Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
İslam ve Osmanlı Tarihi
Mezhepler Tarihi
Eş´ari mezhebi
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="ömr-ü diyar" data-source="post: 9834" data-attributes="member: 376"><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><strong>EŞ´ARi MEZHEBİ</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"></span></span></span></p><p> <span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000">Ebu'l-Hasen el-Eş'ârî'nin (324/935-36) öncülüğünü yaptığı, kelâm metodunu benimseyen kelâm ekolü. Çoğulu "Eşâ'ira" gelir.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000">Eş'ariyye ismi, her ne kadar, Ehl-i Sünnete mensup iki ekolden birisinin ismi olsa da, bu ekolün ortaya çıkışı dikkate alındığında, ehl-i bidata mukabil kullanılması itibariyle genel anlamda Mâtûridîyye'yi de içine alarak, Ehl-i Sünnet'in genel ismi olarak anlaşılmaktaydı. Zira, o yıllarda akaidin önemli meselelerinden birini teşkil eden Allah'ın sıfatları meselesinde birbirine zıt iki görüş ileri sürülüyordu. Bunlar, sıfatları kabul eden Selefiyye görüşü ile onların bir kısmını kabul etmeyen Muattıla görüşü idi. Selefiyye'ye sıfatları kabul etmesi sebebiyle "Sıfâtiyye" deniliyordu. Eş'ârî Selefiyye'ye geçtikten ve Eş'ariyye ekolünün temsilcisi olduktan sonra, sıfatları kabul eden Ehl-i Sünnete "Eş'ârîyye" denilmiştir. İşte bu bakımdan Eş'ârîyye, ehl-i bid'ata mukabil olarak kullandığı takdirde Maturidiyye'yi de içine almaktadır (Bekir Topaloğlu, Kelam İlmi 153. Ayrıca kaynaklar için bk. Şehristânı, el-Mile'l 1/92-93; İzmirli, Yeni İlm-i Kelâmı/l 10).</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000">Eş'ârîyye Mezhebi, Mu'tezile'ye karşı bir anti-tez olarak doğmuş ve selef akidesini esas almıştır. Fakat, akaid meselelerinin ele alınışında kelâmı bir istidlâl kullanılmış, te'vile yer verilmiştir. Eş'ariyye'ye mensup kelâm âlimleri zamanla te'vile daha çok yer vermişler, zaman zaman da kelamda yenilikler yaparak, Kelâm ilmini felsefe ile meselelerini tartışabilecek bir güce kavuşturmuşlardır. Gazzâlî'nin faaliyetleri bu hususun en canlı örneği olarak ele alınabilir. Kısacası, Eş'ârî kelâmında aklın büyük önemi vardır. Zira, ortaya çıkışındaki ortamda bunun böyle olmasını zorunlu kılıyordu .</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000">Eş'ârîyye ekolü önce Irak ve Suriye'de yayılmış daha sonra da Nizamiye medreselerine Eş'ârî âlimlerinin tayin edilişiyle geniş bir alana yayılma imkânı bulmuş ve Mısır ile Mağrîb ülkelerine kadar yayılmıştır.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000">Eş'ârî'den sonra bu ekole mensup olarak, ortaya atılan fikirleri geliştiren âlimler arasında şunları saymak mümkündür: Ebû Bekir el-Bâkıllânî (403/1012-1013); İmâmu'l-Haremeyn Cüveynî (478/1085-86); Ebû Hâmid Gazzâli (505/1111); Şehristânî (548/1153-54); Fahru'd-din Râzı (606/1209-10); Sayfullah Âmidî (631/1233-34); Beydâvî (685/1286 -87); Sa'dud-din Teftâzânî (793/139091); Seyyid Şerif Cürcânî (816/141314); Celâlu'd-din Devvânı(908/1502503).