Cenâb-ı Allah'ın güzel isimleri.

ceylannur

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
2 Eylül 2011
Mesajlar
3,872
Tepkime puanı
37
ESMÂÜ'L-HÜSNÂ Cenâb-ı Allah'ın güzel isimleri

Yasadığımız dünya, felekler, yıldızlar, ay ve güneş birer âlemdir Bütün bu âlemler bir ahenk içindedirler Bu, Allah'ın Rab sıfatının bir tecellisidir Dünyadaki düzenin kaidelerini koyup, varlıkları bir ahenk içinde yaşatma da Rab sıfatının gereğidir

Doğmamız, büyümemiz, ölmemiz, insanlardâki yücelik, ahlâk, terbiye, kemal hep Rubûbiyet sıfatının yansımasındandır Gözün görmesi, aklın ermesi, bütün iş ve hareketler, olma ve oluşma Rab sıfatının bir tecellisidir Onsuz bir hareket ve düşünce yoktur

Gerek Kur'ân-ı Kerîm'de gerek hâdis-i şeriflerde gecen birçok güzel ismi vardır Aslında bu isimleri iki grupta ele almak mümkündür:

a) Hak Teâlâ'nın zatına mahsus bir özel isim olan "Allah" lâfz-ı şerifi Ondan başka bir varlık hakkında kullanılmamıştır Kullanılması caiz değildir Bu ismin tesniyesi (ikil siğası) ve çoğulu da yoktur Bir başka dile tercüme edilemez, hiçbir kelime onun yerini tutamaz

b) Allahu Teâlâ'nın ikinci gruba giren isimleri, sıfatlarından alınan isimlerdir Ayet ve hadislerde Cenâb-ı Hakk'ın pekçok güzel isminden bahsedilir Bunlardan her biri O'nun sıfatları ile ilgili ve onlardan alınan isimlerdir Rahman, Rahîm, Âlîm, Hâlik vs gibi Bu isimler bir başka dile tercüme edilebilir Meselâ, Hâlik ismi, yaratan veya yaratıcı olarak söylenebilir Müminin Allah hakkındaki inancı, O'nun zâtının mukâddes olduğu, diğer zat ve eşyâyâ benzemediği, yüce sıfatlarla sıfatlandığıdır Allah kendisini Esmâü'l-Hüsnâ en güzel isimler ile isimlendirmiştir (el-A 'râf, 7/180; el-İsrâ, 17/1 10; Tâhâ, 20/7; el-Haşr, 59/24) Doksan dokuz adet olan bu isimlerin basında "Allah gelir Diğer isimlerin hiçbiri anlam ve içerik itibarıyla "Allah" isminin yerini alamaz Bu nedenle, İslâm'a girecek kişi, "Lâ ilâhe İllâllah" der; "Lâ ilâhe illarahman" demez Namaza başlarken, "Allahü Ekber"der; "Rahman Ekber" diyemez Allahu Teâlâ'nın bütün isimleri güzeldir Kur'an-ı Kerîm'de, "Allah'ın güzel isimleri vardır O halde Allah'a o güzel isimlerle dua edin" (el-A'râf, 7/180);

"De ki: "İster Allah deyip dua edin, ister Rahman deyip dua edin; hangisi ile dua ederseniz edin, onun güzel isimleri vardır '' (el-İsrâ, 1 7/110) buyurulmuştur

Peygamber efendimiz de bir hadislerinde şöyle buyurmuştur: "Allahu Teâlâ'nın doksan dokuz ismi vardır O isimleri kim ezberlerse (sayar, manasını anlar ve şuûruna ererse) cennete gider şüphesiz, Allah tektir ve tek olmayı sever" (Buhârî, Daavât, 68) Allahu Teâlâ'nın isimleri doksandokuz isimden ibaret değildir O'nun ayet ve hadislerde gecen başka isimleri de vardır Yalnız Tirmizî ve İbn Mâce'de geçen bir hadiste bu doksandokuz isim teker teker sayılmıştır Bu isimler şunlardır:

