- Katılım
- 23 Nisan 2011
- Mesajlar
- 3,344
- Tepkime puanı
- 25
DİKKAT eksikliği DİKKATbozukluğu dep DİKKATin dağılması konsantrasyon bozukluğu çocuklarda DİKKAT eksikliği okulda DİKKAT eksikliği deh sendromu
Hiperaktivite ve DİKKAT eksikliği nedir? Nasıl tanımlanır?
DİKKAT eksikliği bozukluğu (DEB) DİKKATin çabuk dağılması, aşırı hareketlilik ve dürtüsel davranışlar ile seyreden, sosyal yaşamı, toplumsal iletişimi etkileyen, çoğunlukla aile içi ilişkilerde ve okul eğitiminde sorunlar yaratan bir olgudur. Hiperaktif çocuklar sürekli hareket halindedir. Yerlerinde duramaz, devamlı kımıldanır, kıpırdanırlar. Sürekli koşuşturur, zıplarlar. Dikkatsiz, sabırsız, dağınık ve atılgandırlar. Dürtüsellik çocuğun belirsiz durumla karşılaştığında ya da dikkatli davranması gerektiğinde tepki ve yanıtlarını kontrol etmekte güçlük çekmesi anlamına gelir. Dürtüsel çocuklar sıklıkla düşünmeden hareket eder, bir etkinlikten diğerine kolayca geçerler. Uygunsuz zamanlarda, uygunsuz davranışları sergilerler. Ani hareket ve duyguları kontrol edememe, düşüncesizce hareket etme, kendini kontrol edememe şeklinde kendini gösteren dürtüsel (impülsif) tutarsız davranışlar nedeniyle sosyal açıdan uyumsuzluk gösterdiklerinden sıklıkla yaşıtlarıyla ve çevresiyle sorunları olur. Bu çocuklar küçük yaştan itibaren böyle davranırlar ancak okul çağında dertleri artar.
Tam olarak başlıklara ayırmak gerekirse neler söylenebilir?
” Çocuğum hiperaktif olabilir mi? ” Belki bu soru sizin de aklınızdan geçmiştir. Toplumdaki en yaygın hatalardan biri çok hareketli olduğu gözlenen birçok çocuğa hiperaktif damgasının vurulmasıdır. Unutulmamalıdır ki hiperaktivite bir rahatsızlıktır ve kimi zaman eğitim, kimi zaman ise ilaç ile tedavi gerektiren bir durumdur.
Diğer çocuklardan farkları nelerdir?
Diğer çocukların ancak heyecanlanabildikleri bir durum karşısında bu çocuklar aşırı derecede heyecanlı olurlar. Onlar anlatılanları dinlemek ve öğretilenleri görmek için açıklamaları veya sıralarını bekleyemezler. Olup bitenler üzerinde nadiren yeterli bir süre durur bakar ve dinlerler. Kendilerini ve diğerlerini tehlikeye atma pahasına da olsa hiçbir amaçları olmadığı halde koştururlar. Örneğin oyun oynarken bloklarla bir bina yaparlar, bozarlar, bir oyundan diğer oyuna geçerler, ikide bir oyuncak değiştirirler veya meyve suyunu aceleden yere dökerek bardağa koyarlar. Bazen diğer çocuklara karşı beklenmedik saldırgan hareketler görülebilir. Öfke nöbetleri sık gözlenir.
En rahatsız oldukları davranışlar nelerdir?
Aşırı hareketli çocuklar, serbestçe etrafta dolaştırılmamalarına tahammül edemezler. Oturmaları söylendiğinde vücutlarını eğip bükerler, sağa sola dönerler, yerlerinde düzgünce oturmayıp kıvranıp dururlar. Bir işin başında uzun süre kalmazlar. Bu sınıfta sırada oturmalarını veya ev ödevlerini yapmalarını engeller. Öğretmenlerinden sık sık uyarı alırlar. Dışarıdan gelen uyarıcılar, örneğin önemsiz sesler, gürültü onları daha çok etkileyebilir, hareketlendirir veya dağınık yapar. Görsel ve çoğu kez duyusal algılama bozuklukları diğer çocuklara göre daha sık bulunur. Huzursuzluk ve sürekli hareketlilik sıktır ancak her zaman görülmez.
Kız ve erkek çocuklarda bu sorunun gelişimi farklılık gösterir mi?
Bilhassa kız çocuklarında hiperaktiflik olmadan da DİKKAT eksikliği bozukluğu olabilir. Bu durumda tanıyı koymak zordur. Çünkü bu vakalar sessiz, içine kapanık bir kız görünümünde bir süre gizli kalabilir. Dikkat toparlamada çektikleri zorluk, DİKKATlerinin çabuk dağılması zamanla göze çarpar. Çok kısa konsantrasyon süresi okulda sorunlar yaratır. Bu nedenle enternasyonal sınıflandırmada hiperaktivite ile birlikte olan (İngilizce ADHD= attention deficit disorder and hyperactivity) bozukluk dışında bunun hiperaktivite olmayan türünden de bahsedilmektedir (ADD= attention deficit disorder). Erkeklerde daha sık görülür (kız/erkek oranı 4/1 dir).
Ülkelere göre görülme sıklığı nedir?
Türkiye’deki görülme sıklığı Kuzey Amerika ve İngiltere için bildirilen % 5-7 aralığındadır. Ancak buna rağmen Almanya’da tedavi gören Türkiye kökenli çocukların Alman çocuklara göre daha ender olarak tedavi gördükleri bilinmektedir. Buna karşın göçmen çocukların daha sık olarak özel eğitim veren Sonderschule’a gönderildiği biliniyor. Dikkat eksikliği olan çocuklar büyüdükçe bulgularda bir düzelme olabilir. Bununla birlikte ergenlik çağında sıklıkla okul sorunları devam eder.
Hastalığın teşhisindeki sorunlar nelerdir?
Bu çocuklardaki sorun tespit edilirken en çok yaşanan sıkıntı, hastalığın seyrinden (dikkat eksikliği olanlarda) dolayı yanlış anlamalar olmasıdır. Mesela, bu çocuklarda dalmalar oluyor. Çocuk çok sessiz, sakin görünüyor, çok fazla hareket etmiyor dolayısıyla tembel sanılıyor. Onlar doktora götürüldüğünde, ‘Bu çocukta hiperaktivite var’ dense de inanılmıyor doğal olarak. Çünkü hiç hareketli değiller ama yoğun şekilde dikkat eksikliği yaşıyorlar.
Hiperaktivitenin kökeni nedir?
Bu sorunun biyolojik kökeni çok daha fazladır. Ama beyin aktivasyonunu tam olarak neyin kontrol ettiği bilinmiyor. Sadece dikkat bölümünün daha az çalıştığı ve dopamin fazlalaşması olduğunda dikkat eksikliği ve hiperaktivitenin arttığı görülüyor. Diğer kısımda olanlar ise şunlar; kombine olanlar, (hem DİKKAT eksikliği, hem hiperaktivite yaşayanlar) var. DEHB temel olarak DİKKAT eksikliği, aşırı hareketlilik (hiperaktivite) ve dürtüsellik gibi üç ana davranış biçimiyle birlikte anılıyor. Bu davranış biçimleri, kişide bir arada görülebildiği gibi, ayrı ayrı da görülebiliyor. Örneğin, bir çocukta aşırı hareketlilik ve dürtüsellik belirtileri varken, diğerinde yalnızca DİKKAT eksikliği olabiliyor. Ancak yine de bir kimsede DEHB’den söz edebilmek için bu belirtilerin var olması yeterli değildir. Bunlar kişide yedi yaşından önce görülmeye başlanmış olmalı, en az altı aydır sürmelidir. Hem okul, hem ev ya da işyeri gibi birden fazla ortamda kendini göstermelidir.
Ne gibi tipik davranışlardan söz edilebilir?
Dikkat eksikliği bulunan kişi, DİKKATini bir şey üzerinde yoğunlaştırmakta güçlük çeker. Bir iş yaparken birkaç dakika içinde sıkılır. Dağınık ve unutkandır. Bu çocuklarda dikkat süresi ve yoğunluğu, yaşına göre düşüktür. Ancak bunlar, hoşlarına giden bir şey üzerinde DİKKATlerini kolayca toplayabilirler. Örneğin, dersi dinlerken bir türlü DİKKATini toplayamayan bir çocuk, sevdiği bir bilgisayar oyununu hiç sıkılmadan saatlerce oynayabilir. Aslında, sıkıcı bir işle uğraşırken dikkatimizi toplamada zorlanma ve işi yarım bırakma isteği zaman zaman herkeste görülebilir. Ancak, davranış kontrolü yeterince gelişmiş kişiler, bu isteğin önüne geçebilirlerken, DEHB sorunu olanlar bunu yapamazlar.
Hiperaktif çocukları en çarpıcı olarak hangi özelliklerinden tanırız?
Hiperaktivite sorunu olanlar, sürekli hareket ediyormuş gibi görünürler. Bunların hareketliliği, yaşlarına ve gelişim düzeylerine uygun değildir. Yerlerinde uzun süre oturamazlar. Bulundukları oda ya da sınıf içerisinde sürekli dolaşırlar. Oturmak zorunda kaldıklarındaysa, ellerini, ayaklarını oynatırlar. Etraflarındaki her şeye dokunmak ister, sesler çıkarıp gürültü yaparlar. Genellikle çok konuşur ve konudan konuya atlarlar.
Hiperaktif gençler ya da yetişkinlerse, kendilerini sürekli rahatsız hissederler. Oturdukları yerde kıpırdanırlar. Her şeye merak salıp bir kere denemek isterler ancak, genellikle tamamlamadan bir başka şeye geçerler.
Dürtüsellik nedir?
Dürtüsellik de kişinin hareketlerini kontrol etmede yaşadığı sorunlardan biridir. Buna düşünmeden hareket etme de denebilir. Kişi anlık tepkilerini engelleyemez ya da bir şey yapmadan önce uygun olup olmadığını düşünmekte zorlanır. İstediği bir şeyin gerçekleşmesini ya da oyunda sıranın kendisine gelmesini bekleyemez. Diğer çocukların ellerindeki oyuncakları almak için tutturabilir. Çok konuşur, başkalarının sözünü keser ve her konuda çok aceleci davranır.
Her DİKKATsiz çocuğa DEHB teşhisi konulabilir mi?
Bu davranışlar kimi zaman birçoğumuzda görülebilir; özellikle de çocuklarda görülür. Bu durumda her dikkatsiz, aceleci ya da aşırı hareketli çocuğun bir rahatsızlığı olduğunu söylemek doğru olmaz. Uzmanlar, DEHB tanısı koyabilmek için birtakım ölçütlerden yararlanıyorlar. Bunun için en sık başvurulanlar, Amerikan Psikiyatri Birliği’nin yayımladığı ölçütlerdir. Bu ölçütler de, yine bu üç gruba göre farklılık gösteriyor. Bir uzmanın, bir kişide dikkat eksikliği olduğunu düşünmesi için, bu belirtilerden en az altısının, yine en az altı aydır ve birden fazla ortamda görülmesi gerekir. Ayrıca bu belirtilerin yedi yaşından önce kendisini göstermesi gerekiyor. Benzer biçimde, hiperaktivite ve dürtüsellik için saptanan belirtilerin de yine en az altısının, yedi yaşından önce ortaya çıkması, altı aydır ve birden fazla ortamda görülmesiyle kişide hiperaktivite sorunu olduğu düşünülür.
Bu belirtilere yol açan diğer nedenler neler olabilir?
Aslında birçok etken bu davranışlara yol açabilir. Çocuğun ailesinden birini kaybetmesi, fiziksel ya da psikolojik şiddete uğraması, ailesinden birinin tutarsız davranışları, alkol ya da madde bağımlısı olması gibi etkenlerin çocukta yaratacağı duygusal etkinin sonucunda aşırı hareketlilik, dikkat eksikliği ya da dürtüsellik görülebilir. Sağlığı ya da güvenliği tehdit altında olan bir çocuğun bir matematik sorusuna konsantre olabilmesi gerçekten de güç olabilmektedir! Okulda da birtakım sorunlar, çocuğun bu tür davranışlarda bulunmasına neden olabilir.
İlk ne zaman teşhis ediliyor?
Bebeklik döneminde de anlaşılabiliyor. Hiperaktif olacak bebekler genelde aşırı huzursuz, ağlayan, yemek istemeyen, sürekli tedirginlik gösteren bebeklerdir. Bunlar ileride hiperaktif olabiliyor ama her bebekte böyle olmuyor. Hiperaktivite olacak diye kesin bir şey yok ama düşünülebilir.
DİKKAT eksikliği ve hiperaktivite haylazlık mıdır?
Bu bir hastalık, bir bozukluktur. Her yaramaz çocuk kesinlikle hiperaktif değildir. Birincisi, çocuk aşırı hareketlidir. Koltuk tepelerine çıkar, sürekli boşaltamadığı bir enerjinin var olduğunu hissettirir. İkincisi, dürtüsellik vardır ve yaptığı hareketlerin sonucu tahmin edilemez. Mesela orada bir sıcak çaydanlık vardır ve çocuk ona bir anda yapışır. Camdan sarkar ve sonuçlarını düşünmeden davranır. Okulda, sınıfta sürekli kıpır kıpırdır. Dolaşır, insanların dikkatini dağıtır, derse DİKKATini veremez. Bir şey anlatırlarken başka şeylere yönlenir, dikkati inanılmaz derecede dağınıktır. Ekmek, su al dersiniz, gider ama giderken ne alacağını unutur. Bu tip çocukların, bu sorunu yaşayıp yaşamadıklarını anlamak için bir doktora götürülmesi gerekir mutlaka. Hiperaktiviteyi diğer hastalıklardan ayırmak lazım. Çocuk çok hareketli olarak muayeneye getirildiğinde, öncelikle hipertiroit, kansızlık var mı diye bakılır. Bir zehirlenme yaşadı mı? Yasaklarla büyüyen bir çocuk mu? Anne babası boşanmış mı? Çok şiddete maruz kalmış mı ya da şımartılmış bir çocuk mu? Bunların hepsine bakılır çünkü tümü hiperaktivite ile karıştırılan durumlardandır. Daha önce de belirttiğimiz gibi, hiperaktivitenin tanınabilmesi için öncelikle yedi yaşından önce başlaması, altı aydan uzun süredir devam ediyor olması gerekir. Yani on bir yaşındaki çocuk bütün zamanını o döneme kadar sakin geçirmiş, sonrasında birden hiperaktif oldu denemez.
İlk belirtiler neler?
