Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Allah (c.c)
Esma-ül Hüsna
Esmâ-ül Hüsnâ -Açıklamalı
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Ekrem" data-source="post: 2897" data-attributes="member: 3"><p>er-RÂFİ'</p><p>Yukarı kaldıran, yükselten</p><p></p><p>Allah Teâlâ, istediği kulunu indirdiği gibi, istediği kulunu da yükseltir Şan ve şeref verir Bâzı gönülleri îman ve irfan ışığı ile parlatır, yüksek hakikatlardan haberdâr eder</p><p></p><p>Allah'ın yükselttiği insanlar, çok defa melek huylu, tatlı dilli, insanların ayıplarını, kusurlarını örtüp eksiklerini tamamlayan; onlara malıyla, bedeniyle, bilgisiyle, nasihatiyle yardım eden nâzik, kibar insanlardır Onlar bu istikametten ayrılmadıkça Allah da bu nimeti kendilerinden almaz</p><p></p><p></p><p></p><p>el-MU'IZZ</p><p>İzzet veren, ağırlayan</p><p></p><p></p><p></p><p>el-MÜZİLL</p><p>Zillete düşüren, hor ve hakîr eden...</p><p></p><p>İzzet ve zillet, birbirine zıd mânalardır. İzzet kelimesinde "şeref ve haysiyet", Zillet kelimesinde ise "alçaklık" mânası vardır.</p><p></p><p>Bunlar hep Allah Teâlâ'nın, mahlûkatı üzerindeki tasarrufları cümlesindendir.</p><p></p><p></p><p></p><p></p><p>es-SEMİ'</p><p>İyi işiten</p><p></p><p>Allah Teâlâ işitir Kalblerimizdeki sözleri ve işitilmek şânından olan her şey'i işitir</p><p>Mesafeler, onun işitmesine perde olamaz Birini işitmesi, ötekilerini işitmesine mâni olmaz Her hâdiseyi aynı derece açık olarak işitir</p><p></p><p></p><p></p><p>el-BASÎR</p><p>İyi gören</p><p></p><p>Allah Teâlâ herkesin gizli açık yaptığını ve yapacağını görüp durmaktadır Karanlıklar O'nun görmesine mâni olamaz Karanlık gibi, yakınlık - uzaklık, büyüklük - küçüklük gibi insanların görmelerine engel olan şeyler de O'nun görmesine mâni olmaz</p><p></p><p></p><p></p><p>el-HAKEM</p><p>Hükmeden, hakkı yerine getiren</p><p></p><p>Allah Teâlâ Hâkim'dir, her şey'in hükmünü O verir ve hükmünü eksiksiz icra eder Hâkimlerin hâkimliğine, hükümdarların hükümdarlığına hüküm veren de ancak O'dur O'nun hükmü olmadan hiçbir şey, hiçbir hâdise meydana gelemediği gibi, O'nun hükmünü bozacak, geri bıraktıracak, infazına mâni olacak hiçbir kuvvet, hiçbir hükûmet, hiçbir makam da yoktur</p><p></p><p></p><p></p><p>el-ADL</p><p>Tam adâletli</p><p></p><p>Adalet, zulmün zıddıdır Zulüm kelimesinde; incitme, can yakma mânası vardır Zulmetmiyerek herkese hakkını vermek ve her şey'i akıl ve mantığa, hikmet ve maslahata uygun olarak yapmak da adalet demektir</p><p></p><p>Allah Teâlâ Âdil'dir Zâlimleri sevmez Zâlimlerle düşüp kalkanları ve hattâ sadece uzaktan onlara imrenenleri ve sevenleri de sevmez</p><p></p><p></p><p></p><p></p><p>el-LÂTÎF</p><p>En ince işlerin bütün inceliklerini bilen, nasıl yapıldığına nüfuz edilemeyen en ince şeyleri yapan;</p><p></p><p>İnce ve sezilmez yollardan kullarına çeşitli faydalar ulaştıran...</p><p></p><p>Allah Teâlâ Lâtîf'dir.