1) ALLAH:-Tüm isim ve sıfatlan kendinde toplayan yüce Allah'ın zatının, başka hiçbir varlığa verilemeyen ismidir

2) RABB: Terbiye eden, yaratan, besleyen, mâlik, en mükemmel, sahip tutan ve idare eden anlamlarına gelir Rabb ismi, yüce Allah'ın umûmî isimlerindendir Âlemlerin devamını sağlayan yüce Allah, onların Rabbi'dir Allah'ın her türlü eksiklikten münezzeh olan Rubûbiyeti ve O'nun neticesi olan terbiyesi, besleyip büyütmesi olmasaydı, kainatta ne varlıktan, ne de tekâmül'den hiçbir eser bulunmazdı Eğer bir kemâlimiz, bir terbiyemiz, ölçülü bir şekilde doğmamız, büyümemiz, yaşamamız ve ölmemiz varsa bunlarda yüce Allah'ın Rab sıfatının yansımasını görmemek mümkün değildir Bu âlemde görülen ve bilinen her şeyde yüce Allah'ın sıfatlarının belirtisi vardır

3) RAHMAN: Allah'ın pek merhametli, çok rahmet sahibi olması anlamlarına gelen bir sıfat ismidir Sıfat ismi olmakla beraber, bu ismin Allah'tan başkasına verilmesi uygun görülmez "Çok rahmet sahibi, gayet merhametli ve sonsuz rahmeti bulunan" diye tefsir edilip açıklanabilirse de, yalnız yüce Allah'ın özel bir ismi olduğundan dolayı tam anlamıyla tercüme edilemez Dilimizde onun tam karşılığı olan bir kelime yoktur"Esirgeyici" olarak tercüme edilmesi de doğru değildir Dolayısıyla bu anlam Rahman isminin tercümesi olamaz "Acıyan" diye tercüme edilmesi de onun tam anlamını vermekten uzaktır Çünkü kuru bir acıma merhamet değildir Bilindiği gibi, merhamet acıyı giderip yerine sevinç ve iyiliği getirmektir Bu itibarla merhametli sözcüğünden anladığımız anlamı, diğerlerinden anlayamayız Rahman, "pek merhametli" şeklinde eksik olarak tefsir edilebilirse de tercüme edilemez Yüce Allah'ın rahmeti, sadece bir iyilik duygusundan ibâret değildir O'nun rahmeti, insanlara iyilik dilemesi ve sayılamayacak kadar nimetler vermesidir O halde "Rahman" ismini böylece bilmek ve anlamak gerekir Her gün karşılaştığımız ve içinde bulunduğumuz nimetler, aslında bize Rahman'ın en güzel açıklamasıdır

4) RAHÎM: "Çok merhamet edici' anlamında bir isimdir Allah'ın sıfat ismi olmayıp, Allah'tan başka varlıklara da verilebilen bir isimdir Bu iki sıfat "Rahmet" mastarından türemiş olmakla beraber, aralarında ifade ettikleri anlam bakımından farklar vardır Rahman ve Rahîm arasındaki bu farklar şöylece belirtmek mümkündür:

a) Rahman sıfatı; daha ziyâde ezelle; Rahîm sıfatı ise daha çok ebedle ilgilidir Bu nedenle hadislerde yüce Allah'ın hakkında "Dünyanın Rahman'l ahiretin Rahîm'i" ifadelerinin kullanıldığını görüyoruz Rahman sıfatı bütün insanları; Rahîm sıfatı ise yalnız müminleri kapsar

b) Rahman sıfatı; hiçbir kayıt ve şarta bağlı olmaksızın varlıkları yaratmak, meydana getirmek, onların çalışıp çalışmadıklarına bakmadan sayısız nimetlerle nimetlendirmek anl***** gelirken; Rahîm sıfatı Allah'ın emirleri doğrultusunda çalışanlara, çalıştıklarının karşılığını vermek anlamına gelmektedir

c) Rahman sıfatı; ümitsizliğe, karamsarlığa imkan bırakmayan kesin bir ümit ve ezelî bir yardım ifade eder Rahîm sıfatı ise, yaptığımız işlerimizin Allah tarafından mükâfatlandırılacağını ifade etmektedir Bu nedenle Rahman sıfatının ifade ettiği mânâda mü'min ve kâfir eşit tutulup ayırım yapılmamış; Rahîm sıfatının belirttiği manada ise, mü'min ve kâfir açık bir farkla ayrılmışlardır

