Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
İlmihal/Fıkıh
Cilbab-Çarsaf Kadının Örtüsü Nasıl Olmalı?
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="efendi1990" data-source="post: 100103" data-attributes="member: 10980"><p>Kuranı Kerimde örtünme ile ilgili âyetler iki sûrede yer almıştır.</p><p>Bunlardan bir tanesi Nur sûresindeki:</p><p>Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) sakınsınlar, namuslarını korusunlar.</p><p>Kendiliğinden görünen kısımları müstesna olmak üzere, ziynetlerini açmasınlar. Başörtülerini, yakalarının üzerine vursunlar âyeti kerimesidir. Bir diğer âyeti kerime ise, Ahzab sûresi 59 âyettir ki;</p><p>Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin hanımlarına söyle: (Evden çıkarlarken) üstlerine vücutlarını iyice örten cilbablarını (dış elbiselerini) giysinler. Bu, onların tanınıp eziyet edilmemelerine en elverişli olandır buyrulmaktadır.</p><p>İslâm âlimleri, yukarıda mealleri yazılı âyetlere ve bu konuyla ilgili hadislere dayanarak, kadınların tesettürünün nasıl olması gerektiği konusunda pek çok beyanlarda bulunmuşlardır. Biz de âcizane, ulemânın bu beyanları ışığında Kadının örtüsü nasıl olmalı? konusunu şöyle bir gözden geçirelim. Ayeti kerimede zikredilen cilbabdan muradın ne olduğunu* İnşallah izah etmeye gayret edelim.</p><p></p><p>CİLBAB</p><p>Allahu Teâlâ bu âyeti kerimede mümin kadınlara, evlerinden çıkarken yabancı erkekler karşısında vücutlarını iyice örten cilbablarını, dış elbiselerini üzerlerine örtünmelerini emretmiştir. Bu hicab âyeti, geçen yazımızda da ifade ettiğimiz gibi, kadınların avret mahallerini örtmeleri istikrar kazandıktan sonra nazil olmuştur. Demek ki, bu âyette emrolunan tesettür, daha önce farz kılınan setri avretten başka fazla bir örtünmedir. Dolayısıyla âyeti kerimede geçen Cilbab kıyafeti hakkında, müfessirler değişik yorumlarda bulunsalar da, mefhumda birleşmişler ve cilbabdan maksadın; kadının elbiseleri üzerine giyilen ve vücut hatlarını belli etmeyecek şekilde bütün vücudu örten bir elbise olduğunda ittifak etmişlerdir.</p><p></p><p>Allahu Teâlâ burada kadının örtünmesiyle alâkalı olarak pek çok elbise şekli emir buyurabilecekken, acaba neden özellikle cilbab giyilmesini önermektedir?.. Elbette bunun pek çok hikmetleri vardır. En önemli hikmeti ise, kadınların tesettüründe en ideal örtünme kıyafeti olmasındandır. Çünkü cilbab, kadını baştan ayağı kapatmakta ve fitneye sebebiyet verecek hiçbir açık kapı bırakmamaktadır. Böylece kadın ile, art niyetli, kötü düşünceli ve kalplerinde maraz olan kişiler arasına bir perde çekilmiş, bu tür ahlâksız kişilerin sataşmasına fırsat verilmemiş olacaktır. Nitekim bu maksat âyeti kerimede de:</p><p>Bu cilbabı giydiğiniz zaman ki durumunuz tanınıp eziyet edilmemenize daha uygundur. şeklinde zikredilmiştir. Gerçi bu konuda eziyet etmeyi, kadınlara sataşıp tacizde bulunmayı bir huy edinmiş olan, alçak karakterli bazı kanı bozukları, örtü engelleyecek değildir. Fakat imanlı, temiz kadınların, bu tür şehevânî ve kirli bakışlardan yuvalarında gizli inciler gibi korunmuş kalmalarına en uygun olan şekil de budur. Hâl böyle olunca, kadın bu konuda son derece suçsuz ve masum, onlara eziyet ve tacizde bulunacak olan nefsinin zebûnu kimselerin ise, çok açık bir vebal yüklenmiş oldukları ortaya çıkar.