İlk belirtiler, hareketlilik, dürtüsellik ve dikkat eksikliğidir. İlkokul çocukları ya sınıfta kıpır kıpır oluyor ya da yoğun dikkat eksikliği yaşıyor. Çocuk hayal dünyasında isminin çağrıldığını bile duymuyor. Böyle durumlarda bilinmeli ki, bu çocukta dikkat eksikliği olabilir. Ya da bir anda tahtaya fırlıyor sırasını beklemiyor, insanlara izin vermiyor. O zaman da bu çocukta bir problem olabilir mi diye bakmak lazım.
Dikkat eksikliği bozukluğu ve hiperaktif çocuklar dendiğinde sırasıyla nelerden söz edilebilir?
Hepimiz yerinde duramayan, söz dinlemez, yaramaz, sakar veya DİKKATsiz çocukları biliriz. Bunlar bazen ailelerinin, çoğu kez öğretmenlerin, yani hemen hemen her yerde herkesin sabrını taşırırlar. Hiç yerlerinde duramayan çocuklardır bunlar. Aşırı hareketli, durmadan bir yerlere tırmanıp inen, kıpır kıpır kıpırdanan, sık sık kaza yapan çocukları düşünün. Başladıkları hiç bir işi bitirmeyip, durmadan başka şeyler yapan, tutarsız, arsız, uyumsuz görünümündedir. Tepkisellik veya dürtüsellik diye adlandırabileceğimiz Impulsivite hali vardır. Bunu kısaca düşünmeden eyleme geçme olarak tanımlayabiliriz. Unutkan, hafızaları zayıftır bu çocukların. Genellikle toplumdan kabul görmeyen bu haller davranış bozukluklarını zamanla daha da kötüleşebilir. Örneğin zamanla ortaya saldırganlık ve şiddet olayları çıkabilir. Okulda başarısızlık söz konusudur. Kurallara kasıtlı olarak itiraz etmekten ziyade düşüncesizce ihlal sebebiyle kendilerini disiplinde sorun yaşayan çocuklar olarak bulurlar. Erişkinlerle ilişkileri normal DİKKAT ve çekinmenin olmayışı sebebiyle sıklıkla sosyal olarak bozulmuştur. Diğer çocuklar arasında da popüler değillerdir ve izole hale gelebilirler. Özsaygıları azalır. Sık sık öfke nöbetleri görülür. Etraftan gelen ve devamlı artan şikayetler nihayet bir şeyler yapılması gerektiği sinyallerini verir. İlk akla gelen soru şudur: Acaba bu çocuk normal mi?
Ne zaman bir hastalık olarak görülebilir?
Son yıllarda dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DHEB) deyimi her yerde duyulur oldu. Ancak her hareketli çocuk hiperaktif değildir. Bu olguyu normal çocuk davranışlarından ayırt etmemiz gerekiyor. Zira kesin tanı konmadan ilaç tedavisi yapılmaz. Davranış bozukluklarında danışmanlık hizmetleri ön plana çıkar. Uluslararası Hastalık Sınıflandırması (ICD) şu şekilde tarif ediyor hiperkinetik bozuklukları: Erken dönemde başlama (genellikle yaşamın ilk 5 yılı içinde), kötü organize olmuş, iyi regüle edilememiş aşırı aktiviteyle birlikte bilişsel olarak katılınan aktivitelerde ısrarın ve bir aktiviteyi tamamlamadan diğerine geçme eğiliminin olmasıyla karakterize bir grup hastalıktır. Diğer birçok anormallikle de bağlantılı olabilir. Aşırı hareketlilik, dikkat eksikliği ve impulsivitenin üç ana belirti olarak sayılmasına rağmen bilmek gerekir ki, bilhassa kız çocuklarında hiperaktivite olmadan da sadece dikkat eksikliği bozukluğu bulunabilir. Bu olgu derslerde sanki rüya görüyormuş gibi oturan kız çocuklarında ayırıcı tanı olarak düşünülmelidir.
Teşhis için nereye müracaat edilmeli?
DİKKAT eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun teşhisi muhakkak bu konu üzerine uzmanlaşmış kişi veya kurumlar tarafından yapmalıdır. Burada ilk sırada Çocuk ve Ergen Psikiyastristleri, ve Psikologları saymak gerekiyor. Kurum olarak ayrıca Sosyal Pediatri Merkezleri, Okul Danışma Servisleri düşünülebilir.
Hangi muayeneler gereklidir?
DİKKAT eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu tanısını koymak için birçok testin yapılması gerekir. Hekimler her şeyden önce aynı şikayetleri gösteren başka bir hastalık olup olmadığını araştırırlar. Örneğin guatr olarak bilinen tiroid bezinin fazla çalışması veya kansızlık. Süreğen kurşun zehirlenmesi, çevresel etkenler de düşünülmelidir. Bu nedenlerden dolayı genelde kan muayenesi yapılır. Davranış sınırlarını göstermeme, fazla şımartma, kuralsız ve tutarsız eğitim, dayak atma, aşırı televizyona bakma gibi çocuk yetiştirmede yapılan bazı hataların veya çeşitli ailevi sorunların benzer şikâyetlere yol açtıkları bilinmektedir. Bilişsel işlevlerin bozulması, motor ile dil gelişimindeki gecikmelerin oransız olarak sık görülmesi sebebiyle psikolojik testler, zeka testi, gelişim testleri yapılmalıdır. Ayrıca algılama bozukluklarının bulunup bulunmadığı tepit edilmelidir. Gözlem formlarının doldurulması tanıda yardımcı olur. Hastalığın doğru teşhis edilmesi bir kaç hafta alabilir.
Tedavi konusunda neler söylenebilir?
Kesin tanı konduğunda uzun süreli ilaç tedavisi çok fayda eder. İlaç tedavisi doktor kontrolü altında uygulanır. Tedavide kullanılan ilaç Methylphenidat (Firma adları: Ritalin, Medikinet) uzun süredir bilinmektedir. Tedaviye başlamadan önce tanı bir doktor tarafından konmalıdır. Bu ilaç ancak gerekli bütün testler yapıldıktan, teşhis kesin olarak konduktan sonra verilir. Motor veya algılama bozukluklarında ergoterapi alıştırmaları düşünülebilir. İlaç tedavisinin yanı sıra çocuk yetiştirme konusunda uzman danışmanlık ile çocuklara davranışsal yaklaşım yöntemlerinin tekrar gözden geçirilmesi çok önemlidir. Ailesel sorunlarda “Sistemik Aile Terapisi” çözüm bulmada yardımcı olabilir. Dövüp dayak atma gibi cezalandırmalar sorunları daha kötüye götürür. Çocuklarımızı yetiştirirken cezalandırmaktan çok ödüllendirme yöntemine başvurmalıyız. Ancak bu disiplinsiz yetiştirme anlamına gelmez elbette. Sadece çocuklar çok hareketli veya okulda başarısız diyerek ilaç verilmesi sakıncalıdır. İlacın uyku ve iştah değişikliği, bazen tiklerin artması gibi yan tesirleri olmasına rağmen doğru teşhis konduğunda ve devamlı doktor kontrolünde olduğunda bir sorun çıkmaz. Bu durumlarda genelde Methylphenidat iyi sonuçlar verir. Önemli olan önceden dikkat eksikliği bozukluğunu taklit eden diğer hastalıkların bulunmadığının kanıtlanmasıdır. Buna benzer göstergeler tiroit bozukluğu, sara, görme veya duyma yetersizliklerinde de görülebilir. Kurşun zehirlenmesi, zeka geriliği, ruhsal hastalıklar ayrıca sosyal veya aile çevresindeki değişimlerde de rastlanabilir. Örneğin ana babadaki ruhsal bozukluklar, çocuğu şımartma, sinirlilik, uygun olmayan okula gönderme, ana babanın ayrılma durumu evdeki düzensizlik, v.b. durumlarda olabilir. Davranış tedavisi veya sistemik aile tedavisi, çevresel girişimler çoğu kez tek başına olumlu sonuçlar verebilir. İlaç tedavisine karar verilirse bu tedavi yöntemleriyle birlikte yürütülmesi daha faydalı olur. Karşılanmamış duygusal ve eğitimsel gereksinimler bulunduğunda ilaçların yararlı etkileri anlamlı derecede düşer. Bu çocuklara karşı uygun davranış biçimi, ailelere destek sağlama ve istek halinde eğitmenlere bilgi verme tedavide etkin olur. Çocuklara karşı kararlı, tutarlı davranma, cezalandırma yerine olumlu gelişmeleri ödüllendirmeyi ön planda tutulmalıdır. Konuşurken mümkün derece çocuğun gözüne bakma, bazen sırtını veya elini tutarak dokunma iyi neticeler verir. Okulda çocuk ön tarafa, sakin bir çocuğun yanına ve öğretmenin görebileceği, çabuk gidip dokunarak temas kurabileceği ve uyarabileceği bir yere oturtulmalıdır. Ergoterapi tedavisi algılama bozuklukları var ise uygulanır. Bu algısal gelişimin, becerilerin, yeteneklerin desteklenmesi ve geliştirilmesi açısından olumlu olabilir. Öğrenme yetersizlikleri varsa pedagojik yöntemlerle karşılanır. Çocuklara gerekli zaman ayrılmalı sakin ve izah ederek iletişim yaşına uygun bir şekilde sağlanmalıdır. Ana babanın ve ailenin rolü çok önemlidir.
Birkaç örnek vaka.
Konuşması gecikmiş bir çocuktu
Üç buçuk yaşındaki bir çocuğu getirmişti ailesi. Çocuğun konuşması gecikmişti ama anne, “benim çocuğum hareketli, yerinde durmuyor” diyerek gelmişti. Gelişimi normaldi ama konuşması birkaç ay geriden geliyordu. Ve terapi esnasında çocukta aşırı hareketlilik yoktu. Ailenin anlatımına göre, çocuk uyumuyor, yemek yemiyordu. Ne kadar dışarıda gezse de bir türlü yorulmuyordu. Görüşmede çok hareketli görünmediğinden aileden alınan bu bilgi çok önemliydi. DİKKAT eksikliği hiperaktivite olan çocuklarda konuşma güçlüğü de görülebiliyor. Bu çocuk ailenin anlatımlarına bakıldığında, böyle bir sorun yaşıyordu. İlk görüşmede ilaç vermeyi düşünmedik. Üç yaş iki aylık olması bunda bir etkendi. İlk değerlendirmemiz sonrasında eve gittiklerinde çocuğun uyuma şekli değişti. Odasına farklı bir hava verildi. Yemekler onun isteyeceği şekilde planlandı. Günde üç kere dışarı çıkarıldı ama buna rağmen çocuk aynen devam etti. Aile ilaçsız tedaviden yanaydı ama tedavinin devamında ilaçla tedaviye devam etmeyi gerekli gördük. Sonuç başarılıydı. Çocuğun dikkati çok dağınık olduğu için dışarıdan gelen uyarıları alamıyor ve konuşmayı toparlayamıyordu.
Beş yaşında dikkat eksikliği vardı
Beş yaş sekiz aylık bir çocuk. Geldiklerinde okula başlayacağı zaman DİKKAT eksikliği olduğu söylenmişti. Kliniğimizde nöropsikolojik testler yapıldı. Gelişimsel test yapıldı. Bu yaş çocuğuna zeka testi de yapılıyor. Kişisel, sosyal, testlere bakılıyor. Hepsine bakıp değerlendirdik. Daha sonra 4-8 yaş arasında çocuklara uyguladığımız el, göz koordinasyonu, görsel algı testide yaparak ileride dikkat eksikliği yaşayıp yaşamayacağını anlamaya çalıştık. Bunlara ek olarak okula hazırlık testi, sözel, sayısal beceri alanları, işitsel alan gibi testleri de uyguladık. Tüm bunların sonunda çocukta hiperaktivite olmadığı görüldü ama yoğun dikkat eksikliği vardı. Eğitimi buna göre yaptık. Kağıt kalem eğitimi dediğimiz, el göz koordinasyonu, şekil zemini ilişkisini aktaracak çalışmalar yapıldı. Türkiye’de sadece merkezimizde uygulanan rehacom sistemi var. İdrak muhakemesini geliştirmek üzere ayarlanmış bilgisayarlı bir çalışma sistemi bu. Frontal bölgede DİKKATi artıran çalışmalar yapıyoruz. Çocuğun tedavisi başarıyla devam ediyor.
On dört yaşında davranış bozukluğu vardı
Diğer bir örnek, 14 yaşında bir çocuk. Geçmişinde hiperaktivite ve DİKKAT eksikliği tanısı konmamıştı. Kliniğimize davranış bozukluğu ile geldi. Hiperaktivite ve dikkat bozukluğu tedavi edilmediğinde davranış problemi oluşuyor. Kontrolsüzlük vardı, öfke patlaması yaşıyordu. Evde şiddet uyguluyordu. Okul arkadaşları ile kavga ediyordu. Şiddet filmleri izliyordu. Çevresel düzenlemeler yaptık. Anne ile nasıl davranacağına ilişkin çalışmalarıyla birlikte çocuğa DİKKAT çalışmaları yapıldı. Tedavi başarıyla sonuçlandı.
Otistik çocuk ve hiperaktivite sorunu
Otizm nedir?
Çok genel olarak yaygın gelişimsel bozukluk yelpazesi içinde bir bozukluktur. Genel olarak davranışlardaki çevreye olan ilginin eksikliği, karşılıklı iletişimdeki eksiklik, iletişim becerilerindeki eksiklik olarak tanımlanabilir. On iki yaşında bir çocuktu. Ağır otistik bir vakaydı. Aynı zamanda mental reterdasyonu vardı. Ev içinde aşırı hareketli bir çocuktu, göz kontağı yoktu. Yemek yemiyor, enerjisini boşaltamıyordu. Ajitasyonu çok fazlaydı. Bu durumda madikal tedavi gerekiyordu. Test pek mümkün olmadığından gözlemler önem kazanıyor. Bu noktada en önemli veri aldığımız kişiler aile bireyleri oluyor. İkincisi olarak da klinik gözlem önemli. Buna göre karar veriyoruz. Eğer çocuk hiperaktif ise bir psikiyatri uzmanı görüyor.
Manik fazda olanlarla hiperaktifler karışır mı?
Hiperaktif oldukları düşünülerek tedavi edilen hastalar var ama aslında manik fazda oluyorlar bu çocuklar. Her hareketli çocuk hiperaktif değildir. Manik hastaları ayırt etmek için hareketlilikle beraber, duygu durumunda da bir fazlalık olmalıdır. Mesela çocuk kendini çok iyi hisseder ve davranışları da bunu destekler. Hiperaktif çocuklarda ise bu durum geçicidir. Ayrıca manik fazdaki çocuğun erotomanik denen cinsel dürtüleri artar ve çok para harcar.
Hangi rahatsızlıklar hiperaktiviteye zemin hazırlar?