5) el-MELİK: Yüce Allah Melik'tir Yani mülk sahibi, bütün eşyanın ve yaratılanların tek mâlikidir Bütün varlıklar üzerinde emretme, istediği gibi tasarruf etme, hiçbir şarta bağlı olmaksızın sahip olma O'na mahsustur Yarattıklarına emretme, sakındırma, cezalandırma, istediğini zelil, dilediğini de aziz etme kudretine sahip olan yalnız yüce Allah'tır O yarattığı mülkünde ve orada olanların hepsinde yegane hükümdardır Sonsuz kudretiyle onları idaresi altında tutan tek Allah'tır

6) el-KUDDÛS: Her türlü hata, gaflet ve acizlikten uzak, eksiklikten beri, mutlak kemâl sahibi anlamında Allah, sonradan olma ve hiçbir tasvir kayıtlarına sığmayan, hakkında hiçbir eksiklik düşünülemeyen en mukaddes olan en yüce varlıktır (el-Haşr, 59/23; el-Cum'a, 62/1)

7) es-SELÂM: Allah, her türlü eminliğin, salimliğin aslı olup, ayıptan kusurdan ve her çeşit eksikliklerden uzak olan yüce yaratıcı anlamındadır Allah, yok olmaktan ve hatıra gelen her türlü eksikliklerden uzaktır Buna göre dünyadan ve ahiretten emin olmak isteyenleri ve kurtuluşa ermek dileğinde bulunanları, kurtuluşa erdirecek olan da yalnız Allah'tır (el-Haşr, 59/23)

8) el-MÜMİN: Allah'ın iman ve güven veren her türlü şüphe ve tereddütleri kaldıran anlamında bir ismidir Allah, korku içinde olanlara emniyet ve güven verendir Bu bakımdan her türlü korkudan emin olmak için Allah'a iltica edilmeli, O'na sığınılmalıdır

9) el-MÜHEYMİN: Allah'ın görüp gözeten, her şeye şahit olan, her şeyi koruması altına alan, onları muhâfaza edip saklayan olduğu anlamına gelir

10) el-AZİZ: Allah'ın, hiçbir yönden mağlup edilemeyen, her işinde mutlak gâlip gelen, son derece izzetli ve yüce olduğu manasına gelir Hiçbir yönden benzeri olmayan dilediğini yapan ve buna güç yetiren, yüce varlığını ve kudretini hiçbir gücün mağlup edemediği tek yaratıcı Allah'tır

11) el-CEBBAR: Allah'ın, yarattığı tüm varlıklarının ihtiyaçlarını karşılayan, her konuda çok güçlü ve kudretli olduğu anlamındadır Ayrıca Allah'ın yarattıklarının tümünü kendi iradesine mecbur eden, dilediğini de zorla yaptırmaya gücü yeten, kesin hükmüne karşı gelinemeyen yaratıcı olduğu anlamına da gelir Yüce Allah'ın "Cebbâr" sıfatı sebebiyle insanların, işlerine kendi iradeleri ve serbestlikleri olmadığı sanılmamalıdır Çünkü Allah, bildirdiği emir ve yasaklarına uyup uymama konusunda insanları kendi iradelerinde serbest bırakmıştır Şüphesiz insanların, Allah tarafından akıllı ve iradeli yaratılmalarının bir anlamı vardır Allah, insanı O'nun hükümlerini tanıyıp bilmesi için akıllı, kendi irade ve istekleri ile O'nun emrine uymaları ve gösterdiği bu yolda yürümeleri için de serbest iradeli yaratmıştır