</p><p>Peki, kadının dış örtü örtmesi gerektiğinden söz eden bu ayeti kerimede, örtünme için belli bir şekil ve model var mıdır? Yani kadının dış örtüsü nasıl ve ne şekilde olmalıdır?..</p><p></p><p>KURANI KERİMDE ÇARŞAF GEÇİYOR</p><p>Efendim, tesettür emri ile alâkalı olarak Nur sûresi 31. âyette geçen başörtüsü (hımarhumur) ve Ahzab sûresi 59. âyette geçen Dış giysi (cilbabcelâbîb) ifadeleri birlikte mütalaa edilince, kadın için iki parçalı bir giysi şekli ortaya çıkıyor. Birincisi; saç, boyun ve göğüsleri örten ve omuzlara doğru yakaların üstüne serbest bırakılan başörtüsüdür. İkincisi ise: Dış giysi olup, bunun şekli de iki türlü tarif edilmiştir. Başörtüsünün üstünden, bedeni aşağıya kadar örten büyük parça bir giysi veya başörtüsünün altında, boyundan aşağı topuklara kadar örten dış giysi Peki, ulemâ bu konuda ne diyor ve hangisini tercih ediyor?</p><p>Ulemânın bu konudaki beyanlarına geçmeden önce, hazır yeri gelmişken bazı Müslüman kardeşlerimizin sıkça sorduğu Kuranı Kerimde çarşaf geçiyor mu?! sorusuna açıklık getirelim.</p><p>Evet, Kuranı Kerimde çarşaf geçiyor!</p><p>Çarşafın adresi ise, Ahzab sûresinin 59. âyeti kerimesidir. Şayet, Bu âyeti kerime çarşaftan değil, cilbabdan bahsetmektedir. derseniz, şöyle açıklayayım. Evet, âyette cilbab kelimesi geçmekte ve celâbîb diye zikrolunmaktadır. Celâbîb kelimesi cilbabın çoğuludur. Cilbab ise, Türkçede çarşaf mânasına gelir. Bu arada, Kuranda çarşaf geçmiyor. diyenler, şayet birebir çarşaf kelimesinin geçmesini kastediyorlarsa, o zaman doğru söylüyorlar, Kuranda çarşaf kelimesi geçmez! Çünkü çarşaf Farsça bir kelimedir. Ama Türkçemizde de kullanılmaktadır. Oysa Kuranı Kerim Arapça indirilmiştir. Yani bu mantığa göre, yanlış anlaşılmasın ama, Kuranda namaz kelimesi de geçmez, oruç kelimesi de Ya nasıl geçer? Salât ve savm şeklinde geçer.</p><p></p><p>TEFSİR ÂLİMLERİ ÇARŞAF İÇİN NE DİYOR?</p><p>Bazı tefsirler ise cilbab kelimesini milhafe diye tefsir ederler ki, milhafe lügatta çar ve çarşaf mânasına gelir. Şimdi ulemânın bu âyetle alâkalı yaptıkları tefsirleri zikrettiğimizde, tariflere en uygun kıyafetin çarşaf olduğu görülecektir.</p><p>Ulemâ âyeti kerimede cilbab diye geçen, bu tesettürün nasıl olacağı hususunda birkaç görüşe ayrılmışlardır. İnşallah şimdi bizler kenara çekilip onların görüşlerine yer verelim.</p><p>Son devrin âlimlerinden Elmalılı, bu âyeti tefsir ederken cilbabı şöyle tarif etmiştir:</p><p>Baştan aşağı örten çarşaf, ferace, câr gibi dış elbisenin adıdır.</p><p>Tepeden tırnağa örten giysidir.</p><p>Çarşaf ve peçedir.</p><p></p><p>Âyeti kerimede geçen İDNÂ kelimesi: Yaklaştırmak demek ise de, âyette Alâ harfi cerri ile kullanılması, kapsamak sûretiyle sarkıtmak mânasını da ifade ettiğinden, üzerinden sıkıca örtmek demek olur. Cilbab örtmek tabirinde de iki şekil vardır. Bunlardan birincisi; cilbablarından birisiyle bütün bedenini örtmek; diğeri ise, cilbabın bir tarafıyla başından yüzünü örtmek demek olur.