- Katılım
- 26 Temmuz 2011
- Mesajlar
- 19,432
- Tepkime puanı
- 185

Dünya imtihanı gereği Allah (c.c.) bazı kullarını maddi ve manevi çeşitli sıkıntılara uğratır.
O’ndan gelen her bela ve musibet aslında büyük bir ikramdır. Güzel sabır gösterirsek günahlarımıza kefarettir.
Güzel sabır (sabr-ı cemil), ilgili sıkıntıdan dolayı kimseye dert yanmamakla, sıkıntıyı Allah’tan (c.c.) bilip haline şükretmekle gerçekleşir.
Her sıkıntıdan sonra bir kolaylığın olduğu bir doğa yasasıdır, yani bir sünnetullahtır.
Tıpkı her yokuştan sonra bir inişin olması gibi. Bu durum her işte de böyledir.
İnsan bir işte önce büyük sıkıntı yaşar, bunalır, türlü sorunlarla boğuşur, bir gün gelir işin tadını almaya, meyvesini yemeye başlar. Zor iş artık kolaylaşır.
Sıradan bir iş haline gelir. Yüce Allah (c.c.) belki de insanların bu ilahi kuralı anlamakta şaşkınlık yaşayacağını bildiği için tekit maksadıyla şu ayetlerle iki kere yinelemiştir: “Demek ki, güçlükle beraber kolaylık vardır. Evet, güçlükle beraber kolaylık vardır (İnşirâh suresi, ayet 5, 6).”
İnşirah suresi ruhsal sıkıntı ve darlık anlarında okunduğunda kalbe bir genişlik ve huzur verir. Ruhsal sıkıntıyı ve darlığı atmamızı sağlar.
Sabreden insan her güçlükten sonra bu kolaylığı elbette görecektir.
Çünkü Allah (c.c.) ilahi kanunları şaşmaz ölçülerle koyar. Demek ki El-Kâbid (sıkan, daraltan) güzel ismi, güzel sabır (sabr-ı cemil) göstermek suretiyle El-Bâsit (genişlik ve ferahlık veren) güzel ismine ulaşmada bir vesiledir.
Özellikle bazı zikirler ruhsal sıkıntıları üzerimizden atmamıza büyük yararlar sağlar: Bunlar içerisinde
‘La havle vela kuvvete illa billahil Aliyyül Azim (Yüce ve büyük Allahtan başka güç ve kudret sahibi yoktur.)’ zikrinin çok büyük sırları vardır.
Peygamberimiz (s.a.s) bu zikrin 99 derde deva olduğunu söylemiştir. Cinni şeytanların sıkıntılarına duçar olanlara bu zikir ilaç gibi gelir.
(Bu durumda olanlara günde en az iki yüz kere çekmeleri tavsiye olunur.) Yeter ki her gün bu zikre devam edilsin. Ayrıca birtakım şerli ve güçlü insanların kendisine zarar vereceği, makam ve mevkisinden edeceği türde kaygı yaşayanlara da bu zikir büyük yararlar sağlar.
Bu zikirde Kelime-i tevhidin en büyük sırrı gizlidir. Çünkü insanlar günümüzde Allah’a açıkça birtakım putları şirk koşmamakta ama çeşitli güç ve kuvvet kaynaklarına güvenerek, yaslanarak Allah’a şirk koşabilmektedirler.
Ağızlarından şirk kokusu ihtiva eden büyük sözler çıkabilmektedir. İşte bu zikri çekerken her zaman güç ve kuvvetin gerçek sahibinin yüce Allah (c.c.) olduğu tefekkürünü de yapmak gerekir. Konumuz açısından bu zikrin önemi ise son derece büyüktür. İnsanlar kabz (ruhsal sıkıntı, darlık) haline genellikle başkalarından gördükleri kötü muamele veya beklentilerine cevap bulamama nedenleriyle girmektedirler.
Bu zikir kötü gibi görünen kişilerin, olayların arkasında Allah’ın güç ve kudretinin tecelli ettiğini algılamayı sağlayarak (hayır ve şerrin Allah’tan geldiğine inanmak kadere imanın en önemli rüknüdür) kişinin gerçeği kavramasını, günahlarına ve kötü hallerine tövbe ederek Allah’a yönelmesini gerçekleştirecektir..
Muhsin İyi