Ancak Allah'ın, insanlara işlerinde serbestlik tanımış olması, onların bütün isteklerini yerine getirmeye mecbur olduğu anlamına gelmez Örneğin Allah'ın emirlerini dinlemeyip O'na karşı gelen asiler, günahkârlar cezaya yanaşmak istemeseler de vakti gelince cezalarını çekmeye mecbur olacaklardır Allah'ın mutlak iradesi ve kudreti altına girmeyen hiçbir varlık düşünülemez "Allah'ın dininden başkasını mı arıyorlar? Oysa göklerde ve yerde olanların hepsi, ister istemez O'na teslim olmuştur ve O'na döndürülüp götürüleceklerdir" (Âlu İmrân, 3/83)

12) el-MÜTEKEBBİR: Allah'ın her hususta çok büyük ve azamet sahibi ulu bir yaratıcı olduğu anlamındadır Büyüklük O'nun hakkıdır Yaratılmışların hiçbirinin böyle bir hakkı yoktur Allah, zatında sıfatlarında ve işlerinde, mutlak manada büyüklüğün tek sahibidir Hiçbir insan için bu mânâda bir büyüklükten söz edilemez Kendilerini büyük sanan nicelerinin, Allah'ın sonsuz kudreti ve büyüklüğü karşısında ne kadar küçüldükleri imkân imkânsız olan bir gerçektir Büyüklük sevdasına kapılanların yok olmalarına, bazen küçücük bir olay hattâ çok küçük bir yaratık, bir mikrop bile yetmiştir Bu gerçek karşısında insanlar hangi büyüklükten söz edebilirler?

13) el-HÂLİK: Allah'ın yaratıcı olduğunu belirten bir sıfattır Yaratmak ise bir şeyi var etmek, hiç benzeri olmayan bir şeyi meydana getirmek demektir Bu manada Allah'tan başka hiçbir yaratıcı yoktur Herşeyi yaratan O'dur İnsanların ortaya koydukları şeyler yaratma değildir; var olanlardan yeni bir şey elde etmektir Allah, yaratandır; O'nun dışındaki tüm varlıklar ise yaratılmıştır

14) el-BÂRÎ: Allah'ın, yarattıklarını temiz ve sağlam bir nizâm üzere yaratması, olgunlaştırarak birbirinden farklı niteliklerde meydana getirmesi mânâsındadır Şüphesiz varlıkları seçip, düzenleyip olgunlaştırarak her birini ayrı bir özellikte yaratan Allah'tır

15) el-MUSAVVİR: Allah'ın yaratmış olduğu varlıkların şekil ve durumlarını takdir edip, dilediği şekilde meydana getirmesi, şekillendirmesi anlamına gelir

16) el-GAFFÂR: Kullarının günâhlarını affeden ve çok bağışlayan yüce varlık anlamına gelir Günâh işlemek insanların özelliği olduğu gibi, onların günâhlarını örtmek ve bağışlamak da yüce Allah'ın ayrılmaz sıfatlarındandır

17) el-KAHHÂR: Allah'ın ziyadesi ile kahredici, yok edici yüce bir varlık olduğu manasına gelir Sonsuz kudretinin karşısında hiçbir kimsenin gücü ve kudreti olamaz Ama serbest iradeleriyle O'nun karşısına çıkma cüretini gösterenlere de lâyık oldukları cezaları tam olarak verecektir Allah'ın kayıtsız üstünlüğüne sınır koyacak hiçbir varlık yoktur

18) el-VEHHÂB: Allah'ın çok hibe eden, çok fazla bağışlayan olduğu anlamına gelir Hak sahibi olmadıkları halde yarattıklarına çok çok verendir

19) er-REZZÂK: Allah'ın bütün yaratıkların rızıklarını veren olduğunu ifade eder Her canlı için gerekli gıdayı bahşedip yaratan ve bol bol veren Allah'tır

20) el-FETTAH: Kulların, her türlü güçlük ve sıkıntılarını açan ve kolaylaştıran manasına gelir Faydalı ilimlere karşı insanların kalbini açarak, onların islerini kolaylaştıran, bütün zorluklarını ortadan kaldıran yüce Allah'tır Her işinde üstün gelen O'dur