</p><p>En ince şeyleri bilir Çünkü onları yaratan O'dur. Nasıl yapıldığı bilinmiyen, gizli olan en ince şeyleri yapar.</p><p></p><p></p><p></p><p>el-HABÎR</p><p>Her şey'in iç yüzünden, gizli taraflarından haberdar olan...</p><p></p><p>En küçüğünden en büyüğüne kadar bütün eşya ve hâdiselerden Allah haberdardır. Onun haberi olmadan hiçbir hâdise cereyan etmez.</p><p></p><p></p><p></p><p>el-HALÎM</p><p>Hilm, suçluların cezasını vermeye gücü yetip dururken bunu yapmamak, onlar hakkında yumuşak davranmak ve cezalarını geriye bırakmaktır Suçluyu cezalandırmağa iktidarı olmayana halîm denmez Halîm, kudreti yettiği halde, bir hikmete binaen cezalandırmayana denir</p><p></p><p>Allah Teâlâ Halîm'dir Her günah işleyeni hemen cezalandırmaz Hışım ve gazabda acele etmez, mühlet verir Bu mühlet içinde yaptıklarına pişman olup tevbe edenleri afveder Israr edenler hakkında, hüküm artık kendisine kalmıştır</p><p></p><p></p><p></p><p>el-AZÎM</p><p>Bütün büyüklüklerin sâhibi</p><p></p><p>Azamet, büyüklük mânasınadır Hakikî büyüklük Allah'a mahsustur Yerde, gökte, bütün varlık içinde mutlak ve ekmel büyüklük, ancak O'nundur ve herşey O'nun büyüklüğüne şâhiddir Bu sıfatta da Allah'a herhangi bir denk bulunması muhaldir</p><p></p><p></p><p></p><p>el-ĞAFÛR</p><p>Mağfireti çok</p><p></p><p>Allah Teâlâ'nın mağfireti çoktur Bir kulun kusuru ne kadar büyük ve çok olursa olsun onları örter, meydana çıkarıp da sâhibini rezîl etmez</p><p></p><p>Kusurları insanların gözünden gizlediği gibi, melekût âlemi sâkinlerinin gözünden de gizler İnsanların görmediği bâzı şeyleri melekût âlemi sâkinleri görürler Gafûr ism-i şerîfi, kusurların onların gözünden de gizlenmesini ifade eder</p><p></p><p></p><p></p><p>eş-ŞEKÛR</p><p>Kendi rızâsı için yapılan iyi işleri, daha ziyadesiyle karşılayan</p><p></p><p>Şükür, iyiliği, iyilikle karşılamak demektir Şükür, Allah Teâlâ'ya karşı kulun yapması gereken bir vazifesidir</p><p></p><p>Şekûr ise, az tâat karşılığında çok büyük dereceler veren, sayılı günlerde yapılan amel karşılığında âhiret âleminde sonsuz nimetler lûtfeden demektir Bu mânaya Allah'dan başka hakikî sâhip yoktur</p><p></p><p></p><p></p><p></p><p>el-ALİYY</p><p>Her hususta, herşeyden yüce olan</p><p></p><p>Allah Teâlâ yücedir, yüksektir</p><p></p><p>Yüksekliğin hakikî mânası şudur:</p><p></p><p>1 Allah'tan daha üstün bir varlık düşünülmesi imkânsızdır</p><p>2 Bir benzeri veya ortağı veya yardımcısı yoktur</p><p>3 Şânına yaraşmayan her şeyden uzaktır</p><p>4 Kudrette, bilgide, hükümde, iradede ve diğer bütün kemâl sıfatlarında üstündür Şu halde Aliyy, her şey kendisinin dûnunda, emrinde ve hükmü altında olan Zât demektir</p><p></p><p></p><p></p><p>el-KEBÎR</p><p>Büyüklükte kendisinden daha büyüğü düşünülemeyen...</p><p></p><p>Allah Teâlâ kibriyâ sâhibidir. Kibriyâ, zâtın kemâli demektir. Her bakımdan büyük, varlığının kemâline hudut yoktur. Bütün büyüklükler O'na mahsustur.