- Katılım
- 22 Şubat 2011
- Mesajlar
- 7,019
- Tepkime puanı
- 425
“Ey Allah’ım bir şu kuluna bak birde bana bak! Benim bir ayakkabım dahi yokken; onun bütün ihtiyaçları tam ve yepyeni. Ben senden sadece bir ayakkabı isterken, sen bütün nimetlerini bu kulunda toplamışsın” diyerek yoluna devam eder.
Köşeyi dönünce az ileride üstü başı yırtık olmaktan öte ayakları olmayan bir dilenci görür. Hemen adamın aklı başına gelir ve tövbe etmeye başlar.
“Yarabbi ben takım elbisede çantada ayakkabı da istemiyorum. Ben sadece ayaklarımı istiyorum varsın böylede iyi benim durumum” diyerek tövbe eder.
Onun için değil mi Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammet (s.a.v):
“Kendinizden üstündekiler bakmayınız kendinizden aşağıdakiler bakınız. Çükü kendinizden yukarıdakilere bakmak insanı isyana, kendinden aşağıdakiler bakmak ise şükretmeyi öğretir” buyurmuşlardır.
Dünyalara değişmeyeceğimiz çocuklarımızı bize eli ayağı düzgün olarak veren Allaha şükretmemiz gerekir. Cenabı Hakkın bize evlat adı altında paha biçemeyeceğimiz eli ayağı ve zekâsı düzgün çocuklar verdiyse bunun değerini bilmek gerekir.
Sınavları kazanamadı yâda kapasitesi olmayan bu çocukların yetenekleri üstünde bir beklenti içine girilmeden hem çocuklarımıza hem de kendimize bu hayatı zindan etmeyelim.
Allah bize çocuklarımızın kapasitelerinin üstünde bir şeyler beklensin yada başka çocuklarla kıyaslayalım diye vermedi. Allah bize onları emanet olarak belli kapasitelerde verdi ki bizleri de bu kapasitedeki çocukları yetiştirmek ve eğitmek üzere görevlendirdi.
Çocukların kapasiteleri konusunda bize düşen sorumluluğu Cenabı Hakk; Bakara Süresinin son ayetinde (286):
“Allah hiç kimseye gücünün yeteceğinden başka yük yüklemez. Herkesin kazandığı hayır kendisine, yaptığı kötülüğün zararı yine kendisinedir. Ey Rabbimiz, eğer unuttuk ya da yanıldıysak bizi tutup sorguya çekme! Ey Rabbimiz, bize bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme! Ey Rabbimiz, bize gücümüzün yetmeyeceği yükü de yükleme! Bağışla bizi, mağfiret et bizi, rahmet et bize! Sensin bizim Mevlamız, kâfir kavimlere karşı yarsım et bize” buyurarak ne çocuklarımıza ne de kendimiz için kalkamayacağımız bir yükün altına girmememizi en güzel şekilde ifade etmektedir.
Bunun yanında bizlere; çocukların kapasitelerine uygun bir beklenti içinde olmamızı ve onların kapasitelerinin üstünde bir beklenti içine girmememizi istemektedir.
Köşeyi dönünce az ileride üstü başı yırtık olmaktan öte ayakları olmayan bir dilenci görür. Hemen adamın aklı başına gelir ve tövbe etmeye başlar.
“Yarabbi ben takım elbisede çantada ayakkabı da istemiyorum. Ben sadece ayaklarımı istiyorum varsın böylede iyi benim durumum” diyerek tövbe eder.
Onun için değil mi Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammet (s.a.v):
“Kendinizden üstündekiler bakmayınız kendinizden aşağıdakiler bakınız. Çükü kendinizden yukarıdakilere bakmak insanı isyana, kendinden aşağıdakiler bakmak ise şükretmeyi öğretir” buyurmuşlardır.
Dünyalara değişmeyeceğimiz çocuklarımızı bize eli ayağı düzgün olarak veren Allaha şükretmemiz gerekir. Cenabı Hakkın bize evlat adı altında paha biçemeyeceğimiz eli ayağı ve zekâsı düzgün çocuklar verdiyse bunun değerini bilmek gerekir.
Sınavları kazanamadı yâda kapasitesi olmayan bu çocukların yetenekleri üstünde bir beklenti içine girilmeden hem çocuklarımıza hem de kendimize bu hayatı zindan etmeyelim.
Allah bize çocuklarımızın kapasitelerinin üstünde bir şeyler beklensin yada başka çocuklarla kıyaslayalım diye vermedi. Allah bize onları emanet olarak belli kapasitelerde verdi ki bizleri de bu kapasitedeki çocukları yetiştirmek ve eğitmek üzere görevlendirdi.
Çocukların kapasiteleri konusunda bize düşen sorumluluğu Cenabı Hakk; Bakara Süresinin son ayetinde (286):
“Allah hiç kimseye gücünün yeteceğinden başka yük yüklemez. Herkesin kazandığı hayır kendisine, yaptığı kötülüğün zararı yine kendisinedir. Ey Rabbimiz, eğer unuttuk ya da yanıldıysak bizi tutup sorguya çekme! Ey Rabbimiz, bize bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme! Ey Rabbimiz, bize gücümüzün yetmeyeceği yükü de yükleme! Bağışla bizi, mağfiret et bizi, rahmet et bize! Sensin bizim Mevlamız, kâfir kavimlere karşı yarsım et bize” buyurarak ne çocuklarımıza ne de kendimiz için kalkamayacağımız bir yükün altına girmememizi en güzel şekilde ifade etmektedir.
Bunun yanında bizlere; çocukların kapasitelerine uygun bir beklenti içinde olmamızı ve onların kapasitelerinin üstünde bir beklenti içine girmememizi istemektedir.