“Çocuğu olan, onlarla çocuklaşsın”

Elifgül

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
25 Temmuz 2011
Mesajlar
7,320
Tepkime puanı
117
“Çocuğu olan, onlarla çocuklaşsın”

Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)’in tüm insanlığa örnek olan şefkati, merhameti ve müminlere olan düşkünlüğü, çocuklara olan tavrında da çok yoğun olarak görülmektedir. Hem kendi çocukları ve torunları hem de ashabının çocukları ile çok yakından ilgilenmiş, doğumlarından isimlerinin konulmasına, sağlıklarından ilimlerinin artmasına, güzel ahlakla terbiye edilmelerinden giyinmelerine, hatta onlarla şakalaşma ve oynadıkları oyunlara kadar onlar için tavsiyelerde bulunmuş, bizzat yol göstermiş ve ilgilenmiştir.



7a72080047.jpg


Rahmet Peygamberi, Efendimiz (sav)’in en çok dikkat çekici yönlerinden biri de çocuklarla olan ilişkilerinde görülmektedir. Çünkü O, sıradan bir insandan öte çocuklarla çocuklaşan, onların penceresinden bakan, bunu başaran ve insanlara tavsiye edendir. Nitekim bir hadisi şeriflerinde: “Çocuğu olan onunla çocuklaşsın”. buyurmuşlardır.

Birçok Sahabeyi Kiram, Peygamber Efendimiz (sav)’in çocukları nasıl sevdiğini, onlarla nasıl ilgilendiğini ve oyunlar oynadığını, şakalaştığını aktarmıştır. Bunlardan bazıları şöyledir: Hz. Enes (ra): “Resulüllah (sav) çocuklarla şakalaşmada insanların en önde olanıydı.” El-Bera (ra) : “Peygamber (sav)’i Hasan omuzunda iken gördüm.” 3buyurmuşlardır. “Peygamberimiz (sav) kızı Hz. Fatıma (ra)‘ya şöyle derdi: “Haydi şu oğullarım (Hasan ve Hüseyin)’ı çağır bana!” Ondan sonra o ikisini göğsüne basar, koklardı.”

Peygamber Efendimiz (sav) çocukların oyunlarına önem vermiş, hatta zaman zaman onlarla oyun oynayarak ilgilenmiştir. Hz. Peygamber (sav), “Çocuğu olan onunla çocuklaşsın” buyurarak anne babalara çocuklarını bizzat eğlendirmelerini tavsiye etmiştir. Peygamberimiz (sav) çocukların yüzme, koşu, atıcılık, binicilik gibi oyun ve sporlarla meşgul edilmelerini de tavsiye etmiştir. Yeni doğan bebeklere, çocuklarına, torunlarına ve ashabının çocuklarına hep dua etmiştir. Onları severken ya da onların oyunlarını izlerken, onlar için Allah’tan hayırlı ve uzun bir ömür, ilim, hikmet ve iman istemiştir.

Hz. Muhammed (sav)‘in çocuklara gösterdiği ilgi ve sevgi dolu tavrını, Ebu Hureyre (ra)’de şu örneklerle anlatmıştır: “Meyvenin ilk çıkanı getirildiği zaman Resulüllah (sav) şöyle derdi: “Allah’ım bize, Medine’mize, meyvelerimize, ölçeklerimize kat kat bereket ver” diye dua ederdi. Sonra meyveyi orada bulunan en küçük yaştakine verirdi.”

Çocuğa karşı yumuşak davranmak Allah Resulü’nün adetlerindendi. Allah Resulü bir seferden döndüklerinde çocuklar kendilerini karşılardı. Allah Resulü (sav)’de durur, sahabelerine çocukları kaldırmalarını emrederdi. Onlar da çocukların kimini Allah Resulü’nün önüne, kimisini terkisine bindirir ve bazılarını da kendileri bineklerine alırlardı.

Hazret-i Ali (ra) anlatıyor: “Resulüllah (sav) bizi ziyaret etmişti. Yanımızda geceledi. Hasan ve Hüseyin de uyuyorlardı. Bir ara Hasan su istedi. Derhal kalkan Resulüllah (sav) su kırbasından kadehe su aldı. Çocuğa vermek için getirmiştir ki (o sırada uyanmış olan) Hüseyin (hemen bardağı) alıp su içmek istedi. Resulüllah ona vermeyip önce Hasan’a verdi. Bunun üzerine Fatıma dayanamayarak: “Hasan’ı Hüseyin’den çok seviyor gibisin” deyince, “Hayır, fakat ilk defa o istedi.” Cevabını verdi.

Peygamberimiz (sav), ayrıca müminlere çocukları arasında adaletle davranmalarını hatırlatmış ve şöyle buyurmuştur: “Allah’tan korkun. Çocuklarınızın size itaatli olmalarını istediğiniz gibi siz de onların aralarında adaletle davranınız.” “Allah öpücüğe varıncaya kadar her hususta çocuklar arasında adaletli davranmanızı sever.” Peygamberimiz (sav) çocukların eğitilmeleri ve güzel ahlak ile terbiye edilmeleri üzerinde de durmuş ve bu konuda birçok tavsiyede bulunarak yol göstermiştir. Bu konudaki sözlerinden biri şöyledir: “Hiç bir baba çocuğuna güzel ahlaktan daha üstün bir miras bırakmış olamaz.”

