Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
KÜLTÜR,EDEBİYAT MİZAH
Öykü-Hikaye-Kıssadan hisse
Derviş Olduğun İçin
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="ceylannur" data-source="post: 24321" data-attributes="member: 1208"><p><strong><span style="color: #ffffff">n</span></strong><span style="font-family: 'Verdana'">Sultan Mahmûd Gaznevî, bütün Asya'ya hâkim olduğu zamanda, Harkân şehrine yakın gelmişti. Adamlarından bir kaçını, Harkân'a Şeyh hazretlerinin huzûruna göndermiş ve Şeyh hazretlerini yanına çağırmıştı. Şeyh hazretleri buna karşılık, bir özür beyân ederek gitmek istemediler. Durum, Mahmûd Gaznevî'ye bildirilince,</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">- Haydi kalkınız! Zîrâ o, bizim sandığımız kimselerden değildir. Biz ona gidelim, dedi. Sonra kendi elbisesini Kâdı İyâd'a giydirdi ve kendisi de silâhtar olarak, Kâdı İyâd'ın yanında Ebü'l-Hasan-ı Harkânî'nin evine girdi. Mahmûd Gaznevî selâm verince, Ebü'l-Hasan hazretleri selâmını aldı. Fakat ayağa kalkmadı. Mahmûd Gaznevî, Ebü'l-Hasan-ı Harkânî'ye; </span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Verdana'">- Sultan için neden ayağa kalkmadınız?diye sorunca, Ebü'l-Hasan, Sultan Mahmûd'a; </span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Verdana'">- Mâdem ki seni öne geçirmişler, yanıma gel bakalım, dedi. Soruya o ânda cevap vermediler.</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">Sultan Mahmûd Gaznevî, Ebü'l-Hasan-ı Harkânî'ye; </span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Verdana'">- <span style="color: #0066cc">Bâyezîd-i Bistâmî </span>nasıl bir zât idi? diye sordu. </span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Verdana'">Ebü'l-Hasan-ı Harkânî: </span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Verdana'">- Bâyezîd, öyle kâmil bir velî idi ki, onu görenler hidâyete kavuşurdu. Allahü teâlânın râzı olduğu kimselerden olurdu, diye cevap verdi. </span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Verdana'">Sultan Mahmûd bu cevâbı beğenmedi ve; </span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Verdana'">- Ebû Cehl, Ebû Leheb gibi kimseler, Fahr-i kâinâtı, Server-i âlemi nice kere gördüler. Fakat hidâyete gelmediler. Hâl böyle olunca, Bâyezîd'i görenlerin hidâyete geldiklerini nasıl söylüyorsun? dedi. </span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Verdana'">O, Resûlullah efendimizden daha yüksek mi ki, iki cihânın efendisini, üstünlerin üstünü olan Allahü teâlânın sevgili Peygamberini gören, küfürden kurtulamadı da, Bâyezîd'i görenler mi kurtulur demek istedi. </span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Verdana'">Ebü'l-Hasan; </span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Verdana'">- Ebû Cehl ve Ebû Leheb gibi ahmaklar, Allahü teâlânın sevgili Peygamberini, insanların en üstünü olan hazret-i Muhammed (s.a.v) olarak görmediler. Ebû Tâlib'in yetimi, Abdullah'ın oğlu olarak gördüler. O gözle baktılar. Eğer, Ebû Bekr-i Sıddîk gibi bakarak, Resûlullah olarak görselerdi, eşkıyâlıktan, küfürden kurtulur, onun gibi kemâle gelirlerdi, buyurdu.</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">Sultan Mahmûd Han bu cevâbı çok beğendi. Din büyüklerine olan sevgisi arttı. Sultan Mahmûd; </span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Verdana'">- Bana nasîhat ediniz, deyince </span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Verdana'">Ebü'l-Hasan-ı Harkânî; </span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Verdana'">- Şu dört şeye dikkat et: Günahlardan sakın, namazını cemâatle kıl, cömert ol, Allahü teâlânın yarattıklarına şefkat göster, dedi. </span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Verdana'">Sultan Mahmûd; </span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Verdana'">- Bana duâ buyurun, deyince, </span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Verdana'">Ebü'l-Hasan-ı