Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Genel islami paylaşımlar
İslami Soru ve Cevaplar
Dini anlatırken nelere dikkat etmeli
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="ömr-ü diyar" data-source="post: 7987" data-attributes="member: 376"><p style="text-align: left"><span style="font-size: 12px"><strong>Dini anlatırken nelere dikkat etmeli</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong></span> <span style="font-size: 12px"> Dini konuları iyi bilen bir zat, rastgele önüne gelene, bir topluluk içinde, “Sen yanlış yapıyorsun, doğrusu şöyle” diyerek insanların kalbini kırıyor. “Sen kalb kırıyorsun” dediğimizde de, “Birisinin hatasını görüp de doğruyu söylemeyen kâfir olur” diyor. Bu zatın yaptığı doğru mudur? Dini bilgileri anlatırken nelere dikkat etmek gerekir?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p> <span style="font-size: 12px"><strong></strong>Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:</span> <span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>(Rabbinin yoluna hikmet ile, güzel öğütlerle çağır! Onlarla en güzel şekilde tartış!)</strong></span> <span style="font-size: 12px"> [Nahl 125]</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Bildiğimiz iyi ve doğru şeyleri, bilmeyenlere, en güzel tarzda öğretmek gerekir. Çünkü ilmin zekatı, bilmeyenlere ilmi öğretmekle ödenir. Emr-i maruf ve nehy-i münker yapan, tavsiye ettiği iyi şeyleri kendi yapmalı, kötü olarak bildirdiği şeyleri kendisi işlememelidir! İşlerse sözü tesirli olmaz. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:</span> <span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>(İnsanlara iyiliği emreder de, kendinizi unutur musunuz!)</strong></span> <span style="font-size: 12px"> [Bekara 44]</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Allah</span> <span style="font-size: 12px">ü teâlâ, İsa aleyhisselama, <strong>(Önce kendine nasihat et, eğer kendin bu nasihati tutarsan, kendin bunu yaparsan, başkalarına da söyle! Kendin yapmazsan benden utan)</strong> buyurdu. (Şir’a)</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">O halde emr-i maruf yapan, ilmi ile âmil olmalıdır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: </span> <span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>(İsrâ gecesinde,</strong></span> <span style="font-size: 12px"> [Miraca çıktığım gece] <strong>ateşten makaslarla, dudakları kesilen insanlar gördüm. Kim olduklarını sordum. Onlar da, “İyiliği emreder, kendimiz yapmazdık. Kötülükten nehyeder; fakat kendimiz sakınmazdık” diye cevap verdiler.)</strong> [İbni Hibban]</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Bir kimsenin kusurunu, emr-i maruf için de olsa, herkesin önünde söylemek, uygun değildir. Aksine, kusurlarını gizlemek gerekir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:</span> <span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>(Kim arkadaşının aybını örterse, Allahü teâlâ da kıyamet günü, onun aybını örter. Kim de, müslüman arkadaşının aybını açığa vurursa, Allah da onun aybını açığa vurur. Hatta evinde bile onu rezil eder.)</strong></span> <span style="font-size: 12px"> [İbni Mace]</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Birisine nasihat eder gibi konuşursak, yaptığının yanlış olduğunu bildirirsek, karşımızdakine, (Sen cahilsin, sen bu hususları bilmezsin) demiş oluruz. Böylece karşımızdakini üzmüş, kalbini kırmış oluruz. