El-ğaniyy / el-muğnî

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,345
Tepkime puanı
25
Ğaniyy: “Nimet ve rahmet hazineleri sonsuz olan.”

“Hiçbir şeye muhtaç olmayıp her şeyden müstağni olan.”

Muğnî: “Dilediğine zenginlik veren.”

“Has kullarını, istiğna kemâline erdiren.”

“Ey insanlar, siz Allah’a muhtaçsınız; Allah ise, Ğaniyy’dir, Hamîd’dir (övülmeye lâyıktır).”
(Fâtır Sûresi, 35/15)​
Önce Ğaniyy ismi için verilen birinci mânâ üzerinde duralım: “Nimet ve rahmet hazineleri sonsuz olan.”

İnsan mutlak fakirdir. Göze muhtaç olduğu gibi güneşe de muhtaçtır. Gecenin gelmesine ihtiyacı olduğu gibi, gitmesine de ihtiyacı vardır. Havadan, sudan, mevsimlerin gelip gitmelerine kadar her türlü ihtiyacını ancak bütün varlık âleminin yegâne sahibi olan Allah karşılamaktadır.

İkinci mânâ: “Hiçbir şeye muhtaç olmayıp her şeyden müstağni olan.”

Varlığı vâcip, kadîm ve bâki olup bütün kemâl sıfatlara sahip olan Allah, yarattığı ve bütün ihtiyaçlarını bizzat gördüğü mahlukatından elbette müstağnidir.

Allah, Rezzak ismini tecelli ettirmekle besleyip büyüttüğü bir kulunun, yiyip içmesine nasıl muhtaç değilse, aynı şekilde Hâdî ismiyle kalb gözünü açtığı ve kendisine manevî nimetler ihsan ettiği bir kulunun da imanına, ibadetine öyle muhtaç değildir. Allah bütün bunlardan müstağnidir.

Bütün insanlar iman, amel ve ahlâk sahasında kemâle erseler, Allah’ın kemâlinde bir ziyadelik olmayacağı gibi, yine bütün insanların küfür ve dalâlete düşmeleriyle de O’nun kemâlinde bir noksanlık olmaz.

Allah’ın sıfatları da tecelliden müstağnidirler, yani tecelliye muhtaç değildirler. Bütün tecelliler mahlukat içindir, mahlukatın kemâlleri içindir, onlara rahmet ve inayet içindir.

Bu isimlerden feyiz alan bir insan, kalbini sadece Allah’a bağlar, mutlak Ğaniyy olarak ancak O’nu tanır ve her türlü ihtiyacını yalnız O’na arz eder ve eriştiği her türlü maddî ve manevî nimetler için ancak O’na hamd ve şükür eder.

Sebepler âleminden ve bütün mevcudattan istiğna gösterir. Allah’ın azîz bir kulu olarak yaşar; mahlukata dilencilik etme zilletinden kurtulur.

Bu şuura ermiş bir kul, artık kendi gibi aciz, kendi kadar fakir olan başka bir mahluka gönül bağlamaz, bütün mümkinat âleminden istiğna ile Ğaniyy ve Muğnî olan Allah’ın dergahına sığınır, “yalnız sana ibadet eder ve ancak senden yardım dileriz diyerek manen yükselir.
 
Üst Alt