Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Allah (c.c)
Esma-ül Hüsna
El-hâdî Ne demektir? Esma-ül Hüsna
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="ömr-ü diyar" data-source="post: 17094" data-attributes="member: 376"><p style="margin-left: 20px"><strong><em><u><span style="font-size: 18px">El-hâdî Ne demektir? Esma-ül Hüsna</span></u></em></strong></p> <p style="margin-left: 20px">“Kalplere iman yolunu gösteren.”</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">“Hidayet lütfederek, bâtıldan ve dalâletten uzaklaştıran.”</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">“Bütün canlılara, her türlü ihtiyaçları için yol gösteren.”</p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><strong>“Şüphesiz, Allah, iman edenleri dosdoğru bir yola yöneltir.”</strong> (Hac Sûresi, 22/54)</p><p>Bu ismin, <strong>Nur</strong> isminden hemen sonra zikredilmesi çok mânâlıdır. Sanki bu sıralamayla, Nur isminin en büyük tecellisinin, <strong>‘kalpleri hidayetle aydınlatmak’</strong> olduğu ders verilir.</p><p></p><p>Cenâb-ı Hak, kullarına istikamet yolunu göstermek üzere peygamberler (aleyhimüsselam) gönderir. Böylece onları hidayete kavuşturur; bütün sapık anlayışlardan ve bâtıl inançlardan kurtarır.</p><p></p><p><strong>“Onları, emrimiz ile, insanları doğru yola götüren önderler yaptık.”</strong> (Enbiya Sûresi, 21/73)</p><p></p><p>Bu ismin, sadece insanlarda değil, bütün eşyada tecelli ettiğini şu âyet-i kerîmeden öğreniyoruz:</p><p></p><p><strong>“Rabbimiz, her şeye bir fıtrat verip, (o yaratılışın gereğini yerine getirmeyi) o şeye hidayet edendir (öğretendir).” </strong>( Tâ-Hâ, 20/50)</p><p></p><p>Nöbetçi arıların kovandaki bütün arıları tanımasından, işçi arıların petek yapmalarına, uzak beldelerde yumurtadan çıkıp ana vatanlarına şaşırmadan dönen balıklara, hastalanan bir hayvanın kendi derdine deva olacak bitkileri bulup yemesine kadar uzanan sayısız hadiseler bu hakikati isbat ederler.</p><p></p><p>Nur Külliyatı'nda bu âyet-i kerîme tefsir edilirken şöyle buyrulur:</p><p></p><p><strong>“Zahirî ve bâtınî duygular, âfâkî ve haricî deliller, enfüsî ve dâhilî bürhanlar, peygamberlerin irsaliyle, kitabların inzali gibi vasıtalar itibariyle de hidayetin mânâsı taaddüd eder.”</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>“En büyük hidayet, hicabın kaldırılmasıyla hakkı hak, bâtılı bâtıl göstermektir.”</strong> (İşârât-ül İ’caz)</p><p></p><p>Demek oluyor ki, her bir duygu insan için ayrı bir hidayettir, ayrı bir hakikati gösterir, yeni bir âleme kapı açar.</p><p></p><p>Göz,<strong> ‘şekil ve renkler âlemini;’</strong> kulak, <strong>‘sesler âlemini’ </strong>gösteren birer hidayet vesilesidir. Akıl, hafıza, hayal gibi batınî duygular da insan için birer hidayet vesilesidirler...</p><p></p><p>Peygamber göndermek ve kitap indirmek suretiyle insanlara hak ve hakikati bildirmek, hidayetin en ileri mânâsıdır.</p><p></p><p>Bu vesileyle yanlış yorumlanan bir hakikate, kısaca temas etmek isterim:</p><p>Kur’ân-ı Kerîm’de, <strong>“Allah’ın, hidayeti dilediğine vereceğini” </strong>bildiren âyet-i kerîmenin (Şûra, 42/52) doğru anlaşılabilmesi için bu konudaki bütün âyetlerin birlikte mütalaa edilmesi gerekiyor.