21) el-ÂLİM: Allah'ın, çok bilen, bilgisi ezelî ve ebedî olan, her şeyi her yönüyle bilen tek yaratıcı olduğu manasını ifade eder

22) el-KÂBIZ: Allah'ın, her şeyi sonsuz kudreti altına alan, bu kudretiyle kuşatıp kavrayan, her şeyi emri altına alıp tutan en yüce varlık oldu
Bu anlamına gelir

23) el-BÂSIT: Allah'ın, her hayrı veren, lütuf ve rahmetini kullarına yayan yüce yaratıcı olduğunu ifade eder Allah, insanlara rızık, neşe, rahatlık ve bolluk vererek onlara lütuf ve rahmetiyle muâmele etmektedir

24) el-HÂFID: Allah'ın, emirlerini dinlemeyen, başkalarını beğenmeyen, büyüklenip hak ve hukuk tanımaz zorbaları rezil, perişan eden anlamına gelen bir ismidir

25) er-RÂFİ: Kaldıran, yükselten ve yüksek olan anlamlarına gelir Gönülleri iman ve irfan ışığıyla parlatan, yüksek gerçeklerden haberdar eden yüce Allah'tır Her yönüyle yüce ve yüksek olan O'dur

26) el-MU'İZZ: İzzet ve ikrâm edici, şeref sahibi anlamına gelir Yalancılığa, samimiyetsizliğe itibar etmez

27) el-MÜZİLL: Yüce Allah'ın, lâyık olanları zillete düşüren, zelil kılan, onları hor ve hakir eden anlamına gelen bir sıfat isimdir

28) es-SEMI': İşiten, işitme kuvve tine sahip olan ve işitme gücünü verendir O, hiçbir şartla ve kayda bağlı olmaksızın işitir

29) el-BASÎR: Herşeyi her yönüyle eksiksiz gören, yaratıklarına da görme duyusunu veren anlamını taşır

30) el-HAKEM: Hüküm koyan, emir veren, varlıklar hakkında hükmünü tamamen icra eden anlamına gelir

31) el-ADL: Allah'ın herkese hakkını veren, koyduğu âdil hükümleriyle zulme razı olmayan, zulmü ve zâlimi sevmeyen anlamına gelen sıfatının ismidir O, hüküm verenlerin en hayırlısıdır (el-A 'raf, 7/85; Yûnus, 10/109; Yûsuf, 12/80)

32) el-LATÎF: En ince işlerin bile bütün inceliklerini bilen, nasıl yapıldığına nüfuz edilemeyen en ince şeyleri de yapan, seçilmez yollardan da kullarına çeşitli faydalar ulaştırandır (el-En'âm, 6/103)

33) el-HABÎR: Herşeyden haberdar olan, her şeyin iç yüzünden ve gizli tarafından her yönüyle haber sahibi bulunan, onlara yumuşak davranarak cezalarını geriye bırakandır

34) el-HALİM: Acele etmeyen, günahkârların cezasını vermeye güç yetirdiği halde bunu acele yapmayıp, onlara yumuşak davranarak cezalarını geriye bırakandır

35) el-AZİM: Çok yüce ve çok büyük olan; sınırsız ve kayıtsız büyüklük, üstünlük de yalnız O'ndadır

36) el-GAFÛR: Mağfiret eden, yargılayan, suçları bağışlayan, affeden, insanların beğenilmeyen taraflarını gizleyendir

37) eş-ŞEKÛR: Çok şükre lâyık olan, kendi rızası için şükredilen, şükür olarak yapılan iyi işlerin daha fazlasıyla karşılığını veren, insanlara nimetlerini artırarak şükür muamelesi yapandır

38) el-ALİYY: Yüksek, büyük ve yüce olan; kudrette, bilgide, hükümde, irâdede ve diğer bütün kemâl sıfatlarında üstün olandır Herşey O'nun hükmü ve emri altındâdır