</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000">Eş'ârîyye ekolünün genel görüşlerine gelince; Bunları bir fikir vermesi açısından ana hatlarıyla şöyle sıralanabilir: Ancak bu görüşleri tam anlamıyla ifade edebilmek için dayandıkları esaslar ve istidlâl yollarıyla, delilleriyle ele almak en doğru yol olacaktır. Bu da burada mümkün olmadığı için bunları ana başlıklarıyla verme yolunu tercih ediyoruz.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000">1. Ma'rifetullah: Akıl hiç bir şeyi vâcip kılamaz. Akıl, Allah'ı bulabilecek güçte bile olsa, Allah'ı bilmek şer'an vaciptir. Aklen bir vucûbiyyet yoktur. Şeriattan, dinden- haberi olmayan insan, hiç bir şeyden sorumlu değildir.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000">2. Nübüvvet: Nübüvvet için erkek olmak şart değildir. Kadında peygamber olabilir.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000">3. Cüzi İrade: Cüzi irade müstakil değildir, onu da Allah yaratır.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000">4. Kesb: Kesb, insan gücünün, güç yetirilen şeyle birlikte olmasıdır. Eş'ârîyye ekolünde kesb anlayışı kapalı bir şekilde anlatılmıştır. Bu yüzden anlaşılması diğer meselelere göre daha zordur.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000">5. Husn ve Kubh: Husn ve kubh şer'îdir, akıl ile idrak olunamaz. Ancak Allah'ın emir ve yasağı ile bir şeyin iyi ya da kötü olduğu bilinir. Bir şey emredilmiş ise iyidir, nehyedilmiş ise kötüdür. Emir ve nehiy olmadan iyilik ve kötülük bilinemez.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000">6. Tekvin: Tekvin hakiki bir sıfat olmayıp, itibarı bir sıfattır, kudret sıfatının bir taallukudur.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000">7. Sebep ve Hikmet: Allah'ın fiilleri bir hikmete göre olmadığı gibi bir sebebe de bağlı değildir. Çünkü Allah, yaptıklarından sorumlu değildir.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000">8. Güç Yetirilemeyen Şeyle Teklif: Allah'ın insanın gücünün dışında kalan bir şeyin yapılmasını emretmesi ve kullarını bununla mükellef tutması caizdir. Ama böyle bir durum vaki olmamıştır.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000">9. İbadet Mükellefiyeti: Kâfirler iman etmekle mükellef oldukları gibi, ibadet etmekle de mükelleftirler. İbadet etmedikleri için ayrıca ceza göreceklerdir.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000">10. İrtidad: Dinden çıkmış olan, yeniden iman ederse amelleri de kendisiyle geriye dönmüş olur.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000">11 . Kelâm-ı Nefsı: Kelâm-ı Nefsî'nin işitilmesi caizdir.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000">12. Kur'an-ı Kerîm: Kelâm-ı nefsî durumundaki Kur'an mahluk değildir. O Allah'ın kelâmıdır. Ses ve harflere muhtaç değildir. Elimizde bulunan mushaf ise, ses ve harflere muhtaç olan kelâm-ı lâfzîdir ve mahluktur. Allahu Teâlâ şöyle buyurur: "Bir şeyi(n olmasını) dilediğimiz zaman sözümüz ancak ona "ol" dememizden ibarettir. O da derhal oluverir" (en-Nahl, 16/40). Kur'an yaratılmış olsa idi, Allah kendi sözü olan Kur'an'a ol demiş olacaktır. Halbuki "ol' sözü de Kur'ân'dadır.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000">13. Ezelde Ma'dûma Hitab: Yüce Allah'ın hitabının ezelde ma'duma (yokluk) taalluk etmesi caizdir. Buna göre Yüce Allah ezelde mütekellimdir.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000">14. Tevbe-i Ye's: Ümitsizlik halinde yapılan tevbe makbuldur.