</p><p></p><p></p><p>el-HAFÎZ</p><p>Yapılan işleri bütün tafsilâtıyla tutan, her şey'i belli vaktine kadar âfât ve belâlardan saklıyan</p><p></p><p>Hıfz, korumak, demektir Bu koruma iki şekilde olur</p><p></p><p>Birincisi, varlıkların devamını sağlamak, muhafaza etmektir</p><p></p><p>İkincisi, birbirlerine zıd olan şeylerin, yekdiğerlerine saldırmasını önlemek, birbirlerinin şerrinden onları korumaktır</p><p></p><p>Allah her mahlûkuna, kendine zararlı olan şeyleri bilecek bir his ilham buyurmuştur Bu Hafîz ism-i şerîfinin tecelliyatındandır Bir hayvan kimyevî tahlil raporuna muhtaç olmadan kendine zararlı otları bilir ve onları yemez Kulların amellerinin yazılması, zâyi olmaktan korunması da Hafîz isminin iktizasıdır Bu bakımdan âhirette yeniden dirilme ve yaptıklarından hesaba çekilme ile Hafîz isminin yakından alâkası vardır</p><p></p><p></p><p></p><p>el-MUKÎT</p><p>Her yaratılmışın azığını ve gıdasını tayin eden, azıkları beden ve kalblere gönderen...</p><p></p><p>Bu mânaya göre Mukît, Rezzak mânasınadır. Yalnız Mukît, Rezzâk'tan daha hususîdir. Rezzak, azık olanı da olmayanı da içine alır.</p><p></p><p></p><p>el-HASÎB</p><p>Herkesin hayatı boyunca yapıp ettiklerinin, bütün tafsilât ve teferruatiyle hesabını iyi bilen;</p><p></p><p>Her şey'e ve herkese her ihtiyacı için kâfi gelen</p><p></p><p>Allah Teâlâ, neticesi hesapla bilinecek ne kadar miktar ve kemmiyet varsa hepsinin neticelerini hiçbir ameliyeye (işleme) muhtaç olmadan doğrudan doğruya ve apaçık bilir</p><p></p><p>Allah Teâlâ, herkese her ihtiyacı için kâfidir Bu kifâyet, O'nun varlığının devam ve kemâlini gösterir</p><p></p><p></p><p>el-CELÎL</p><p>Celâdet, ululuk ve heybet sâhibi, celâl sıfatları ile muttasıf</p><p></p><p>Celâdet ve ululuk, Allah'a mahsustur Onun zâtı da büyük, sıfatları da büyüktür Fakat bu büyüklük, cisimlerdeki gibi hacim veya yaşlılık itibarı ile değildir Zamanla ölçülmez, mekânlara sığmaz</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Ekrem, post: 2897, member: 3"] er-RÂFİ' Yukarı kaldıran, yükselten Allah Teâlâ, istediği kulunu indirdiği gibi, istediği kulunu da yükseltir Şan ve şeref verir Bâzı gönülleri îman ve irfan ışığı ile parlatır, yüksek hakikatlardan haberdâr eder Allah'ın yükselttiği insanlar, çok defa melek huylu, tatlı dilli, insanların ayıplarını, kusurlarını örtüp eksiklerini tamamlayan; onlara malıyla, bedeniyle, bilgisiyle, nasihatiyle yardım eden nâzik, kibar insanlardır Onlar bu istikametten ayrılmadıkça Allah da bu nimeti kendilerinden almaz el-MU'IZZ İzzet veren, ağırlayan el-MÜZİLL Zillete düşüren, hor ve hakîr eden... İzzet ve zillet, birbirine zıd mânalardır. İzzet kelimesinde "şeref ve haysiyet", Zillet kelimesinde ise "alçaklık" mânası vardır. Bunlar hep Allah Teâlâ'nın, mahlûkatı üzerindeki tasarrufları cümlesindendir. es-SEMİ' İyi işiten