Harkânî; </span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Verdana'">- Ey Mahmûd, âkıbetin makbûl olsun,dedi. </span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Verdana'">Bunun üzerine Sultan Mahmûd, Ebü'l-Hasan-ı Harkânî'nin önüne bir kese altın koydu. Buna karşılık Ebü'l-Hasan, sultânın önüne arpa unundan yapılmış bir yufka ekmeği koydu. Sultan ekmekten bir lokma aldı. Fakat lokmayı yutamadı. Bunun üzerine Ebü'l-Hasan hazretleri; </span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Verdana'">- Bir lokma ekmeği yutamıyorsun. İster misin, şu bir kese altın bizim de boğazımızda dursun? Biz paralarla olan alâkamızı kestik. Şu altınları önümden alınız, dedi. Sultan, Ebü'l-Hasan'ın paraları almasını çok istedi ise de, kabûl etmeyince, ondan bir hâtıra istedi. Ebü'l-Hasan hazretleri ona hırkasını verdi.</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">Sultan Mahmûd giderken, Ebü'l-Hasan ayağa kalktı. Bunun üzerine Sultan Mahmûd; </span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Verdana'">- Geldiğim zaman hiç iltifat etmemiştin, fakat şimdi ayağa kalkıyorsun. O hâl niye idi? Bu ikrâm nedir? diye sordu. </span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Verdana'">Ebü'l-Hasan-ı Harkânî hazretleri;</span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Verdana'">- Buraya pâdişâhlık gururu ile beni imtihan için geldin. Şimdi ise dervişlik hâliyle gidiyorsun ve dervişlik devletinin güneşi üzerinde ışıldamaya başladı. Önce gurur içinde olduğundan dolayı ayağa kalkmadım. Fakat şimdi derviş olduğun için ayağa kalkıyorum." dedi.</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">Sultan, sonra gazâya gitmek üzere Harkân'dan ayrıldı. Sevmenât'a geldi. İçine mağlûb olma korkusu düştü. Birden atından inip, bir köşede Ebü'l-Hasan hazretlerinin hırkasını eline alıp; </span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Verdana'">- Yâ İlâhî! Şu hırkanın sâhibinin yüzü suyu hürmetine, şu kafirlere karşı bizi muzaffer kıl. Ganimet olarak ele geçireceğim her şeyi dervişlere vereceğim, diye duâ eder etmez, düşman tarafında bir toz-duman ortaya çıktı. Düşmanlar, bu toz-duman içinde birşey görmiyerek, kılıçlarını birbirlerine vurdular ve kendi kendilerini öldürdüler. Sağ kalanları dağılıp gitti. O akşam Sultan Mahmûd, rüyâsında Ebü'l-Hasan-ı Harkânî hazretlerini gördü. Ebü'l-Hasan-ı Harkânî, Sultan Mahmûd'a; </span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Verdana'">- Allahü teâlânın dergâhında, hırkamızın yüzü suyu hürmetine zafer kazandın. Eğer o anda isteseydin, kâfirlerin hepsinin müslüman olmasını sağlayabilirdin." buyurdu. </span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="ceylannur, post: 24321, member: 1208"] [B][COLOR=#ffffff]n[/COLOR][/B][FONT=Verdana]Sultan Mahmûd Gaznevî, bütün Asya'ya hâkim olduğu zamanda, Harkân şehrine yakın gelmişti. Adamlarından bir kaçını, Harkân'a Şeyh [COLOR=#0066cc] [/COLOR]hazretlerinin huzûruna göndermiş ve Şeyh hazretlerini yanına çağırmıştı. Şeyh hazretleri buna karşılık, bir özür beyân ederek gitmek istemediler. Durum, Mahmûd Gaznevî'ye bildirilince,[/FONT] [FONT=Verdana]- Haydi kalkınız! Zîrâ o, bizim sandığımız kimselerden değildir. Biz ona gidelim, dedi. Sonra kendi elbisesini Kâdı İyâd'a giydirdi ve kendisi de silâhtar olarak, Kâdı İyâd'ın yanında Ebü'l-Hasan-ı Harkânî'nin evine girdi. Mahmûd Gaznevî selâm verince, Ebü'l-Hasan hazretleri selâmını aldı. Fakat ayağa kalkmadı. Mahmûd Gaznevî, Ebü'l-Hasan-ı Harkânî'ye; [/FONT] [FONT=Verdana]- Sultan için neden ayağa kalkmadınız?diye sorunca, Ebü'l-Hasan, Sultan Mahmûd'a; [/FONT] [FONT=Verdana]- Mâdem ki seni öne geçirmişler, yanıma gel bakalım, dedi. Soruya o ânda cevap vermediler.