- Katılım
- 14 Şubat 2015
- Mesajlar
- 1,512
- Tepkime puanı
- 10
Malumunuzdur, en kibar, en nazik, en narin, en nazif ve en mülayim insan Peygamberimiz'dir.
Fiillerinden, sözlerinden, hal ve davranışından muhatapların rahatsız olmayacağı yegane insandır Peygamberimiz.
İnsanları asla üzmez ve insanlara haşa hiçbir şekilde kötü söz söylemez, insanları incitmez ve insanlarla her daim barışık geçinendir O.
Alemlere rahmettir. En üstün ve yüce bir ahlaka sahiptir O.
Konuşurken, cümlelerini sarfederken hep mülayimdir. Naiftir. Etraftakiler O'ndan hiçbir şekilde rahatsız olmazlar ve rahatsızlık da duymazlar.
Emanete harfiyyen riayet eder. Sözünde en ali ve ulvi bir şekilde durur. Hatasızdır, masumdur ve günahsızdır. İncitmez ve muhataplarına karşı da son derece saygılıdır. Kavgadan yana asla değildir. Barışı emreder ve bunun gayretine çalışır.
İşte böyle güzel, temiz, narin ve nazik biri, gün geldi ki, Mekke'nin yöneticileriyle ters düşüverdi. İki taraf öyle bir hale geldi ki, Mekke'nin yöneticileri ve müntesipleri Mekke sokaklarında narin ve nazik İnsan'ı fiil ve eylemlerle darp etmeye de başladılar. Dahası O'na gönül verenlerden bazılarını da sokak ve caddelerde öldürmeye de başladılar.
Narin ve nazik İnsan ne yaptıysa olmadı doğduğu, büyüdüğü, gençlik yıllarını geçirdiği güzelim beldesinden de sürülüverdi. Sürülmesini de kaldıramadılar, gittiği yerlerde O'na karşı savaş da açtılar.
Şunu ifade edeceğim:
Bu kadar temiz, asil, narin, nazik ve itidal eksende olan İnsanın, muhataplarıyla bu hale gelmesi nasıl mümkün oluverdi?
Bunun tek cevabı vardır: Ahlak!
Peygamberimiz'in söyleminde ve fiilinde var olan o güzel ahlak, Mekke sisteminin müntesiplerini memnun etmedi!
Bu aynı zamanda şunun ifadesiydi:
Kıyamete kadar "ahlak" noktasında iki grup arasında çatışmalar olacaktır.
Müslümanlar Kur'an ahlakını ikame etmek için vuruşacaklar kafirler de Kur'an ahlakını ortadan kaldırma adına vuruşacaklardır.
Zafer inananların olacaktır.
Fiillerinden, sözlerinden, hal ve davranışından muhatapların rahatsız olmayacağı yegane insandır Peygamberimiz.
İnsanları asla üzmez ve insanlara haşa hiçbir şekilde kötü söz söylemez, insanları incitmez ve insanlarla her daim barışık geçinendir O.
Alemlere rahmettir. En üstün ve yüce bir ahlaka sahiptir O.
Konuşurken, cümlelerini sarfederken hep mülayimdir. Naiftir. Etraftakiler O'ndan hiçbir şekilde rahatsız olmazlar ve rahatsızlık da duymazlar.
Emanete harfiyyen riayet eder. Sözünde en ali ve ulvi bir şekilde durur. Hatasızdır, masumdur ve günahsızdır. İncitmez ve muhataplarına karşı da son derece saygılıdır. Kavgadan yana asla değildir. Barışı emreder ve bunun gayretine çalışır.
İşte böyle güzel, temiz, narin ve nazik biri, gün geldi ki, Mekke'nin yöneticileriyle ters düşüverdi. İki taraf öyle bir hale geldi ki, Mekke'nin yöneticileri ve müntesipleri Mekke sokaklarında narin ve nazik İnsan'ı fiil ve eylemlerle darp etmeye de başladılar. Dahası O'na gönül verenlerden bazılarını da sokak ve caddelerde öldürmeye de başladılar.
Narin ve nazik İnsan ne yaptıysa olmadı doğduğu, büyüdüğü, gençlik yıllarını geçirdiği güzelim beldesinden de sürülüverdi. Sürülmesini de kaldıramadılar, gittiği yerlerde O'na karşı savaş da açtılar.
Şunu ifade edeceğim:
Bu kadar temiz, asil, narin, nazik ve itidal eksende olan İnsanın, muhataplarıyla bu hale gelmesi nasıl mümkün oluverdi?
Bunun tek cevabı vardır: Ahlak!
Peygamberimiz'in söyleminde ve fiilinde var olan o güzel ahlak, Mekke sisteminin müntesiplerini memnun etmedi!
Bu aynı zamanda şunun ifadesiydi:
Kıyamete kadar "ahlak" noktasında iki grup arasında çatışmalar olacaktır.
Müslümanlar Kur'an ahlakını ikame etmek için vuruşacaklar kafirler de Kur'an ahlakını ortadan kaldırma adına vuruşacaklardır.
Zafer inananların olacaktır.