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000">15. Şefaat: Şefaat haktır ve kıyamet günü gerçekleşecektir.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000">16. Rü'yet: Yüce Allah'ın ahirette mü'minler tarafından gözle görülmesi mümkündür ve görülecektir. Bu hem aklı deliller hem de naklî deliller ile desteklenmiştir. Allahu Teâlâ Kur'an-ı Kerîm'de şöyle buyurur: ''O günde (kıyamette) peygamberlerin velilerin ve müminlerin yüzleri apaydınlıktır. Rablerine orada hiçbir engel olmaksızın bakıcıdırlar'' (el-İnsân, 75/22-23) .</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"> </span></span></span><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000">Abdurrahim GÜZEL</span></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="ömr-ü diyar, post: 9834, member: 376"] [FONT=Verdana][SIZE=3][COLOR=#000000][B]EŞ´ARi MEZHEBİ[/B] Ebu'l-Hasen el-Eş'ârî'nin (324/935-36) öncülüğünü yaptığı, kelâm metodunu benimseyen kelâm ekolü. Çoğulu "Eşâ'ira" gelir. Eş'ariyye ismi, her ne kadar, Ehl-i Sünnete mensup iki ekolden birisinin ismi olsa da, bu ekolün ortaya çıkışı dikkate alındığında, ehl-i bidata mukabil kullanılması itibariyle genel anlamda Mâtûridîyye'yi de içine alarak, Ehl-i Sünnet'in genel ismi olarak anlaşılmaktaydı. Zira, o yıllarda akaidin önemli meselelerinden birini teşkil eden Allah'ın sıfatları meselesinde birbirine zıt iki görüş ileri sürülüyordu. Bunlar, sıfatları kabul eden Selefiyye görüşü ile onların bir kısmını kabul etmeyen Muattıla görüşü idi. Selefiyye'ye sıfatları kabul etmesi sebebiyle "Sıfâtiyye" deniliyordu. Eş'ârî Selefiyye'ye geçtikten ve Eş'ariyye ekolünün temsilcisi olduktan sonra, sıfatları kabul eden Ehl-i Sünnete "Eş'ârîyye" denilmiştir. İşte bu bakımdan Eş'ârîyye, ehl-i bid'ata mukabil olarak kullandığı takdirde Maturidiyye'yi de içine almaktadır (Bekir Topaloğlu, Kelam İlmi 153. Ayrıca kaynaklar için bk. Şehristânı, el-Mile'l 1/92-93; İzmirli, Yeni İlm-i Kelâmı/l 10). Eş'ârîyye Mezhebi, Mu'tezile'ye karşı bir anti-tez olarak doğmuş ve selef akidesini esas almıştır. Fakat, akaid meselelerinin ele alınışında kelâmı bir istidlâl kullanılmış, te'vile yer verilmiştir. Eş'ariyye'ye mensup kelâm âlimleri zamanla te'vile daha çok yer vermişler, zaman zaman da kelamda yenilikler yaparak, Kelâm ilmini felsefe ile meselelerini tartışabilecek bir güce kavuşturmuşlardır. Gazzâlî'nin faaliyetleri bu hususun en canlı örneği olarak ele alınabilir. Kısacası, Eş'ârî kelâmında aklın büyük önemi vardır. Zira, ortaya çıkışındaki ortamda bunun böyle olmasını zorunlu kılıyordu . Eş'ârîyye ekolü önce Irak ve Suriye'de yayılmış daha sonra da Nizamiye medreselerine Eş'ârî âlimlerinin tayin edilişiyle geniş bir alana yayılma imkânı bulmuş ve Mısır ile Mağrîb ülkelerine kadar yayılmıştır. Eş'ârî'den sonra bu ekole mensup olarak, ortaya atılan fikirleri geliştiren âlimler arasında şunları saymak mümkündür: Ebû Bekir el-Bâkıllânî (403/1012-1013); İmâmu'l-Haremeyn Cüveynî (478/1085-86); Ebû Hâmid Gazzâli (505/1111); Şehristânî (548/1153-54); Fahru'd-din Râzı (606/1209-10); Sayfullah Âmidî (631/1233-34); Beydâvî (685/1286 -87); Sa'dud-din Teftâzânî (793/139091); Seyyid Şerif Cürcânî (816/141314); Celâlu'd-din Devvânı(908/1502503). Eş'ârîyye ekolünün genel görüşlerine gelince; Bunları bir fikir vermesi açısından ana hatlarıyla şöyle sıralanabilir: Ancak bu görüşleri tam anlamıyla ifade edebilmek için dayandıkları esaslar ve istidlâl yollarıyla, delilleriyle ele almak en doğru yol olacaktır. Bu da burada mümkün olmadığı için bunları ana başlıklarıyla verme yolunu tercih ediyoruz. 