Hiperaktivite dikkat eksikliği bozukluğunda olur, mental reterdasyonda olur ve bununla beraber gelişebilir. Zeka özrü olanlarda da ayrıca bu olabilir. Otizm ve buna benzer yaygın gelişimsel sorunlarda olur. Bu aşırı hareketlilik demektir. Bipolar bozukluğun mani evresinde de olur.
Hiperaktivitenin neden olduğu rahatsızlıklar hangileridir?
DİKKAT eksikliği hiperaktivite bozukluğu, manik evre ile karışıyor. Manik bir hasta bazen hiperaktivite diyerek tedavi edilebiliyor. Büyük çoğunluğunun yüzde 30′luk kısmı kendiliğinden ergenlik döneminde düzelir. Bir kısmı davranış bozukluğu eklenerek büyür. Topluma uyum sağlayamamam gibi problemler yaşanır. Bir kısmı da dikkat eksikliği ile gider buda ileride iş yaşamını bozar.
Tedavi olmazsa bu sorun nelere yol açar?
Özgüven eksikliği yaşar. Kendi kardeşlerinin sosyokültürel gelişimine bakılırsa bu çocuğun yaşantısı onlara göre daha alt seviyede olduğu görülür.
Toplumda görülme oranı nedir?
Yüz çocuğun 4-5′inde görülür. Her sınıfta vardır. Erkek çocuklarında kızlara göre daha fazladır. Erkek çocuklarda tanı çok kolay konulur, yaramazdırlar çünkü. Kızlar da hareket ön planda olmadığından göze batmaz. Bu nedenle daha geç tanı konur.
Tedavi süresi uzun vadeli midir?
İki aşamalıdır. Anlık tedavi ve uzun vadeli tedavidir bunlar. Anlık tedavi okul uyumunu sağlamak, ders çalışmasını ve aile uyumunu çözmektir. Uzun vadeli tedavi ise uyum problemleri ve kişilik gelişimi ile ilgili yapılacaklar olanlardır. Kişilik gelişimi sırasında bu çocuklarda bazı yapı taşları oluşmamış oluyor. Bu çocuklara sürekli uyarı yapmak özgüveni azaltıyor. Öğrenme süreci bozuluyor ve nerede nasıl davranacağını öğrenemiyor. Yanlış öğreniyor. Bunları tek tek düzeltmek gerekiyor.
Ailenin fark etmesi için neler gerekiyor?
Çocuk dikkatsizce hatalar yapar. Farklı renk çorap giyebilir. Eşyalarını sık sık unutur onlara sahip çıkamaz. Seslenildiğinde duymuyormuş gibi bir havası vardır. Kendisiyle konuştuğunuzda dinlemiyormuş izlenimi verir. O anki DİKKATleri iyidir ama iradi DİKKAT denilen bir şeye uzun süre konsantre olması yoktur. Ailelerin bu belirtilere dikkat etmeleri yerinde olur.
Terapi sürecinde neler var?
Bilişsel davranışçı terapiler yapılabilir. Ortamı düzenlemek için aile danışmanlığı alınmalıdır. Önce özgüven kazandırıyoruz. Bir ödev veriyoruz ve buna belirli bir süre tayin ediyoruz. Bu başarıldığında çocuk ödül alıyor. Aferin deniliyor sonra ikinci ödeve geçiliyor. Bunlar genellikle kağıt kalem ile yapılan ödevler şeklinde oluyor. Ya da iletişim becerilirini artırıcı ödevler şeklinde düzenliyoruz. Bir hikaye okunuyor ve sonucu tahmin edilmeye çalışılıyor. Çocuk her yaptığı olumlu davranış için ödül alırken yapamadıkları için bir şey almıyor.
Dürtüsel çocuklarda yaptığımız çalışmalarda davranışını yapmadan önce dur ve düşün diyoruz. Bu şekilde çocuk önce durmaya sonra düşünmeye sonra da hareket etmeye alıştırılıyor. Hiperaktivitesi yüksek olanlarda belirli dakikalar konuyor. Belirli parçalara bölünüyor zaman ve kısa ödevler veriliyor. Genelde ‘hiperaktif çocuklar zeki olur’ şeklinde bilinen yanlış bir kanı vardır. Hiperaktivitenin zeka ile ilgisi yoktur. Her zeka yaşında görülebilir. Sadece zeka biraz yüksek olduğu için ders başarısı iyi gidiyor ve durum kamufle oluyor.
Davranışçı tedaviler yapılır. Çocuğun gelecek için özgüvenini bozmayacak aile eğitimi gereklidir. Görmezden gelinebilecek şeyler için çocuğu uyarmamak lazım. Fincanı düşürüp kırmasına, koşmasına engel olunmamalıdır. Uyarmak yerine aileler dokunulmaması gereken şeyleri ortadan kaldırmalıdırlar.
Tedavi aşaması
En fazla önde giden semptoma göre değerlendirip tedaviyi ona göre yönlendiriyoruz. En çok kullanılan ilaçlar uyarıcı ilaçlardır. Bunlar ters etki yapıyor ve hareketliliği azaltıyor. İlaç tedavisinin uzun bir süreci var. Burada ailenin gücü de devreye giriyor finansal olarak. Bu tedavi planında eğer ilaç tedavisi yer almazsa çok daha uzun sürer. İlaçla tedavisi psikoterapi ile birlikte götürülmelidir.
Çevrelerinde yaşayanlara öneriler
* Sınıfta başarılı bir çocuğun yanına oturtmalı, ön sıraya oturtmaları iyi olur, kısa ödevler verip onları kontrol etmek gerekir.
* Anne ve baba çocuğun ders çalıştığı ortamı dikkati bozmayacak tarzda düzenlemesi gerekir. Çocuğu yüreklendirmek ve başarılarında onu ödüllendirmek unutulmamalıdır. Çocukla zıtlaşmamalıdır. Başarı elde etmek için adım adım gitmek lazımdır.
* İlaç tedavisinin en az iki sene sürdüğü ve sabır gerektiği bilinmelidir.
* Tedavi edilmezse davranış bozukluğu yüzde 40 oranında olmaktadır.
* Suça bulaşıp hapse girme, kaza yapma, alkol ve uyuşturucu bağımlısı olma riskleri fazladır.
* Annenin hamilelik sürecinde yaşadığı sıkıntılar vardır. Stres nedeniyle uyku düzeni bozulur. Buda bazı durumlarda hiperaktiviteye neden olabilmektedir. Annenin kokain kullanması da hiperaktiviteye neden olabiliyor.
Özetlersek;
Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu üç temel özellik göstermektedir.
Bunlar aşırı hareketlilik, dürtüsellik (istekleri ertelemekte güçlük) ve dikkat eksikliğidir.
Aşırı Hareketlilik: Çocuklar erişkinlere göre daha canlı ve hareketlidir. Ancak bu hareketlilik çocuğun kendi yaşıtlarıyla karşılaştırıldığında belirgin düzeyde daha fazla olduğunda aşırı hareketlilikten söz edilir. Ayrıca bu hareketlilik, oyun, anaokulu ve okul gibi günlük işlevlerde aile veya öğretmenler için sorun oluşturduğunda aşırı hareketlik diye nitelendirilir.
DİKKAT Sorunları: DİKKATin bir noktaya toplanabilmesinde güçlük, dış uyaranlarla dikkatin çok kolay dağılabilmesi, unutkanlık, eşyalarını veya oyuncaklarını sık sık kaybetme ve düzensizlik gibi belirtiler dikkat sorunları bulunduğunu gösterir.
Dürtüsellik: Acelecilik, istekleri erteleyememe, sorulan sorulara çok çabuk yanıt verme, başkalarının sözlerini kesme ve sırasını beklemekte güçlük çekme gibi özellikler dürtüsellik sorunları bulunduğunu düşündürür.
DİKKAT eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan çocuklar üç ayrı grupta yer almaktadır:
A- Hem DİKKAT hem aşırı hareketlilik-dürtüsellik sorunları olanlar.
B- Sadece dikkat sorunları olanlar.
C- Sadece aşırı hareketlilik-dürtüsellik sorunları olanlar .
Erken dönemde başlama (genellikle yaşamın ilk 5 yılı içinde), kötü organize olmuş, iyi regüle edilememiş aşırı aktiviteyle birlikte bilişsel olarak katılınan aktivitelerde ısrarın ve bir aktiviteyi tamamlamadan diğerine geçme eğiliminin olmasıyla karakterize bir grup hastalıktır. Diğer birçok anormallikle de bağlantılı olabilir. Hiperkinetik çocuklar sıklıkla dikkatsiz ve impulsif, kazaya uğrama eğilimli ve kurallara kasıtlı olarak itiraz etmekten ziyade düşüncesizce ihlal sebebiyle kendilerini disiplinde sorun yaşayan çocuklar olarak bulurlar. Onların erişkinlerle ilişkisi normal dikkat ve çekinmenin olmayışı sebebiyle sıklıkla sosyal olarak bozulmuştur. Diğer çocuklar arasında popüler değillerdir ve izole hale gelebilirler. Kognitif fonksiyonların bozulması olağandır ve motor ile dil gelişimindeki spesifik gecikmeler oransız olarak sıktır. Sekonder komplikasyonlar disosyal davranış ve düşük öz-saygıdır.
Hiperaktivite ve zekâ
Toplumumuzda “hiperaktif çocuk zeki olur ” gibi yanlış bir düşünce vardır. Oysa hiperaktivite, beyindeki DİKKAT ve davranış kontrolü ile ilgili kısımların normalden farklı işlemesi ile meydana gelen bir rahatsızlıktır ve çok fazla çocukta görülür. Bu çocukların çoğu normal zekaya sahiptir. Hem hiperaktif hem de zeka seviyesi yüksek çocuklar da olabilir. Ancak bu çocukların zeka seviyelerinin yüksek oluşu hiperaktivitelerine bağlanmamalıdır. Ayrıca hiperaktif olduğu halde zeka sorunu yaşayan çocuklar da vardır. Hiperaktivite ile zeka arasında bir bağlantı yoktur. Bu sorunu yaşayan ebeveynler “demek ki çocuğum çok zeki ” deyip hiperaktivite sorununa duyarsız kalmamalıdırlar. Ayrıca hiperaktivite kalıtımsal olabilmektedir. Kalıtımsal oluşu zamanla düzeleceğini göstermez. Yani ” ben de böyleydim, geçer ” deyip beklemek çocukta hiperaktivitenin yanısıra özgüven, sosyalleşme v.s. gibi sorunlarında zamanla baş göstermesine neden olabilir.
Her hareketli çocuk hiperaktif değildir
Toplum içinde yanlış bir inanış vardır. Buna göre aşırı hareketli her çocuk “hiperaktif ” damgası yer. Oysa hiperaktivite psikiyatrik bir bozukluktur ve tedavi gerektirir. Dikkat dağınıklığı, iç denetimini sağlayamama ve aşırı hareketlilik belirtileridir. Çocuğunuz sadece aşırı hareketli ise ve diğer belirtileri göstermiyorsa ona “hiperaktif ” denemez. Çok hareketli olmak ise hemen her çocuk için mümkündür. Özellikle aşırı hareketlilik erkek çocuklarında daha fazla görülür. Bilindiği gibi çocuklar çok hızlı büyür ve gelişirler. Bu hızlı hormonal değişim ile birlikte vücutlarında enerji birikimleri oluşur. Bazı çocuklar bu enerjilerini sınırlı mekanlar olan evlerde veya okullarda boşaltamayabilirler. Bu sebeple hareketlerini sınırlayamaz ve bize taşkın gelen davranışlarda bulunurlar. Buna dayanarak çocuğa hiperaktif damgası vurulmamalı ve çocuğa enerjisini boşaltacağı meşru zeminler oluşturulmalıdır. Bu çocuklara toprak, su veya çamurla oynama fırsatı verilebilir veya spora yönlendirilebilir.
İmpulsivite (dürtüsellik)
Bireyin kendini kontrol edebilmesinde bir sorun olmasıdır. Bu tür bireyler yapacakları şeyin sonucunu da düşünmezler, akıllarına geleni hemen yaparlar ya da hemen söylerler. Acelecilik, istekleri erteleyememe, söz kesme, sıra bekleyememe gibi özellikleri olan kişilerde, bu sorunun olduğu düşünülür. Sonuçta kendisi ve çevresindekiler için zararlı olabilecek fevri hareketleri ve sınır tanımadaki zorluklan davranış sorunlarının ilk habercileri gibidir. Yaşıtlarıyla birlikte olduklarında olaylara aşırı tepki vermeleri ve fiil ve sözle arkadaşlarını rahatsız etmeleri nedeniyle toplum içinde istenmeyen adam ilan edilirler.
Alt tipleri:
Dikkat eksikliği hiperaktivite: Bileşik Tip
Klasik anlamda DEHB dendiğinde anlaşılan bileşik tiptir. Dikkat eksikliği belirtilerinin yanında hiperaktivite belirtilerde bulunmaktadır. Küçük yaşlarda daha çok hiperaktivite ve dürtüsellik belirtileri ön planda olmaya başlanır.
Dikkat eksikliği hiperaktivite, hiperaktivite ve impulsivitenin önde geldiği tip
Hiperaktivite impulsivite belirtileri belirgin iken eksikliği belirtileri daha az gözlenir. Genellikle ders başarılan kötü değildir. Ancak bulundukları ortamda hiperaktivite ve impulsiviteleri nedeniyle uyum sorunu yaşarlar.
DİKKAT eksikliği hiperaktivite: Dikkatsizliğin önde geldiği tip
DİKKAT eksikliği belirtileri belirgin iken hiperaktivite ve impulsivite belirtileri daha az gözlenir. Genellikle ders başarıları iyi değildir. Ancak hiperaktivite ve impulsiviteleri belirgin olmadığından uyum sorunu yaşamazlar. Bu gruptaki çocuklar sosyal uyum sorunu yaşamadıkları için genellikle tedaviye getirilmezler ve ailesi tarafından tembel ya da okumak istemiyor diye nitelendirilirler.
Görülme yaşı, cinsler arası fark ve görülme sıklığı
Belirtilerin yedi yaşından önce başlaması gerekir. Genellikle 4-5 yaşlarında belirtiler belirgin hale gelir. Ancak bir kısmı bebekliklerinden itibaren huysuzlukları, az uymaları ve az yemeleri ile dikkat çekerler. Okul döneminin başlamasıyla DİKKAT eksikliğine bağlı öğrenme sorunlarının gündeme gelmesi ve arkadaşlarıyla olan sorunları aileyi tedirgin etmeye başlar. Ergenlik döneminde ise okul başarısızlığı yanında davranış sorunları ve aileye karşı gelişen tutumlar gözlenir. Ergenlikte aşırı hareketsizlik azalır ve yerine çabuk sıkılma ve dikkat eksikliği kusuru belirgin olur.