39) el-KEBİR: Büyük, yüce anlamında olup, Allah'ın kâinatı ve ondâkileri hüküm ve kudretiyle idâre eden, her şeyi hükmü altına alan sıfatının ismidir

40) el-HAFIZ: Muhafaza eden, koruyup saklayan, yapılan işleri bütün ayrıntılarıyla saklayıp, her şeyi belli vaktinde afet ve belâlardan koruyandır

41) el-MUKÎT: Rızıkları yaratıcıdır

42) el-HASÎB: Herkesin yaptıklarını takdir eden, yapılanları bütün ayrıntılarıyla bilip her insanı hesaba çekerek yaptığının karşılığını verendir (el-Ahzâb, 33/39)

43) el-CELÎL: Büyüklük ve ululuğu pek yüce olandır Sıfat ve-isimleriyle her türlü büyüklük kendine ait olandır

44) el-KERÎM: Cömert, kerem sahibi; muktedir iken affeden, cömertlik duygusunu veren, va'dini yerine getirendir

45) er-RAKÎB: Görüp gözeten, murâkebe eden, bütün varlıklar üzerine gözcü olup bütün işlerini kontrol altına alandır (en-Nisâ, 4/1)

46) el-MUCÎB: İcâbet eden, isteyene karşılık veren, teklifleri bilen ve O'na yalvaranların isteklerine icâbet eden ve karşılık verendir (el-Bakara, 2/186)

47) el-VASİ': Bağışlaması bol ve rahmeti çok olandır Yarattıklarına maddi ve manevigenişlik verendir (el-Bakara, 2/247)

48) el-HAKIM: Herşeyi inceliğiyle bilen, bu bilgisine göre emir ve yasakları vâzeden, buyrukları ve bütün işleri yerli yerinde olandır

49) el-VEDÛD: Çok şefkatli, muhabbetli, salih kullarını çok seven ve onlarca çok sevilen, onları rahmet ve rızasına erdiren; sevilmeye ve dostluğu kazanılmaya yegane lâyık olandır Sevgi ve dostluk hissini yaratandır (Hud, 1 1/90)

50) el-MECÎD: Şan, şeref, büyüklük ve kudretinden dolayı yüce olan ve güzel işlerinden dolayı da sevilip övülendir Şeref, ancak kendi emir ve yasaklarına uymakla elde edilebilir (Hud, 11/73)

51) el-BAİS: Sebepleri yaratan ve ölüleri diriltendir İhtiyaçlarma göre insanlara peygamberler gönderendir

52) eş-ŞEHÎD: Herşeye şahit olan, her şeyi hakkıyla gören, bilen ve muamelesini de buna göre yapandır

53) el-HAKK: Varlığı hiç değişmeyen, hiç yok olmayan ve gerçek olandır (el-Hacc, 22/6)

54) el-VEKİL: Hayatını, O'na tevekkül ederek düzenleyen ve böylece O'na sığınanların işlerinde kendilerine yardım edendir; İdaresinde hiçbir kayda ve şarta bağlı olmayandır

55) el-KAVÎ: Kudretli, güçlü ve sınırsız kuvvet sahibi olandır Herşey O'nun kudret ve kuvveti karşısında güçsüzdür; O'na boyun eğmek zorundadır

56) el-METİN: Metânetli, kuvveti çok şiddetli olup hiçbir iş O'na zor değildir

57) el-VELÎ: Emir sahibi ve iyi insanların yani müminlerin dostu (velisi) olup onlara yardım ederek işlerini yönetendir

58) el-HAMÎD: Çok övülen, övgüyle değer sıfatlarıyla hamd edilendir Bütün varlığın diliyle övülmeye lâyık ve her an hamd edilen tek yüce varlıktır

59) el-MUHSÎÎ: Allah, çokça veren, sonsuz düşünülse bile her şeyin sayısını her yönüyle bilendir

60) el-MÜBDÎ: Hiç yoktan ortaya koyan, vareden, yaratandır O'ndan başka yaratıcı yoktur

61) el-MU'ÎD: Yaratılmışları yok ettikten sonra tekrar yaratandır O'ndan başka yaratıcı olamaz