1. Ma'rifetullah: Akıl hiç bir şeyi vâcip kılamaz. Akıl, Allah'ı bulabilecek güçte bile olsa, Allah'ı bilmek şer'an vaciptir. Aklen bir vucûbiyyet yoktur. Şeriattan, dinden- haberi olmayan insan, hiç bir şeyden sorumlu değildir. 2. Nübüvvet: Nübüvvet için erkek olmak şart değildir. Kadında peygamber olabilir. 3. Cüzi İrade: Cüzi irade müstakil değildir, onu da Allah yaratır. 4. Kesb: Kesb, insan gücünün, güç yetirilen şeyle birlikte olmasıdır. Eş'ârîyye ekolünde kesb anlayışı kapalı bir şekilde anlatılmıştır. Bu yüzden anlaşılması diğer meselelere göre daha zordur. 5. Husn ve Kubh: Husn ve kubh şer'îdir, akıl ile idrak olunamaz. Ancak Allah'ın emir ve yasağı ile bir şeyin iyi ya da kötü olduğu bilinir. Bir şey emredilmiş ise iyidir, nehyedilmiş ise kötüdür. Emir ve nehiy olmadan iyilik ve kötülük bilinemez. 6. Tekvin: Tekvin hakiki bir sıfat olmayıp, itibarı bir sıfattır, kudret sıfatının bir taallukudur. 7. Sebep ve Hikmet: Allah'ın fiilleri bir hikmete göre olmadığı gibi bir sebebe de bağlı değildir. Çünkü Allah, yaptıklarından sorumlu değildir. 8. Güç Yetirilemeyen Şeyle Teklif: Allah'ın insanın gücünün dışında kalan bir şeyin yapılmasını emretmesi ve kullarını bununla mükellef tutması caizdir. Ama böyle bir durum vaki olmamıştır. 9. İbadet Mükellefiyeti: Kâfirler iman etmekle mükellef oldukları gibi, ibadet etmekle de mükelleftirler. İbadet etmedikleri için ayrıca ceza göreceklerdir. 10. İrtidad: Dinden çıkmış olan, yeniden iman ederse amelleri de kendisiyle geriye dönmüş olur. 11 . Kelâm-ı Nefsı: Kelâm-ı Nefsî'nin işitilmesi caizdir. 12. Kur'an-ı Kerîm: Kelâm-ı nefsî durumundaki Kur'an mahluk değildir. O Allah'ın kelâmıdır. Ses ve harflere muhtaç değildir. Elimizde bulunan mushaf ise, ses ve harflere muhtaç olan kelâm-ı lâfzîdir ve mahluktur. Allahu Teâlâ şöyle buyurur: "Bir şeyi(n olmasını) dilediğimiz zaman sözümüz ancak ona "ol" dememizden ibarettir. O da derhal oluverir" (en-Nahl, 16/40). Kur'an yaratılmış olsa idi, Allah kendi sözü olan Kur'an'a ol demiş olacaktır. Halbuki "ol' sözü de Kur'ân'dadır. 13. Ezelde Ma'dûma Hitab: Yüce Allah'ın hitabının ezelde ma'duma (yokluk) taalluk etmesi caizdir. Buna göre Yüce Allah ezelde mütekellimdir. 14. Tevbe-i Ye's: Ümitsizlik halinde yapılan tevbe makbuldur. 15. Şefaat: Şefaat haktır ve kıyamet günü gerçekleşecektir. 16. Rü'yet: Yüce Allah'ın ahirette mü'minler tarafından gözle görülmesi mümkündür ve görülecektir. Bu hem aklı deliller hem de naklî deliller ile desteklenmiştir. Allahu Teâlâ Kur'an-ı Kerîm'de şöyle buyurur: ''O günde (kıyamette) peygamberlerin velilerin ve müminlerin yüzleri apaydınlıktır. Rablerine orada hiçbir engel olmaksızın bakıcıdırlar'' (el-İnsân, 75/22-23) . [/COLOR][/SIZE][/FONT][FONT=Verdana][SIZE=3][COLOR=#000000]Abdurrahim GÜZEL[/COLOR][/SIZE][/FONT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
İslam ve Osmanlı Tarihi
Mezhepler Tarihi
Eş´ari mezhebi
Üst
Alt