Erkek çocuklarda kızlara oranla daha sık görülür. Erkek çocuklarda genellikle hiperaktivite ve impulsivite belirtileri ön planda iken, kız çocuklarında daha çok DİKKAT eksikliği belirgindir. DEHB her kültür ve toplumlarda görülen bir bozukluktur. Toplumda görülme sıklığı farklı araştırmalarda farklı sonuçlar elde edilmesine karşın % 5-6 gibidir.
Nedenleri
Son 15-20 yılda yapılan araştırmalar DEHB’ nun organik kökenli olduğu görüşü hakim kılmıştır. Yeni araştırmalar beyin glikoz metabolizmasındaki bozukluklar üzerinde yoğunlaşmıştır. Bu çocuklarında özgeçmişlerinde hamilelikte ilaca maruz kalma ve intra uterin enfeksiyonlar, zor doğum, düşük doğum ağırlığı geçirilmiş M.S.S. enfeksiyonlar dikkat çekmiştir. Bozukluğun genetik geçiş üzerinde durulmuş ve bu çocukların birinci dereceden akrabalarında DEHB oranı daha yüksek bulunmuştur. Kaotik aile yapısında yetişen ve ağır ihmal ve tacize maruz kalan çocuklarda da DEHB belirtileri gözlenebilmektedir. Bu arada dersleri kendisine çok zor ya da çok hafif gelen bir çocukta da bu tür davranışlar gözlenebilir. Büyüme döneminin çeşitli evrelerinde çocukların büyük çoğunluğunda dikkatsiz, aşırı hareketli ya da dürtüsel davranma eğilimi görülebilir. Ancak, bu her zaman onlarda DEHB olduğu anlamına gelmez. Okul öncesi dönemde çocuklar çok hareketli olur ve enerjilerini harcamak isterler. Ergenlik dönemindeyse, düzensiz, dağınık ve otoriteye karşı gelme eğilimi göstermeleri, yaşanılan boyunca dürtülerini kontrol etme sorunu yaşacaklarını göstermez, DEHB, ciddi ve uzun sürebilen bir terapi ve ilaç tedavisi gerektirebileceği için, uzman birinin bu tanıyı koyması çok önemlidir.
DİKKAT Eksikliği Ölçütleri
1 - Belirli bir işe dikkat vermede zorlanma.
2 - DİKKATin kolayca dağılması.
3 – DİKKATsizlikten kaynaklanan ufak hatalar yapma.
4 - Başlanan işin yarım bırakılması.
5 – Kendisiyle konuşulurken dinlemiyormuş gibi görünme.
6 - Görev ve etkinlik düzenlemede zorlanma.
7 – Ev ödevi, sınav gibi düşünsel çaba gerektiren işleri yapmaktan kaçınma.
Nedeni?
Yapılan istatistiksel çalışmalara göre, ilköğretim çağındaki çocuklarda yaklaşık % 3-5 oranında DEHB görülüyor. Çocuklar arasında en sık rastlanan bozukluklardan biri olan DEHB’nun erkeklerde görülme oranı da kızlardakinin 2-6 katıdır. Bu verilerden yola çıkan uzmanlar, ülkemizde ilköğretim çağındaki yaklaşık 1 milyon çocukta bu bozukluğun görülebileceğini söylüyorlar. Peki, ama neden? Bu bozukluğa neden olan şey ne? Çocuklarında DEHB olduğunu öğrenen ailelerin sordukları ilk sorulardan biri de “Neyi yanlış yaptık?” oluyor. Aslında henüz kimse DEHB’na neyin neden olduğunu kesin olarak bilmiyor. Bu durum her ne kadar ailelerin geçerli bir neden bulma çabalarına yardımcı olmuyorsa da, bilim adamları DEHB’nin ortaya çıkma nedenini bulmak, daha etkili tedavi yöntemleri geliştirmek hatta günün birinde DEHB’yi önlemek için çalışıyorlar. Bununla birlikte, şimdiye kadar yapılan tüm çalışmalar, bu bozukluğun çevresel etkenlerden değil, biyolojik nedenlerden kaynaklandığını gösteriyor.
DEHB nedenlerine ilişkin bilinen yanlışlar
Yaklaşık 100 yıldır yapılan araştırmaların bir kısmı sonuçsuz kalmış, bir kısmı kimi savların doğru olmadığını kanıtlamış, bir kısmının da üzerinde hâlâ çalışılıyor. Bilim adamlarını hayal kırıklığına uğratan ilk sav, DEHB’nin bir beyin hasarı, beyin iltihabı ya da doğumda meydana gelen bir komplikasyondan kaynaklandığı yolunda ortaya atılan olmuş. Her ne kadar kafa yaralanmalarının birçoğundan sonra dikkat sorunları yaşansa da, DEHB olanların içinde beyin hasarına uğramış olanların sayısı dikkate alınmayacak kadar küçük olduğu için bu sav rafa kaldırılmış.Beyin görüntüleme tekniklerinin gelişmesiyle, yapılan çalışmalar da hız kazanmış, özellikle Bilgisayarlı Tomografi ve Manyetik Rezonans görüntüleme yöntemleri yardımıyla yapılan karşılaştırmalarda, DEHB olanlarda beynin ön bölgesinde ve bu bölgeyle ilişkili yapılarda farklı simetrilere ve büyüklüklere rastlanmış. Ayrıca, beyni iş başındayken gözlemlemeyi sağlayan Pozitron Emisyon Tomografisi (PET) yardımıyla yapılan araştırmalarla beynin, dürtüselliği ve dikkati kontrol eden bölgeler ince kullanılan şeker düzeyi ölçülmüş. Şeker, beynin en önemli enerji kaynağı; bu nedenle ne kadar şeker kullanıldığının ölçülmesi beyni etkinlik düzeyini görebilmek için iyi bir gösterge olarak kabul ediliyor. Araştırmaya göre, DEHB olanların beyinlerinin ön bölgelerinde şeker kullanımı daha düşük çıkmış. Bu da DEHB olanlarda beynin DİKKAT ve dürtü kontrolü sağlayan bölgelerinde daha az şeker kullanıldığını, bir başka deyişle bu bölgelerin normalden az çalıştığını gösteriyor. Uyarıcı ilaçlar verildiğindeyse, bu bölgelerde şeker kullanımı ve kanlanmanın normal düzeye çıktığ saptanmış. Bu saptamalardan sonra, beynin bu bölgelerinin neden daha az etkin olduğunun yanıtını bulmak İçin çalışmalar başlatılmış. Henüz bunun nedeni kesin olarak bulunabilmiş değil ama, hamilelik döneminde bebeğin beyninin gelişimini etkileyen birtakım etkenlerin bunda önemli rol oynadığı düşünülüyor. Örneğin, annenin hamilelikte sigara, alkol ya da uyuşturucu/uyarıcı bazı maddeleri kullanmış olması ya da birtakım zehirli maddelere maru2 kalınmış olması beynin gelişimini etkileyebilir.
DEHB ve Kalıtım
Üzerinde durulan bir diğer neden de, kalıtım. Yapılan araştırmalarda, DEHB olan çocukların yakın akrabalarından en az birinin de aynı sorunla yaşadığı belirlenmiş. Çocukluğunda ya da gençliğinde DEHB olan babaların en az 1/3′inin çocuğunda da DEHB’ YE rastlanıyor. Ayrıca tek yumurta ikizleri üzerinde yapılan araştırmalarda ikizlerden birinde DEHB varsa diğerinde de görülme olasılığının % 80-90 oranında olduğu saptanmış Bu da DEHB’ DE kalıtımın ne kadar önemli bir rol oynadığını gösteriyor.
1990′da Ulusal Beyin Sağlığı Enstitüsü’nde (NIMH) kaydedilmiş bu beyin görüntüsü, ADH]
ile beynin kimi bölgeleri arasındaki ilişkiyi ortaya koyan ilk kanıt. Kırmızı renk beynin aktif
bölgelerini gösterirken, koyu renkler aktif olmayan bölgeleri gösteriyor.
Dikkat eksikliği-hiperaktivite bozukluğuna eşlik eden belirtiler neler?
a-) Dağınıklık,düzensizlik
b-) Dalgınlık, hayal kurma
c-) Tutarsızlık
d-) Koordinasyon güçlükleri, sakarlık
e-) Bellek sorunları
f-) Uyku sorunları
g-) Sosyal ilişkilerde sorunlar
h-) Saldırgan davranışlar
i-) Özgüven ve öz saygının azalması
Her çocukta bu belirtilerin tümü bulunmayabilir. Tanı için bu belirtilerin görülmesi şart değildir, ancak bunların var olması tanıyı destekler. Bu belirtilerin yanı sıra bu kişilerde; enerjik olma, yaratıcılık, sıcak kanlı ve cana yakın olma, esneklik, hoşgörü, risk alabilme gibi olumlu özelliklerde görülür.
* Belirtileri nelerdir?
Sıklıkla bacaklarda karıncalanma, elektriklenme, bacak kemiklerinde kaşıntı, bacakların içinde baloncukların dolaşması gibi son derece zengin bir tanımlama yelpazesine sahip. Bacaklarda tanımlanan hisler yürüme ve hareketle geçiyor. Ancak hareket durduğunda tipik olarak tekrar ortaya çıkıyor. Dolayısıyla huzursuz bacak sendromu sıklıkla uykuya dalma güçlüğüne yol açıyor. Çocuklarda büyüme ağrıları, uykuya direnç gösterme ve uykuyu dalma güçlükleriyle karışabiliyor. Bu çocuklar uyku sırasında aşın hareket ediyor ve sık sık uyanıyorlar. Sabahları ise zor ve yorgun kalkıyorlar. DEHB ‘nin görülme sıklığı ortalama %4 civarındadır. DEHB’nin nedenleri arasında genetik yatkınlık, beynin farklı yapısal ve fonksiyonel işleyişi ve çevresel etmenler vardır. DEHB’nin belirtileri dönemlere göre farklılık gösterir:
Bebeklerde belirtiler
Bebeklerde belirtiler çoğu kez uykuda düzensizlik, yeme problemleri, aşın huzursuzluk ve ağlama şeklinde görülür.
Uyku bozukluğu, uykunun az veya kısa periyotlar halinde olmasına neden olur. Yeme problemi, zayıf emme veya beslenme süresince ağlamayı kapsar, verimli emme veya beslenme ritmini oturtmak mümkün olmaz. Bebek emeklemeye başladığında sürekli hareket halinde bulunur.
Yürümeye başlayan çocuklarda ve okul öncesi dönemde belirtiler
Normal okul öncesi çocuklar çok aktif, kısa DİKKAT süresine sahip ve oldukça dürtüseldir. Yapılan çalışmalar okul öncesi hiperaktif çocukların serbest oyun alanlarında normal kontrol gruplarından daha aktif olmadıklarını göstermiştir. Genel olarak, bu yaş grubunda hiperaktif çocuklar, sürekli koşan, hiç yürümeyen, sürekli gitmeye hazır, odaklandıkları aktiviteleri sürekli değiştiren, amaçsız ve maksatsız olma ile kendini gösterir. Uzun süre sessiz oturmakta güçlük çekerler. Çocuklar çok aktiftirler fakat zayıf koordinasyon ve beceriksizlik nedeniyle kazalara oldukça eğilimli olurlar. Sürekli uyku düzensizliği ile çocuklar az ya da kısa periyotlarla uyur. Bu tür çocukların davranışları tahmin edilemez, sıklıkla da tehlikeli olur. Ailelerin bu çocuklardan şikayetleri, söz dinlememeleri, hatalarından ders almamaları, cezalara veya övgüye cevapsız görünmeleri, ailelerin azaltmaya çalıştıkları davranışlara devan etmeleridir. Dikkat problemi olan bu yaş grubu çocuklar aktivitelerini sıklıkla değiştirirler.
İlkokul çocuklarında belirtiler
Bu tür çocuklar rahatsızlık ve yerinde duramama sonucunda sınıfta yerinden ayrılma, etrafta dolaşma veya uygunsuz aktivitelerle başkalarının dikkatini çekerler. Hiperaktivite aynı zamanda bir yemek,bir hikaye, bir oyun veya bir tv programı boyunca oturulamama şeklinde de ortaya çıkar. Serbest bir oyun çevresinde artmış aktivite kendini diğer çocuklan fiziksel kontakla rahatsız etme şeklinde gösterir. Bu da sıklıkla diğer çocuklarla kavga etme ve çekişme şeklinde sonuçlanır. Dürtüsellik düşünülmeyen kontrolsüz davranışlarla karakterizedir: Yüksek raflarda dolaşma, balkondan sarkma veya sosyal olarak kabul görmeyen davranışlar; diğer çocukların oyuncaklarını alma veya şekerlerini çalma gibi. Dikkat problemi olan çocuklar sıklıkla bir aktiviteden diğerine kayarlar ve genel olarak yoğun dikkat gerektiren ödevlerde başarısız olurlar.
Ergenlikte belirtiler
Hiperaktivite geniş kas hareketlerinden küçük kas hareketlerine kayar (parmaklarım hafifçe vurma, bacağını sallama veya sandalyede sürekli pozisyon değiştirme). Hiperaktivite daha kabul edilebilir kanallara kayar (ör:spor).Dürtüsellik ergende kendisi ve ailesi için sorun olan artan tehlike, daha fazla problemlere sürüklenme gibi durumlarla devam eder. Dikkat eksikliği dikkatin kolay dağılması, görevleri tamamlamada başarısızlık, özel aktiviteler için kısa DİKKAT aralıkları ve bir aktiviteden diğerine kayma şeklinde karşımıza çıkar. DİKKAT problemi devam eden ergen başarısız olur.
DEHB olan çocuklardaki en önemli davranış biçimleri
DİKKAT süreleri azdır, dikkatleri dağınıktır, dikkatlerini yoğunlaştıramazlar.
Düşünce, duygu ve davranışlarını yeterli derecede denetleyemezler, düşünmeden harekete geçerler. Sabırsız, tez canlı, fevri, heyecanlı olabilirler.
Yaşıtlarına göre daha çok hareketli, bitmeyen enerjileri ile sürekli hareket halindedirler.
Zekaları yaşıtlarından daha geride ya da daha ileride değildir. Ancak olan kapasitelerinin altında akademik başarı gösterirler,
Bazılarında el becerileri yaşıtlarına göre daha az gelişmiştir. Örneğin, yazıları bozuk, sakarlıkları daha çoktur.
Bazılarında karşı gelme, davranış sorunları ve öğrenme güçlüğü görülür.
Başladıkları işi, ödevi, oyunu bitirmeden bırakabilirler veya başkasına geçebilirler.
Sıralarını bekleyemez, konuşmaları böler, sonuna dek dinlemeden yanıtlar verebilirler.
