Çocuklarda inanç eğitimi

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,111
Tepkime puanı
81
turuncucicek.jpg

Çocuğumuzun manevi eğitimi vazgeçilmezdir.
cocuk.jpg

Manevi eğitim çocuğumuz için çok önemli ve vazgeçilmezdir. Manevi inançları olmayan çocuklar kendilerini eksik ve yalnız hissederler. Depresyona girme riskleri fazla, kendilerine güvenleri yetersizdir. Oysa, hayatın bir anlamı olduğuna inanmak rahatlatıcıdır.

Maneviyat ebeveynlerden öğrenilir. Güven veren, uyumlu anne-babalar çocuklarına da inanç aşılarlar. Gördükleri ve hissedebildikleri ebeveynine güvenmeyi öğrenen çocuklar, göremedikleri bir varlığa inanmayı ve güvenmeyi de öğrenirler.

Maneviyatın günlük aile yaşantısından ayrı bir şey olmadığını, aslında aile hayatının ta kendisi olduğunu bilmeliyiz. Aslında her an maneviyatla iç içe yaşıyoruz. Gökyüzünü, bulutları, ağaçları, bin bir renkteki çiçekleri, süt veren koyun ve inekleri çocuğumuzla birlikte seyredelim; tüm bunların nereden geldiğini ve bu nimetleri bize kimin ikram ettiğini konuşalım. Rabbimize şükredelim.

Çocuğumuz günlük hayatın manevi boyunu bildiğinde, ruh sağlığı ve mutluluğu çok şey kazanacaktır.

Onu dua etmeye, bir işei özellikle yemeğe ve yatmaya başlarken Allah’ın adını anmaya, verdiği nimetler için Rabbimizi şükretmeye, sevdirerek alıştırmalıyız.

Bayramlara, kandillere, Cuma günlerine, Ramazan ayına özel önem verelim. Bu günlerde daha mutlu ve neşeli olalım. Dini faaliyet ve ibadetlerimize çocuğumuzu da katarak heveslendirelim, zevk almalarını sağlayalım.


abdest.jpg

İnançlı olarak yetiştirelim.
Unutmayalım ki inançlı çocuk, daha mutlu ve huzurlu çocuk demektir.

İnsanoğlu, kendisinden güçlü ve ulu bir varlığa inanmaya ihtiyaç duyar. Önemsiz endişelerimizi ve hayatın kısalığını, kâinatın uçsuz bucaksız sonsuzluğuyla kıyasladığımızda; hayatın manasını, dünyada oluş sebebimizi, nereden gelip nereye gittiğimizi düşünmeye başlarız.

Çocuklar ise bu konuları sorgulamaya çok erken yaşlardan itibaren başlarlar. “Annemin karnında gelişmeye başlamadan önce ben neredeydim? Ölen büyükannem şimdi nerede?” gibi sorular sorarlar.

Bu sorular üzerinde daha açık ve net düşünebilmeye başladıktan sonra, tatmin edici cevaplar isterler. Bu konularda onlarla sohbet edelim, meraklarını giderelim.

Üstelik teknolojinin geliştiği günümüzde, maneviyata daha çok muhtacız. Manevi inançları olmadan büyüyen çocuklar, hayatlarının herhangi bir amacı ya da anlamı olmadığını düşünebilirler. Dini ve manevi inançları zayıf çocuklar, belirsizlik denizinde kaybolabilir veya olmadık sapkın bir inanışa bağlanabilir.

Maneviyat, çocuklar tarafından görülemeyecek, ölçülemeyecek, ayarlanamayacak bir şey olduğundan, hayatın bu çok önemli boyutunu kaçırmamak için yönlendirmeye ihtiyaç duyarlar. Çocuklar hayata daha derin bir anlam katmak için manevi araştırmalara bizim sandığımızdan daha fazla zaman ayırırlar: “Ben dünyaya nereden geldim? Nereye gidiyorum? Hangi yolu izlemeliyim?”

İşte, manevi yönlendirme, çocukların kafalarındaki sorulara cevap verebilmeleri için onlara bir plan ve yol haritası sunar. Aynı zamanda onlara; güven, barış ve kişisel değer hissi verir. Sonra, manevi değerleri ve inançları olan kişi, karşılaştığı problem ve rahatsızlıklarla daha kolay baş eder, kendini daha güçlü hisseder. Yalnız olmadığını, Rabbinin kendisine bir dayanak, sığınak ve emniyet kaynağı olduğunu düşünür. O’nun himayesine girerek rahatlar, moral bulur.

Allah sevgisi aşılayalım.

Çocuğumuzu Rabbimizin sevgisi ile yetiştirelim. Evladımız Allah-u Teâlâ’nın; seven, koruyan, affeden, merhametlilerin en merhametlisi olan, cezadan çok ödüllendiren bir ilah olduğunu öğrenmelidir.

Bazı aileler, Allah korkusunu yanlış bir terbiye aracı olarak kullanmakta ve bu korkuyu, “Söz dinlemeyeni Allah taş yapar!”, “Yemeğini yemeyeni cehennemde yakar”, “Yalan söyleyenin dilini keser!” gibi cümlelerle, çocuğun kafasına sokmaya çalışmaktadırlar. Bunun sonucunda, çocukta yanlış bir ilah tasavvuru oluşmakla kalmaz, aynı zamanda, sürekli günahlarından dolayı kendini suçlayan ve aşağılayan bu çocuğun, ruh sağlığı da bozulur.