[/FONT] [FONT=Verdana]Sultan Mahmûd Gaznevî, Ebü'l-Hasan-ı Harkânî'ye; [/FONT] [FONT=Verdana]- [COLOR=#0066cc]Bâyezîd-i Bistâmî [/COLOR]nasıl bir zât idi? diye sordu. [/FONT] [FONT=Verdana]Ebü'l-Hasan-ı Harkânî: [/FONT] [FONT=Verdana]- Bâyezîd, öyle kâmil bir velî idi ki, onu görenler hidâyete kavuşurdu. Allahü teâlânın râzı olduğu kimselerden olurdu, diye cevap verdi. [/FONT] [FONT=Verdana]Sultan Mahmûd bu cevâbı beğenmedi ve; [/FONT] [FONT=Verdana]- Ebû Cehl, Ebû Leheb gibi kimseler, Fahr-i kâinâtı, Server-i âlemi nice kere gördüler. Fakat hidâyete gelmediler. Hâl böyle olunca, Bâyezîd'i görenlerin hidâyete geldiklerini nasıl söylüyorsun? dedi. [/FONT] [FONT=Verdana]O, Resûlullah efendimizden daha yüksek mi ki, iki cihânın efendisini, üstünlerin üstünü olan Allahü teâlânın sevgili Peygamberini gören, küfürden kurtulamadı da, Bâyezîd'i görenler mi kurtulur demek istedi. [/FONT] [FONT=Verdana]Ebü'l-Hasan; [/FONT] [FONT=Verdana]- Ebû Cehl ve Ebû Leheb gibi ahmaklar, Allahü teâlânın sevgili Peygamberini, insanların en üstünü olan hazret-i Muhammed (s.a.v) olarak görmediler. Ebû Tâlib'in yetimi, Abdullah'ın oğlu olarak gördüler. O gözle baktılar. Eğer, Ebû Bekr-i Sıddîk gibi bakarak, Resûlullah olarak görselerdi, eşkıyâlıktan, küfürden kurtulur, onun gibi kemâle gelirlerdi, buyurdu.[/FONT] [FONT=Verdana]Sultan Mahmûd Han bu cevâbı çok beğendi. Din büyüklerine olan sevgisi arttı. Sultan Mahmûd; [/FONT] [FONT=Verdana]- Bana nasîhat ediniz, deyince [/FONT] [FONT=Verdana]Ebü'l-Hasan-ı Harkânî; [/FONT] [FONT=Verdana]- Şu dört şeye dikkat et: Günahlardan sakın, namazını cemâatle kıl, cömert ol, Allahü teâlânın yarattıklarına şefkat göster, dedi. [/FONT] [FONT=Verdana]Sultan Mahmûd; [/FONT] [FONT=Verdana]- Bana duâ buyurun, deyince, [/FONT] [FONT=Verdana]Ebü'l-Hasan-ı Harkânî; [/FONT] [FONT=Verdana]- Ey Mahmûd, âkıbetin makbûl olsun,dedi. [/FONT] [FONT=Verdana]Bunun üzerine Sultan Mahmûd, Ebü'l-Hasan-ı Harkânî'nin önüne bir kese altın koydu. Buna karşılık Ebü'l-Hasan, sultânın önüne arpa unundan yapılmış bir yufka ekmeği koydu. Sultan ekmekten bir lokma aldı. Fakat lokmayı yutamadı. Bunun üzerine Ebü'l-Hasan hazretleri; [/FONT] [FONT=Verdana]- Bir lokma ekmeği yutamıyorsun. İster misin, şu bir kese altın bizim de boğazımızda dursun? Biz paralarla olan alâkamızı kestik. Şu altınları önümden alınız, dedi. Sultan, Ebü'l-Hasan'ın paraları almasını çok istedi ise de, kabûl etmeyince, ondan bir hâtıra istedi. Ebü'l-Hasan hazretleri ona hırkasını verdi.[/FONT] [FONT=Verdana]Sultan Mahmûd giderken, Ebü'l-Hasan ayağa kalktı. Bunun üzerine Sultan Mahmûd; [/FONT] [FONT=Verdana]- Geldiğim zaman hiç iltifat etmemiştin, fakat şimdi ayağa kalkıyorsun. O hâl niye idi? Bu ikrâm nedir? diye sordu. [/FONT] [FONT=Verdana]Ebü'l-Hasan-ı Harkânî hazretleri;[/FONT] [FONT=Verdana]- Buraya pâdişâhlık gururu ile beni imtihan için geldin. Şimdi ise dervişlik hâliyle gidiyorsun ve dervişlik devletinin güneşi üzerinde ışıldamaya başladı. Önce gurur içinde olduğundan dolayı ayağa kalkmadım. Fakat şimdi derviş olduğun için ayağa kalkıyorum." dedi.[/FONT] [FONT=Verdana]Sultan, sonra gazâya gitmek üzere Harkân'dan ayrıldı. Sevmenât'a geldi. İçine mağlûb olma korkusu düştü. Birden atından inip, bir köşede Ebü'l-Hasan hazretlerinin hırkasını eline alıp; [/FONT] [FONT=Verdana]- Yâ İlâhî! Şu hırkanın sâhibinin yüzü suyu hürmetine, şu kafirlere karşı bizi muzaffer kıl. Ganimet olarak ele geçireceğim her şeyi dervişlere vereceğim, diye duâ eder etmez, düşman tarafında bir toz-duman ortaya çıktı. Düşmanlar, bu toz-duman içinde birşey görmiyerek, kılıçlarını birbirlerine vurdular ve kendi kendilerini öldürdüler. Sağ kalanları dağılıp gitti. O akşam Sultan Mahmûd, rüyâsında Ebü'l-Hasan-ı Harkânî hazretlerini gördü. Ebü'l-Hasan-ı Harkânî, Sultan Mahmûd'a; [/FONT] [FONT=Verdana]- Allahü teâlânın dergâhında, hırkamızın yüzü suyu hürmetine zafer kazandın. Eğer o anda isteseydin, kâfirlerin hepsinin müslüman olmasını sağlayabilirdin." buyurdu. [/FONT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
KÜLTÜR,EDEBİYAT MİZAH
Öykü-Hikaye-Kıssadan hisse
Derviş Olduğun İçin
Üst
Alt