</p><p>Elmalılı, âyeti kerimede geçen cilbab idnâsını, bu şekilde tarif ettikten sonra şöyle devam ediyor: Bu beyanda da iki sûret vardır. Birisi kaşlarına kadar başını örttükten sonra büküp, yüzünü de örtmek ve yalnız tek bir gözünü açık bırakmak. Elmalılı bunu söyledikten sonra, Bizler yetiştiğimiz zaman memleketimizde validelerimizin tesettür tarzı bu idi. der. İkincisi de alnının üzerinden sıkıca sardıktan sonra, burnunun üzerinden dolayıp gözlerin ikisi de açık kalsa bile, yüzün büyük bir kısmını ve göğsü tamamen örtmüş bulunmaktır. Bu açıklamadan sonra da, Hicri 1310da İstanbula geldiğim zaman İstanbul hanımlarının bir peçe ilave edilmek ve elde açık bir şemsiye bulunmak şartıyla tesettür tarzları bu idi. demektedir.(1)</p><p>Evet, Elmalılı merhum cilbabı böyle tarif ediyor.</p><p>Yine bu konuda Konyalı Mehmet Vehbi Efendi HulasatülBeyan isimli tefsirinde: Kadınların ziynetlerini örtmeleri için çarşafa bürünmelerinin lazım ve vacip olduğunu zikretmektedir.(2)</p><p>Ömer Nasuhi Bilmen Efendi de kendi tefsirinde Cilbabı çarşaf olarak tefsir etmişlerdir.</p><p>Gördüğümüz gibi son devrin âlimlerinden, herkesçe tanınan ve kabul gören üç tane tefsir âliminin cilbab hakkındaki görüş ve yorumları bu şekildedir Şimdi de diğer ulemâ bu âyeti nasıl tefsir ediyor ona bakalım:</p><p></p><p></p><p>Taberî, İbn Sîrînden şöyle rivayet eder:</p><p>Abide esSelmaniye, Dış elbiselerinden üstlerine giymelerini söyle âyetinin mânasını sordum. O hemen büyük bir çarşaf alarak onunla bütün vücudunu örttü. Başını da kaşlarına kadar kapattı. Yüzünü de tamamen kapattı. Yalnız sol gözünü açık bıraktı. Böylece âyeti fiili olarak tefsir etti.(3)</p><p></p><p>Taberî ve Ebû Hayan, İbn Abbastan şöyle rivayet etmişlerdir:</p><p>Kadın cilbabını alnının üzerine indirir ve oradan sıkar. Alttan da burnunun üzerine kadar kapatır. Yalnız gözleri dışarıda kalmalıdır. Yüzünün kalan kısmı ile göğsünü tamamen kapamalıdır.(4)</p><p></p><p>EbusSuûd Efendi: Cibabtan maksat, çok geniş ve uzun bir örtüdür. Kadın bununla başını örttüğü gibi yüzünü ve göğsünü de örterek ayaklarına kadar salar. Buna göre âyetin mânası, Kadınlar dışarıya veya yabancı bir erkeğin karşısına çıkacakları zaman, bu örtüyle yüzlerini ve bütün vücutlarını örtsünler. olur. demiştir.</p><p></p><p>Cevherî de Cilbabı çarşaf diye tefsir etti. Ve Cilbab çarşaftır. denildi. (5)</p><p></p><p>Ümmü Seleme annemiz şöyle demiştir:</p><p>Cilbablarından üzerlerini sıkı örtsünler âyetinin nüzulünden sonra ensar kadınları siyah çarşaflara büründüler. Öyle bir ağırbaşlılık ile çıkmışlardı ki, sanki hepsinin başına birer karga konmuştu.