Allah Teâlâ işitir Kalblerimizdeki sözleri ve işitilmek şânından olan her şey'i işitir Mesafeler, onun işitmesine perde olamaz Birini işitmesi, ötekilerini işitmesine mâni olmaz Her hâdiseyi aynı derece açık olarak işitir el-BASÎR İyi gören Allah Teâlâ herkesin gizli açık yaptığını ve yapacağını görüp durmaktadır Karanlıklar O'nun görmesine mâni olamaz Karanlık gibi, yakınlık - uzaklık, büyüklük - küçüklük gibi insanların görmelerine engel olan şeyler de O'nun görmesine mâni olmaz el-HAKEM Hükmeden, hakkı yerine getiren Allah Teâlâ Hâkim'dir, her şey'in hükmünü O verir ve hükmünü eksiksiz icra eder Hâkimlerin hâkimliğine, hükümdarların hükümdarlığına hüküm veren de ancak O'dur O'nun hükmü olmadan hiçbir şey, hiçbir hâdise meydana gelemediği gibi, O'nun hükmünü bozacak, geri bıraktıracak, infazına mâni olacak hiçbir kuvvet, hiçbir hükûmet, hiçbir makam da yoktur el-ADL Tam adâletli Adalet, zulmün zıddıdır Zulüm kelimesinde; incitme, can yakma mânası vardır Zulmetmiyerek herkese hakkını vermek ve her şey'i akıl ve mantığa, hikmet ve maslahata uygun olarak yapmak da adalet demektir Allah Teâlâ Âdil'dir Zâlimleri sevmez Zâlimlerle düşüp kalkanları ve hattâ sadece uzaktan onlara imrenenleri ve sevenleri de sevmez el-LÂTÎF En ince işlerin bütün inceliklerini bilen, nasıl yapıldığına nüfuz edilemeyen en ince şeyleri yapan; İnce ve sezilmez yollardan kullarına çeşitli faydalar ulaştıran... Allah Teâlâ Lâtîf'dir. En ince şeyleri bilir Çünkü onları yaratan O'dur. Nasıl yapıldığı bilinmiyen, gizli olan en ince şeyleri yapar. el-HABÎR Her şey'in iç yüzünden, gizli taraflarından haberdar olan... En küçüğünden en büyüğüne kadar bütün eşya ve hâdiselerden Allah haberdardır. Onun haberi olmadan hiçbir hâdise cereyan etmez. el-HALÎM Hilm, suçluların cezasını vermeye gücü yetip dururken bunu yapmamak, onlar hakkında yumuşak davranmak ve cezalarını geriye bırakmaktır Suçluyu cezalandırmağa iktidarı olmayana halîm denmez Halîm, kudreti yettiği halde, bir hikmete binaen cezalandırmayana denir Allah Teâlâ Halîm'dir Her günah işleyeni hemen cezalandırmaz Hışım ve gazabda acele etmez, mühlet verir Bu mühlet içinde yaptıklarına pişman olup tevbe edenleri afveder Israr edenler hakkında, hüküm artık kendisine kalmıştır el-AZÎM Bütün büyüklüklerin sâhibi Azamet, büyüklük mânasınadır Hakikî büyüklük Allah'a mahsustur Yerde, gökte, bütün varlık içinde mutlak ve ekmel büyüklük, ancak O'nundur ve herşey O'nun büyüklüğüne şâhiddir Bu sıfatta da Allah'a herhangi bir denk bulunması muhaldir el-ĞAFÛR Mağfireti çok Allah Teâlâ'nın mağfireti çoktur Bir kulun kusuru ne kadar büyük ve çok olursa olsun onları örter, meydana çıkarıp da sâhibini rezîl etmez Kusurları insanların gözünden gizlediği gibi, melekût âlemi sâkinlerinin gözünden de gizler İnsanların görmediği bâzı şeyleri melekût âlemi sâkinleri görürler Gafûr ism-i şerîfi, kusurların