- Katılım
- 23 Nisan 2011
- Mesajlar
- 3,344
- Tepkime puanı
- 25
Türk Kalp Vakfı Çocuk Kardiyolojisi kurucusu Prof. Dr. Türkan Ertuğrul, yapılan otopsi çalışmalarının damar sertleşmesinin daha çocukluk yaşlarında başlayabileceğini gösterdiğini belirterek, bu nedenle damar sertleşmesi açısından yüklü ailelerin ve 50 yaşın altında kalp krizinden kaybedilmiş ebeveynlerin çocuklarının risk grubunda olduğunu bildirdi.
Ertuğrul, çocuklarda genel olarak doğumsal kalp hastalığının görüldüğünü ifade etti.
Doğan her 1000 çocuktan 8 veya 9’unda doğuştan kalp anomalisi olduğunu aktaran Ertuğrul, bu oranın gelişmiş ülkelerle aynı olduğunu söyledi.
Doğumsal kalp hastalıkları arasında en sık görülenin karıncıklar ve kulakçıklar arasında delik, kapaklarda darlık, damarların ters karıncıklardan çıkması, damarların ağzında darlık gibi anomaliler olduğunu anlatan Ertuğrul, şöyle konuştu: "Çocuklarda ayrıca kalp kasına ilişkin hastalıklar, ritm sorunları gibi problemler de görülebilir. Doğumsal bir kalp hastalığı olmamasına karşın geçirdiği A grubu beta hemolitik streptokoksik boğaz enfeksiyonunu takiben gelişen akut romatizmal ateş de özellikle 5-15 yaş grubundaki çocuklarda kalp kapaklarında yetersizliğe yol açabilir. Romatizmal kalp hastalıklarına bakıldığında da gelişmiş ülkelerde romatizma artık neredeyse tarihe karışmış olmasına rağmen ülkemizde maalesef hala görülmekte ve buna bağlı kalp kapaklarında da yetersizlik oluşmaktadır."
Ailesinde kalp hastalığı olan çocukların risk grubuna girdiğini belirten Ertuğrul, şunları kaydetti: "Yapılan otopsi çalışmalarında damar sertleşmesinin daha çocukluk yaşlarında başlayabileceğini göstermiştir. Bu nedenle damar sertleşmesi açısından yüklü ailelerin ve 50 yaşın altında kalp krizinden kaybedilmiş ebeveynlerin çocukları bu açıdan risklidir. Bu tür çocukların sık aralarla kan yağlarına bakılmalı, kan basıncı kontrol altında tutulmalı, dengeli beslenmesi ve spor yapması önerilmelidir. Bu çocuklar kalp damar hastalığı açısından dikkatle izlenmelidir."
-ANNE KARNINDA TEŞHİS-
Doğumsal kalp hastalıklarının tanısının anne karnında konulabildiğini ifade eden Ertuğrul, "Gebeliğin 20. haftasında yapılacak fetal ekokardiyografik inceleme ile doğacak bebekte doğumsal kalp hastalığının varlığı belirlenebilir. Yaşamla bağdaşmayacak anomaliler gerekirse doğumdan önce sonlandırılabilir. Doğumdan sonra hemen tedavi gerektirecek olanların doğumları da pediyatrik kardiyololoji ünitesinin bulunduğu merkezlerde yapılmalıdır" diye konuştu.
Kalp hastalıklarının tedavisinin hem ilaçla, hem de girişimsel yöntemlerle veya cerrahi olarak Türkiye’de yapılabildiğini anlatan Ertuğrul, başarı oranının da gelişmiş ülkelerdekine eşdeğer olduğunu belirtti.
Doğumsal kalp hastalıklarının tedavisindeki başarının da erken ve doğru tanıya bağlı olduğunu bildiren Ertuğrul, hastanın ameliyat şansını kaybetmeden cerrahiye yönlendirilmesi gerektiğini, özellikle kırsal bölgelerde sosyal kuruluşların de yardımıyla yapılacak tarama tarzındaki kardiyolojik muayenelerin çocuklara erken tanı olanaklarını sağladığını kaydetti.
Alıntıdır
Ertuğrul, çocuklarda genel olarak doğumsal kalp hastalığının görüldüğünü ifade etti.
Doğan her 1000 çocuktan 8 veya 9’unda doğuştan kalp anomalisi olduğunu aktaran Ertuğrul, bu oranın gelişmiş ülkelerle aynı olduğunu söyledi.
Doğumsal kalp hastalıkları arasında en sık görülenin karıncıklar ve kulakçıklar arasında delik, kapaklarda darlık, damarların ters karıncıklardan çıkması, damarların ağzında darlık gibi anomaliler olduğunu anlatan Ertuğrul, şöyle konuştu: "Çocuklarda ayrıca kalp kasına ilişkin hastalıklar, ritm sorunları gibi problemler de görülebilir. Doğumsal bir kalp hastalığı olmamasına karşın geçirdiği A grubu beta hemolitik streptokoksik boğaz enfeksiyonunu takiben gelişen akut romatizmal ateş de özellikle 5-15 yaş grubundaki çocuklarda kalp kapaklarında yetersizliğe yol açabilir. Romatizmal kalp hastalıklarına bakıldığında da gelişmiş ülkelerde romatizma artık neredeyse tarihe karışmış olmasına rağmen ülkemizde maalesef hala görülmekte ve buna bağlı kalp kapaklarında da yetersizlik oluşmaktadır."
Ailesinde kalp hastalığı olan çocukların risk grubuna girdiğini belirten Ertuğrul, şunları kaydetti: "Yapılan otopsi çalışmalarında damar sertleşmesinin daha çocukluk yaşlarında başlayabileceğini göstermiştir. Bu nedenle damar sertleşmesi açısından yüklü ailelerin ve 50 yaşın altında kalp krizinden kaybedilmiş ebeveynlerin çocukları bu açıdan risklidir. Bu tür çocukların sık aralarla kan yağlarına bakılmalı, kan basıncı kontrol altında tutulmalı, dengeli beslenmesi ve spor yapması önerilmelidir. Bu çocuklar kalp damar hastalığı açısından dikkatle izlenmelidir."
-ANNE KARNINDA TEŞHİS-
Doğumsal kalp hastalıklarının tanısının anne karnında konulabildiğini ifade eden Ertuğrul, "Gebeliğin 20. haftasında yapılacak fetal ekokardiyografik inceleme ile doğacak bebekte doğumsal kalp hastalığının varlığı belirlenebilir. Yaşamla bağdaşmayacak anomaliler gerekirse doğumdan önce sonlandırılabilir. Doğumdan sonra hemen tedavi gerektirecek olanların doğumları da pediyatrik kardiyololoji ünitesinin bulunduğu merkezlerde yapılmalıdır" diye konuştu.
Kalp hastalıklarının tedavisinin hem ilaçla, hem de girişimsel yöntemlerle veya cerrahi olarak Türkiye’de yapılabildiğini anlatan Ertuğrul, başarı oranının da gelişmiş ülkelerdekine eşdeğer olduğunu belirtti.
Doğumsal kalp hastalıklarının tedavisindeki başarının da erken ve doğru tanıya bağlı olduğunu bildiren Ertuğrul, hastanın ameliyat şansını kaybetmeden cerrahiye yönlendirilmesi gerektiğini, özellikle kırsal bölgelerde sosyal kuruluşların de yardımıyla yapılacak tarama tarzındaki kardiyolojik muayenelerin çocuklara erken tanı olanaklarını sağladığını kaydetti.
Alıntıdır