</p><p></p><p>ÖRTÜNMEK KADININ OLMAZSA OLMAZIDIR</p><p>Verilen kaynaklardan da anlaşıldığı üzere İslâm âlimlerinin çoğunluğu çarşaf üzerinde durmakta ve tesettürün çarşafla daha güzel olacağını belirtmektedirler. Açıkça çarşaf demeyen müfessirler ise, âyeti kerimede geçen cilbab ile, kesintisiz bütün bedeni baştan aşağı örten geniş bir elbiseyi tarif etmektedirler ki, bu tarife en uygun olan kıyafet çarşaf, ferace ve cardır. Bu kıyafetler, Türkiyenin çeşitli yörelerinde, ehram, peştamaldolama, şalvaratkı gibi farklı isimlerle de zikredilmektedir. Tabi-î bu kıyafetlerin kumaşının kalitesi, ince veya kalın oluşu örfe, beldelere ve mevsimlere göre değişiklik gösterebilir. Ancak dikkat edilecek husus, kadının boynu, omuzu, göğüs, kol, koltuk altı, bel gibi, kısaca vücut hatlarının belli olmaması gerekmektedir. İçini gösterecek kadar şeffaf, vücut hatlarını belli edecek kadar ince ve dar olmamalıdır. Çünkü kadınların örtünmesinden maksat bütün şüpheli yolları kesmek, erkek ve kadınların kalplerinde dolaşan vesveseyi bertaraf etmektir.</p><p>Bu arada, âyeti kerimede örtünmenin, iffet ve namusu koruması, tanınıp eziyet edilmemesine daha uygun olması gibi bazı hikmetlerinin açıklanması, bu gayenin bulunmadığı veya başka şekilde elde edildiği durumlarda, örtünmek gerekmez gibi yanlış bir düşünce hatıra getirmemelidir. Çünkü esas itibariyle örtünmek, Allahın emri ve dinin gereğidir.</p><p>Evli kadınların örtünmesinden kocaları sorumlu olduğu gibi, kız çocuklarının evleninceye kadar örtünme ile ilgili problemlerinden birinci derecede babası sorumludur. Çocukla uzun süre birlikte olan, onun eğitim ve terbiyesi ile yakından ilgisi bulunan anne de ikinci derecede sorumlu olur.</p><p></p><p>Âyeti kerimede Allahu Teâlâ bizleri şöyle uyarmaktadır:</p><p>Ey iman edenler! Yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden kendinizi ve ailenizi koruyun(6)</p><p></p><p>Dipnotlar:</p><p>1 Hak Dini Kuran Dili, c. 6, s. 337, 338</p><p>2 HulasatülBeyan, c. 9, s. 3719</p><p>3 Taberî Tefsiri, c. 22</p><p>4 BahrulMuhit, c. 5, s. 250</p><p>5 TacülAras, c. 1/186</p><p>6 Tahrim, 6</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="efendi1990, post: 100103, member: 10980"] Kuranı Kerimde örtünme ile ilgili âyetler iki sûrede yer almıştır. Bunlardan bir tanesi Nur sûresindeki: Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) sakınsınlar, namuslarını korusunlar. Kendiliğinden görünen kısımları müstesna olmak üzere, ziynetlerini açmasınlar. Başörtülerini, yakalarının üzerine vursunlar âyeti kerimesidir. Bir diğer âyeti kerime ise, Ahzab sûresi 59 âyettir ki; Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin hanımlarına söyle: (Evden çıkarlarken) üstlerine vücutlarını iyice örten cilbablarını (dış elbiselerini) giysinler. Bu, onların tanınıp eziyet edilmemelerine en elverişli olandır buyrulmaktadır. İslâm âlimleri, yukarıda mealleri yazılı âyetlere ve bu konuyla ilgili hadislere dayanarak, kadınların tesettürünün nasıl olması gerektiği konusunda pek çok beyanlarda bulunmuşlardır. Biz de âcizane, ulemânın bu beyanları ışığında Kadının örtüsü nasıl olmalı? konusunu şöyle bir gözden geçirelim. Ayeti kerimede zikredilen cilbabdan muradın ne olduğunu* İnşallah izah etmeye gayret edelim. CİLBAB Allahu Teâlâ bu âyeti kerimede mümin kadınlara, evlerinden çıkarken yabancı erkekler karşısında vücutlarını iyice örten cilbablarını, dış elbiselerini üzerlerine örtünmelerini