62) el-MUHYÎ: Dirilten, canlandıran ve hayat verendir O'nun öldürdüğüne kimse hayat veremez (Fussilet, 41/39)

63) el-MÜMÎT: Öldüren, ölümü her canlıya takdir edip bunu uygulayandır

64) el-HAYY: Diri, canlı hiç ölmeyen, hayatı ezeli ve ebedi olandır

65) el-KAYYÛM: Baki ve ebedi olan; her şeyin O'nun kudret ve iradesiyle varlığını sürdürebildiği tek varlıktır (el-Bakara, 2/250; Âlu İmrân, 3/1)

66) el-VÂCİD: Var olan ve her şeyi vareden, icad eyleyen; varlığı kendinden olan; dilediğini istediği anda var edip yaratandır O'na karşı hiçbir şey kendini gizleyemez

67) el-VAHİD: Tek, bir olmak, Allah ikincisi olmayan tek birdir Zatında, sıfatlarında, işlerinde ve hükümlerinde asla ortağı-dengi ve benzeri bulunmayandır

68) es-SAMED: Hiçbir şeye muhtaç olmayan, tüm yaratıkların ihtiyacını gideren ve her türlü istekte doğrudan kendisine başvurulandır

69) el-KADÎR: Kudret sahibi, tükenmez kudreti olan, istediğini dilediği gibi yapmaya muktedir olandır Her türlü güç ve kuvvet de O'ndandır (el-Bakara, 2/20)

70) el-MUKTEDİR: Gücü her şeye yeten, her şeyi dilediği duruma getiren, kuvvet sahipleri üzerinde istediği gibi tasarruf edendir

71) el-MUKADDİM: Herşeyden önce olan, dilediğini öne alan; dilediğine maddi ve manevi nimetler verip yükselten, öne geçiren, ilerlemelerini sağlayandır

72) el-MUAHHİR: Herşeyden sonra yine var olan; emir ve yasaklarına uymayanları zelil edip arkaya bırakan, istediğini geri koyandır Sonunda yine sadece O var (olarak) kalacaktır

73) el-EVVEL: Herşeyden önce, öncelerin öncesi, başlangıçların yaratıcısı ve varlığının öncesi olmayandır

74) el-AHİR: Herşey son bulunca O, var olarak kalacaktır Varlığının sonu yoktur

75) ez-ZÂHİR:Görünen, varlığında hiç şüphe olmayan, varlığı her şeyden aşikâr olandır Her yaratık yaratanının görülen bir şâhididir

76) el-BATIN: Gizli, cisim olarak görülmeyen, varlığı gizli olan, ancak varlığı da kesin olarak bilinendir (Hayal, duygu, akıl ve düşüncenin de görülmeyip eserle varlıklarının kesin olarak bilinmesi gibi)

77) el-VALÎ: İdare eden bu büyük kâinatı ve onda her an olup bitenleri idare edip yönetendir İdare etme yeteneği O'nundur

78- el-MUTE'AL: Yüksek ve yüce varlık Bilinenlerin en üstün olanı Akım yaratılmışlarda mümkün gördüğü her şeyden çok yüce olandır

79) el-BİRR: İyilik ve güzellik, bağışta bulunma, kullarına yardımcı olma anlamlarında Yüce Allah'ın bir sıfat ismidir İyiliği ve ihsânı çoktur İyilik ve ihsan gibi hisler de sadece ondadır (et-Tûr, 52/28)

80) et-TEVVÂB: Tövbeleri çok kabul eden, tövbe kapısını açık tutarak tövbe etme imkânı verendir Samimi olarak günahlardan dönüp tövbe edenleri bağışlayandır

81) el-MÜNTEKİM: İntikam alan, günahkârları, adaletiyle yargıla***** lâyık oldukları cezaya çarptıran demektir

82) el-AFÜV: Merhametli, daima affeden, günâhlardan dilediğini affedip suçları bağışlayandır

83) er-RAÛF: Çok merhamet eden, insanları yükümlü tutmada pek müsâmahalı ve yumuşak davranandır

84) MALİKÜ'L-MÜLK: Herşeyin tek sahibi, her ne varsa O'nundur Herşey üzerinde mutlak tasarruf yetkisi sadece O'na aittir O h;llde Ondan başkasına kulluk edilmez

85) ZÜLCELÂL-İ VE'L-İKRÂM: Celâl ve ululuk sahibidir İkrâm ve ihsân edicidir Hürmet ve saygıya yegane lâyık ve tüm büyüklüklere sahip olandır.