</p><p></p><p>Bu âyet-i kerîmelerden üçünün mealleri şöyle:</p><p></p><p><strong>“Biz ona hidayet yolunu gösterdik. İster şükredici olsun, ister nankör.”</strong> (İnsan, 76/3)</p><p></p><p><strong>“Ona hayır ve şerri, her iki yolu da gösterdik.”</strong> (Beled, 90/10)</p><p></p><p>“<strong>Onlar öyle kimselerdir ki, hidayet karşılığında dalâleti (sapıklığı) satın almışlardır</strong>.” (Bakara, 2/16)</p><p></p><p>Bu âyet-i kerîmelerde kulun, dalâlete kendi iradesiyle müşteri olduğu çok açık şekilde ders veriliyor. Aynı gerçeği ders veren üç âyet:</p><p></p><p><strong>“Allah zalimler topluluğunu hidayete eriştirmez.” </strong>(Bakara, 2/258)</p><p></p><p><strong>“Allah kâfirler topluluğunu hidayete eriştirmez.”</strong> (Bakara, 2/264)</p><p></p><p><strong>“Allah fâsıklar topluluğunu hidayete eriştirmez.” </strong>(Tevbe, 9/24)</p><p></p><p><strong>‘Zalim, kâfir ve fâsık’</strong> olmayı tercih eden insandır. Ve Allah, hidayete zıt bir yola giren bu insanları, tövbe edip dönmedikleri taktirde, hidayete erdirmeyeceğini haber vermiştir.</p><p></p><p>Allah’ın dilediğini hidayet yoluna sokması, dilediğini de sapıklık içinde bırakması, İslâm’ın tevhid akidesiyle de yakından ilgilidir. Elbette Allah, dilediğini yapar ve O’nun iradesine karşı koyacak bir başka irade düşünülemez. Şu var ki, Alîm ve Hakîm olan Allah’ın bu dilemesi de mutlaka ilim ve hikmete dayanır. Bu nokta gözden uzak tutulmamalıdır.</p><p></p><p>Bu mânâyı ders veren başka bir âyet-i kerîme de şudur:</p><p></p><p><strong>“Doğrusu sen sevdiğine hidayet veremezsin. Fakat Allah kimi dilerse ona hidayet verir. Ve hidayete erecekleri en iyi O bilir.”</strong> (Kasas, 28/56)</p><p></p><p></p><p><span style="color: RoyalBlue"><strong>Yazar: Alaaddin Başar (Prof.Dr.)</strong></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="ömr-ü diyar, post: 17094, member: 376"] [INDENT][B][I][U][SIZE=5]El-hâdî Ne demektir? Esma-ül Hüsna[/SIZE][/U][/I][/B][/INDENT] [INDENT]“Kalplere iman yolunu gösteren.”[/INDENT] [INDENT][/INDENT] [INDENT]“Hidayet lütfederek, bâtıldan ve dalâletten uzaklaştıran.”[/INDENT] [INDENT][/INDENT] [INDENT]“Bütün canlılara, her türlü ihtiyaçları için yol gösteren.”[/INDENT] [INDENT][/INDENT] [INDENT][B]“Şüphesiz, Allah, iman edenleri dosdoğru bir yola yöneltir.”[/B] (Hac Sûresi, 22/54)[/INDENT] Bu ismin, [B]Nur[/B] isminden hemen sonra zikredilmesi çok mânâlıdır. Sanki bu sıralamayla, Nur isminin en büyük tecellisinin, [B]‘kalpleri hidayetle aydınlatmak’[/B] olduğu ders verilir. Cenâb-ı Hak, kullarına istikamet yolunu göstermek üzere peygamberler (aleyhimüsselam) gönderir. Böylece onları hidayete kavuşturur; bütün sapık anlayışlardan ve bâtıl inançlardan kurtarır. [B]“Onları, emrimiz ile, insanları doğru yola götüren önderler yaptık.”