emretmiştir. Bu hicab âyeti, geçen yazımızda da ifade ettiğimiz gibi, kadınların avret mahallerini örtmeleri istikrar kazandıktan sonra nazil olmuştur. Demek ki, bu âyette emrolunan tesettür, daha önce farz kılınan setri avretten başka fazla bir örtünmedir. Dolayısıyla âyeti kerimede geçen Cilbab kıyafeti hakkında, müfessirler değişik yorumlarda bulunsalar da, mefhumda birleşmişler ve cilbabdan maksadın; kadının elbiseleri üzerine giyilen ve vücut hatlarını belli etmeyecek şekilde bütün vücudu örten bir elbise olduğunda ittifak etmişlerdir. Allahu Teâlâ burada kadının örtünmesiyle alâkalı olarak pek çok elbise şekli emir buyurabilecekken, acaba neden özellikle cilbab giyilmesini önermektedir?.. Elbette bunun pek çok hikmetleri vardır. En önemli hikmeti ise, kadınların tesettüründe en ideal örtünme kıyafeti olmasındandır. Çünkü cilbab, kadını baştan ayağı kapatmakta ve fitneye sebebiyet verecek hiçbir açık kapı bırakmamaktadır. Böylece kadın ile, art niyetli, kötü düşünceli ve kalplerinde maraz olan kişiler arasına bir perde çekilmiş, bu tür ahlâksız kişilerin sataşmasına fırsat verilmemiş olacaktır. Nitekim bu maksat âyeti kerimede de: Bu cilbabı giydiğiniz zaman ki durumunuz tanınıp eziyet edilmemenize daha uygundur. şeklinde zikredilmiştir. Gerçi bu konuda eziyet etmeyi, kadınlara sataşıp tacizde bulunmayı bir huy edinmiş olan, alçak karakterli bazı kanı bozukları, örtü engelleyecek değildir. Fakat imanlı, temiz kadınların, bu tür şehevânî ve kirli bakışlardan yuvalarında gizli inciler gibi korunmuş kalmalarına en uygun olan şekil de budur. Hâl böyle olunca, kadın bu konuda son derece suçsuz ve masum, onlara eziyet ve tacizde bulunacak olan nefsinin zebûnu kimselerin ise, çok açık bir vebal yüklenmiş oldukları ortaya çıkar. Peki, kadının dış örtü örtmesi gerektiğinden söz eden bu ayeti kerimede, örtünme için belli bir şekil ve model var mıdır? Yani kadının dış örtüsü nasıl ve ne şekilde olmalıdır?.. KURANI KERİMDE ÇARŞAF GEÇİYOR Efendim, tesettür emri ile alâkalı olarak Nur sûresi 31. âyette geçen başörtüsü (hımarhumur) ve Ahzab sûresi 59. âyette geçen Dış giysi (cilbabcelâbîb) ifadeleri birlikte mütalaa edilince, kadın için iki parçalı bir giysi şekli ortaya çıkıyor. Birincisi; saç, boyun ve göğüsleri örten ve omuzlara doğru yakaların üstüne serbest bırakılan başörtüsüdür. İkincisi ise: Dış giysi olup, bunun şekli de iki türlü tarif edilmiştir. Başörtüsünün üstünden, bedeni aşağıya kadar örten büyük parça bir giysi veya başörtüsünün altında, boyundan aşağı topuklara kadar örten dış giysi Peki, ulemâ bu konuda ne diyor ve hangisini tercih ediyor? Ulemânın bu konudaki beyanlarına geçmeden önce, hazır yeri gelmişken bazı Müslüman kardeşlerimizin sıkça sorduğu Kuranı Kerimde çarşaf geçiyor mu?! sorusuna açıklık getirelim. Evet, Kuranı Kerimde çarşaf geçiyor! Çarşafın adresi ise, Ahzab sûresinin 59. âyeti kerimesidir. Şayet, Bu âyeti kerime çarşaftan değil, cilbabdan bahsetmektedir. derseniz, şöyle açıklayayım. Evet, âyette cilbab kelimesi geçmekte ve celâbîb diye zikrolunmaktadır. Celâbîb kelimesi cilbabın