RTEmagicC_baner_namaz_01.jpg.jpg


Resulüllah (sav) çocuklara olan sevgisini gösterirken sıkça onların başlarını okşardı ve onlara hayır duaları ederdi. Çocuklarla o kadar iç içe olmuştu ki, bir defasında yarış yapan çocukları görmüştü de, onların neşesine katılmak için birlikte koşmuştu.

Kız çocuklarının doğar doğmaz öldürüldükleri bir dönemde Peygamber olarak görevlendirilen Efendimiz Hz. Muhammed (sav), kız çocuklarını da erkek çocuklardan ayırmamak gerektiğini, kız çocuklarını öldürmenin büyük günah olduğunu bildirmiş ve hepsine eşit sevgi ve ilgi göstererek, üsve-i hesene olmuştur. Peygamberimiz (sav) sevgisini hem sözleriyle hem de davranışlarıyla gösterirdi. Çocuklara, onları sevdiğini söylerdi. Çocukları öptüğünü gören bir bedevi, bunu yadırgamış ve “Demek siz çocukları öpüyorsunuz ha! Hâlbuki biz onları hiç öpmeyiz!” demekten kendini alamamıştı. Bunun üzerine Hz. Peygamberimiz (sav): “şayet senin kalbinden Allah merhameti söküp almışsa, ben ne yapabilirim.” buyurarak, çocuk sevgisinden yoksun bir kalpte merhametin de bulunamayacağını ifade etmişti.

Peygamberimiz (sav)‘in çocuklara karşı hoşgörülü oluşunun en güzel örneklerinden biri de, “Çocuğun küçüklüğündeki yaramazlığını, büyüdüğü zaman aklının çok olacağına bir alâmet olarak” kabul eden Hz. Peygamber (sav), yaramazlık yapan çocuklara hemen müdahale etmemeyi emretmiştir. Bir defasında, Hurma ağaçlarını taşlayan küçük yaramaz Rafı b. Amr’ı, bahçe sahibi yakalayıp Hz. Peygamber (sav)‘in huzuruna getirmişti. Efendimiz (sav): “Yavrucuğum, ağaçları niçin taşlıyorsun” diye sorunca, Rafı: “Aç idim yâ Rasûlallah, karnımı doyurmak için taşladım” cevabını verince, Peygamberimiz (sav) : “Bir daha ağaçları taşlama, altına düşenleri alıp ye!” buyurmuş, sonra da Rafı’in başını okşayarak, “Allah’ım, bu yavrunun karnını doyur.” diyerek duada bulunmuştu. Peygamberimiz (sav), torunu sırtında olduğu halde mescide girdiğini, namaz kılarken rükûa gittiğinde onu yere bırakıp, kalkınca da kaldırdığını yine namaz kılarken, secdede Hasan ve Hüseyin’in, Peygamberimiz (sav)‘in sırtına çıktığını ve onlar düşmesin diye secdesini uzattığını, ayağa kalkınca düşmemeleri için eliyle tuttuğunu hatta hutbede iken bile minberden inerek torunu Hasan’ı kucakladığını ve yanına aldığını mezkûr kaynaklardan öğrenmekteyiz. Peygamberimiz (sav): “Uzun kılmak niyetiyle namaza dururum, derken bir çocuk ağlaması işitir, annesine sıkıntı vermesin diye kısa keserim.“ buyurmaktadır.

Hz. Peygamberimiz (sav)‘in merhameti, sevgi ve şefkati, hiçbir ayırım yapmadan, bütün çocukları kucaklamıştır. O, engin tevazusuyla çocuklarla her fırsatta ilgilenmiş, şakalaşmış, gördüğünde onlara selam vermiş hal hatırlarını sormuş, bu arada kusurlarını hoş karşılamış, hasta olduklarında ziyaretlerine gitmiştir. Savaşlarda çocukların öldürülmesini, esirler içinde bulunan anne ile çocukların birbirlerinden ayrılmalarını yasaklamıştır. Rasulüllah (sav) çocuklara sevgisini açıkça gösterir, Onları “cennetin kokusu” ve “gözümün nuru” diye tarif ederdi.
Bir toplumun mükemmeliyeti aileden ve eşlerin el ele verip kurdukları yuvadan başlar. Aile, cemiyetin en önemli rüknüdür. Bu rüknün sağlamlığı toplumun de sağlamlığı demektir. Öyleyse toplumun bu temel rüknü, katiyen menhecsiz, projesiz ve plansız bırakılmamalıdır. Bugünün yarını, yarının umudu ve geleceğimiz olan cennet kokusu, göz nuru çocuklarımızın eğitimi ve yetiştirilmesi tesadüflere bırakılamayacak kadar önemlidir. Hem aile hem de çocuk eğitimi hayati bir meseledir. Atimiz, yetiştirdiğimiz ve yetiştireceğimiz çocukların kalitesine bağlıdır.


Abdulgafur Levent

 
Üst Alt