86) el-MUKSİT: Doğru hareket eden, bütün işlerini birbirine uygun ve yerli yerinde yapandır

87) el-CÂMİ: Derleyen, toplayan, her şeyi kudreti içinde bulundurup dilediğini istediği anda ve istediği yerde toplayandır

88) GANÎ: Hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, hakkında noksanlık ve ihtiyaçtan sözedilemeyendir

89) el-MACİD: Kerem ve müsâmahası sınırsız olandır İnsanlara iyilikle muamele edip onları himâye etme lütfunda bulunan, her türlü sıkıntılarını giderendir

90) el-MÂNİ': Herşey O'nun emir ve korumasına bağlıdır O'nun emri olmadıkça hiçbir şey olamaz İstemediği şeyin, yani takdir etmediğinin olmasına imkân yoktur

91) en-NÛR: Alemleri, bütün kâinâtı nurlandıran, aydınlatan; istediği simalara, zihinlere ve gönüllere nur, aydınlık ihsan edendir

92) el-HADÎ: Hidâyet eden, doğru yolu gösteren; hidayet yaratan; istediğini iyi işlerde başarıya ulaştıran, kullarına doğru yolu gösterendir

93) el-BEDÎ: Eşi ve benzeri olmayan, bir şeyi en mükemmel yapan, yaratan, eşsiz ve görülmemiş şeyleri varedendir Varlıklar âleminde O'nun eşi ve benzeri yoktur Hayret verici âlemleri yoktan var eden, icad eden O'dur

94) el-BÂKÎ: Sürekli var olan ve var olacak olandır Sonu olmayandır Allah'ın varlığının sonu yoktur

95) el-VARİS: Tüm varlıkların gerçek sahibi, varisidir Servetlerin geçici sahipleri yok olduktan sonra da varlığı devam eden ve o servetlerin sahibi olandır

96) er-REŞÎD: Doğru yolu gösteren: İnsanları, peygamberlerin getirdiği ve tebliğ ettiği kitaplar vasıtasıyla doğru yola iletendir Allah, bütün işleri ezeli takdirine göre yönetip, dosdoğru bir düzen içinde sonuca ulaştırandır

97- es-SABÛR: Çok sabırlı, hiçbir şeyde acele etmeyen; kendine isyan edenleri cezalandırmada acele etmeyip, onlara süre verendir

98- ed-DAR: Elem ve zarar verici şeyleri hikmetinin gereği olarak yaratandır Yüce Allah, zarar veren şeyleri yaratmıştır Fakat onlardan zarar görmemizi değil, akine maddi-manevi bütün zararlardan sakınarak korunmamızı emretmiştir

99) en-NAFİ: Hayır ve fayda verici şeyleri yaratandır Bütün olaylar sebepleriyle meydana geliyorsa da, sebepler yok'u var edemez Onlar ancak insanların elinde birer vesîle ve Hakk'tan isteme vâsıtası olmak üzere yaratılmışlardır

Allah'ın zâtı, bir: güzel isimleri (esmâü'l-hüsnâ) ise çoktur Allah'ın doksan dokuz ismi hadis-i şeriflerde de bildirilmiştir İbn Kesir, tefsirinde, Buhâri ve Müslim'in Ebû Hureyre (ra)'den naklettikleri bir hadis-i şerifte Peygamberimiz (sas)'den şöyle buyurduğu rivâyet ediliyor:

"Yüce Allah'ın bir eksiğiyle yüz ismi vardır (yani doksandokuz) Kim onları sayarsa cennete girer O tektir, tek 'i sever "
 
Üst Alt