Acele okuduğu için yanlışlar yapar. Harf, hece, kelime atlayabilirler.
Yaşıtlarına göre dağınık, unutkan ve daha az düzenlidirler.
Hiperaktivite ve DİKKAT eksikliği nedir? Nasıl tanımlanır?
DİKKAT eksikliği bozukluğu (DEB) DİKKATin çabuk dağılması, aşırı hareketlilik ve dürtüsel davranışlar ile seyreden, sosyal yaşamı, toplumsal iletişimi etkileyen, çoğunlukla aile içi ilişkilerde ve okul eğitiminde sorunlar yaratan bir olgudur. Hiperaktif çocuklar sürekli hareket halindedir. Yerlerinde duramaz, devamlı kımıldanır, kıpırdanırlar. Sürekli koşuşturur, zıplarlar. Dikkatsiz, sabırsız, dağınık ve atılgandırlar. Dürtüsellik çocuğun belirsiz durumla karşılaştığında ya da dikkatli davranması gerektiğinde tepki ve yanıtlarını kontrol etmekte güçlük çekmesi anlamına gelir. Dürtüsel çocuklar sıklıkla düşünmeden hareket eder, bir etkinlikten diğerine kolayca geçerler. Uygunsuz zamanlarda, uygunsuz davranışları sergilerler. Ani hareket ve duyguları kontrol edememe, düşüncesizce hareket etme, kendini kontrol edememe şeklinde kendini gösteren dürtüsel (impülsif) tutarsız davranışlar nedeniyle sosyal açıdan uyumsuzluk gösterdiklerinden sıklıkla yaşıtlarıyla ve çevresiyle sorunları olur. Bu çocuklar küçük yaştan itibaren böyle davranırlar ancak okul çağında dertleri artar.
Tam olarak başlıklara ayırmak gerekirse neler söylenebilir?
” Çocuğum hiperaktif olabilir mi? ” Belki bu soru sizin de aklınızdan geçmiştir. Toplumdaki en yaygın hatalardan biri çok hareketli olduğu gözlenen birçok çocuğa hiperaktif damgasının vurulmasıdır. Unutulmamalıdır ki hiperaktivite bir rahatsızlıktır ve kimi zaman eğitim, kimi zaman ise ilaç ile tedavi gerektiren bir durumdur.
Diğer çocuklardan farkları nelerdir?
Diğer çocukların ancak heyecanlanabildikleri bir durum karşısında bu çocuklar aşırı derecede heyecanlı olurlar. Onlar anlatılanları dinlemek ve öğretilenleri görmek için açıklamaları veya sıralarını bekleyemezler. Olup bitenler üzerinde nadiren yeterli bir süre durur bakar ve dinlerler. Kendilerini ve diğerlerini tehlikeye atma pahasına da olsa hiçbir amaçları olmadığı halde koştururlar. Örneğin oyun oynarken bloklarla bir bina yaparlar, bozarlar, bir oyundan diğer oyuna geçerler, ikide bir oyuncak değiştirirler veya meyve suyunu aceleden yere dökerek bardağa koyarlar. Bazen diğer çocuklara karşı beklenmedik saldırgan hareketler görülebilir. Öfke nöbetleri sık gözlenir.
En rahatsız oldukları davranışlar nelerdir?
Aşırı hareketli çocuklar, serbestçe etrafta dolaştırılmamalarına tahammül edemezler. Oturmaları söylendiğinde vücutlarını eğip bükerler, sağa sola dönerler, yerlerinde düzgünce oturmayıp kıvranıp dururlar. Bir işin başında uzun süre kalmazlar. Bu sınıfta sırada oturmalarını veya ev ödevlerini yapmalarını engeller. Öğretmenlerinden sık sık uyarı alırlar. Dışarıdan gelen uyarıcılar, örneğin önemsiz sesler, gürültü onları daha çok etkileyebilir, hareketlendirir veya dağınık yapar. Görsel ve çoğu kez duyusal algılama bozuklukları diğer çocuklara göre daha sık bulunur. Huzursuzluk ve sürekli hareketlilik sıktır ancak her zaman görülmez.
Kız ve erkek çocuklarda bu sorunun gelişimi farklılık gösterir mi?
Bilhassa kız çocuklarında hiperaktiflik olmadan da DİKKAT eksikliği bozukluğu olabilir. Bu durumda tanıyı koymak zordur. Çünkü bu vakalar sessiz, içine kapanık bir kız görünümünde bir süre gizli kalabilir. Dikkat toparlamada çektikleri zorluk, DİKKATlerinin çabuk dağılması zamanla göze çarpar. Çok kısa konsantrasyon süresi okulda sorunlar yaratır. Bu nedenle enternasyonal sınıflandırmada hiperaktivite ile birlikte olan (İngilizce ADHD= attention deficit disorder and hyperactivity) bozukluk dışında bunun hiperaktivite olmayan türünden de bahsedilmektedir (ADD= attention deficit disorder). Erkeklerde daha sık görülür (kız/erkek oranı 4/1 dir).
Ülkelere göre görülme sıklığı nedir?
Türkiye’deki görülme sıklığı Kuzey Amerika ve İngiltere için bildirilen % 5-7 aralığındadır. Ancak buna rağmen Almanya’da tedavi gören Türkiye kökenli çocukların Alman çocuklara göre daha ender olarak tedavi gördükleri bilinmektedir. Buna karşın göçmen çocukların daha sık olarak özel eğitim veren Sonderschule’a gönderildiği biliniyor. Dikkat eksikliği olan çocuklar büyüdükçe bulgularda bir düzelme olabilir. Bununla birlikte ergenlik çağında sıklıkla okul sorunları devam eder.
Hastalığın teşhisindeki sorunlar nelerdir?
Bu çocuklardaki sorun tespit edilirken en çok yaşanan sıkıntı, hastalığın seyrinden (dikkat eksikliği olanlarda) dolayı yanlış anlamalar olmasıdır. Mesela, bu çocuklarda dalmalar oluyor. Çocuk çok sessiz, sakin görünüyor, çok fazla hareket etmiyor dolayısıyla tembel sanılıyor. Onlar doktora götürüldüğünde, ‘Bu çocukta hiperaktivite var’ dense de inanılmıyor doğal olarak. Çünkü hiç hareketli değiller ama yoğun şekilde dikkat eksikliği yaşıyorlar.
Hiperaktivitenin kökeni nedir?
Bu sorunun biyolojik kökeni çok daha fazladır. Ama beyin aktivasyonunu tam olarak neyin kontrol ettiği bilinmiyor. Sadece dikkat bölümünün daha az çalıştığı ve dopamin fazlalaşması olduğunda dikkat eksikliği ve hiperaktivitenin arttığı görülüyor. Diğer kısımda olanlar ise şunlar; kombine olanlar, (hem DİKKAT eksikliği, hem hiperaktivite yaşayanlar) var. DEHB temel olarak DİKKAT eksikliği, aşırı hareketlilik (hiperaktivite) ve dürtüsellik gibi üç ana davranış biçimiyle birlikte anılıyor. Bu davranış biçimleri, kişide bir arada görülebildiği gibi, ayrı ayrı da görülebiliyor. Örneğin, bir çocukta aşırı hareketlilik ve dürtüsellik belirtileri varken, diğerinde yalnızca DİKKAT eksikliği olabiliyor. Ancak yine de bir kimsede DEHB’den söz edebilmek için bu belirtilerin var olması yeterli değildir. Bunlar kişide yedi yaşından önce görülmeye başlanmış olmalı, en az altı aydır sürmelidir. Hem okul, hem ev ya da işyeri gibi birden fazla ortamda kendini göstermelidir.
Ne gibi tipik davranışlardan söz edilebilir?
Dikkat eksikliği bulunan kişi, DİKKATini bir şey üzerinde yoğunlaştırmakta güçlük çeker. Bir iş yaparken birkaç dakika içinde sıkılır. Dağınık ve unutkandır. Bu çocuklarda dikkat süresi ve yoğunluğu, yaşına göre düşüktür. Ancak bunlar, hoşlarına giden bir şey üzerinde DİKKATlerini kolayca toplayabilirler. Örneğin, dersi dinlerken bir türlü DİKKATini toplayamayan bir çocuk, sevdiği bir bilgisayar oyununu hiç sıkılmadan saatlerce oynayabilir. Aslında, sıkıcı bir işle uğraşırken dikkatimizi toplamada zorlanma ve işi yarım bırakma isteği zaman zaman herkeste görülebilir. Ancak, davranış kontrolü yeterince gelişmiş kişiler, bu isteğin önüne geçebilirlerken, DEHB sorunu olanlar bunu yapamazlar.
Hiperaktif çocukları en çarpıcı olarak hangi özelliklerinden tanırız?
Hiperaktivite sorunu olanlar, sürekli hareket ediyormuş gibi görünürler. Bunların hareketliliği, yaşlarına ve gelişim düzeylerine uygun değildir. Yerlerinde uzun süre oturamazlar. Bulundukları oda ya da sınıf içerisinde sürekli dolaşırlar. Oturmak zorunda kaldıklarındaysa, ellerini, ayaklarını oynatırlar. Etraflarındaki her şeye dokunmak ister, sesler çıkarıp gürültü yaparlar. Genellikle çok konuşur ve konudan konuya atlarlar.
Hiperaktif gençler ya da yetişkinlerse, kendilerini sürekli rahatsız hissederler. Oturdukları yerde kıpırdanırlar. Her şeye merak salıp bir kere denemek isterler ancak, genellikle tamamlamadan bir başka şeye geçerler.
Dürtüsellik nedir?
Dürtüsellik de kişinin hareketlerini kontrol etmede yaşadığı sorunlardan biridir. Buna düşünmeden hareket etme de denebilir. Kişi anlık tepkilerini engelleyemez ya da bir şey yapmadan önce uygun olup olmadığını düşünmekte zorlanır. İstediği bir şeyin gerçekleşmesini ya da oyunda sıranın kendisine gelmesini bekleyemez. Diğer çocukların ellerindeki oyuncakları almak için tutturabilir. Çok konuşur, başkalarının sözünü keser ve her konuda çok aceleci davranır.
Her DİKKATsiz çocuğa DEHB teşhisi konulabilir mi?
Bu davranışlar kimi zaman birçoğumuzda görülebilir; özellikle de çocuklarda görülür. Bu durumda her dikkatsiz, aceleci ya da aşırı hareketli çocuğun bir rahatsızlığı olduğunu söylemek doğru olmaz. Uzmanlar, DEHB tanısı koyabilmek için birtakım ölçütlerden yararlanıyorlar. Bunun için en sık başvurulanlar, Amerikan Psikiyatri Birliği’nin yayımladığı ölçütlerdir. Bu ölçütler de, yine bu üç gruba göre farklılık gösteriyor. Bir uzmanın, bir kişide dikkat eksikliği olduğunu düşünmesi için, bu belirtilerden en az altısının, yine en az altı aydır ve birden fazla ortamda görülmesi gerekir. Ayrıca bu belirtilerin yedi yaşından önce kendisini göstermesi gerekiyor. Benzer biçimde, hiperaktivite ve dürtüsellik için saptanan belirtilerin de yine en az altısının, yedi yaşından önce ortaya çıkması, altı aydır ve birden fazla ortamda görülmesiyle kişide hiperaktivite sorunu olduğu düşünülür.
Bu belirtilere yol açan diğer nedenler neler olabilir?
Aslında birçok etken bu davranışlara yol açabilir. Çocuğun ailesinden birini kaybetmesi, fiziksel ya da psikolojik şiddete uğraması, ailesinden birinin tutarsız davranışları, alkol ya da madde bağımlısı olması gibi etkenlerin çocukta yaratacağı duygusal etkinin sonucunda aşırı hareketlilik, dikkat eksikliği ya da dürtüsellik görülebilir. Sağlığı ya da güvenliği tehdit altında olan bir çocuğun bir matematik sorusuna konsantre olabilmesi gerçekten de güç olabilmektedir! Okulda da birtakım sorunlar, çocuğun bu tür davranışlarda bulunmasına neden olabilir.
İlk ne zaman teşhis ediliyor?
Bebeklik döneminde de anlaşılabiliyor. Hiperaktif olacak bebekler genelde aşırı huzursuz, ağlayan, yemek istemeyen, sürekli tedirginlik gösteren bebeklerdir. Bunlar ileride hiperaktif olabiliyor ama her bebekte böyle olmuyor. Hiperaktivite olacak diye kesin bir şey yok ama düşünülebilir.
DİKKAT eksikliği ve hiperaktivite haylazlık mıdır?
Bu bir hastalık, bir bozukluktur. Her yaramaz çocuk kesinlikle hiperaktif değildir. Birincisi, çocuk aşırı hareketlidir. Koltuk tepelerine çıkar, sürekli boşaltamadığı bir enerjinin var olduğunu hissettirir. İkincisi, dürtüsellik vardır ve yaptığı hareketlerin sonucu tahmin edilemez. Mesela orada bir sıcak çaydanlık vardır ve çocuk ona bir anda yapışır. Camdan sarkar ve sonuçlarını düşünmeden davranır. Okulda, sınıfta sürekli kıpır kıpırdır. Dolaşır, insanların dikkatini dağıtır, derse DİKKATini veremez. Bir şey anlatırlarken başka şeylere yönlenir, dikkati inanılmaz derecede dağınıktır. Ekmek, su al dersiniz, gider ama giderken ne alacağını unutur. Bu tip çocukların, bu sorunu yaşayıp yaşamadıklarını anlamak için bir doktora götürülmesi gerekir mutlaka. Hiperaktiviteyi diğer hastalıklardan ayırmak lazım. Çocuk çok hareketli olarak muayeneye getirildiğinde, öncelikle hipertiroit, kansızlık var mı diye bakılır. Bir zehirlenme yaşadı mı? Yasaklarla büyüyen bir çocuk mu? Anne babası boşanmış mı? Çok şiddete maruz kalmış mı ya da şımartılmış bir çocuk mu? Bunların hepsine bakılır çünkü tümü hiperaktivite ile karıştırılan durumlardandır. Daha önce de belirttiğimiz gibi, hiperaktivitenin tanınabilmesi için öncelikle yedi yaşından önce başlaması, altı aydan uzun süredir devam ediyor olması gerekir. Yani on bir yaşındaki çocuk bütün zamanını o döneme kadar sakin geçirmiş, sonrasında birden hiperaktif oldu denemez.
İlk belirtiler neler?
İlk belirtiler, hareketlilik, dürtüsellik ve dikkat eksikliğidir. İlkokul çocukları ya sınıfta kıpır kıpır oluyor ya da yoğun dikkat eksikliği yaşıyor. Çocuk hayal dünyasında isminin çağrıldığını bile duymuyor. Böyle durumlarda bilinmeli ki, bu çocukta dikkat eksikliği olabilir. Ya da bir anda tahtaya fırlıyor sırasını beklemiyor, insanlara izin vermiyor. O zaman da bu çocukta bir problem olabilir mi diye bakmak lazım.
