Es-sabûr

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,345
Tepkime puanı
25
“Azap etmekte acele etmeyen.”

“Cezayı, bir vakte kadar tehir eden.”
Bütün sıfatları mutlak ve sonsuz olup, dilediğini hemen icra edebilen Allah’ın, Sabûr ismi, insanların anladığı mânâda bir sabır olmaktan münezzehtir. O’nun sabrı, ‘acele etmemek’ mânâsınadır. Kâinatın altı devrede yaratılmasında, bir ağacın yıllar sonra meyve vermesinde, ekilen tohumun aylar sonra yeryüzüne çıkmasında hep bu Sabûr isminin tecellileri okunur.

Yaratma hususunda acele etmeyerek bütün icraatını hikmetle yürüten Allah, asi, münkir ve müşrik kullarının cezalarını vermekte de yine acele etmez. Onlara belli bir süre tanır.

Bir mü’min, sabırlı olduğu ölçüde bu isimden feyiz alır.

Nur Külliyatı'nda sabır üçe ayrılarak incelenir:

“Sen üç sabır ile mükellefsin. Birisi: taat üstünde sabırdır. Birisi: masiyetten sabırdır. Diğeri: musibete karşı sabırdır.”(Sözler)

Buna göre bir kul, nefis ve şeytanın telkinlerine rağmen hayırlı bir iş yapar ve bunda sebat gösterirse, ‘taat’ üstünde sabır etmiş olur.

Kendisine kötülüğü emreden nefsinin sözlerine ve şeytanın vesveselerine kapılmamak için mücadele vermek suretiyle ‘masiyete’, yani günahlara karşı sabretmiş olur.

Bu dünya imtihanın bir cilvesi olan sıkıntılara, hastalıklara ve ‘musibetlere’ sabredip, şikayet yoluna girmemekle de sabrın üçüncü şubesinde başarıya ulaşır.



Yazar: Alaaddin Başar (Prof.Dr.)
 
Üst Alt