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Hiçbir insanın kalbini incitmemelidir! Kalb kırmaktan pek sakınınız! </span> <span style="font-size: 12px">Allahü teâlâyı en ziyade inciten, küfürden sonra, kalb kırmak gibi büyük günah yoktur. <strong>(c.3, m.45)</strong></span></p><p> <span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px">Büyük İslam âlimi Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretlerinin vasiyetnamesinin son satırı şöyledir:</span></p><p><span style="font-size: 12px">(Hiç kimsenin kalbini incitmeyin.)</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Genelde kendini beğenen, kibirli olan kalb kırar. </span> <span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Hadis-i şeriflerde de buyuruluyor ki: </span> <span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>(Bir müslümanı incitmek, kalbini kırmak, Kâbe’yi yetmiş kere yıkmaktan daha günahtır.)</strong></span> <span style="font-size: 12px"> [R.Nâsıhin]</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>(İnsanların en kötüsü, insanlara zarar veren, onları incitendir.)</strong></span> [İ.Ahlakı]<span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>(Mümin Kâbe’den üstündür.)</strong></span> <span style="font-size: 12px"> [İbni Mace]</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>(Emr-i maruf ve nehy-i münkeri, ancak, rıfk ve hilm sahibi fakihler yapar.)</strong></span> <span style="font-size: 12px"> [İ.Gazali]</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>İyiliği tavsiye için üç şart lazımdır: İlim, Akıl ve İhlas.</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>1- İlim sahibi olmalıdır.</strong></span> <span style="font-size: 12px"> Anlatacağı iyiliğin iyi, kötülüğün kötü olduğuna dair muteber kitaplardan delili bulunmalıdır! Sabretmesini bilmelidir! İlmi noksan olan, tebliğ edeceğini kendisi bilmeyen ve kendi tatbik etmeyen, başkalarına doğruyu nasıl öğretebilir? Tecrübesi de yoksa, birçok yanlışlıklar yapar. Fayda yerine zarar verir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>2- Akıl sahibi olmalıdır.</strong></span> <span style="font-size: 12px"> Bir kimsenin aklı az ise, nakli anlamakta aciz ise, ilmi de noksan olur. Ahmak, hizmet ediyorum diye uygunsuz işler yapar. İlm-i siyaseti bilmeyen, yumuşak söylemeyen, insanları idare etme sanatından uzak olan kimse de, fitneye sebep olur. Rıfk ile konuşmalıdır. Akıllı kimse, rıfk ile konuşur. Rıfk yumuşaklık demektir. Katılığın tersidir. Sert ve kaba konuşan, fitneye sebep olur. Hilm ile tatlılıkla söylemeli, şefkatle muamele etmelidir. </span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Bir vaiz, zalim sultan karşısında doğruyu söylemek en büyük cihad diye, Halife Memun’a, sert sözlerle nasihat vermeye başladı. Halife, (Ey vaiz, </span> <span style="font-size: 12px">Allahü teâlâ, senden iyisini, benden kötüsüne gönderdiği halde, o, yumuşak konuştu) dedi. Vaiz, (Benden iyi ve senden kötü olan kimdir?) dedi. Halife, (Benden kötü olan Firavun’dur, senden iyi olan da Musa aleyhisselamdır) dedi. Allahü teâlâ da, Hazret-i Musa’ya, Firavun’la konuşurken yumuşak konuşmasını emretmiştir. (<strong>Tâhâ</strong> 44)</span></p><p><span style="font-size: 12px">Ahirette Firavun, (Bana sert hareket edildiği için, kabul edemedim) diyemeyecektir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>3- İhlaslı olmalıdır!</strong></span> <span style="font-size: 12px"> İhlas yoksa, yaptığı işleri sırf Allah rızası için yapmıyorsa, dünya menfaatleri için yapıyorsa, o işin hayrı olmaz.