Dikkat eksikliği bozukluğu ve hiperaktif çocuklar dendiğinde sırasıyla nelerden söz edilebilir?
Hepimiz yerinde duramayan, söz dinlemez, yaramaz, sakar veya DİKKATsiz çocukları biliriz. Bunlar bazen ailelerinin, çoğu kez öğretmenlerin, yani hemen hemen her yerde herkesin sabrını taşırırlar. Hiç yerlerinde duramayan çocuklardır bunlar. Aşırı hareketli, durmadan bir yerlere tırmanıp inen, kıpır kıpır kıpırdanan, sık sık kaza yapan çocukları düşünün. Başladıkları hiç bir işi bitirmeyip, durmadan başka şeyler yapan, tutarsız, arsız, uyumsuz görünümündedir. Tepkisellik veya dürtüsellik diye adlandırabileceğimiz Impulsivite hali vardır. Bunu kısaca düşünmeden eyleme geçme olarak tanımlayabiliriz. Unutkan, hafızaları zayıftır bu çocukların. Genellikle toplumdan kabul görmeyen bu haller davranış bozukluklarını zamanla daha da kötüleşebilir. Örneğin zamanla ortaya saldırganlık ve şiddet olayları çıkabilir. Okulda başarısızlık söz konusudur. Kurallara kasıtlı olarak itiraz etmekten ziyade düşüncesizce ihlal sebebiyle kendilerini disiplinde sorun yaşayan çocuklar olarak bulurlar. Erişkinlerle ilişkileri normal DİKKAT ve çekinmenin olmayışı sebebiyle sıklıkla sosyal olarak bozulmuştur. Diğer çocuklar arasında da popüler değillerdir ve izole hale gelebilirler. Özsaygıları azalır. Sık sık öfke nöbetleri görülür. Etraftan gelen ve devamlı artan şikayetler nihayet bir şeyler yapılması gerektiği sinyallerini verir. İlk akla gelen soru şudur: Acaba bu çocuk normal mi?
Ne zaman bir hastalık olarak görülebilir?
Son yıllarda dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DHEB) deyimi her yerde duyulur oldu. Ancak her hareketli çocuk hiperaktif değildir. Bu olguyu normal çocuk davranışlarından ayırt etmemiz gerekiyor. Zira kesin tanı konmadan ilaç tedavisi yapılmaz. Davranış bozukluklarında danışmanlık hizmetleri ön plana çıkar. Uluslararası Hastalık Sınıflandırması (ICD) şu şekilde tarif ediyor hiperkinetik bozuklukları: Erken dönemde başlama (genellikle yaşamın ilk 5 yılı içinde), kötü organize olmuş, iyi regüle edilememiş aşırı aktiviteyle birlikte bilişsel olarak katılınan aktivitelerde ısrarın ve bir aktiviteyi tamamlamadan diğerine geçme eğiliminin olmasıyla karakterize bir grup hastalıktır. Diğer birçok anormallikle de bağlantılı olabilir. Aşırı hareketlilik, dikkat eksikliği ve impulsivitenin üç ana belirti olarak sayılmasına rağmen bilmek gerekir ki, bilhassa kız çocuklarında hiperaktivite olmadan da sadece dikkat eksikliği bozukluğu bulunabilir. Bu olgu derslerde sanki rüya görüyormuş gibi oturan kız çocuklarında ayırıcı tanı olarak düşünülmelidir.
Teşhis için nereye müracaat edilmeli?
DİKKAT eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun teşhisi muhakkak bu konu üzerine uzmanlaşmış kişi veya kurumlar tarafından yapmalıdır. Burada ilk sırada Çocuk ve Ergen Psikiyastristleri, ve Psikologları saymak gerekiyor. Kurum olarak ayrıca Sosyal Pediatri Merkezleri, Okul Danışma Servisleri düşünülebilir.
Hangi muayeneler gereklidir?
DİKKAT eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu tanısını koymak için birçok testin yapılması gerekir. Hekimler her şeyden önce aynı şikayetleri gösteren başka bir hastalık olup olmadığını araştırırlar. Örneğin guatr olarak bilinen tiroid bezinin fazla çalışması veya kansızlık. Süreğen kurşun zehirlenmesi, çevresel etkenler de düşünülmelidir. Bu nedenlerden dolayı genelde kan muayenesi yapılır. Davranış sınırlarını göstermeme, fazla şımartma, kuralsız ve tutarsız eğitim, dayak atma, aşırı televizyona bakma gibi çocuk yetiştirmede yapılan bazı hataların veya çeşitli ailevi sorunların benzer şikâyetlere yol açtıkları bilinmektedir. Bilişsel işlevlerin bozulması, motor ile dil gelişimindeki gecikmelerin oransız olarak sık görülmesi sebebiyle psikolojik testler, zeka testi, gelişim testleri yapılmalıdır. Ayrıca algılama bozukluklarının bulunup bulunmadığı tepit edilmelidir. Gözlem formlarının doldurulması tanıda yardımcı olur. Hastalığın doğru teşhis edilmesi bir kaç hafta alabilir.
Tedavi konusunda neler söylenebilir?
Kesin tanı konduğunda uzun süreli ilaç tedavisi çok fayda eder. İlaç tedavisi doktor kontrolü altında uygulanır. Tedavide kullanılan ilaç Methylphenidat (Firma adları: Ritalin, Medikinet) uzun süredir bilinmektedir. Tedaviye başlamadan önce tanı bir doktor tarafından konmalıdır. Bu ilaç ancak gerekli bütün testler yapıldıktan, teşhis kesin olarak konduktan sonra verilir. Motor veya algılama bozukluklarında ergoterapi alıştırmaları düşünülebilir. İlaç tedavisinin yanı sıra çocuk yetiştirme konusunda uzman danışmanlık ile çocuklara davranışsal yaklaşım yöntemlerinin tekrar gözden geçirilmesi çok önemlidir. Ailesel sorunlarda “Sistemik Aile Terapisi” çözüm bulmada yardımcı olabilir. Dövüp dayak atma gibi cezalandırmalar sorunları daha kötüye götürür. Çocuklarımızı yetiştirirken cezalandırmaktan çok ödüllendirme yöntemine başvurmalıyız. Ancak bu disiplinsiz yetiştirme anlamına gelmez elbette. Sadece çocuklar çok hareketli veya okulda başarısız diyerek ilaç verilmesi sakıncalıdır. İlacın uyku ve iştah değişikliği, bazen tiklerin artması gibi yan tesirleri olmasına rağmen doğru teşhis konduğunda ve devamlı doktor kontrolünde olduğunda bir sorun çıkmaz. Bu durumlarda genelde Methylphenidat iyi sonuçlar verir. Önemli olan önceden dikkat eksikliği bozukluğunu taklit eden diğer hastalıkların bulunmadığının kanıtlanmasıdır. Buna benzer göstergeler tiroit bozukluğu, sara, görme veya duyma yetersizliklerinde de görülebilir. Kurşun zehirlenmesi, zeka geriliği, ruhsal hastalıklar ayrıca sosyal veya aile çevresindeki değişimlerde de rastlanabilir. Örneğin ana babadaki ruhsal bozukluklar, çocuğu şımartma, sinirlilik, uygun olmayan okula gönderme, ana babanın ayrılma durumu evdeki düzensizlik, v.b. durumlarda olabilir. Davranış tedavisi veya sistemik aile tedavisi, çevresel girişimler çoğu kez tek başına olumlu sonuçlar verebilir. İlaç tedavisine karar verilirse bu tedavi yöntemleriyle birlikte yürütülmesi daha faydalı olur. Karşılanmamış duygusal ve eğitimsel gereksinimler bulunduğunda ilaçların yararlı etkileri anlamlı derecede düşer. Bu çocuklara karşı uygun davranış biçimi, ailelere destek sağlama ve istek halinde eğitmenlere bilgi verme tedavide etkin olur. Çocuklara karşı kararlı, tutarlı davranma, cezalandırma yerine olumlu gelişmeleri ödüllendirmeyi ön planda tutulmalıdır. Konuşurken mümkün derece çocuğun gözüne bakma, bazen sırtını veya elini tutarak dokunma iyi neticeler verir. Okulda çocuk ön tarafa, sakin bir çocuğun yanına ve öğretmenin görebileceği, çabuk gidip dokunarak temas kurabileceği ve uyarabileceği bir yere oturtulmalıdır. Ergoterapi tedavisi algılama bozuklukları var ise uygulanır. Bu algısal gelişimin, becerilerin, yeteneklerin desteklenmesi ve geliştirilmesi açısından olumlu olabilir. Öğrenme yetersizlikleri varsa pedagojik yöntemlerle karşılanır. Çocuklara gerekli zaman ayrılmalı sakin ve izah ederek iletişim yaşına uygun bir şekilde sağlanmalıdır. Ana babanın ve ailenin rolü çok önemlidir.
Birkaç örnek vaka.
Konuşması gecikmiş bir çocuktu
Üç buçuk yaşındaki bir çocuğu getirmişti ailesi. Çocuğun konuşması gecikmişti ama anne, “benim çocuğum hareketli, yerinde durmuyor” diyerek gelmişti. Gelişimi normaldi ama konuşması birkaç ay geriden geliyordu. Ve terapi esnasında çocukta aşırı hareketlilik yoktu. Ailenin anlatımına göre, çocuk uyumuyor, yemek yemiyordu. Ne kadar dışarıda gezse de bir türlü yorulmuyordu. Görüşmede çok hareketli görünmediğinden aileden alınan bu bilgi çok önemliydi. DİKKAT eksikliği hiperaktivite olan çocuklarda konuşma güçlüğü de görülebiliyor. Bu çocuk ailenin anlatımlarına bakıldığında, böyle bir sorun yaşıyordu. İlk görüşmede ilaç vermeyi düşünmedik. Üç yaş iki aylık olması bunda bir etkendi. İlk değerlendirmemiz sonrasında eve gittiklerinde çocuğun uyuma şekli değişti. Odasına farklı bir hava verildi. Yemekler onun isteyeceği şekilde planlandı. Günde üç kere dışarı çıkarıldı ama buna rağmen çocuk aynen devam etti. Aile ilaçsız tedaviden yanaydı ama tedavinin devamında ilaçla tedaviye devam etmeyi gerekli gördük. Sonuç başarılıydı. Çocuğun dikkati çok dağınık olduğu için dışarıdan gelen uyarıları alamıyor ve konuşmayı toparlayamıyordu.
Beş yaşında dikkat eksikliği vardı
Beş yaş sekiz aylık bir çocuk. Geldiklerinde okula başlayacağı zaman DİKKAT eksikliği olduğu söylenmişti. Kliniğimizde nöropsikolojik testler yapıldı. Gelişimsel test yapıldı. Bu yaş çocuğuna zeka testi de yapılıyor. Kişisel, sosyal, testlere bakılıyor. Hepsine bakıp değerlendirdik. Daha sonra 4-8 yaş arasında çocuklara uyguladığımız el, göz koordinasyonu, görsel algı testide yaparak ileride dikkat eksikliği yaşayıp yaşamayacağını anlamaya çalıştık. Bunlara ek olarak okula hazırlık testi, sözel, sayısal beceri alanları, işitsel alan gibi testleri de uyguladık. Tüm bunların sonunda çocukta hiperaktivite olmadığı görüldü ama yoğun dikkat eksikliği vardı. Eğitimi buna göre yaptık. Kağıt kalem eğitimi dediğimiz, el göz koordinasyonu, şekil zemini ilişkisini aktaracak çalışmalar yapıldı. Türkiye’de sadece merkezimizde uygulanan rehacom sistemi var. İdrak muhakemesini geliştirmek üzere ayarlanmış bilgisayarlı bir çalışma sistemi bu. Frontal bölgede DİKKATi artıran çalışmalar yapıyoruz. Çocuğun tedavisi başarıyla devam ediyor.
On dört yaşında davranış bozukluğu vardı
Diğer bir örnek, 14 yaşında bir çocuk. Geçmişinde hiperaktivite ve DİKKAT eksikliği tanısı konmamıştı. Kliniğimize davranış bozukluğu ile geldi. Hiperaktivite ve dikkat bozukluğu tedavi edilmediğinde davranış problemi oluşuyor. Kontrolsüzlük vardı, öfke patlaması yaşıyordu. Evde şiddet uyguluyordu. Okul arkadaşları ile kavga ediyordu. Şiddet filmleri izliyordu. Çevresel düzenlemeler yaptık. Anne ile nasıl davranacağına ilişkin çalışmalarıyla birlikte çocuğa DİKKAT çalışmaları yapıldı. Tedavi başarıyla sonuçlandı.
Otistik çocuk ve hiperaktivite sorunu
Otizm nedir?
Çok genel olarak yaygın gelişimsel bozukluk yelpazesi içinde bir bozukluktur. Genel olarak davranışlardaki çevreye olan ilginin eksikliği, karşılıklı iletişimdeki eksiklik, iletişim becerilerindeki eksiklik olarak tanımlanabilir. On iki yaşında bir çocuktu. Ağır otistik bir vakaydı. Aynı zamanda mental reterdasyonu vardı. Ev içinde aşırı hareketli bir çocuktu, göz kontağı yoktu. Yemek yemiyor, enerjisini boşaltamıyordu. Ajitasyonu çok fazlaydı. Bu durumda madikal tedavi gerekiyordu. Test pek mümkün olmadığından gözlemler önem kazanıyor. Bu noktada en önemli veri aldığımız kişiler aile bireyleri oluyor. İkincisi olarak da klinik gözlem önemli. Buna göre karar veriyoruz. Eğer çocuk hiperaktif ise bir psikiyatri uzmanı görüyor.
Manik fazda olanlarla hiperaktifler karışır mı?
Hiperaktif oldukları düşünülerek tedavi edilen hastalar var ama aslında manik fazda oluyorlar bu çocuklar. Her hareketli çocuk hiperaktif değildir. Manik hastaları ayırt etmek için hareketlilikle beraber, duygu durumunda da bir fazlalık olmalıdır. Mesela çocuk kendini çok iyi hisseder ve davranışları da bunu destekler. Hiperaktif çocuklarda ise bu durum geçicidir. Ayrıca manik fazdaki çocuğun erotomanik denen cinsel dürtüleri artar ve çok para harcar.
Hangi rahatsızlıklar hiperaktiviteye zemin hazırlar?
Hiperaktivite dikkat eksikliği bozukluğunda olur, mental reterdasyonda olur ve bununla beraber gelişebilir. Zeka özrü olanlarda da ayrıca bu olabilir. Otizm ve buna benzer yaygın gelişimsel sorunlarda olur. Bu aşırı hareketlilik demektir. Bipolar bozukluğun mani evresinde de olur.