çoğuludur. Cilbab ise, Türkçede çarşaf mânasına gelir. Bu arada, Kuranda çarşaf geçmiyor. diyenler, şayet birebir çarşaf kelimesinin geçmesini kastediyorlarsa, o zaman doğru söylüyorlar, Kuranda çarşaf kelimesi geçmez! Çünkü çarşaf Farsça bir kelimedir. Ama Türkçemizde de kullanılmaktadır. Oysa Kuranı Kerim Arapça indirilmiştir. Yani bu mantığa göre, yanlış anlaşılmasın ama, Kuranda namaz kelimesi de geçmez, oruç kelimesi de Ya nasıl geçer? Salât ve savm şeklinde geçer. TEFSİR ÂLİMLERİ ÇARŞAF İÇİN NE DİYOR? Bazı tefsirler ise cilbab kelimesini milhafe diye tefsir ederler ki, milhafe lügatta çar ve çarşaf mânasına gelir. Şimdi ulemânın bu âyetle alâkalı yaptıkları tefsirleri zikrettiğimizde, tariflere en uygun kıyafetin çarşaf olduğu görülecektir. Ulemâ âyeti kerimede cilbab diye geçen, bu tesettürün nasıl olacağı hususunda birkaç görüşe ayrılmışlardır. İnşallah şimdi bizler kenara çekilip onların görüşlerine yer verelim. Son devrin âlimlerinden Elmalılı, bu âyeti tefsir ederken cilbabı şöyle tarif etmiştir: Baştan aşağı örten çarşaf, ferace, câr gibi dış elbisenin adıdır. Tepeden tırnağa örten giysidir. Çarşaf ve peçedir. Âyeti kerimede geçen İDNÂ kelimesi: Yaklaştırmak demek ise de, âyette Alâ harfi cerri ile kullanılması, kapsamak sûretiyle sarkıtmak mânasını da ifade ettiğinden, üzerinden sıkıca örtmek demek olur. Cilbab örtmek tabirinde de iki şekil vardır. Bunlardan birincisi; cilbablarından birisiyle bütün bedenini örtmek; diğeri ise, cilbabın bir tarafıyla başından yüzünü örtmek demek olur. Elmalılı, âyeti kerimede geçen cilbab idnâsını, bu şekilde tarif ettikten sonra şöyle devam ediyor: Bu beyanda da iki sûret vardır. Birisi kaşlarına kadar başını örttükten sonra büküp, yüzünü de örtmek ve yalnız tek bir gözünü açık bırakmak. Elmalılı bunu söyledikten sonra, Bizler yetiştiğimiz zaman memleketimizde validelerimizin tesettür tarzı bu idi. der. İkincisi de alnının üzerinden sıkıca sardıktan sonra, burnunun üzerinden dolayıp gözlerin ikisi de açık kalsa bile, yüzün büyük bir kısmını ve göğsü tamamen örtmüş bulunmaktır. Bu açıklamadan sonra da, Hicri 1310da İstanbula geldiğim zaman İstanbul hanımlarının bir peçe ilave edilmek ve elde açık bir şemsiye bulunmak şartıyla tesettür tarzları bu idi. demektedir.(1) Evet, Elmalılı merhum cilbabı böyle tarif ediyor. Yine bu konuda Konyalı Mehmet Vehbi Efendi HulasatülBeyan isimli tefsirinde: Kadınların ziynetlerini örtmeleri için çarşafa bürünmelerinin lazım ve vacip olduğunu zikretmektedir.(2) Ömer Nasuhi Bilmen Efendi de kendi tefsirinde Cilbabı çarşaf olarak tefsir etmişlerdir. Gördüğümüz gibi son devrin âlimlerinden, herkesçe tanınan ve kabul gören üç tane tefsir âliminin cilbab hakkındaki görüş ve yorumları bu şekildedir Şimdi de diğer ulemâ bu âyeti nasıl tefsir ediyor ona bakalım: Taberî, İbn Sîrînden şöyle rivayet eder: Abide esSelmaniye, Dış elbiselerinden üstlerine giymelerini söyle âyetinin mânasını sordum. O hemen büyük bir çarşaf alarak onunla bütün vücudunu örttü. Başını da kaşlarına kadar kapattı. Yüzünü de tamamen kapattı. Yalnız sol gözünü açık bıraktı. Böylece âyeti fiili olarak tefsir etti.