- Katılım
- 22 Şubat 2011
- Mesajlar
- 7,010
- Tepkime puanı
- 419
Dinin emirlerini veya yasakladığı şeyleri anlatmaya emr-i bil maruf ve nehy-i anil münker denir. Yani iyiliği yaymaya, kötülükten sakındırmaya çalışmaktır. Bunları sertlik kullanmadan, en güzel şekilde öğretmeye çalışmak farzdır. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruldu ki:
(Rabbinin yoluna hikmetle, güzel öğütle çağır! Onlarla en güzel şekilde tartış!) [Nahl 125]
Birkaç hadis-i şerif meali de şöyledir:
(İlim öğretirken sert davranmayın.) [Beyheki]
(Allah yumuşaktır, yumuşaklığı sever ve yumuşak olana verdiğini, sert olana vermez.) [Müslim]
(Şu kimselere Cehennem haram olur. Kibirsiz, yumuşak, cana yakın ve sert olmayan.) [Beyheki]
(Yumuşak huyluluğa dört elle sarıl. Sertlikten uzak dur.) [Buhari]
(Emr-i maruf ve nehy-i münkeri, ancak rıfk ve hilm sahibi fakihler yapar.) [İ.Gazali] (Rıfk, yumuşaklık demektir, sertliğin, kaba konuşmanın zıttıdır. Hilm, tatlılıkla söylemek, şefkatle muamele etmek demektir.)
(Allah’tan korkan kırıcı konuşmaz ve öfkesine hakim olur.) [İbni Ebid-dünya]
Allah u teâlâ, (Önce kendine nasihat et, eğer kendin bu nasihati tutarsan, kendin bunu yaparsan, başkalarına da söyle! Kendin yapmazsan benden utan) buyurdu. (Şir’a)
O halde emr-i maruf yapan, ilmi ile âmil olmalı, sert olmamalı, daima yumuşak olmalıdır. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(İsrâ gecesinde, [Miraca çıktığım gece] ateşten makaslarla, dudakları kesilen insanlar gördüm. Kim olduklarını sordum. Onlar da, “İyiliği emreder, kendimiz yapmazdık. Kötülükten nehyeder; fakat kendimiz sakınmazdık” diye cevap verdiler.) [İbni Hibban]
Kâdı zâde Ahmed efendi buyuruyor ki:
El ile, güç kullanarak emr-i maruf ve nehy-i münker yapmak, yani günah işleyene mani olmak; hükümetin vazifesidir. Söz ile, yazı ile cihad etmek, âlimlerin vazifesidir. Kalb ile dua etmek ise, her müminin vazifesidir.
(Rabbinin yoluna hikmetle, güzel öğütle çağır! Onlarla en güzel şekilde tartış!) [Nahl 125]
Birkaç hadis-i şerif meali de şöyledir:
(İlim öğretirken sert davranmayın.) [Beyheki]
(Allah yumuşaktır, yumuşaklığı sever ve yumuşak olana verdiğini, sert olana vermez.) [Müslim]
(Şu kimselere Cehennem haram olur. Kibirsiz, yumuşak, cana yakın ve sert olmayan.) [Beyheki]
(Yumuşak huyluluğa dört elle sarıl. Sertlikten uzak dur.) [Buhari]
(Emr-i maruf ve nehy-i münkeri, ancak rıfk ve hilm sahibi fakihler yapar.) [İ.Gazali] (Rıfk, yumuşaklık demektir, sertliğin, kaba konuşmanın zıttıdır. Hilm, tatlılıkla söylemek, şefkatle muamele etmek demektir.)
(Allah’tan korkan kırıcı konuşmaz ve öfkesine hakim olur.) [İbni Ebid-dünya]
Allah u teâlâ, (Önce kendine nasihat et, eğer kendin bu nasihati tutarsan, kendin bunu yaparsan, başkalarına da söyle! Kendin yapmazsan benden utan) buyurdu. (Şir’a)
O halde emr-i maruf yapan, ilmi ile âmil olmalı, sert olmamalı, daima yumuşak olmalıdır. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(İsrâ gecesinde, [Miraca çıktığım gece] ateşten makaslarla, dudakları kesilen insanlar gördüm. Kim olduklarını sordum. Onlar da, “İyiliği emreder, kendimiz yapmazdık. Kötülükten nehyeder; fakat kendimiz sakınmazdık” diye cevap verdiler.) [İbni Hibban]
Kâdı zâde Ahmed efendi buyuruyor ki:
El ile, güç kullanarak emr-i maruf ve nehy-i münker yapmak, yani günah işleyene mani olmak; hükümetin vazifesidir. Söz ile, yazı ile cihad etmek, âlimlerin vazifesidir. Kalb ile dua etmek ise, her müminin vazifesidir.