Hiperaktivitenin neden olduğu rahatsızlıklar hangileridir?
DİKKAT eksikliği hiperaktivite bozukluğu, manik evre ile karışıyor. Manik bir hasta bazen hiperaktivite diyerek tedavi edilebiliyor. Büyük çoğunluğunun yüzde 30′luk kısmı kendiliğinden ergenlik döneminde düzelir. Bir kısmı davranış bozukluğu eklenerek büyür. Topluma uyum sağlayamamam gibi problemler yaşanır. Bir kısmı da dikkat eksikliği ile gider buda ileride iş yaşamını bozar.
Tedavi olmazsa bu sorun nelere yol açar?
Özgüven eksikliği yaşar. Kendi kardeşlerinin sosyokültürel gelişimine bakılırsa bu çocuğun yaşantısı onlara göre daha alt seviyede olduğu görülür.
Toplumda görülme oranı nedir?
Yüz çocuğun 4-5′inde görülür. Her sınıfta vardır. Erkek çocuklarında kızlara göre daha fazladır. Erkek çocuklarda tanı çok kolay konulur, yaramazdırlar çünkü. Kızlar da hareket ön planda olmadığından göze batmaz. Bu nedenle daha geç tanı konur.
Tedavi süresi uzun vadeli midir?
İki aşamalıdır. Anlık tedavi ve uzun vadeli tedavidir bunlar. Anlık tedavi okul uyumunu sağlamak, ders çalışmasını ve aile uyumunu çözmektir. Uzun vadeli tedavi ise uyum problemleri ve kişilik gelişimi ile ilgili yapılacaklar olanlardır. Kişilik gelişimi sırasında bu çocuklarda bazı yapı taşları oluşmamış oluyor. Bu çocuklara sürekli uyarı yapmak özgüveni azaltıyor. Öğrenme süreci bozuluyor ve nerede nasıl davranacağını öğrenemiyor. Yanlış öğreniyor. Bunları tek tek düzeltmek gerekiyor.
Ailenin fark etmesi için neler gerekiyor?
Çocuk dikkatsizce hatalar yapar. Farklı renk çorap giyebilir. Eşyalarını sık sık unutur onlara sahip çıkamaz. Seslenildiğinde duymuyormuş gibi bir havası vardır. Kendisiyle konuştuğunuzda dinlemiyormuş izlenimi verir. O anki DİKKATleri iyidir ama iradi DİKKAT denilen bir şeye uzun süre konsantre olması yoktur. Ailelerin bu belirtilere dikkat etmeleri yerinde olur.
Terapi sürecinde neler var?
Bilişsel davranışçı terapiler yapılabilir. Ortamı düzenlemek için aile danışmanlığı alınmalıdır. Önce özgüven kazandırıyoruz. Bir ödev veriyoruz ve buna belirli bir süre tayin ediyoruz. Bu başarıldığında çocuk ödül alıyor. Aferin deniliyor sonra ikinci ödeve geçiliyor. Bunlar genellikle kağıt kalem ile yapılan ödevler şeklinde oluyor. Ya da iletişim becerilirini artırıcı ödevler şeklinde düzenliyoruz. Bir hikaye okunuyor ve sonucu tahmin edilmeye çalışılıyor. Çocuk her yaptığı olumlu davranış için ödül alırken yapamadıkları için bir şey almıyor.
Dürtüsel çocuklarda yaptığımız çalışmalarda davranışını yapmadan önce dur ve düşün diyoruz. Bu şekilde çocuk önce durmaya sonra düşünmeye sonra da hareket etmeye alıştırılıyor. Hiperaktivitesi yüksek olanlarda belirli dakikalar konuyor. Belirli parçalara bölünüyor zaman ve kısa ödevler veriliyor. Genelde ‘hiperaktif çocuklar zeki olur’ şeklinde bilinen yanlış bir kanı vardır. Hiperaktivitenin zeka ile ilgisi yoktur. Her zeka yaşında görülebilir. Sadece zeka biraz yüksek olduğu için ders başarısı iyi gidiyor ve durum kamufle oluyor.
Davranışçı tedaviler yapılır. Çocuğun gelecek için özgüvenini bozmayacak aile eğitimi gereklidir. Görmezden gelinebilecek şeyler için çocuğu uyarmamak lazım. Fincanı düşürüp kırmasına, koşmasına engel olunmamalıdır. Uyarmak yerine aileler dokunulmaması gereken şeyleri ortadan kaldırmalıdırlar.
Tedavi aşaması
En fazla önde giden semptoma göre değerlendirip tedaviyi ona göre yönlendiriyoruz. En çok kullanılan ilaçlar uyarıcı ilaçlardır. Bunlar ters etki yapıyor ve hareketliliği azaltıyor. İlaç tedavisinin uzun bir süreci var. Burada ailenin gücü de devreye giriyor finansal olarak. Bu tedavi planında eğer ilaç tedavisi yer almazsa çok daha uzun sürer. İlaçla tedavisi psikoterapi ile birlikte götürülmelidir.
Çevrelerinde yaşayanlara öneriler
* Sınıfta başarılı bir çocuğun yanına oturtmalı, ön sıraya oturtmaları iyi olur, kısa ödevler verip onları kontrol etmek gerekir.
* Anne ve baba çocuğun ders çalıştığı ortamı dikkati bozmayacak tarzda düzenlemesi gerekir. Çocuğu yüreklendirmek ve başarılarında onu ödüllendirmek unutulmamalıdır. Çocukla zıtlaşmamalıdır. Başarı elde etmek için adım adım gitmek lazımdır.
* İlaç tedavisinin en az iki sene sürdüğü ve sabır gerektiği bilinmelidir.
* Tedavi edilmezse davranış bozukluğu yüzde 40 oranında olmaktadır.
* Suça bulaşıp hapse girme, kaza yapma, alkol ve uyuşturucu bağımlısı olma riskleri fazladır.
* Annenin hamilelik sürecinde yaşadığı sıkıntılar vardır. Stres nedeniyle uyku düzeni bozulur. Buda bazı durumlarda hiperaktiviteye neden olabilmektedir. Annenin kokain kullanması da hiperaktiviteye neden olabiliyor.
Özetlersek;
Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu üç temel özellik göstermektedir.
Bunlar aşırı hareketlilik, dürtüsellik (istekleri ertelemekte güçlük) ve dikkat eksikliğidir.
Aşırı Hareketlilik: Çocuklar erişkinlere göre daha canlı ve hareketlidir. Ancak bu hareketlilik çocuğun kendi yaşıtlarıyla karşılaştırıldığında belirgin düzeyde daha fazla olduğunda aşırı hareketlilikten söz edilir. Ayrıca bu hareketlilik, oyun, anaokulu ve okul gibi günlük işlevlerde aile veya öğretmenler için sorun oluşturduğunda aşırı hareketlik diye nitelendirilir.
DİKKAT Sorunları: DİKKATin bir noktaya toplanabilmesinde güçlük, dış uyaranlarla dikkatin çok kolay dağılabilmesi, unutkanlık, eşyalarını veya oyuncaklarını sık sık kaybetme ve düzensizlik gibi belirtiler dikkat sorunları bulunduğunu gösterir.
Dürtüsellik: Acelecilik, istekleri erteleyememe, sorulan sorulara çok çabuk yanıt verme, başkalarının sözlerini kesme ve sırasını beklemekte güçlük çekme gibi özellikler dürtüsellik sorunları bulunduğunu düşündürür.
DİKKAT eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan çocuklar üç ayrı grupta yer almaktadır:
A- Hem DİKKAT hem aşırı hareketlilik-dürtüsellik sorunları olanlar.
B- Sadece dikkat sorunları olanlar.
C- Sadece aşırı hareketlilik-dürtüsellik sorunları olanlar .
Erken dönemde başlama (genellikle yaşamın ilk 5 yılı içinde), kötü organize olmuş, iyi regüle edilememiş aşırı aktiviteyle birlikte bilişsel olarak katılınan aktivitelerde ısrarın ve bir aktiviteyi tamamlamadan diğerine geçme eğiliminin olmasıyla karakterize bir grup hastalıktır. Diğer birçok anormallikle de bağlantılı olabilir. Hiperkinetik çocuklar sıklıkla dikkatsiz ve impulsif, kazaya uğrama eğilimli ve kurallara kasıtlı olarak itiraz etmekten ziyade düşüncesizce ihlal sebebiyle kendilerini disiplinde sorun yaşayan çocuklar olarak bulurlar. Onların erişkinlerle ilişkisi normal dikkat ve çekinmenin olmayışı sebebiyle sıklıkla sosyal olarak bozulmuştur. Diğer çocuklar arasında popüler değillerdir ve izole hale gelebilirler. Kognitif fonksiyonların bozulması olağandır ve motor ile dil gelişimindeki spesifik gecikmeler oransız olarak sıktır. Sekonder komplikasyonlar disosyal davranış ve düşük öz-saygıdır.
Hiperaktivite ve zekâ
Toplumumuzda “hiperaktif çocuk zeki olur ” gibi yanlış bir düşünce vardır. Oysa hiperaktivite, beyindeki DİKKAT ve davranış kontrolü ile ilgili kısımların normalden farklı işlemesi ile meydana gelen bir rahatsızlıktır ve çok fazla çocukta görülür. Bu çocukların çoğu normal zekaya sahiptir. Hem hiperaktif hem de zeka seviyesi yüksek çocuklar da olabilir. Ancak bu çocukların zeka seviyelerinin yüksek oluşu hiperaktivitelerine bağlanmamalıdır. Ayrıca hiperaktif olduğu halde zeka sorunu yaşayan çocuklar da vardır. Hiperaktivite ile zeka arasında bir bağlantı yoktur. Bu sorunu yaşayan ebeveynler “demek ki çocuğum çok zeki ” deyip hiperaktivite sorununa duyarsız kalmamalıdırlar. Ayrıca hiperaktivite kalıtımsal olabilmektedir. Kalıtımsal oluşu zamanla düzeleceğini göstermez. Yani ” ben de böyleydim, geçer ” deyip beklemek çocukta hiperaktivitenin yanısıra özgüven, sosyalleşme v.s. gibi sorunlarında zamanla baş göstermesine neden olabilir.
Her hareketli çocuk hiperaktif değildir
Toplum içinde yanlış bir inanış vardır. Buna göre aşırı hareketli her çocuk “hiperaktif ” damgası yer. Oysa hiperaktivite psikiyatrik bir bozukluktur ve tedavi gerektirir. Dikkat dağınıklığı, iç denetimini sağlayamama ve aşırı hareketlilik belirtileridir. Çocuğunuz sadece aşırı hareketli ise ve diğer belirtileri göstermiyorsa ona “hiperaktif ” denemez. Çok hareketli olmak ise hemen her çocuk için mümkündür. Özellikle aşırı hareketlilik erkek çocuklarında daha fazla görülür. Bilindiği gibi çocuklar çok hızlı büyür ve gelişirler. Bu hızlı hormonal değişim ile birlikte vücutlarında enerji birikimleri oluşur. Bazı çocuklar bu enerjilerini sınırlı mekanlar olan evlerde veya okullarda boşaltamayabilirler. Bu sebeple hareketlerini sınırlayamaz ve bize taşkın gelen davranışlarda bulunurlar. Buna dayanarak çocuğa hiperaktif damgası vurulmamalı ve çocuğa enerjisini boşaltacağı meşru zeminler oluşturulmalıdır. Bu çocuklara toprak, su veya çamurla oynama fırsatı verilebilir veya spora yönlendirilebilir.
İmpulsivite (dürtüsellik)
Bireyin kendini kontrol edebilmesinde bir sorun olmasıdır. Bu tür bireyler yapacakları şeyin sonucunu da düşünmezler, akıllarına geleni hemen yaparlar ya da hemen söylerler. Acelecilik, istekleri erteleyememe, söz kesme, sıra bekleyememe gibi özellikleri olan kişilerde, bu sorunun olduğu düşünülür. Sonuçta kendisi ve çevresindekiler için zararlı olabilecek fevri hareketleri ve sınır tanımadaki zorluklan davranış sorunlarının ilk habercileri gibidir. Yaşıtlarıyla birlikte olduklarında olaylara aşırı tepki vermeleri ve fiil ve sözle arkadaşlarını rahatsız etmeleri nedeniyle toplum içinde istenmeyen adam ilan edilirler.
Alt tipleri:
Dikkat eksikliği hiperaktivite: Bileşik Tip
Klasik anlamda DEHB dendiğinde anlaşılan bileşik tiptir. Dikkat eksikliği belirtilerinin yanında hiperaktivite belirtilerde bulunmaktadır. Küçük yaşlarda daha çok hiperaktivite ve dürtüsellik belirtileri ön planda olmaya başlanır.
Dikkat eksikliği hiperaktivite, hiperaktivite ve impulsivitenin önde geldiği tip
Hiperaktivite impulsivite belirtileri belirgin iken eksikliği belirtileri daha az gözlenir. Genellikle ders başarılan kötü değildir. Ancak bulundukları ortamda hiperaktivite ve impulsiviteleri nedeniyle uyum sorunu yaşarlar.
DİKKAT eksikliği hiperaktivite: Dikkatsizliğin önde geldiği tip
DİKKAT eksikliği belirtileri belirgin iken hiperaktivite ve impulsivite belirtileri daha az gözlenir. Genellikle ders başarıları iyi değildir. Ancak hiperaktivite ve impulsiviteleri belirgin olmadığından uyum sorunu yaşamazlar. Bu gruptaki çocuklar sosyal uyum sorunu yaşamadıkları için genellikle tedaviye getirilmezler ve ailesi tarafından tembel ya da okumak istemiyor diye nitelendirilirler.
Görülme yaşı, cinsler arası fark ve görülme sıklığı
Belirtilerin yedi yaşından önce başlaması gerekir. Genellikle 4-5 yaşlarında belirtiler belirgin hale gelir. Ancak bir kısmı bebekliklerinden itibaren huysuzlukları, az uymaları ve az yemeleri ile dikkat çekerler. Okul döneminin başlamasıyla DİKKAT eksikliğine bağlı öğrenme sorunlarının gündeme gelmesi ve arkadaşlarıyla olan sorunları aileyi tedirgin etmeye başlar. Ergenlik döneminde ise okul başarısızlığı yanında davranış sorunları ve aileye karşı gelişen tutumlar gözlenir. Ergenlikte aşırı hareketsizlik azalır ve yerine çabuk sıkılma ve dikkat eksikliği kusuru belirgin olur.