[/B] (Enbiya Sûresi, 21/73) Bu ismin, sadece insanlarda değil, bütün eşyada tecelli ettiğini şu âyet-i kerîmeden öğreniyoruz: [B]“Rabbimiz, her şeye bir fıtrat verip, (o yaratılışın gereğini yerine getirmeyi) o şeye hidayet edendir (öğretendir).” [/B]( Tâ-Hâ, 20/50) Nöbetçi arıların kovandaki bütün arıları tanımasından, işçi arıların petek yapmalarına, uzak beldelerde yumurtadan çıkıp ana vatanlarına şaşırmadan dönen balıklara, hastalanan bir hayvanın kendi derdine deva olacak bitkileri bulup yemesine kadar uzanan sayısız hadiseler bu hakikati isbat ederler. Nur Külliyatı'nda bu âyet-i kerîme tefsir edilirken şöyle buyrulur: [B]“Zahirî ve bâtınî duygular, âfâkî ve haricî deliller, enfüsî ve dâhilî bürhanlar, peygamberlerin irsaliyle, kitabların inzali gibi vasıtalar itibariyle de hidayetin mânâsı taaddüd eder.” “En büyük hidayet, hicabın kaldırılmasıyla hakkı hak, bâtılı bâtıl göstermektir.”[/B] (İşârât-ül İ’caz) Demek oluyor ki, her bir duygu insan için ayrı bir hidayettir, ayrı bir hakikati gösterir, yeni bir âleme kapı açar. Göz,[B] ‘şekil ve renkler âlemini;’[/B] kulak, [B]‘sesler âlemini’ [/B]gösteren birer hidayet vesilesidir. Akıl, hafıza, hayal gibi batınî duygular da insan için birer hidayet vesilesidirler... Peygamber göndermek ve kitap indirmek suretiyle insanlara hak ve hakikati bildirmek, hidayetin en ileri mânâsıdır. Bu vesileyle yanlış yorumlanan bir hakikate, kısaca temas etmek isterim: Kur’ân-ı Kerîm’de, [B]“Allah’ın, hidayeti dilediğine vereceğini” [/B]bildiren âyet-i kerîmenin (Şûra, 42/52) doğru anlaşılabilmesi için bu konudaki bütün âyetlerin birlikte mütalaa edilmesi gerekiyor. Bu âyet-i kerîmelerden üçünün mealleri şöyle: [B]“Biz ona hidayet yolunu gösterdik. İster şükredici olsun, ister nankör.”[/B] (İnsan, 76/3) [B]“Ona hayır ve şerri, her iki yolu da gösterdik.”[/B] (Beled, 90/10) “[B]Onlar öyle kimselerdir ki, hidayet karşılığında dalâleti (sapıklığı) satın almışlardır[/B].” (Bakara, 2/16) Bu âyet-i kerîmelerde kulun, dalâlete kendi iradesiyle müşteri olduğu çok açık şekilde ders veriliyor. Aynı gerçeği ders veren üç âyet: [B]“Allah zalimler topluluğunu hidayete eriştirmez.” [/B](Bakara, 2/258) [B]“Allah kâfirler topluluğunu hidayete eriştirmez.”[/B] (Bakara, 2/264) [B]“Allah fâsıklar topluluğunu hidayete eriştirmez.” [/B](Tevbe, 9/24) [B]‘Zalim, kâfir ve fâsık’[/B] olmayı tercih eden insandır. Ve Allah, hidayete zıt bir yola giren bu insanları, tövbe edip dönmedikleri taktirde, hidayete erdirmeyeceğini haber vermiştir. Allah’ın dilediğini hidayet yoluna sokması, dilediğini de sapıklık içinde bırakması, İslâm’ın tevhid akidesiyle de yakından ilgilidir. Elbette Allah, dilediğini yapar ve O’nun iradesine karşı koyacak bir başka irade düşünülemez. Şu var ki, Alîm ve Hakîm olan Allah’ın bu dilemesi de mutlaka ilim ve hikmete dayanır. Bu nokta gözden uzak tutulmamalıdır. Bu mânâyı ders veren başka bir âyet-i kerîme de şudur: [B]“Doğrusu sen sevdiğine hidayet veremezsin. Fakat Allah kimi dilerse ona hidayet verir. Ve hidayete erecekleri en iyi O bilir.”[/B] (Kasas, 28/56) [COLOR=RoyalBlue][B]Yazar: Alaaddin Başar (Prof.Dr.)[/B][/COLOR] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Allah (c.c)
Esma-ül Hüsna
El-hâdî Ne demektir? Esma-ül Hüsna
Üst
Alt