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">“Birisinin hatasını görüp de söylemeyen kâfir olur” sözü yanlıştır. İlim sahibi birine, biri, lüzumlu dini bir sual sorsa, o da bunu bildiği halde, hiç bir mazeret yokken gizlerse, işte o zaman günah işlemiş olur. (Hatasını gördüğümüz herkese, doğrusunu bildirmek gerekir) diye bir şey yoktur.</span> <span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong></span> <span style="font-size: 12px"> Emri maruf farzı ayn değil mi? Mesela camiye gidiyoruz, kimi başı açık ve yalınayak namaz kılıyor. Kimisi sandalyeye oturup Hıristiyanların put önünde ayin yaptığı gibi namaz kılıyor. Bunları teker teker söylemek gerekir mi? Fitne çıkacak diye söylemezsek bir sakıncası olur mu?</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>CEVAP</strong></span></p><p> <span style="font-size: 12px"><strong></strong>Emri maruf, farz-ı ayn değil, farzı kifayedir. Bu vazifeyi yapanlar var ise, diğerleri sorumluluktan kurtulur. Yani mekruh veya haram işleyen herkese bu yanlış demeniz uygun olmaz. Yapabilirsek, böyle kimselere bir tane İslam Ahlakı kitabı hediye etmek iyi olur</span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="ömr-ü diyar, post: 7987, member: 376"] [LEFT][SIZE=3][B]Dini anlatırken nelere dikkat etmeli[/B][/SIZE][/LEFT] [SIZE=3] [B]Sual:[/B][/SIZE] [SIZE=3] Dini konuları iyi bilen bir zat, rastgele önüne gelene, bir topluluk içinde, “Sen yanlış yapıyorsun, doğrusu şöyle” diyerek insanların kalbini kırıyor. “Sen kalb kırıyorsun” dediğimizde de, “Birisinin hatasını görüp de doğruyu söylemeyen kâfir olur” diyor. Bu zatın yaptığı doğru mudur? Dini bilgileri anlatırken nelere dikkat etmek gerekir? [B]CEVAP [/B]Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:[/SIZE] [SIZE=3] [B](Rabbinin yoluna hikmet ile, güzel öğütlerle çağır! Onlarla en güzel şekilde tartış!)[/B][/SIZE] [SIZE=3] [Nahl 125] Bildiğimiz iyi ve doğru şeyleri, bilmeyenlere, en güzel tarzda öğretmek gerekir. Çünkü ilmin zekatı, bilmeyenlere ilmi öğretmekle ödenir. Emr-i maruf ve nehy-i münker yapan, tavsiye ettiği iyi şeyleri kendi yapmalı, kötü olarak bildirdiği şeyleri kendisi işlememelidir! İşlerse sözü tesirli olmaz. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:[/SIZE] [SIZE=3] [B](İnsanlara iyiliği emreder de, kendinizi unutur musunuz!)[/B][/SIZE] [SIZE=3] [Bekara 44] Allah[/SIZE] [SIZE=3]ü teâlâ, İsa aleyhisselama, [B](Önce kendine nasihat et, eğer kendin bu nasihati tutarsan, kendin bunu yaparsan, başkalarına da söyle! Kendin yapmazsan benden utan)[/B] buyurdu. (Şir’a) O halde emr-i maruf yapan, ilmi ile âmil olmalıdır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: [/SIZE] [SIZE=3] [B](İsrâ gecesinde,[/B][/SIZE] [SIZE=3] [Miraca çıktığım gece] [B]ateşten makaslarla, dudakları kesilen insanlar gördüm. Kim olduklarını sordum. Onlar da, “İyiliği emreder, kendimiz yapmazdık. Kötülükten nehyeder; fakat kendimiz sakınmazdık” diye cevap verdiler.)[/B] [İbni Hibban] Bir kimsenin kusurunu, emr-i maruf için de olsa, herkesin önünde söylemek, uygun değildir. Aksine, kusurlarını gizlemek gerekir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:[/SIZE] [SIZE=3] [B](Kim arkadaşının aybını örterse, Allahü teâlâ da kıyamet günü, onun aybını örter. Kim de, müslüman arkadaşının aybını açığa vurursa, Allah da onun aybını açığa vurur. Hatta evinde bile onu rezil eder.)[/B][/SIZE] [SIZE=3] [İbni Mace] Birisine nasihat eder gibi konuşursak, yaptığının yanlış olduğunu bildirirsek, karşımızdakine, (Sen cahilsin, sen bu hususları bilmezsin) demiş oluruz. Böylece karşımızdakini üzmüş, kalbini kırmış oluruz. