Duanız olmasa ne öneminiz var?

berat1983

Başarılı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
6 Aralık 2014
Mesajlar
104
Tepkime puanı
2
DUANIZ OLMASA NE ÖNEMİNİZ VAR?

Yüce Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'de bizlere şöyle dedi. "(Resulüm!) De ki: Yalvarmanız olmasa Rabbim size ne diye değer versin? (Furkan 25/77). Demek ki duamız olmazsa aslında bizim hiçbir önemimiz yok. Biz dua ederek kulluğumuzun gereğini yerine getiririz. Bunu da bizden isteyen Yüce Rabbimizdir.
Hz Ömer derki; ''Ben dua'nın kabul edilmemesi kaygısı taşımam, içimde dua etme isteğinin olmaması kaygısı taşırım. Çünkü kişiye dua etme isteği verilmişse kabul onunla beraberdir..."
Hz. Ömer ne güzel özetlemiş duayı. Ben duamın kabul olup olmamasına bakmam Rabbimin duayı benden almasından korkarım diyerek duanın ne kadar önemli olduğunu bizlere bildirmiştir. Bu nedenle biz dua edebiliyorsak kabul olmuştur bunu bu şekilde idrak etmemiz gerekir. Biz kullar duamızı edelim ve neticesini hiçbir şekilde takip etmeyelim. Duanın neticesini bekleyerek Rabbimiz imtihan ediyormuş gibi bir günaha girmeyelim. Yüce Mevla'mızın dergahına sığınıp da temiz bir niyet ve hayırlı bir şekilde ettiğimiz hiçbir dua yoktur ki kabul görmesin. Bakın Yüce Rabbimiz duaları kabul ettiğine dair ayeti kerimesinde bizlere nasıl bir müjde veriyor.
Yüce Rabbimiz "Bana dua edin, duanıza cevap vereyim.''
(Mü'min:40/60) Yüce Rabbimiz bu ayette, biz kullarını duaya davet etmekte ve yapacağımızı duaları kabul edeceğini bildirmektedir. Bu ayet Rabbimizin merhametini ortaya çıkarmakta bizlere yetmez mi? Aslında yeter ama biz kullar duaların kabulünde o kadar aceleci davranırız ki bu da kısa bir süre sonra duayı bırakmamıza neden olur. Biz kullar bak yüce Allah yüce kitabında bizlere demiyor mu bana dua edin kabul edeyim? O zaman ben uzun süredir ihtiyaçlarım için dua ediyorum neden kabul görmüyor. Bu ayeti kerimeyi iyice idrak edememekten kaynaklanan bu tehlike insanı isyana kadar götürdüğü gibi, imanımızı zedeler haşa dinden çıkarmaya kadar da gidebilir.
Peygamber efendimizin bu konu ile alakalı bir hadis-i şerifinden yola çıkarak bu ayeti kerimeye bir açıklık getirelim. Bir Müslüman dua edince, bu dua günah işlemek veya akraba ile ilgiyi kesmek için olmadıkça Allah tarafından mutlaka kabul edilir ve duasına şu üç husustan biri ile karşılık verilir:

1- Ya kulun duası aynen kabul edilip istediği verilir. Bu bazen hemen verildiği gibi bazen de gecikmeli olarak da verilebilir. Ama her iki durumda da dünyada iken dileği yerine getirilir.
2- Yahut duasında istediği şey yerine, ilahi hikmet gereği o dua, kişinin başına gelecek bela ve musibetlerin uzaklaşmasına vesile olur.
3- Yahut da duasının karşılığı ahrete bırakılır ve orada sevap olarak verilir.

Biz insanlar genelde birinci maddenin ötesini düşünemiyoruz. İnsan bu konuda çok inatçı oluyor dualarının dünyada kabul olmasını görmek istiyor. Bu dünyada kabul olmamışsa duam boşa gitti diye hemen hayıflanmaya başlıyor. Şunu bir örnek ile açıklamak istiyorum: Bir para kumbaranız olsun her gün içine bir lira atıyorsunuz. Bu kumbarayı bir ay sonra mı açmak sizleri mutlu eder yoksa bir yıl sonra mı açmak sizleri mutlu eder. Tabi ki de bir yıl sonra çünkü daha fazla paraya sahip olacak ve daha mutlu olup isteklerinizi daha iyi karşılayabileceksiniz. İşte dualarımızın ahiret kumbaramızda saklanması bizim için çok çok daha iyi bir nimet olacaktır. Dünyada kabul olan dualar bu fani alemde kısa süreli bir zevkle bizleri tatmin edecekken, ahiret kumbaramızdaki dualarımız bizi ebedi olan kalıcı bir zevk olan cennete taşıyacaktır. O yüzden duaları sadece dünyalık olarak düşünmeden sabırla duaya sarılmalıyız.
Dua konusunda idrak edemediğimiz önemli bir nokta da burasıdır ki bizler sadece sözlü (kavli) duayla yetiniyoruz, halbuki fiili duanın önemi o kadar büyük ki. Nedir fiili dua? İlk önce fiil ne demek ona biraz değinelim fiil; iş, oluş, hareket bildiren eylem anlamına gelir. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere duanın bu noktasında bizim bir çaba göstermemiz gerekir. Fiili dua elimizden gelen bütün gayreti gösterdikten sonra Allah'a tevekkül (Allah'a güvenmek) etmeliyiz. Yani sadece sözlü duayla yetinmeyip fiili duayı hareket geçirmeliyiz. Örneğin; yarın benim bir sınavım varsa derslerime çalışmam gerekir, hasta birisi iyileşmek istiyorsa tedavi olmalı, elma isteyen birisi ağaç dikmeli.
Bunu da unutmamak gerekir biz kullar için hakkımızda neyin gerçek anlamda hayırlı olduğunu sadece Yüce Allah bilmektedir. Biliyoruz ki bizim sınırlı bir bakış açımız var. Bu sınırlı bakış açımızla bazen hayır gördüğümüz ve istediğimiz bir şey aslında hakkımızda hayırlı olmayabilir. Bazen de hayırlı olarak görmediğimiz bir şey hakkımızda hayırlı olabilir. Bu gerçek Kur'an'da şu şekilde dile getirilir.
Bir şey sizin için hayırlı olduğu halde siz ondan tiksinebilirsiniz. Ve bir şey sizin için şer olduğu halde siz onu sevebilirsiniz. Allah bilir, siz bilmezsiniz.

Biz genellikle istediğimiz bir şey gerçekleşmeyince hemen durumu kendimize göre yorumlayıp hüzün ve umutsuzluğa düşeriz. Fakat farkında değildir insan, Allah bazen bizim kendimiz için hayır sandığımız, fakat hayır olmayan bir şeyi nasip etmeyerek bize iyilikte bulunur. Bazen de istediğimiz şeyi nasip etmemesi bizim için bir imtihandı. Gönülden Allah'a teslim olmuş bir kula düşen ise, Allah'ın kararlarına tam manasıyla uyarak O'na olan teslimiyetini ortaya koymaktır.

Allah, kullarını bazen türlü imtihanlarla, zorluk ve sıkıntılarla sınar. Bazen de insanlar bu dünya hayatında yapmış oldukları bazı hataların bedelini öderler. Her ne şekilde olursa olsun, Allah'a sığınmayı ve Allah'a yönelmeyi ihmal etmemeliyiz.

Dünyanın en güzel yeri olan dualarda hayırlı bir şekilde buluşmak dileğiyle Allah'a emanet olun. Durmak yok duaya devam.
 
Üst Alt