buzdolabı, çamaşır makinası, bulaşık makinası, koltuk takımı, yatak odası eşyaları vs. vs. EN AZ 20 milyarlık masraf da buradan çıkıyor. Daha bir sürü ıvır zıvır var fakat saymayayım. Şimdi bir erkek bunları nasıl karşılayabilir? Eğer ailesi de destek olmuyorsa vay onun haline.
Evlenmek isteyen bir erkek bu devirde en az 70-80 MİLYARlık bir masrafı gözden çıkarmak zorunda. Bunu da nasıl yapabilir? Normal bir şekilde yani işçi olarak bu kadar para kazanarak çalışması çok zor. Mecburen okuyacak ve bir üniversiteden mezun olacak. Eh tabi bunun için de en az 27 yaşına kadar bekleyecek. Halbuki bu yaşa gelmiş birisi genellikle karakterini tamamlamış oluyor. Daha doğrusu karakteri yerleşmeye başlamış oluyor. Yani tek başına takılmaya, kimseye hesap vermemeye, meyilli ise hovardalığa alışıyor.
İnsan fıtraten bir eşe muhtaçtır. Bu süre içinde ne yapacak peki? Eğer Allahtan korkmuyorsa veya gaflet içerisindeyse sevgili olayına başvuracak. Sevgili olduğu kişiyle evlenen ise çok az. Hem de evlense bile mutlu olamıyor. Çünkü nefsin elde ettiği şeyi terketme, değer vermeme gibi bir huyu vardır. Ayrıca birisini düşünün ki evlenmeden önce bir sürü kişiyle sevgili olmuş. Adeta her çiçeği koklamış. Böyle bir adam evlendiği karısını başka kadınlarla kıyaslayacak. Böyle birisi mutlu olabilir mi? Böyle biri ile evlenen mutlu olabilir mi? Aynı şey hanımlar için de geçerli tabi.
Bunun dışında erkek evlenince bir sürü borca girmek zorunda kalıyor. Gördüğüm kadarıyla son zamanlarda bunu tek başına kaldıramadığı için karısının da çalışmasını istiyorlar erkekler. Etrafımdaki akrabalarımda bunu gördüm çünkü. Bunu istemeyenler de var tabi herkes böyle değil nihayetinde. Eğer erkeğin bir de bu kadar sıkıntıya rağmen evlendiği karısı beklediği gibi çıkmazsa -ki sevgililik olayından dolayı çıta yüksek oluyor ve haliyle de beklediği gibi çıkmıyor- evlilik çöküyor, huzursuzluk başlıyor.
İnsanlar İslama uygun olarak yaşamıyor malum. İslama göre kadınlar erkeğe itaat etmek zorunda ki bu da kadınların fıtratına uygun. İslam insanın fıtratına aykırı bir şey emretmez. Ancak toplumun ahlakını bozmaya uğraşan zındıka komiteleri yüzünden kadınlar yuvalarından çıkarılıp, özgürlük vaadiyle topluma eziyet çekmek üzere- girmeye teşvik edildi. Bu sözde özgürlük vaadine kanan kadınlar da kadın-erkek eşittir anlayışına binaen itaati reddetti ve toplum şimdi yıkılmaya yüz tutmaya başladı. Kadınlar artık kocalarına ve evine hizmet etmiyor. Onlar da bir bakıma haklı tabi. Hem çalışıp hem de ev ile uğraşmak kolay bir şey mi? Erkekler de bu itaatsizlik yüzünden döverek, hakaret ederek eşine zulmetmeye başlıyor.
Yaşanmış bir olay anlatayım. Dindar ve öksüz birisi evlenme kararı almış ve uygun olarak birini bulup tanıdığı başka bir çok dindar abiyi(olayı anlatan kişi) alıp kızı istemeye gitmişler. Gelinin abisi sormuş damadın nesi var diye. Bu abi de cevap vermiş: "Vallahi imanından başka bir şeyi yok" Abisi de bu asrın yüzüne çarpılacak bir cevap vermiş: "Ben de o imanı kabul ediyorum ve kızı veriyorum." Bu anlatan kişinin dediğine göre de şuan çok mutlularmış.
Bunu teyit eden iki hadis-i şerif:
"Kadın dört şeyden biri; malı, soyu-sopu, güzelliği ve dini için alınır. Elleri toprak dolası, sen dindar olanını seç !"
[Buharî, Nikah 15; Ebû Davûd, Nikah 2; Nesaî, Nikah 13; îbni Mace, Nikah 6; Darimi, Nikah 4; Muvatta, Nikah 21; Ahmed b. Hanbel, II, 428]
"Kadın, ya malı için veya güzelliği için, yahut da dindarlığı için alınır. Siz dindar olanını alın! Malı için alan malına kavuşamaz, yalnız güzelliği için alan, güzelliğinden mahrum kalır." [Müslim]
"Güzelliği ve malı için bir kadınla evlenen, ikisinden de mahrum kalır. Dini için, saliha olduğu için evlenene, mal ve güzellik de nasip olur."
[Taberani]
Neyse fazla uzattım. Bu tür sıkıntılar yüzünden insanlar evlilikten soğuyor ve şeytanın telkiniyle güya- serbestçe takılabilecekleri sevgililik olayına yöneliyor. Tanışma bahanesi ile uzun süre konuşma da işte bu yukarıdaki olumsuzlukların neticesinde oluşan güvensizliktir.
Kolaylaştırın, zorlaştırmayın. Müjdeleyin, nefret ettirmeyin." [Müslim, 3263]
Allah hepimize tertemiz ve İslamı tam anlamıyla yaşayan eşler nasip etsin. Bu tür şeytanın oyunlarına gelmekten de bizleri muhafaza etsin. Amin.