Dört Terk

elifgibi

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
28 Mart 2011
Mesajlar
2,123
Tepkime puanı
26
Tasavvuf dünyayı terketmeyi, yalnız ahireti arzulamayı emretmiyor mu? Dünyadan el etek çekmiş insanların ona ne faydası dokunabilir ki! Allah için değil de ahiret nimetleri için kulluk edenlerin hali nedir?

Der tarik-i Nakşibendî ;

lâzım âmed çâr terk:
Terk-i dünya, terk-i ukbâ, terk-i hestî, terk-i terk

Terk-i dünya:
Dünya menfaati için iş yapmamak, dinini dünyayı toplamakta, kazanç sağlamakta kullanmamak.


Terk-i ukbâ:
Ahiret sevabı hesabıyla da bir bezirgan zihniyetiyle hareket etmemek, cenneti ve nimetlerini, ilahi cemali temaşa için terkedip Allah’ın rızasını, hoşnutluğunu gaye edinmek.

Terk-i hesti:
Kendi varlığını da terk edip Hak da fâni olmak.

Terk-i terk:
Bu terklerin zihnine yerleşip de ben ne fedakar insanım diye bir duyguya kapılmamak, onun da unutmak.

Dünyadan soyutlanmak, Hıristiyanlıkta ve Yahudilikte vardır, ruhbanlıkdır bu. Halktan uzaklaşıp bir köşeye çekilmek ibadetle meşgul olmak, ruhbanlıktır bu. Dünyayı terk etmiş bir İslam mutasavvıfı yoktur. Hepsi dünyayla ilgilenmişlerdir ama dini bir vazife olarak yoksa ona değer verdiklerinden ve dünyalık elde etmek istediklerinden değil.

Tasavvuf bir lokma bir hırka mıdır?

Bir lokma bir hırka demek değildir. O İslam’ın özü ve hayata uygulanışıdır. Ahlakın düzeltilmesi ve nefsin ıslahıdır. Güzel bir tarifi vardır. Tasavvuf yâr olup bâr olmamaktır, gül-i gülzâr olup hâr olmamaktır.
Tasavvuf dost olmaktır ama kimseye yük olmamaktır. Herkese iyilik yapmaktır yeri geldiğinde bir lokma bir hırkaya kanaat edip insanlara yük olmamaktır. Haline razı, tokgözlü olmaktır.
Aynı zamanda tasavvuf, Kur’an ahlakıdır, Resulullah’ın deruni halleri, şeriatın ince adabıdır. Bencillik değil diğerbinliktir. Merhamettir, muhabbettir, hizmettir.
Laf ebeliği ve söz kalabalığı değil samimiyet, ihlas ve hikmettir. Kalp temizliği, irfan yüceliği ve sâlih amel üreticiliğidir.
Bu sebepten her çağın insanının tasavvufa ihtiyacı vardır. Günümüz dünyasında gittikçe yalnızlaşan, çaresizleşen, mutsuzlaşan insanın tasavvufa ihtiyacı vardır.
Mâzide olduğu gibi, günümüzde de, gelecekte de aranılacak, özlenecek ve uygulanılacaktır.

Elbette böyle bir zihniyet ve şahsiyet eğitimi ise ancak
derin tecrübesi,
engin bilgisi,
temiz vicdânı,
sağlam imânı,
güzel ahlakı,
selîm zevki,
coşkun şevki,
ilâhi aşkı,
tasavvufi neşesi olan,
yüksek seviyeli,
erdemli kişilerin,
zümrelerin ve çevrelerin işi.
İlim nâmına oynanan oyunları gören, sahtekarlıkları sezen, Hakk’ı seven aşıkların işi…


Prof. Dr. M. Es'ad Coşan
 
Üst Alt