Erkek çocuklarda kızlara oranla daha sık görülür. Erkek çocuklarda genellikle hiperaktivite ve impulsivite belirtileri ön planda iken, kız çocuklarında daha çok DİKKAT eksikliği belirgindir. DEHB her kültür ve toplumlarda görülen bir bozukluktur. Toplumda görülme sıklığı farklı araştırmalarda farklı sonuçlar elde edilmesine karşın % 5-6 gibidir.
Nedenleri
Son 15-20 yılda yapılan araştırmalar DEHB’ nun organik kökenli olduğu görüşü hakim kılmıştır. Yeni araştırmalar beyin glikoz metabolizmasındaki bozukluklar üzerinde yoğunlaşmıştır. Bu çocuklarında özgeçmişlerinde hamilelikte ilaca maruz kalma ve intra uterin enfeksiyonlar, zor doğum, düşük doğum ağırlığı geçirilmiş M.S.S. enfeksiyonlar dikkat çekmiştir. Bozukluğun genetik geçiş üzerinde durulmuş ve bu çocukların birinci dereceden akrabalarında DEHB oranı daha yüksek bulunmuştur. Kaotik aile yapısında yetişen ve ağır ihmal ve tacize maruz kalan çocuklarda da DEHB belirtileri gözlenebilmektedir. Bu arada dersleri kendisine çok zor ya da çok hafif gelen bir çocukta da bu tür davranışlar gözlenebilir. Büyüme döneminin çeşitli evrelerinde çocukların büyük çoğunluğunda dikkatsiz, aşırı hareketli ya da dürtüsel davranma eğilimi görülebilir. Ancak, bu her zaman onlarda DEHB olduğu anlamına gelmez. Okul öncesi dönemde çocuklar çok hareketli olur ve enerjilerini harcamak isterler. Ergenlik dönemindeyse, düzensiz, dağınık ve otoriteye karşı gelme eğilimi göstermeleri, yaşanılan boyunca dürtülerini kontrol etme sorunu yaşacaklarını göstermez, DEHB, ciddi ve uzun sürebilen bir terapi ve ilaç tedavisi gerektirebileceği için, uzman birinin bu tanıyı koyması çok önemlidir.
DİKKAT Eksikliği Ölçütleri
1 - Belirli bir işe dikkat vermede zorlanma.
2 - DİKKATin kolayca dağılması.
3 – DİKKATsizlikten kaynaklanan ufak hatalar yapma.
4 - Başlanan işin yarım bırakılması.
5 – Kendisiyle konuşulurken dinlemiyormuş gibi görünme.
6 - Görev ve etkinlik düzenlemede zorlanma.
7 – Ev ödevi, sınav gibi düşünsel çaba gerektiren işleri yapmaktan kaçınma.
Nedeni?
Yapılan istatistiksel çalışmalara göre, ilköğretim çağındaki çocuklarda yaklaşık % 3-5 oranında DEHB görülüyor. Çocuklar arasında en sık rastlanan bozukluklardan biri olan DEHB’nun erkeklerde görülme oranı da kızlardakinin 2-6 katıdır. Bu verilerden yola çıkan uzmanlar, ülkemizde ilköğretim çağındaki yaklaşık 1 milyon çocukta bu bozukluğun görülebileceğini söylüyorlar. Peki, ama neden? Bu bozukluğa neden olan şey ne? Çocuklarında DEHB olduğunu öğrenen ailelerin sordukları ilk sorulardan biri de “Neyi yanlış yaptık?” oluyor. Aslında henüz kimse DEHB’na neyin neden olduğunu kesin olarak bilmiyor. Bu durum her ne kadar ailelerin geçerli bir neden bulma çabalarına yardımcı olmuyorsa da, bilim adamları DEHB’nin ortaya çıkma nedenini bulmak, daha etkili tedavi yöntemleri geliştirmek hatta günün birinde DEHB’yi önlemek için çalışıyorlar. Bununla birlikte, şimdiye kadar yapılan tüm çalışmalar, bu bozukluğun çevresel etkenlerden değil, biyolojik nedenlerden kaynaklandığını gösteriyor.
DEHB nedenlerine ilişkin bilinen yanlışlar
Yaklaşık 100 yıldır yapılan araştırmaların bir kısmı sonuçsuz kalmış, bir kısmı kimi savların doğru olmadığını kanıtlamış, bir kısmının da üzerinde hâlâ çalışılıyor. Bilim adamlarını hayal kırıklığına uğratan ilk sav, DEHB’nin bir beyin hasarı, beyin iltihabı ya da doğumda meydana gelen bir komplikasyondan kaynaklandığı yolunda ortaya atılan olmuş. Her ne kadar kafa yaralanmalarının birçoğundan sonra dikkat sorunları yaşansa da, DEHB olanların içinde beyin hasarına uğramış olanların sayısı dikkate alınmayacak kadar küçük olduğu için bu sav rafa kaldırılmış.Beyin görüntüleme tekniklerinin gelişmesiyle, yapılan çalışmalar da hız kazanmış, özellikle Bilgisayarlı Tomografi ve Manyetik Rezonans görüntüleme yöntemleri yardımıyla yapılan karşılaştırmalarda, DEHB olanlarda beynin ön bölgesinde ve bu bölgeyle ilişkili yapılarda farklı simetrilere ve büyüklüklere rastlanmış. Ayrıca, beyni iş başındayken gözlemlemeyi sağlayan Pozitron Emisyon Tomografisi (PET) yardımıyla yapılan araştırmalarla beynin, dürtüselliği ve dikkati kontrol eden bölgeler ince kullanılan şeker düzeyi ölçülmüş. Şeker, beynin en önemli enerji kaynağı; bu nedenle ne kadar şeker kullanıldığının ölçülmesi beyni etkinlik düzeyini görebilmek için iyi bir gösterge olarak kabul ediliyor. Araştırmaya göre, DEHB olanların beyinlerinin ön bölgelerinde şeker kullanımı daha düşük çıkmış. Bu da DEHB olanlarda beynin DİKKAT ve dürtü kontrolü sağlayan bölgelerinde daha az şeker kullanıldığını, bir başka deyişle bu bölgelerin normalden az çalıştığını gösteriyor. Uyarıcı ilaçlar verildiğindeyse, bu bölgelerde şeker kullanımı ve kanlanmanın normal düzeye çıktığ saptanmış. Bu saptamalardan sonra, beynin bu bölgelerinin neden daha az etkin olduğunun yanıtını bulmak İçin çalışmalar başlatılmış. Henüz bunun nedeni kesin olarak bulunabilmiş değil ama, hamilelik döneminde bebeğin beyninin gelişimini etkileyen birtakım etkenlerin bunda önemli rol oynadığı düşünülüyor. Örneğin, annenin hamilelikte sigara, alkol ya da uyuşturucu/uyarıcı bazı maddeleri kullanmış olması ya da birtakım zehirli maddelere maru2 kalınmış olması beynin gelişimini etkileyebilir.
DEHB ve Kalıtım
Üzerinde durulan bir diğer neden de, kalıtım. Yapılan araştırmalarda, DEHB olan çocukların yakın akrabalarından en az birinin de aynı sorunla yaşadığı belirlenmiş. Çocukluğunda ya da gençliğinde DEHB olan babaların en az 1/3′inin çocuğunda da DEHB’ YE rastlanıyor. Ayrıca tek yumurta ikizleri üzerinde yapılan araştırmalarda ikizlerden birinde DEHB varsa diğerinde de görülme olasılığının % 80-90 oranında olduğu saptanmış Bu da DEHB’ DE kalıtımın ne kadar önemli bir rol oynadığını gösteriyor.
1990′da Ulusal Beyin Sağlığı Enstitüsü’nde (NIMH) kaydedilmiş bu beyin görüntüsü, ADH]
ile beynin kimi bölgeleri arasındaki ilişkiyi ortaya koyan ilk kanıt. Kırmızı renk beynin aktif
bölgelerini gösterirken, koyu renkler aktif olmayan bölgeleri gösteriyor.
Dikkat eksikliği-hiperaktivite bozukluğuna eşlik eden belirtiler neler?
a-) Dağınıklık,düzensizlik
b-) Dalgınlık, hayal kurma
c-) Tutarsızlık
d-) Koordinasyon güçlükleri, sakarlık
e-) Bellek sorunları
f-) Uyku sorunları
g-) Sosyal ilişkilerde sorunlar
h-) Saldırgan davranışlar
i-) Özgüven ve öz saygının azalması
Her çocukta bu belirtilerin tümü bulunmayabilir. Tanı için bu belirtilerin görülmesi şart değildir, ancak bunların var olması tanıyı destekler. Bu belirtilerin yanı sıra bu kişilerde; enerjik olma, yaratıcılık, sıcak kanlı ve cana yakın olma, esneklik, hoşgörü, risk alabilme gibi olumlu özelliklerde görülür.
* Belirtileri nelerdir?
Sıklıkla bacaklarda karıncalanma, elektriklenme, bacak kemiklerinde kaşıntı, bacakların içinde baloncukların dolaşması gibi son derece zengin bir tanımlama yelpazesine sahip. Bacaklarda tanımlanan hisler yürüme ve hareketle geçiyor. Ancak hareket durduğunda tipik olarak tekrar ortaya çıkıyor. Dolayısıyla huzursuz bacak sendromu sıklıkla uykuya dalma güçlüğüne yol açıyor. Çocuklarda büyüme ağrıları, uykuya direnç gösterme ve uykuyu dalma güçlükleriyle karışabiliyor. Bu çocuklar uyku sırasında aşın hareket ediyor ve sık sık uyanıyorlar. Sabahları ise zor ve yorgun kalkıyorlar. DEHB ‘nin görülme sıklığı ortalama %4 civarındadır. DEHB’nin nedenleri arasında genetik yatkınlık, beynin farklı yapısal ve fonksiyonel işleyişi ve çevresel etmenler vardır. DEHB’nin belirtileri dönemlere göre farklılık gösterir:
Bebeklerde belirtiler
Bebeklerde belirtiler çoğu kez uykuda düzensizlik, yeme problemleri, aşın huzursuzluk ve ağlama şeklinde görülür.
Uyku bozukluğu, uykunun az veya kısa periyotlar halinde olmasına neden olur. Yeme problemi, zayıf emme veya beslenme süresince ağlamayı kapsar, verimli emme veya beslenme ritmini oturtmak mümkün olmaz. Bebek emeklemeye başladığında sürekli hareket halinde bulunur.
Yürümeye başlayan çocuklarda ve okul öncesi dönemde belirtiler
Normal okul öncesi çocuklar çok aktif, kısa DİKKAT süresine sahip ve oldukça dürtüseldir. Yapılan çalışmalar okul öncesi hiperaktif çocukların serbest oyun alanlarında normal kontrol gruplarından daha aktif olmadıklarını göstermiştir. Genel olarak, bu yaş grubunda hiperaktif çocuklar, sürekli koşan, hiç yürümeyen, sürekli gitmeye hazır, odaklandıkları aktiviteleri sürekli değiştiren, amaçsız ve maksatsız olma ile kendini gösterir. Uzun süre sessiz oturmakta güçlük çekerler. Çocuklar çok aktiftirler fakat zayıf koordinasyon ve beceriksizlik nedeniyle kazalara oldukça eğilimli olurlar. Sürekli uyku düzensizliği ile çocuklar az ya da kısa periyotlarla uyur. Bu tür çocukların davranışları tahmin edilemez, sıklıkla da tehlikeli olur. Ailelerin bu çocuklardan şikayetleri, söz dinlememeleri, hatalarından ders almamaları, cezalara veya övgüye cevapsız görünmeleri, ailelerin azaltmaya çalıştıkları davranışlara devan etmeleridir. Dikkat problemi olan bu yaş grubu çocuklar aktivitelerini sıklıkla değiştirirler.
İlkokul çocuklarında belirtiler
Bu tür çocuklar rahatsızlık ve yerinde duramama sonucunda sınıfta yerinden ayrılma, etrafta dolaşma veya uygunsuz aktivitelerle başkalarının dikkatini çekerler. Hiperaktivite aynı zamanda bir yemek,bir hikaye, bir oyun veya bir tv programı boyunca oturulamama şeklinde de ortaya çıkar. Serbest bir oyun çevresinde artmış aktivite kendini diğer çocuklan fiziksel kontakla rahatsız etme şeklinde gösterir. Bu da sıklıkla diğer çocuklarla kavga etme ve çekişme şeklinde sonuçlanır. Dürtüsellik düşünülmeyen kontrolsüz davranışlarla karakterizedir: Yüksek raflarda dolaşma, balkondan sarkma veya sosyal olarak kabul görmeyen davranışlar; diğer çocukların oyuncaklarını alma veya şekerlerini çalma gibi. Dikkat problemi olan çocuklar sıklıkla bir aktiviteden diğerine kayarlar ve genel olarak yoğun dikkat gerektiren ödevlerde başarısız olurlar.
Ergenlikte belirtiler
Hiperaktivite geniş kas hareketlerinden küçük kas hareketlerine kayar (parmaklarım hafifçe vurma, bacağını sallama veya sandalyede sürekli pozisyon değiştirme). Hiperaktivite daha kabul edilebilir kanallara kayar (ör:spor).Dürtüsellik ergende kendisi ve ailesi için sorun olan artan tehlike, daha fazla problemlere sürüklenme gibi durumlarla devam eder. Dikkat eksikliği dikkatin kolay dağılması, görevleri tamamlamada başarısızlık, özel aktiviteler için kısa DİKKAT aralıkları ve bir aktiviteden diğerine kayma şeklinde karşımıza çıkar. DİKKAT problemi devam eden ergen başarısız olur.
DEHB olan çocuklardaki en önemli davranış biçimleri
DİKKAT süreleri azdır, dikkatleri dağınıktır, dikkatlerini yoğunlaştıramazlar.
Düşünce, duygu ve davranışlarını yeterli derecede denetleyemezler, düşünmeden harekete geçerler. Sabırsız, tez canlı, fevri, heyecanlı olabilirler.
Yaşıtlarına göre daha çok hareketli, bitmeyen enerjileri ile sürekli hareket halindedirler.
Zekaları yaşıtlarından daha geride ya da daha ileride değildir. Ancak olan kapasitelerinin altında akademik başarı gösterirler,
Bazılarında el becerileri yaşıtlarına göre daha az gelişmiştir. Örneğin, yazıları bozuk, sakarlıkları daha çoktur.
Bazılarında karşı gelme, davranış sorunları ve öğrenme güçlüğü görülür.
Başladıkları işi, ödevi, oyunu bitirmeden bırakabilirler veya başkasına geçebilirler.
Sıralarını bekleyemez, konuşmaları böler, sonuna dek dinlemeden yanıtlar verebilirler.
Acele okuduğu için yanlışlar yapar. Harf, hece, kelime atlayabilirler.
Yaşıtlarına göre dağınık, unutkan ve daha az düzenlidirler.
