Ehl-i zimmet. - Ehliyet. -

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,111
Tepkime puanı
81
EHL-İ ZİMMET:
Cizye (vergi) vermek şartıyla İslâm devleti içerisinde yaşayan gayr-i müslim vatandaş. Zımmî.
Ehl-i zimmeti sevmemek ve düşman bilmek lâzım ise de, bunlara eziyet etmek ve incitmek harâmdır. (Hayreddîn-i Remlî)
Ehl-i zimmete zulmetmek, müslümana zulmetmekten daha fenâdır. Hayvana zulüm, işkence etmek ise, ehl-i zimmete zulmetmekten daha fenâdır. (Alâeddîn Haskefî)

*********************************

EHLİYET:
Salâhiyet, elverişlilik. Kişinin borçlandırma ve borçlanmaya elverişli olması. Akıllı olmak, iyiyi kötüden ayırabilmek.
Alış-verişin sahîh (dînen doğru, mûteber) olması için, alıcı ve satıcıda ehliyet şartı aranır. Akıllı olmayan çocuk, velîsinin (meselâ babasının) izni olsa da, alış-veriş ehliyeti olmadığı için, yaptığı alış-veriş sahîh değildir. Çocuk yedi yaşında a kıllı olur. (Hamza Efendi)

Ehliyet-i Edâ:
Şahsın dînen geçerli olacak şekilde iş yapabilmeye elverişli olması.
Ehliyet-i edâ, bizzat iş yapabilmeyi te'min eden aktif bir ehliyet çeşididir. İnsan bu ehliyeti sâyesinde başkaları ile tek başına hukûkî muâmelelerde bulunur. İşleri üzerine, mes'ûl olmak, alacaklı veya borçlu olmak gibi bir takım netîceler doğar. E hliyet-i edâ, mecnunlarda (delilerde) ve çocuklarda vs. eksikdir. Akıllı olan ve bülûğ (erginlik) çağına gelenlerde tamdır. (Serahsî)

Ehliyet-i Vücûb:
İnsanın, lehine ve aleyhine olan hakların doğmasına elverişli olması. Vücûb ehliyeti
Her insanda zimmet (mükellef, yükümlü olma) özelliği bulunur. İnsanlar daha rûhlar âleminde iken Allahü teâlâ; "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" buyurunca, onlar da; "Evet sen bizim Rabbimizsin" diyerek bir ahd, sorumluluk altına girmişlerdir. İşte z immet bu ezelî (sonsuz öncelerdeki) ahdin, söz vermenin bir netîcesidir. Bunun içindir ki, ana karnındaki cenin (çocuk) için de ehliyet-i vücûb vardır. Fakat onun ehliyet-i vücûbu eksiktir, noksandır. Mîrâsçı olma, adına alınan şeylerin mülkiyetine sâhib olması gibi, sâdece lehine olan haklar sâbit olur. Bu haklardan faydalanır. Aleyhine olan şeylerden mes'ûl, sorumlu olmaz. Velîsi (meselâ babası) cenin için bir şey satın alsa, onun parasını ödemekle mükellef, yükümlü değildir, bu velîsine âit bir borç olur. Cenin dışında ister yeni doğmuş olsun, ister büyük olsun, diğer bütün insanlarda ehliyet-i vücûb tamdır. (Serahsî)​
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Alt