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Hiçbir insanın kalbini incitmemelidir! Kalb kırmaktan pek sakınınız! [/SIZE] [SIZE=3]Allahü teâlâyı en ziyade inciten, küfürden sonra, kalb kırmak gibi büyük günah yoktur. [B](c.3, m.45) [/B] Büyük İslam âlimi Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretlerinin vasiyetnamesinin son satırı şöyledir: (Hiç kimsenin kalbini incitmeyin.) Genelde kendini beğenen, kibirli olan kalb kırar. [/SIZE] [SIZE=3] Hadis-i şeriflerde de buyuruluyor ki: [/SIZE] [SIZE=3] [B](Bir müslümanı incitmek, kalbini kırmak, Kâbe’yi yetmiş kere yıkmaktan daha günahtır.)[/B][/SIZE] [SIZE=3] [R.Nâsıhin] [B] (İnsanların en kötüsü, insanlara zarar veren, onları incitendir.)[/B][/SIZE] [İ.Ahlakı][SIZE=3] [B] (Mümin Kâbe’den üstündür.)[/B][/SIZE] [SIZE=3] [İbni Mace] [B] (Emr-i maruf ve nehy-i münkeri, ancak, rıfk ve hilm sahibi fakihler yapar.)[/B][/SIZE] [SIZE=3] [İ.Gazali] [B] İyiliği tavsiye için üç şart lazımdır: İlim, Akıl ve İhlas. 1- İlim sahibi olmalıdır.[/B][/SIZE] [SIZE=3] Anlatacağı iyiliğin iyi, kötülüğün kötü olduğuna dair muteber kitaplardan delili bulunmalıdır! Sabretmesini bilmelidir! İlmi noksan olan, tebliğ edeceğini kendisi bilmeyen ve kendi tatbik etmeyen, başkalarına doğruyu nasıl öğretebilir? Tecrübesi de yoksa, birçok yanlışlıklar yapar. Fayda yerine zarar verir. [B] 2- Akıl sahibi olmalıdır.[/B][/SIZE] [SIZE=3] Bir kimsenin aklı az ise, nakli anlamakta aciz ise, ilmi de noksan olur. Ahmak, hizmet ediyorum diye uygunsuz işler yapar. İlm-i siyaseti bilmeyen, yumuşak söylemeyen, insanları idare etme sanatından uzak olan kimse de, fitneye sebep olur. Rıfk ile konuşmalıdır. Akıllı kimse, rıfk ile konuşur. Rıfk yumuşaklık demektir. Katılığın tersidir. Sert ve kaba konuşan, fitneye sebep olur. Hilm ile tatlılıkla söylemeli, şefkatle muamele etmelidir. Bir vaiz, zalim sultan karşısında doğruyu söylemek en büyük cihad diye, Halife Memun’a, sert sözlerle nasihat vermeye başladı. Halife, (Ey vaiz, [/SIZE] [SIZE=3]Allahü teâlâ, senden iyisini, benden kötüsüne gönderdiği halde, o, yumuşak konuştu) dedi. Vaiz, (Benden iyi ve senden kötü olan kimdir?) dedi. Halife, (Benden kötü olan Firavun’dur, senden iyi olan da Musa aleyhisselamdır) dedi. Allahü teâlâ da, Hazret-i Musa’ya, Firavun’la konuşurken yumuşak konuşmasını emretmiştir. ([B]Tâhâ[/B] 44) Ahirette Firavun, (Bana sert hareket edildiği için, kabul edemedim) diyemeyecektir. [B] 3- İhlaslı olmalıdır![/B][/SIZE] [SIZE=3] İhlas yoksa, yaptığı işleri sırf Allah rızası için yapmıyorsa, dünya menfaatleri için yapıyorsa, o işin hayrı olmaz. “Birisinin hatasını görüp de söylemeyen kâfir olur” sözü yanlıştır. İlim sahibi birine, biri, lüzumlu dini bir sual sorsa, o da bunu bildiği halde, hiç bir mazeret yokken gizlerse, işte o zaman günah işlemiş olur. (Hatasını gördüğümüz herkese, doğrusunu bildirmek gerekir) diye bir şey yoktur.[/SIZE] [SIZE=3] [B]Sual:[/B][/SIZE] [SIZE=3] Emri maruf farzı ayn değil mi? Mesela camiye gidiyoruz, kimi başı açık ve yalınayak namaz kılıyor. Kimisi sandalyeye oturup Hıristiyanların put önünde ayin yaptığı gibi namaz kılıyor. Bunları teker teker söylemek gerekir mi? Fitne çıkacak diye söylemezsek bir sakıncası olur mu? [B]CEVAP [/B]Emri maruf, farz-ı ayn değil, farzı kifayedir. Bu vazifeyi yapanlar var ise, diğerleri sorumluluktan kurtulur. Yani mekruh veya haram işleyen herkese bu yanlış demeniz uygun olmaz. Yapabilirsek, böyle kimselere bir tane İslam Ahlakı kitabı hediye etmek iyi olur[/SIZE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Genel islami paylaşımlar
İslami Soru ve Cevaplar
Dini anlatırken nelere dikkat etmeli
Üst
Alt