Çocuğumuzun sorularını basit, fakat doğru ve sade dille cevaplandırmalıyız. Allah'ın esirgeyen, bağışlayan, her şeyi yaratan ve bizleri koruyan tek ilah olduğunu çocuğa anlatmalıyız. Aşıladığımız Allah sevgisi, her türlü güçlüğü yenmede ona yardımcı olacaktır.

Bir başka husus da tabiat güzelliklerini çocuklarımızla seyrederek, birlikte gezilere çıkarak, kâinatı tanıtmamızdır. Gökyüzünü, bulutları, ağaçları ve hayvanları beraber seyredelim; çocuğumuza tüm bunların nereden geldiği hakkında konuşalım. Hayvanat bahçesine onu götürerek, Rabbimizin yarattığı türlü yaratıkları göstererek, O'nun büyüklüğünü tefekküre teşvik edelim.

Bunların yanında, dini bayram ve kandillere önem vermeli, ibadete özendirmeli, onunla beraber camiye gitmeliyiz. Her konuda olduğu gibi bu hususta da anne ve baba olarak uygun model olmalıyız.

Ailesinde sıcak ve mutlu ortam olan çocuklar bu sıcaklığa uyar, anne babanın ahlâki ve geleneksel değerlerini paylaşırlar. Maneviyat, çocukların kendilerine ve kendi dışındaki ilişkilere güven duymalarını gerektirir; güven de hevesli, uyumlu ve karşılık veren ebeveynlerden öğrenilir. 

cocukparki.jpg

Paylaşmayı öğretelim.

Çocuğumuzu arkadaşlarıyla oyuncaklarını paylaşmaya teşvik edelim. Çocuklar, eşyalarını ödünç vermekte isteksiz davrandıkları takdirde ki genellikle böyle olacaktır, bizim yumuşak bir tavırla onları ikna etmeye çalışmamız gerekir.

Daha sonra harçlık vermeye başladığımızda, harçlıklarının bir kısmını fakir insanlara vermeleri için teşvik edelim. Başkalarının mutluluğunu paylaşmaktan zevk almayı öğrenmeliler. Vermenin almaktan daha doyurucu ve huzur verici olduğunu yaşamalılar. 

Şükretmeyi öğretelim.

Çocuklarımızı, şu anda sahip olduklarıyla mutluluk duyacak şekilde yetiştirelim. Rabbimizin bize sunduğu nimetlerin şuuruna varsınlar, bundan mutlu olsun ve O’na şükran duysunlar.

Bilelim ki onlara ne kadar çok verirsek o kadar çok beklentiye girerler. Hâlbuki çocuklara verilecek en iyi hediye, anne ve babanın çocukla birlikte vakit geçirmesi, sevgi ve ilgi göstermesi, onunla yakından ilgilenmesidir. Hayatta en fazla tatmin duygusu yaşatan şeyler maddi nesneler değil, sevip güvendiğimiz insanlarla nitelikli bir beraberliktir. Bu yüzden, yemeğe Rabbimizin adıyla başlayıp yine, bize bu nimetleri veren Rabbimize şükürle bitirmeye onları alıştıralım. Her nimette şükredersek, daha kıymet anlayan kişi olacaktır.

Yine, çocuklara, başkalarına teşekkür etmeyi ve yapılan bütün iyilikleri takdir etmeyi öğretelim. İnanın daha mutlu ve huzurlu olacaklardır. Ayrıca, insanlara teşekkür edenin Rabbimize de şükredeceğini unutmayalım.

Bunun için öncelikle kendimiz çocuğumuza karşı minnettarlığımızı gösterelim, bize bir şey verdiklerinde “Teşekkür ederim” demekle söze başlayalım. Çocuğumuz bize verilen şey için gerçekten minnettar olduğumuzu hissetsin.

Çocuğa küçük şeylerden zevk atmasını öğreten, ona; büyük bir servet bırakmış olur. (Etienne Gibson)

Sabırlı olmayı öğretelim.

Çocuklarımıza sabırlı olmayı ve beklemeyi öğretelim. Çünkü sabır, fazilettir.

Bunun için daha küçük yaşta bile, karınları doyurulmadan veya kucağa alınmadan önce, bazen kısa süre de olsa biraz bekletelim. Çocuklar isteklerinin hemen yerine getirilmesini isterler, biraz geciktirerek sabır fikrine, sabırlı olmayı alıştıralım.

Yemek zamanı, herkes sofraya oturuncaya kadar, çocuk bir şey yemeden kendini tutmalıdır. Çocuk sofradan kalkma izni almadan önce, bütün aile bireyleri yemeği bitirmiş olmalıdır.

Bizimle oyun oynamak mı istiyor, “Hemen değil, on dakika sonra gelirim. Sen gürültü etmeden oyuna başla” demeliyiz.

Beklemek kural olmalıdır, istisna değil. “Evet, televizyon seyredebilirsin ama ev ödevini bitirdikten veya dağılmış olan odanı topladıktan sonra” diyelim.

Onu mantıksız bir şekilde istediği şeyden mahrum etmeyelim, ama istediğini hemen de vermeyelim. Arzu etmesi ve bunun yerine getirilmesi arasında, az da olsa bir zaman geçmesine dikkat edelim. Bu yolla dürtülerin kontrolü güçlendirilir ve bu davranışın içinde gizli bir ders verilir: insana hayatın zevkleri verilmeden önce, insan gayret etmeli ve sabırla beklemelidir.

PROF. DR. SEFA SAYGILI
 
Üst Alt