onların gözünden de gizlenmesini ifade eder eş-ŞEKÛR Kendi rızâsı için yapılan iyi işleri, daha ziyadesiyle karşılayan Şükür, iyiliği, iyilikle karşılamak demektir Şükür, Allah Teâlâ'ya karşı kulun yapması gereken bir vazifesidir Şekûr ise, az tâat karşılığında çok büyük dereceler veren, sayılı günlerde yapılan amel karşılığında âhiret âleminde sonsuz nimetler lûtfeden demektir Bu mânaya Allah'dan başka hakikî sâhip yoktur el-ALİYY Her hususta, herşeyden yüce olan Allah Teâlâ yücedir, yüksektir Yüksekliğin hakikî mânası şudur: 1 Allah'tan daha üstün bir varlık düşünülmesi imkânsızdır 2 Bir benzeri veya ortağı veya yardımcısı yoktur 3 Şânına yaraşmayan her şeyden uzaktır 4 Kudrette, bilgide, hükümde, iradede ve diğer bütün kemâl sıfatlarında üstündür Şu halde Aliyy, her şey kendisinin dûnunda, emrinde ve hükmü altında olan Zât demektir el-KEBÎR Büyüklükte kendisinden daha büyüğü düşünülemeyen... Allah Teâlâ kibriyâ sâhibidir. Kibriyâ, zâtın kemâli demektir. Her bakımdan büyük, varlığının kemâline hudut yoktur. Bütün büyüklükler O'na mahsustur. el-HAFÎZ Yapılan işleri bütün tafsilâtıyla tutan, her şey'i belli vaktine kadar âfât ve belâlardan saklıyan Hıfz, korumak, demektir Bu koruma iki şekilde olur Birincisi, varlıkların devamını sağlamak, muhafaza etmektir İkincisi, birbirlerine zıd olan şeylerin, yekdiğerlerine saldırmasını önlemek, birbirlerinin şerrinden onları korumaktır Allah her mahlûkuna, kendine zararlı olan şeyleri bilecek bir his ilham buyurmuştur Bu Hafîz ism-i şerîfinin tecelliyatındandır Bir hayvan kimyevî tahlil raporuna muhtaç olmadan kendine zararlı otları bilir ve onları yemez Kulların amellerinin yazılması, zâyi olmaktan korunması da Hafîz isminin iktizasıdır Bu bakımdan âhirette yeniden dirilme ve yaptıklarından hesaba çekilme ile Hafîz isminin yakından alâkası vardır el-MUKÎT Her yaratılmışın azığını ve gıdasını tayin eden, azıkları beden ve kalblere gönderen... Bu mânaya göre Mukît, Rezzak mânasınadır. Yalnız Mukît, Rezzâk'tan daha hususîdir. Rezzak, azık olanı da olmayanı da içine alır. el-HASÎB Herkesin hayatı boyunca yapıp ettiklerinin, bütün tafsilât ve teferruatiyle hesabını iyi bilen; Her şey'e ve herkese her ihtiyacı için kâfi gelen Allah Teâlâ, neticesi hesapla bilinecek ne kadar miktar ve kemmiyet varsa hepsinin neticelerini hiçbir ameliyeye (işleme) muhtaç olmadan doğrudan doğruya ve apaçık bilir Allah Teâlâ, herkese her ihtiyacı için kâfidir Bu kifâyet, O'nun varlığının devam ve kemâlini gösterir el-CELÎL Celâdet, ululuk ve heybet sâhibi, celâl sıfatları ile muttasıf Celâdet ve ululuk, Allah'a mahsustur Onun zâtı da büyük, sıfatları da büyüktür Fakat bu büyüklük, cisimlerdeki gibi hacim veya yaşlılık itibarı ile değildir Zamanla ölçülmez, mekânlara sığmaz [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Allah (c.c)
Esma-ül Hüsna
Esmâ-ül Hüsnâ -Açıklamalı
Üst
Alt