(3) Taberî ve Ebû Hayan, İbn Abbastan şöyle rivayet etmişlerdir: Kadın cilbabını alnının üzerine indirir ve oradan sıkar. Alttan da burnunun üzerine kadar kapatır. Yalnız gözleri dışarıda kalmalıdır. Yüzünün kalan kısmı ile göğsünü tamamen kapamalıdır.(4) EbusSuûd Efendi: Cibabtan maksat, çok geniş ve uzun bir örtüdür. Kadın bununla başını örttüğü gibi yüzünü ve göğsünü de örterek ayaklarına kadar salar. Buna göre âyetin mânası, Kadınlar dışarıya veya yabancı bir erkeğin karşısına çıkacakları zaman, bu örtüyle yüzlerini ve bütün vücutlarını örtsünler. olur. demiştir. Cevherî de Cilbabı çarşaf diye tefsir etti. Ve Cilbab çarşaftır. denildi. (5) Ümmü Seleme annemiz şöyle demiştir: Cilbablarından üzerlerini sıkı örtsünler âyetinin nüzulünden sonra ensar kadınları siyah çarşaflara büründüler. Öyle bir ağırbaşlılık ile çıkmışlardı ki, sanki hepsinin başına birer karga konmuştu. ÖRTÜNMEK KADININ OLMAZSA OLMAZIDIR Verilen kaynaklardan da anlaşıldığı üzere İslâm âlimlerinin çoğunluğu çarşaf üzerinde durmakta ve tesettürün çarşafla daha güzel olacağını belirtmektedirler. Açıkça çarşaf demeyen müfessirler ise, âyeti kerimede geçen cilbab ile, kesintisiz bütün bedeni baştan aşağı örten geniş bir elbiseyi tarif etmektedirler ki, bu tarife en uygun olan kıyafet çarşaf, ferace ve cardır. Bu kıyafetler, Türkiyenin çeşitli yörelerinde, ehram, peştamaldolama, şalvaratkı gibi farklı isimlerle de zikredilmektedir. Tabi-î bu kıyafetlerin kumaşının kalitesi, ince veya kalın oluşu örfe, beldelere ve mevsimlere göre değişiklik gösterebilir. Ancak dikkat edilecek husus, kadının boynu, omuzu, göğüs, kol, koltuk altı, bel gibi, kısaca vücut hatlarının belli olmaması gerekmektedir. İçini gösterecek kadar şeffaf, vücut hatlarını belli edecek kadar ince ve dar olmamalıdır. Çünkü kadınların örtünmesinden maksat bütün şüpheli yolları kesmek, erkek ve kadınların kalplerinde dolaşan vesveseyi bertaraf etmektir. Bu arada, âyeti kerimede örtünmenin, iffet ve namusu koruması, tanınıp eziyet edilmemesine daha uygun olması gibi bazı hikmetlerinin açıklanması, bu gayenin bulunmadığı veya başka şekilde elde edildiği durumlarda, örtünmek gerekmez gibi yanlış bir düşünce hatıra getirmemelidir. Çünkü esas itibariyle örtünmek, Allahın emri ve dinin gereğidir. Evli kadınların örtünmesinden kocaları sorumlu olduğu gibi, kız çocuklarının evleninceye kadar örtünme ile ilgili problemlerinden birinci derecede babası sorumludur. Çocukla uzun süre birlikte olan, onun eğitim ve terbiyesi ile yakından ilgisi bulunan anne de ikinci derecede sorumlu olur. Âyeti kerimede Allahu Teâlâ bizleri şöyle uyarmaktadır: Ey iman edenler! Yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden kendinizi ve ailenizi koruyun(6) Dipnotlar: 1 Hak Dini Kuran Dili, c. 6, s. 337, 338 2 HulasatülBeyan, c. 9, s. 3719 3 Taberî Tefsiri, c. 22 4 BahrulMuhit, c. 5, s. 250 5 TacülAras, c. 1/186 6 Tahrim, 6 [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
İlmihal/Fıkıh
Cilbab-Çarsaf Kadının Örtüsü Nasıl Olmalı?
Üst
Alt